Başrollerini Gökçe Bahadır, Selahattin Paşalı ve Barış Falay'ın paylaştığı Ömer'in 18 Mart Pazartesi akşamı yayınlanan 48. bölümünde; Gamze ile Ömer'in ayrılık kararı ve zorlu vedası dikkat çekti.
Ömer son bölümde; iftar sırasında Gamze'nin kendisine boşanma davası açtığını öğrenen Ömer yıkılırken Gamze onunla konuşmak istedi.
Bunu kabul etmeyen Ömer, babası Reşat'ın isteğiyle Gamze ile konuşmaya çıktı.
Ömer'den "Böyle herkesin içinde öğrenmeni istemezdim" diye özür dileyen Gamze, Ömer'in onu terslemesiyle sinirlendi.
Ömer "Bekleseydim yapamazdım, cesaret edemezdim" diyen Gamze'ye "İyi ki beklememişsin. Ne kadar düşüncelisin" ifadelerini kullandı.
O sırada Samet'e ailesini tanıtan Reşat, annesinin Nurhayat'ı kast ederek "Hatırladım Reşat, bu senin ilk göz ağrın Nermin" demesiyle şaşırsa da belli etmedi.
Ardından Samet'in "Sen Nurhayat'ı hatırlamadın mı? Senin bir alt sınıfındaydı" sözlerine Reşat da Nurhayat da olumsuz cevap verince Nezahat "Hatırlamaz olurlar mı? Tanışıyor onlar" diye müdahale etti.
Aynı anlarda bunalıp dışarı çıkan Melek, Ömer'den kendisini eve götürmesini istedi. İkili eve giderken Gamze de "Ömer, Melek'i bırakmak için eve gitti" diye herkesi bilgilendirdi.
Kendisiyle konuşmak isteyen Gamze'yi reddeden Reşat, gece eve gidince Nurhayat ile yüzleşti. Nurhayat'ın kendisine yazdığı mektuptan bahseden Reşat, mektubu onun değil de babasının yazdığını öğrendi.
Gece herkes yatarken bahçede dertleşen Melek ile Ömer'den Melek, yıldız kaydığını söyledi. Ömer, ona ne dilek tuttuğunu sorunca "Barışmanızı" yazdı. Bunun imkansız olduğunu ifade eden Ömer Ademoğlu, "Sen sen ol, sakın seni kaybetmekten korkmayan birini sevme" diye öğüt verdi.
Ertesi sabah Tahir'in Gamze ile konuşacağını söylemesi üzerine kızan Reşat Hoca, Ömer ile Gamze'nin konuşmasına gerek olmadığına ve Ömer'i sokakta bulmadığını belirtti.
Bu arada önce Nisa sonra Fatma Hanım, Gamze'ye gelip ona kızdı ve suçladı. Sinirlenen Gamze ise "Ben de acı çekiyorum burada. Biraz da benim açımdan düşünün" deyip gözyaşlarına boğuldu.
Gamze ağlarken kapıya gelen Tahir ise ona nasıl olduğunu sorup her şeyin düzeleceğini söyledi.
Samet ve eşi doktora giderken; Reşat, Nurhayat'a verdiği kolyeyi onun boynunda görünce şoke oldu. Nezahat de kendisine ait o kolyeyi hatırladı.
Aynı anlarda Ömer de ağabeyi Hasan'ı görmek isteyen Melek'i ona götürdü. Melek'e kötü şeyler yaptığını anlatan Hasan, ondan mutlu olması için söz istedi.
Görüş sonrası Melek'i sahil kenarına götüren ardından onu kayıkla gezdiren Ömer, Melek'in "Gamze ile konuş" demesi üzerine çok üzgün olduğunu, kaybettiğini ve her gece Gamze'nin kapısına gitmemek için kendisini zor tuttuğunu ifade etti.
Melek'i de alıp eve dönen Ömer'e; Gamze'yi yemeğe çağırmayı teklif eden Çiçek, Reşat'ın tepkisiyle şaşırdı.
"Evlilik bu çocuk oyuncağı değil" diyen Reşat Ademoğlu, oğlunun da bir gururu olduğunu ve onu hak ettiği gibi sevecek birinin karşısına çıkacağını ifade etti.
Gamze ile konuşmak için lokantaya giden Tahir, ona bir kez daha denemelerini öğütlerken; Vicdan da onu motorla eve bırakmasını istedi.
Tahir ile Vicdan'ı birlikte gören ve bu duruma bozulan Şükran, onun lokanta için çabalamasını takdir etti.
Ceren ile konuşan Gamze ise boşanmaktan vazgeçtiğini ifade ederken Ömer geldi. Avukata gitmek için geldiğini belirten Ömer'e bir şey söylemeyen Gamze, onunla yola koyuldu.
Anlaşmalı boşanma için gerekli evrakları imzalayan ikiliden Gamze, "Hepsi bu demek ki" derken Ömer de "Bizim de ömrümüz bu kadarmış" ifadelerini kullandı.
Avukatın ofisinden çıkan ikili, birlikte yürüş yapıp sahilde dertleşti. Gözyaşlarına boğulan ikiliden Ömer, bundan sonrası için "Hayatta kalmaya çalışacağım" derken Gamze de her şey için özür diledi. Gitmek üzere ayağa kalkan Ömer ile Gamze, birbirlerine sıkıca sarıldı.
Gamze ile Ömer'in boşanma evraklarını imzalası ve ikilinin vedalaşırken birbirlerine sıkı sıkı sarılmaları sosyal medyada gündem oldu.
"Gamze'ye mi Ömer'e mi üzüleyim şaşırdım"
"Gamze kendini anlayamadı ki Ömer’i anlasın"
"Kolay olmayacak"
"Neden yaptınız bunu?"
"Bu kadar severek boşanmak nedir?"
"Gurur yapmamak lazım aslında"
"Belki de yarım kalmalı"
