Yeni projesi Osman Sekiz'le gündemde olan Ezel Akay: Seyirci film boyunca haz alacak

"HAKİKATE İŞARET ETMEK İÇİN YAPILMIŞ BİR HİKAYE"

Öncelikle yeni filminiz hayırlı olsun. Osman Sekiz'in afişinde "Tamamen gerçek bir o kadar da uydurma masal" yazısı dikkat çekiyor. Nedir bu hikaye?

- Bizim "Masal" dediğimiz, "Gerçek değil" dediğimiz şeylerin aslında bir hakikate işaret ettiğini hatırlatmak arzusuyla yapılmış bir hikaye. Hatta filmin içi de öyle... "Şimdi size anlatacaklarım bütünüyle gerçek, aynen gözümle gördüm" diyor bir anlatıcı ve öyle anlatıyor hikayeyi, sonunda "Tabii ki inanmadınız değil mi?" diye bitiriyor.

OSMAN SEKİZ FRAGMANI (TIKLA İZLE)

"YEŞİLÇAM'DA CÜRETKAR İŞLER YAPILMIŞ"

Fantastik film kategorisinde ilk denilecek bir çalışma aslında Osman Sekiz. Nedir bu filmi farklı kılan şeyler?

- Tanıtımla ilgilenen arkadaşlarımız birazcık bu konuyu abartıyorlar. Çünkü Yeşilçam var arkamızda... Orada büyük bir cüretle neler neler yapılmış... Şüphesiz o anlamda ilk değil ama bir hikaye anlatma aracı olarak korku filmlerinden farklı bir fantastiklikle değerlendirmiş bir film.

"YALNIZLIĞI TEMSİL EDİYOR"

Filmdeki Osman Sekiz karakteri aslında kim, toplumda birini ya da bir kesimi temsil ediyor mu?

- Bir yalnızlığı temsil ediyor. Bir parça metafor gibi bakacak olursak kendi canavarlarıyla yaşayan bir karakter. Ve o canavarlarla arası kötü değil ama onlardan çok sıkıldığı için başka eve gitmeye karar veriyor. Dünyasını değiştirmek istiyor ancak bunu beceremiyor. Çünkü biz insanlara "Yaşadığınız yerden memnun değilseniz orayı terk edin" demiyoruz. "Orayı güzelleştirmenin bir yolunu bulun" diyoruz o da aşık oluyor.

"SEYİRCİ FİLM BOYUNCA HAZ ALACAK"

Proje nerede çekildi, sanırım dış mekan olmadan iç mekana bağlı kalındı. Bir yönetmen gözüyle bu tür bir filmin çekim teknikleri nedir?

- Tek mekan çalışma konusunda deneyimsiz değilim. Hem reklam filmlerinde hem 7 Kocalı Hürmüz ve 9 Kere Leyla da filmleri de aslında tek bir mekandı. Aynı mekana kurulmuş bir dekor olsa da dışarıya giden küçük sahneler var. Osman Sekiz'de hiç öyle bir sahne yok. Kapanma döneminin bir filmi olduğu için seyircinin bu kapanmışlık halini çok iyi algılayacağını düşünüyorum. Biz bu işe başladıktan sonra corona virüs patladı o bilinçle bu çalışmayı şekillendirdik. Tek mekan çalışmanın dezavantajlarından bizleri kurtaracak kararlar aldık; Çok sağlam bir sanat yönetimi var. Dolayısıyla seyircinin sıkılmadan bütün film boyunca bakabileceği haz alabileceği birçok görüntü doğdu.

"AVRUPA'DA 500 PERDEYE ÇIKACAK"

Film yurt dışında hangi ülkelerde ve Türkiye'de kaç salonda gösterime girecek?

- Standart bir Türk filmleri dağıtımı var Avrupa'da o dağıtımın içinde yer alacağız. Yapımcımız Almanya'da yaşayan genç bir girişimci. Çok uzun süredir yapılmayan bir ilki denemeye karar verdik ve Almanca dublajı yapılacak filmin Almanya, Avusturya ve İşviçre'de sanıyorum Hollanda'da da Almanca dublaj olarak 500 perdede vizyona girecek. Oralarda daha kolay anlaşılması için montaj değişiklikleri de var.

"YAZ SEZONU ZENGİN GEÇECEK"

Önce salgın sonra Bergen filmi nedeniyle Osman Sekiz'in vizyon tarihleri ertelenmişti. Gişe beklentiniz nedir, Bergen filmiyle yarışabilecek mi?

- Kestiremiyorum... Hem sinema salonları için hem bizim için yeni bir deneyim var önümüzde, ilk defa bahar/yaz sezonuna filmler yapılıyor. Seyirci evde oturmaktan çok bunaldı bu sebeple yaz sezonu daha zengin geçecek sinema açısından. Ben çok umutluyum, baharın ilk filmi olacak. Ramazanda iftar sonrası gidilebilir, oruç haldeyseniz vakit geçirmek için çok güzel bir eğlenceli ortam. Benim ilk defa 6 yaş sınırı alan bir çalışmam oldu. Aileyle de gidilebilecek bir film.

"POPÜLARİTEYİ HEDEFLİYORUM"

Güçlü kadrosu olan son filmlerinizden 9 Kere Leyla bir kesim tarafından beğenilirken bir kesim tarafından da çok eleştiri aldı. Bunu nasıl yorumluyorsunuz?

- 2.5 milyon kişi izledi. Bir film yönetmeni için bu nefis bir şey. Popülarite zaten benim hedeflediğim bir şey, bizim hikayelerimiz milyonlarca lira harcanarak üretiliyor popüler olmaları şart. Bir sanatçının istediği sanat eserinin tartışılması ve konuşulmasıdır. Fikir ve zevk dünyasına ilham vermek için üretiyoruz. Benim izlenimim de nefret edenlerin ve çok beğenenlerin olduğu yönünde. Biz kötüyü daha çabuk algılıyoruz. "Çok beğendim" ilginç değil "İğrendim!" yazsın çok ilginç. Ben bu ayrımı tartışma yaratabileceği için çok benimsedim.

KARİYERİNDEKİ FAVORİ ÇALIŞMASI

Tabutta Rövaşata filminde yapımcıydınız, o proje 25 yılı aşkın süre geçmesine rağmen neden hala izleniyor neden çok sevildi ve kariyerinizdeki en sevdiğiniz projeniz sizce hangisiydi?

- 7 projede yapımcı olarak bulundum, kendi filmlerim de var aralarında. Sadece 9 Kere Leyla ve Osman Sekiz'de bir yapımcılık etkim olmadı. Sevmediğim, içime sinmeyen bir film yapmadım. Çocuğum gibi severek yaptım. Gurur duyduğum işler oldu, Tabutta Rövaşata ilk yapımcılık deneyimimdi. Derviş'in de ilk filmiydi. Sinemada 14 bin kişi seyretti o dönem sinemaya hem çok fazla gidilmiyordu hem de çok gişe başarısı filmi değildi. Ama sonradan bütün yaptığım filmler gibi defalarca seyredilen film oldu. Hacivat Karagöz devamını da yapmak istediğim içimde kaldığı için benim en üstüne titrediğim filmimdir.

"TARİHİ FİLMLER BİZİM BAŞIMIZIN BELASI"

Osman Sekiz'den sonra özellikle tarih bilginizi kullanarak yapmak istediğiniz bir proje var mı?

- Maalesef düşünüyorum. Maalesef başıma bela almış oluyorum. Milli hamasetleri gıdıklayan filmler dışında tarihi filmlere yatırım yapmak gibi bir gelenek yok. Tarihi filmler bizim başımızın belası. Atalar dönemine bir türlü karar veremiyoruz kim, kimdir, biz kimiz? Tarihin seyircinin ilgisini çekecek bir konu olduğunu düşünüyorum, oraya bir tür takıntılı haldeyim. 7-8 tane çok iyi yazılmış kimisi roman olmuş kimisi senaryo olmuş formatta projeler var elimde. Yıllar içinde geliştirdiğim, en önemlilerinden biri Yargu'dur. Yazarlarından biri benim, Haldun Çubukçu'nun yazdığı bir mahkeme filmi. Moğollar ve Türkmenler arasında geçiyor. Adalet ve hukuk üzerine olduğu için çok güncel bir hikaye. Bir an önce yapıp bitirmeyi çok istiyorum.

"SİNEMA DEĞİŞİMİN PEŞİNE DÜŞMEK ZORUNDA"

Dijital çeşitliliğin artması sinemayı nasıl etkiliyor?

- Sinemadan çok yayın dünyasını, televizyonu nasıl etkiliyor diYe düşünelim. Dijitalin varlığı karmakarışık etti. Dijital platformlarında televizyonlarında kafası karışık. Orada hangi seyirci var konusunda da bir türlü anlaşamıyoruz. Yepyeni bir seyirci kitlesi doğdu. Tamamen televizyondaki pembe dizilerden nefret eden, asla Türk filmi seyretmeyen dünyada ne çekilmişse hepsine ulaşımı olan yeni bir nesil. Bazıları onlara Z kuşağı diyor bazıları Z'den bir önce başlatıyor. Bir takım korsan siteler var, buradaki çeşitli dijital dizilerin altında yorumlar var. O yorumları okusanız böylesine derin, entelektüel ilgisi olan seyirci kitlesinin Türkiye'de olduğunu tahayyül edemezsiniz. Sinematografik kültürü bu kadar gelişmiş bir seyirci olduğunun farkına Türk televizyonları ve sinemacıları çok geç vardı. Pandemiyle bütün sinemalar durdu ve yalnızca bu tarz seyir başladı. Son dönemde hepimizin sinematografik bilgisi değişti. Çünkü zevkimiz değişti şimdi sinema bunun peşine düşmek zorunda.

"OYUNCULUK REAKSİYONLA ÖLÇÜLÜR AKSİYONLA DEĞİL"

Oscar'a bakış açınız nasıl, Türk filmleri Oscar listelerine neden giremiyor?

- Yeryüzünde çok fazla film üretiliyor. Listeye giremeyen film sayısı girenlerden çok çok çok daha fazla... Oscar'ın takdir ettiğim bir özelliği var. İlk defa halk oylamasıyla film seçti. O filmlerle Oscar'da yarışan filmler arasında fark var. Bu neyi gösteriyor Oscar ya da dünyanın herhangi bir yerindeki film endüstrisi "Bu iyidir" demeli. Halkın beğenisiyle endüstrilerin beğenileri ayrı. endüstriyi önemsiyorum çünkü orada dünyanın en iyi kameramanları en iyi görüntü yönetmemi adaylarını seçiyor. Akademi de adaylar arasından birini belirliyor. Oscar bu manayı yerleştirmiş bir gelenek, aday olan filmler arasında neredeyse hiç hata yapmadı. O dönemin politik ruhu ve sosyal ruhu nedeniyle tercihler değişti. Sizin beğeninizin farklı olabilir ama hatalı diyemezsiniz. Aynı sistemin Türkiye'de olmasını çok istiyorum. Osman Sekiz ile ilgili film eleştirileri de çıkmaya başladı, çok genç eleştirmenler var ama kamuya çıkmasa "Asla seyirci beğenir, beğenmez" demem ama kamuya çıktığı anda tepem atıyor. Oyunculuk eleştirisi yapıyor mesela, neye bakarak oyunculuk eleştirisi yapılır? Bunun farkında değiller. Herkesin doğru eleştiri yapabilmesi için bir eleştiri stratejisi ve kültürünün doğması lazım. Bu ancak profesyonellerden doğar, oyunculuk reaksiyonla ölçülür aksiyonla değil. Birçok eleştirmen bunun farkında değil. Bu sebeple endüstriyel kararların bütün film kültürüne faydası olur. Boşverelim Amerikalıymış falanı Oscar bu kültürle örnek olması gereken bir kültürdür.

"İYİ HİKAYE ANLATICILARI BİR ARAYA GELMELİ"

Sizce iyi bir sinema filmi çekmek için neler gerekli?

- Bir kere iyi bir anlatıcı gerekir. Çünkü film yazılı bir eser değil, kelimelerle harflerle yapılmıyor. Kurguyla, görüntüyle, kadrajla, sanat yönetimiyle, sesle, diyalogla yapılıyor. Bütün bunları kombine edecek bir hikaye anlatıcı gerekli. İyi hikaye anlatıcıları bir araya gelmeli. Müzisyen, ses tasarımcısı, sanat yönetmeni, senarist ve oyuncular bir araya gelirse yönetmen dediğimiz ana hikaye anlatıcısıyla birlikte film garanti ediyorum seyretmesi zevkli bir işe dönüşür. İşin sırrı iyi bir ekip toplamakta.

OSMAN SEKİZ FRAGMANI (TIKLA İZLE)