Öğrenciler ile sürdürülebilirlik için 2050 projeksiyonu: İçilebilir su kaynakları gerçekten tehdit altında mı?

İTÜ ETA Vakfı Doğa Koleji tarafından gerçekleştirilen online seminerde, su tüketimi konusunda toplumda farkındalık oluşturmak için, “suyun değeri” konuşuldu. “Günlük hayattaki tüketim alışkanlıklarımızın su ve orman varlıkları üzerinde bir baskı oluşturduğunun farkında mısınız?” sorusuna yanıt arandı.

Öğrenciler ile sürdürülebilirlik için 2050 projeksiyonu: İçilebilir su kaynakları gerçekten tehdit altında mı?

İTÜ ETA Vakfı Doğa Koleji Ekoloji Bölüm Başkanı Merve Topçuoğlu ve Coğrafya Bölüm Başkanı Osman Nuri Yakupoğlu moderatörlüğünde gerçekleşen online buluşmaya; İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Toprak İlmi ve Ekoloji Anabilim Dalı Prof. Dr. Doğanay Tolunay, İstanbul Teknik Üniversitesi Meteoroloji Mühendisi ve Afet Yönetim Uzmanı Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu ve Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Su Ürünleri Mühendisliği Bölümü Prof. Dr. Ercüment Genç konuk oldu.

NEFES ALMAK İÇİN SUYA İHTİYAÇ VAR

Prof. Dr. Ercüment Genç, sürdürülebilirlik kavramı içinde 2050 projeksiyonuna göre, içilebilir su kaynaklarının nasıl tehdit altında olduğunu açıkladı.

Prof. Dr. Genç, “Dünya oksijen bütçesinin %80'ine yakını, sularda yaşayan mikro ve makro bitkisel organizmalarda üretilir. Bu yüzden su, sadece içme ve kullanma gibi ihtiyaçlarımızı karşılamakla kalmaz, yaşamın diğer bir kaynağı olan oksijeni üreten bitkilerin yaşam alanı olur. Nefes almak için suya ihtiyacımız var. Bundan 30 yıl sonra, arıtım teknolojilerini geliştirmek için araştırmaların yoğunluk kazanacağını düşünüyorum. Çevre dostu üretim teknolojileri uygulanmaya başlanacak. Kaynakların sınırlı olduğunu öğrendiğimizde dikkatli kullanarak sürdürülebilirliği temin edeceğiz” dedi.

ORMAN, CANLILARIN YUVASIDIR

Prof. Dr. Doğanay Tolunay ise, satın aldığımız ürünleri tekrar tekrar kullanmamız ve geri dönüştürmemiz halinde karbon ayak izimizin ve su ayak izimizin küçüleceğini vurguladı.

Prof. Dr. Tolunay, “Orman, sadece ağaçlar ve bitkilerden oluşan arazi parçası değildir. Canlı ve cansız unsurları vardır. Kendine özgü havası, suyu, iklimi, toprağı var. Bütün bu unsurlar birbirlerinden bağımsız değildir, karşılıklı bir ilişki vardır. Bu düzene ekosistem diyoruz. Boş bir alana ağaçlar dikerek, kuşlar koyarak bir ekosistem yaratamazsınız. Orman ekosistemi de canlıların yuvasıdır” dedi.

Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, su kaynaklarının verimli kullanımına ilişkin uyarılarını şöyle sıraladı:

“Otomobilinizi hortumla değil, kovaya su doldurarak yıkayınız; bahçenizi, güneşli ve rüzgarlı günlerde değil, yağmur tahmin edilmeyen ve rüzgarsız günlerde, damlama ya da yağmurlama yöntemleriyle sulamalısınız. Su kaynaklarına ve çevrelerine çöp atmamalı, atanları da yetkililere bildirmelisiniz. İklim değişirken, bizim de değişmemiz lazım. Havayı, suyu, doğayı daha çok korumamız gerekiyor” dedi.

NTV uygulamasını indirin, gelişmelerden haberdar olun

google-play app-store Huawei App Gallery

1 GÜNDE NE KADAR SU KULLANIYORUZ?

Sayfa Yükleniyor...