Türkiye'nin sakin şehirleri
Dünyada giderek yaygınlaşan Slow City ya da ilk çıktığı adıyla Cittaslow akımı, ileri sarılmış hayatlarımızı ve adımlarımızı biraz daha yavaşlatmayı amaçlıyor. İşte yerel üretimin, sakinliğin ve tarihi yapıların başrolde olduğu Türkiye’nin dokuz sakin şehri…
Hızlı yaşam, sürekli bir yerlere yetişme telaşı, aralarda yaratılan kısıtlı zamanlarda atıştırılan yiyecekler, ekranlar üzerinden iletişim kurmak ve sürekli programlı yaşamak zorunda olmak artık bizi mutlu etmiyor. Genelde hepimizin ana sorunu “stres” ve “Durdurun dünyayı inecek var!” hissi çoğu zaman yakamızı bırakmıyor. İşte dünyada giderek yaygınlaşan Slow City ya da ilk çıktığı adıyla Cittaslow akımı, ileri sarılmış hayatımızı ve adımlarımızı biraz olsun yavaşlatmayı amaçlıyor.
Bu akımın ilk çıktığı yer ise İtalya. 1999 yılının ekim ayında Toskana’nın minik Chianti kentinde yeşeren “Cittá Slow” akımı, başlangıçta İtalya’da, sonrasında da ülke dışına taşarak farklı yerlerde etkili olmaya başlıyor. Yavaş ya da sakin kent anlamlarına gelen Slow City hareketinin ilham kaynağıysa, 1986 yılında yine İtalya’da ünlü İspanyol Basamakları’nın olduğu meydana açılan uluslararası bir fast food zincirine tepki olarak ortaya çıkmış Slow Food akımı. İtalya gibi dünya mutfağıyla tanınmış bir ülkede başta gazeteci Carlo Petrini olmak üzere çok sayıda kanaat önderi, yemeğin sadece karın doyurmakla sınırlı olmadığını, yemek yemenin başlı başına tadının çıkarılması gereken bir ritüel olduğunu, kentlerin yerel yemeklerine ve dolayısıyla kültürlerine sahip çıkması gerektiğini söyleyerek, Slow Food akımının yayılması için çaba harcıyorlar. Hareketin doğumundan 13 yıl sonra aynı ‘yavaşlık’ felsefesinin kentlere uygulanmasıyla da CittaSlow birliği kuruluyor.
Fakat sakin şehir olabilmek öyle çok da kolay değil; çünkü Cittaslow yönetimi, birliğin yavaş kimliğinin bozulmaması için 70 farklı kriter belirlemiş. Sakin şehir olarak kalabilmek için yaşam kalitesinin iyileştirilmesi, kültürel mirasın korunması, yerel ürünlerin ve yenilenebilir enerjinin kullanılması, sağlıklı bir yaşam standardının tutturulması ve çevreye özen gösterilmesi gerekiyor. Sonuçta bir çeşit yaşam felsefesi olan Cittaslow akımında, yaşayan insanların kenti önemsemeleri, kendilerine has müzik, edebiyat ve kültür gibi değerler çerçevesinde hızlı tüketmeden yavaşça yaşamayı sürdürmeleri bekleniyor. Küreselleşmenin ve teknolojinin kentin dokusunu değiştirmesine izin vermeden, gürültü kirliliğinin önlenmesi ve kültürel mirasın korunması hedefleniyor. İtalya’dan Avrupa’ya ve sonrasında Asya’ya yayılan ‘’Sakin Şehir’’ örgütlenmesine ise Türkiye’den dokuz şehir dahil. İşte şimdi onlarla tanışma zamanı…