Türkiye Şanghay İşbirliği Örgütü'nün neresinde?

Şanghay İşbirliği Örgütü giderek büyüyen hacmiyle küresel siyasi dengeler üzerinde yeni bir basınç odağı oluşturdu. Avrasya’daki siyasi, askeri ve ekonomik işbirliğinde rolü giderek güçlenen örgüt, Türkiye için de yeni fırsat alanları yaratmaya başladı.

Türkiye Şanghay İşbirliği Örgütü'nün neresinde?

Ahmet Yeşiltepe/Analiz haber

Her ne kadar üyesi bir ülke olarak hareket alanı kısıtlı gibi görünse de yeni şartlar ve değişen dinamikler nedeniyle Türkiye, Şanghay İşbirliği Örgütü’ndeki kapasitesini gözden geçirme ihtiyacı hissetti.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan örgüte Türkiye’nin ilgisini  2005 yılı başında  Kazakistan’a yaptığı ziyarette açıkladı. Yıllar içerisinde bu ilgi, somut işbirliği arayışına dönüştü.

Nihayet, Erdoğan, Vladimir Putin’le 18 Temmuz 2012’de Moskova’da yaptığı görüşmede konuyla ilgili düşüncelerini şöyle aktardığını söyledi;  “Zaman zaman bize takılıyorsun, dedim Putin’e. AB’nde ne işin var diyorsun… O zaman ben de şimdi size takılayım. Hadi gelin bizi Şanghay Beşlisi’ne dahil edin, biz de AB’ni gözden geçirelim, şeklinde kendisine bir latife yaptım.”

ERDOĞAN: TÜRKİYE'NİN HER MASADA YERİ OLMASI GEREKTİĞİNİ DÜŞÜNÜYORUZ

Bu açıklama, “Türkiye bir eksen değişikliğine mi gidiyor", sorusunu akıllara getirirken, alevlenen tartışmalara yine Erdoğan son noktayı koydu; “Çok açık ve samimi söyleyeyim, bizim için aslında AB sürecini unutmak, kaybetmek diye bir şey söz konusu değil. Ama Türkiye’nin, çıkarları doğrultusunda her masada yeri olması gerektiğini düşünüyoruz.”

Türkiye Şanghay İşbirliği Örgütü'nün neresinde? - 1 Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkiye’nin, çıkarları doğrultusunda her masada yeri olması gerektiğini düşünüyoruz" dedi.

Şanghay İşbirliği Örgütü 2008 yılındaki Duşanbe Zirvesi’nde, örgütle irtibat kurmak isteyen ve gözlemci konumunda olmayan üçüncü ülke ve uluslararası kuruluşlarla ilişkilerin kurumsal bir çerçeveye oturtulması amacıyla, “Diyalog Ortaklığı Statüsü” adı altında yeni bir mekanizma ihdas etti.

Bu statü, gözlemci statüsüne sahip olmayan üçüncü ülkelerin Örgüt’le belirli alanlarda “sınırlı işbirliği yapmalarına” olanak sağlayacaktı.

Kurumsal bağın derecesi bakımından; “gözlemci ülke” statüsünün altında, “misafir katılımcılar” statüsünün ise üzerinde yer alıyordu.

Bu mekanizma Türkiye’nin örgütle ilişkilerini güçlendirmek için uygun bir tercih olarak öne çıktı. Böylece Türkiye Şangay İşbirliği Örgütü'ne 2012’de Diyalog Ortağı olarak katıldı.

Katılım sonrası kararı değerlendiren Çinli akademisyenler ve Rus analistler bu kararın hem örgüt hem de Türkiye açısından bir devrim niteliğinde olduğunu belirttiler.

Türk Dünyasının merkezinde giderek güçlenen Şanghay İşbirliği Örgütü Türkiye için bir seçenek olabilir mi, yoksa “yapısal sorunlar” bu seçeneği yalnızca bir söylem olmaya mı mahkum ediyor?

Son dönemde örgüt üyeleri arasında Türkiye’nin “Gözlemci Ülke” statüsüne geçmesi yönünde bir talebin oluştuğu anlaşılıyor.

"TÜRKİYE'NİN ÖRGÜT İLE GELİŞTİRECEĞİ İLİŞKİLER KENDİ ÇIKARINA OLABİLİR"

Bazı uzmanlara göre Türkiye'nin örgütle geliştireceği ilişkiler; tarihi ve kültürel bağları olan örgüt üyesi ülkelerle güvenlik, ekonomi, ticaret, enerji, kültür gibi alanlarda işbirliğini artırması yönünde; kendi çıkarına bir hamle olacak.

Ancak karşı görüşü savunan uzmanlar da; Şanghay İşbirliği Örgütü’nün, Türkiye'nin ve AB başta olmak üzere Avrupa-Atlantik kurumlarıyla onlarca yıldır sürdürdüğü ilişkilerine bir alternatif olmaması gerektiğini belirtiyorlar. Buradaki yakın temasın eksen kayması olarak algılanacağını vurguluyor ve; Türkiye’nin asıl ticaret ortağı olan Batı’yı kaybetme tehlikesine dikkat çekiyorlar.

Türkiye Şanghay İşbirliği Örgütü'nün neresinde? - 2 Son dönemde örgüt üyeleri arasında Türkiye’nin “Gözlemci Ülke” statüsüne geçmesi yönünde bir talebin oluştuğu anlaşılıyor.

Türkiye’nin Şangay İşbirliği Örgütü üyelerine ihracatı; toplam ihracatının yüzde 6’sını,  bu ülkelerden yapılan ithalat ise toplam ithalatın yüzde 25,7’sini oluşturuyor.

Türkiye 2015 yılında Şangay İşbirliği Örgütü üyesi ülkelere karşı yaklaşık 45 milyar Dolar dışticaret açığı vermiş ki; bu açık  aynı yılın toplam dış ticaret açığının yüzde 70 buçuğuna denk.

Diğer yandan, Türkiye’nin toplam ihracatı içinde Avrupa Birliği üyesi ülkelere ihracatının payı yüzde 44 buçuk.

Türkiye’nin toplam ithalatı içinde Avrupa Birliği üyesi ülkelerden ithalatının payı ise yüzde 38.

Rakamlar, Türkiye’nin ekonomik düzlemde Batıyla yoğun alışverişi ve kazanımlarının Şanghay İşbirliği Örgütü’ne göre çok daha yüksek boyutlarda olduğu gösteriyor.

Batıyla ekonomi, ticaret ve bağlamında askeri yönden tam bir entegrasyon görüntüsü veren Türkiye’nin, yeni bir eksende açılıma girişmesi bu sebeplerden ötürü gerçekçi bulunmuyor.

Ama Cumhurbaşkanının da ifadesiyle; ilişkileri Türkiye lehine düzenlemek açısından Şanghay İşbirliği Örgütü’nde varlık göstermek, “değerlendirilmesi gereken bir fırsat penceresi” olabilir.

Bu çıkarlar dengesi ve hesaplarına bakıldığında, Örgüt içerisinde Türkiye’nin üyeliğinin ciddi biçimde ele alındığı biliniyor.

İKİ ANA JEOPOLİTİK EKSENİ BULUNUYOR

Şanghay İşbirliği Örgütü’nde Rusya ve olmak üzere iki ana jeopolitik eksen bulunuyor.

Orta Asya ülkeleri ve Hindistan, Rusya eksenine yakın dururken, Pakistan ve İran Çin eksenine daha yakın görünüyorlar.

Çin tarafından desteklenen İran’ın tam üyelik sürecine karşı, Rusya’nın örgüt içinde güçler dengesini sağlamak adına Türkiye’yi davet edebileceği konuşuluyor.

Kimi uzmanlara göre, Türkiye’nin ekonomik, siyasi ve askeri gücünü önemseyen Örgüt üyeleri, kendi saflarında yer alacak bir Türkiye için büyük heyecan duyuyor.

Sayfa Yükleniyor...