Çocuğunuz 'oyun bağımlısı' mı?
Bu ortamda en tehlikesiz oyun bilgisayar ve atari oyunları haline geldi. Bu oyunlar, çocuğu arkadaşları ve ailesi ile sosyal paylaşımlardan uzaklaştırdı, kendi sessizliğine gömdü...
TÖDER Akademik Direktörü Prof. Dr. Adil Çağlar, oyunun çocuklar üzerindeki etkilerini kaleme aldı...
"Oyun, çocuğun en güzel işidir, kendisidir, dünyasıdır, ailesidir, sevgisidir, arkadaşı ve geleceğidir. Oyun çocuğun öğrenmeyi, hayatı, arkadaşlığı, mekânı, sorumluğu paylaştığı bir yaşam tarzıdır. Bu yaşam tarzı çocuk için öğretici olduğu kadar zevklidir de. Öğrenmeyi ve mutlu olmayı hiçbir etkinlik oyun kadar bir araya getirmeyi başaramaz. İnsanların içindeki çocukluk ve içindeki oyunlar öldüğü zaman bedensel olarak ölmese bile ruhen ölmeleri bu yüzdendir. Oyun, sosyal öğrenme, eğlenme, terapi, paylaşma aracıdır. Fakat kültürümüz oyunu sadece vakit geçirmeye yarayan boş avare insanların yaptıkları işe yaramaz bir zaman öldürme aracı olarak algılar. Bu algılama çocukla etkileşim ve iletişimde, yetişkin tutumlarında açık seçik olarak görülür.
“HOROZ ÖTMEK İÇİN ALAN İSTER”
oyun çocuklar için mekândır, zamandır, insanlarla, doğayla, toprakla iç içe olmak için araçtır. Oysa kent yaşantısı çocuklardan bu imkânı büyük ölçüde elinden almaktadır. Çünkü büyük kent yaşantısı insanları topraktan, mekândan, zamandan uzaklaştırmaktadır. Kapalı mekânların ve parçalanmış zamanların tutsağı haline getirtmektedir. Sokaklar, parklar azaldıkça bu mekânlar tehlikeli hale geldi. En güvenilir yerler evler bile elektrik, doğalgaz, balkonlar, ev eşyaları, cam dolaplar ve benzeri durumlarla tehlikeli ve kısıtlayıcı hale geldi. Bu yüzden eşyalarla tıkış tıkış mekânlar yasaklarla iyice daraldı. Anne – baba bu dar zamanların ve mekânların içinde sıkışıp kalan çocuğuna imkânları elverişli ise bol bol oyuncaklar aldı. Oyuncaklar, ödül ve sevgi aracı olmaktan çıkıp rüşvet ve oyalama aracı haline dönüştürüldü. Bu niteliği de evlerde birer plastik oyuncak deposu haline geldi.
Bu ortamda en tehlikesiz oyun bilgisayar ve atari oyunları haline geldi. Bu oyunlar, çocuğu arkadaşları ve ailesi ile sosyal paylaşımlardan uzaklaştırdı, kendi sessizliğine gömdü. Çeşitli iç ve dış koşulların ve niyetlerin etkisiyle bu oyunlar maalesef çocukların yaşlarına uygun olmayan konular, kahramanlar, şiddet ve bencillik içeren olaylarla örüldü. Ve çocuğun en büyük gelişim ve yaşam zevki alma aracı olan oyunlar böylece çocuğun elinden alındı. Oyunlar artık çocuk için sadece bir oyalanma aracı haline dönüştü.
Bilgisayar oyunları, diğer oyunlardan biri olarak değerlendirilirse zararı olmayabilir. Tek başına bütün oyunların ve paylaşımlar yerine geçerse o zaman zararlı olabilir. Bugün yaşanan durum ikinci durumdur. Bu oyunlarla yetişen çocuklar, günümüzde genellikle asosyal, kendine dönük, paylaşmayı sevmeyen, bencil bir kişilik kazanmaya başladı.
Önümüzdeki yıllarda ailelerin ve eğitimcilerin ve toplumun geleceği ile ilgili sorumlu olan kişilerin önündeki en önemli problemlerden bir tanesi kamusal sorumluluk ve sosyal paylaşım duyarlılığını yitirmiş, insanların toplumun geleceğine ve kaderine nasıl ortak edileceği sorunun çözümüdür. Bu durumun bir başka yansıması aileler aşırı denetlenmiş ve korunmuş mekânlara sığınırken, o mekânların dışındaki bütün insanların potansiyel tehlikeli varlıklara dönüşmesidir. Sapıklar, yankesiciler, hırsızlar artık diğerleri olan, bilinmeyen öbür dünyadadır. Oysa çocuk gelecekte diğer insanlar arasında iş bulacak, onlardan birileri öğretmeni, arkadaşı, amiri olacak. Bu yabancılaşma çocuğun diğer insanlardan kopmasına yol açmaktadır. Bunun da gerisinde çocuğu aşırı steril ortamlara mahkûm etme olgusu yatmaktadır.
Okullar ise maalesef çok kalabalık durumdadır. Bu boyutlarıyla çocuklara ihtiyaç duyduğu oyun imkânları, fırsatları sağlamaktan uzaktır. Bir başka deyişle okullar bu yönleriyle, toplama kampına benzemektedir. Göçlerle gelen aileler ve ekonomik eşitsizlik kentin nimetlerinden yararlanan küçük bir azınlık ile bu nimetlerden yararlanamayan büyük bir çoğunluğu aynı mekâna mahkûm etmiştir. Çoğunluğun yaşadığı ortamlar ve aile içi ilişkiler ne yazık ki çocuk için olumsuz durumlarla doludur.
BUNUN İÇİN NE YAPMALI?
- Evde bir zaman planlaması yaparak haftanın birkaç günü olsa bile oyun zamanı ayrılmalıdır.
- Oyuncaklar oyalanma aracı olarak değil birlikte oynama ve paylaşma aracı olarak kullanılmalıdır. Bu tür oyuncaklar tercih edilmelidir.
- Fırsat buldukça dış mekânlara çıkılarak, çocukların doğa ile bütünleşmesi sağlanmalı. Onların genetiğinde kodlu olan ekolojik genetik canlandırılarak bu alanda çocukların zayıflıkları giderilmelidir.
- Bireysel oyunlardan çok gurup oyunları tercih edilmelidir.
- Oyunlar çocukların yaşlarına uygun olarak seçilmelidir.
- Evler mümkün olduğu kadar oyun oynamaya uygun halde döşenmelidir.
- Oyuncaklar açık raflarda tutulmalıdır.
- Pahalı oyuncaklar tercih edilmemeli.
- Birçok farklı şekle girebilen oyuncaklar alınmalı."
- Etiketler :
- Haberler