'YÖK tamamen kaldırılmalı'

YÖK'ün yeniden yapılandırılması gündemde... Peki bu ne derece etkili olabilir? Üniversitelerde yaşanan asıl sıkıntıyı giderebilir mi? Eski YÖK Başkanvekili İsa Eşme ve Eğitim Uzmanı Sadık Gültekin yanıtladı.

'YÖK tamamen kaldırılmalı'

YÖK reformdan mı geçmeli; yoksa kapatılmalı mı? Türban konusu YÖK'ün yine gündeminde...

Yükseköğretim Kurulu reform için düğmeye bastı. YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan, YÖK isminin kalkacağını, ortaya özgürlükçü yepyeni bir yapı çıkacağını söyledi. Buna göre; YÖK kanunu da ismi de değişecek. Rektör seçiminde de yeniliğe gidilecek. YÖK; daha az yetkisi olan, sadece yükseköğretim için politikalar üreten ve denetleme yapan bir kuruluş olacak.

Bu değişim ne kadar yarar sağlayacak? Şu anda üniversitelerin asıl çözmesi gereken sorun hangisi?

NTV'nin canlı yayın konuğu olan Eski YÖK Başkanvekili İsa Eşme ve Uzmanı Sadık Gültekin, YÖK'ün yeniden yapılandırılmasını ele aldı.

İşte o değerlendirmeler...

"İ.E: YÖK'ün nasıl yok edileceği üzerine bir rapor hazırlamıştık. Bu yapının tamamen kaldırılması, yetkinin önemli bir kısmının üniversitelere verilmesi bir kısmının da üniversiteler arası kurula bırakılması yazıyor. Dönemin Cumhurbaşkanı bu rapordan övgüyle bahsetmiştir. Ama yeni YÖK yönetimi her niyeyse bu dökümanı gözardı etmiştir. 4 yıldan beri uygulamada daha merkezi bir yapıya dönmüştür. 

YÖK TAMAMEN KALDIRILAMAZ
Kurumu tamamen yok etmez gibi birşey olmaz, adı ve işlevi değişebilir. Tüm üniversitelerde koordinasyonu sağlayacak bir birime ihtiyaç var. Burada çok köklü bir değişikliğe ihtiyaç var. Bunun için çok geç kalındı. 2007 yılında yapılmalıydı. Özellikle Anayasa Referandumu'ndan önce gündeme getirilebilir ve o durumda ortadan kaldırılabilirdi.

YÖK İÇİN TEMİZ BİR SAYFA AÇMAK SÖZ KONUSU DEĞİL
S.G:
Tamamen kaldırılmalı. Reforme edilecek bir tarafı kalmadı. Burada temiz bir sayfa açmak söz konusu değil, bu kitabın tamamıyla kapatılması gerekir. Biz yarınlarımızı YÖK ile hazırlayamayız.
YÖK her dönem kendi kadrolarını kendisi yaratmıştır, siyasini görüşünü kendisi belirlemiştir.

YÖK Başkanı Özcan'ın gündeme getirdiği görüşler kesinlikle yapılanması gerekenlerdir. Bu hepimizin dileğiydi ancak ben şundan endişeliyim: Gerçekten samimi mi?

ANAYASA'DAN ÜSTÜN DEĞİLSİN Kİ; TÜRBANI NASIL SERBEST BIRAKABİLİRSİN?
YÖK Başkanı, göreve geldiği zaman ilk olarak "Türbanı serbest bırakacağız" dedi. Anayasa'dan üstün değilsin ki, türbanı nasıl serbest bırakabilirsin? Şimdi de "YÖK'ü değiştireceğiz" deniyor, sonra da türbanlı öğrencilere geliniyor. İkisi birbirinden çok farklı şeyler. Türban, siyasi bir olaydır. Amacı farklıdır. Bunu nasıl özdeşleştirebilirsiniz? Aynı şey, sınavda da dile getiriliyor. 

Üniversitelerde türbanla ilgili sorun yok deniliyor, türbanlı öğrenciler derse alınıyor ve YÖK Başkanı Özcan da bununla ilgili sadece tutanak tutulacak diyor. Bu, anayasal bir suçtur. İnsan Hakları Mahkemesi, türbanı siyasi bir simge saymaktadır. Siz ondan daha üstün değilsiniz ki?

Dolayısıyla ben burada bir samimiyet asla göremiyorum.

ÜNİVERSİTELERİN EN BÜYÜK SORUNU KALİTESİZLİK
İ.E:
Üniversitelerin şu anki en büyük sorunu kalite sorunudur. Örneğin; yeni açılan üniversitelerimizden birindeki iktisat bölümünde iki yardımcı doçent varken; 80 gündüz, 80 gece kontenjan verilmiş durumda... Asıl bu sorunlara odaklanmalıyız.

Öğrencilerin yönetime katılma sorunu var. Dünya genelinde gelişmiş üniversitelerde öğrenciler yönetime katılır ama Türkiye'de bırakın katılmayı, görüşlerini beyan ederken bile çok büyük problemlerle karşılaşıyorlar.

YÖK böyle bir çalışma başlatmışsa, bunu bir an önce hayata geçirmelidir.

ŞU ANDA YAPILAN ŞEY; ÜNİVERSİTELERE SADECE ÖĞRENCİ ALMAK
S.G:
Siz, özerliği ortadan kaldırıyorsunuz, idari ve mali özerkliği tamamen merkezi bir özerklik olarak YÖK'ün bünyesinde bunları elinize geçiriyorsunuz. Bu koltuk tatlı geliyor. Bunu eleştirenler bile bu koltuğa oturduğu zaman bu güçten kimse vazgeçemiyor. Dolayısıyla bunu bizim devlet olarak ortadan kaldırmamız gerekiyor.

Şu anda yapılan şey; sadece üniversitelere öğrenci almak. Yıl içerisinde liselerden mezun olan 700 bin öğrenci var. Biz kağıt üzerinde 700 bin öğrenciyi iki ya da dört yıllık olarak üniversitelere alıyoruz ve neredeyse mezun olanların sayısıyla eşitliyoruz. Ama bunlar kaliteli mi yetiştiriliyorlar? Tartışmaya açık durumda...

YÖK'ün bunları yapması gerekir. Örneğin; öğrenci üniversitede okuyor ama çarpma işlemini bile yapamıyor. Bu çok acı bir olay. Biz bu şekilde dünyayı algılayamayız, dünyayla yarışan bireyler yetiştiremeyiz. Asıl sıkıntımız bu.

KALİTESİZ EĞİTİM ALAN GENÇLERE YAZIK OLUYOR
İ.E.
YÖK'ü mutlaka kaldırıp; üniversite özerkliğine müdahale etmeyecek, belli kuralları olacak yeni bir koordinasyon merkezi kurmak gerekir. Kalite, şu anda Türkiye'deki üniversitelerin en büyük yarasıdır. Kontenjanlar son 3 yılda yüzde 80 oranında arttırıldı ancak buna karşılık öğretim üyesi sayısı ise değişmedi. Bu kaliteyi tamamen dibe vurdurdu. Biz, bu üniversiteleri bitirenlerin eline ameliyat edebilir, inşaat yapabilir yetkisini veriyoruz. Bu kadar kalitesiz eğitimi bitiren gençlerimize de yazık oluyor.

Üniversiteye giriş sınavında soruların yüzde 10'unu yapanlar önlisans, yüzde 20'sini yapanlar lisans alıyor. Dört işlemi yapamayanlar nasıl lisans eğitimi alır?

KİMDİR BUNLAR? HANGİ OKUL YA DA DERSHANE GRUBUNUN ÖĞRENCİLERİDİR?Bu; yeni ÖSYM grubunun ilk yaptığı Üniversiteye Geçiş Sınavı'dır. Sınavda, sadece Eyüp ilçesinde değil, pek çok okulda kız öğrenciler ayrı okullara alındı. Bu son derece ürkütücü bir durum. Bilgisayar bunu yaptı dendi ama bu mümkün değil. Daha sonra yer sorunundan olduğu açıklandı ama bu hiçbir şekilde kamuoyunu tatmin etmez. Örneğin; daha fazla zaman verildi mi? Kimdir bunlar? Hangi okul ya da dershane grubunun öğrencileridir? Bütün bunlar sonuçlanacak. ÖSYM Başkanı, bu öğrencilerin okul türünü açıklamalı. 

TÜRBAN, İLKÖĞRETİMDE SINIFLARA DAHİ GİRDİ
S.G:
Türban olayı sadece yükseköğretimin sorunu değildir, ilköğretime kadar inmiştir. Türbanla, sınıflara giren öğrenciler vardır. YÖK Başkanı dedi ki; bu öğrenciler benim denetimim altındadır. Siz bu denetimi vermekle yükümlü olan kişi değilsiniz ki; sözünüze niye güvenelim?"

Sayfa Yükleniyor...