'Aman dikkat, suikasta kurban gitme'
ABD Dışişleri Bakanlığı'na ait gizli belgeleri yayınladıktan sonra şimşekleri üzerine çekerek, 500 günden fazladır Londra'da ev hapsinde tutulan WikiLeaks kurucusu Julian Assange, Rus televizyonu "Russia Today" adına Ekvador Devlet Başkanı Rafael Correa ile yaptığı söyleşiyi tamamlarken, son olarak ağzından şu cümle dökülüverdi: "Aman dikkat, Başkan Correa suikasta kurban gitme."
ABD Dışişleri Bakanlığı ve birçok uluslararası şirketin gizli yazışmalarını kurucusu olduğu WikiLeaks internet sitesinde yayınlamasının ardından İsveç'te iki kadına tecavüz ve cinsel tacizde bulunmak suçlamasıyla İngiltere'de yargılanan Julian Assange, 500 günden fazladır Londra'da ev hapsinde bulunuyor.
Rusya'nın İngilizce yayın yapan televizyonu "Russia Today" kısa bir süre önce Assange'a bir teklifte bulundu. Assage'dan dünyadaki büyük devletler ve uluslararası şirketler tarafından dışlanan muhalif liderler ve entellektüellerle söyleşiler yapması istendi. WikiLeaks kurucusu, Londra'da ev hapsinde olmasına rağmen dünyanın dört bir yanında muhalif kişilerle video konferans yöntemiyle röportajlar yapmaya başladı. "The Julian Assange Show"un son konuklarından biri de Güney Amerika ülkesi Ekvador'un genç Devlet Başkanı Rafael Correa oldu.
"Aman dikkat, Başkan Correa suikasta kurban gitme" cümlesini Assange'a kurdurtan çok önemli bir neden vardı. Ekvador Devlet Başkanı Rafael Correa 2010 Ekim ayında başkent Quito'da bir polis hastanesinde tam 12 saat boyunca rehin tutuldu. Pazarlıklar sonucunda Correa'ya bağlılığını bildiren üst düzey subaylar, özel kuvvetlere emir vererek, Rafael Correa'yı rehin tutulduğu hastaneden kurtardı. Kurtarma operasyonunda 2 polis öldürülürken, 37 kişi de yaralandı.
'GEREKİRSE BURADAN CESEDİM ÇIKAR'
Rehin tutulduğu 12 saat boyunca, savunduğu görüşlerinden taviz vermeyen, "Gerekirse buradan cesedim çıkar" diyerek direnen Ekvador Devlet Başkanı Rafael Correa, kurtarıldıktan hemen sonra, güvenli bir yere sığınmak yerine, kendisini Devlet Başkanlığı Sarayı önünde bekleyen binlerce taraftarının karşısına çıktı.
'DARBE GELİYOR, KAÇIN'
Ekvador Devlet Başkanı Rafael Correa'nın polisler tarafından önce saldırıya uğraması daha sonra kaldırıldığı hastanede rehin alınmasının görünen nedeni dışında, pek dillendirilmeyen "derin devletin öncülük ettiği" ikinci bir nedeni vardı. Görüneni hemen söyleyelim. Meclis tarafından kabul edilen bir yasayla polis ve askerlerin, imtiyaz boyutundaki birçok hakları kısıtlanmıştı. Yasa çıktıktan sonra yaklaşık bin polis ve asker, başkent Quito'da en büyük polis merkezinde barikatlar kurdu. Askeri darbe yapılacağı endişesine kapılan halk okulları, bankaları, işyerlerini ve hatta havalimanını zamanından önce kapatarak evlerine çekildi. Yerel basın ilk yağmalama olaylarının başladığı haberlerini geçerek, adeta darbe kışkırtıcılığı yaptı.
BAŞARISIZ DARBE GİRİŞİMİ
Halkın tahmini doğruydu. Haklarının kısıtlanmasına sinirlenen polis ve askerlerin oluşturduğu bir grup, Devlet Başkanı Rafael Correa'yı öldürmeye çalışmış, darbe girişiminde bulunmuş ancak başarılı olamamışlardı. Devlet Başkanlığı Sarayı önünde halka teşekkür eden Correa, eski devlet başkanlarından Lucio Gutierrez'i kendisine karşı askeri darbe planlamakla suçladı. Güney Amerika'nın beşinci büyük doğalgaz üreticilerinden olan Ekvador, 2006 yılına kadar komşusu Kolombiya gibi ABD'nin bölgedeki önemli ortaklarından biriydi. Zengin yeraltı kaynaklarına sahip olmasına rağmen 15 milyon nüfusa sahip ülkede, kişi başına düşen milli gelir 4 bin dolar civarında.
'21. YÜZYIL SOSYALİZMİ'
Fakirlikten ve yoksulluktan bıkan halk, 2006 yılı sonunda yapılan genel seçimlerde, Güney Amerika'daki sol iktidarlardan da etkilenerek, sürpriz şekilde sosyalist aday Rafael Correa'yı devlet başkanı seçti. Yeni parti kurarak ilk defa seçimlere katılan Rafael Correa, oyların yüzde 56.6'sını almıştı. Seçim sonrası zafer konuşmasında "demokratik devrim" den bahseden Correa, "21. yüzyıl sosyalizmini" hayata geçirme sözü verdi. "Uzun süren neo-liberal kabus sona erdi" diyen 43 yaşındaki ekonomist Devlet Başkanı Rafael Correa, iktidarında ezilenlerin sesi olacağını belirtti. Devlet başkanlığı koltuğuna oturan Correa, ülkesinde enerji şirketlerine devlet aracılığıyla el koyun Venezuella Devlet Başkanı Hugo Chavez'den de övgüyle söz ediyordu.
'BABAM UYUŞTURUCU KAÇAKÇISIYDI'
İktidarı döneminde bütçedeki en büyük payı sosyal devlete ayıracağını açıklayan Rafael Correa, Ekvador'un en büyük şehri olan Guayaquil'de işçi bir ailenin çocuğu olarak 1963 yılında dünyaya geldi. Zor şartlarda okuyan, işsiz bir babanın dört çocuğundan biri olan Rafael Correa en büyük travmasını 25 yaşındayken yaşadı. Uyuşturucu kaçakçılığı yapan babası, ABD'ye kokain sokmaya çalışırken yakalanıp, 5.5 yıl hapis cezasına mahkum edildi. Cezaevinde bunalıma giren baba, intihar etti. Devlet başkanlığı seçimlerinde bu durumun rakipleri tarafından kendi aleyhine kullanılacağını anlayan Correa, babasının uyuşturcu kaçakçısı olduğunu kamuoyuna kendisi ilan etti. "Uyuşturucu kaçakçıları cani değil" diyen Rafael Correa, "Onlar tek başına çocuklarını yetiştirmeye uğraşan anneler ya da yıllarca işsiz kalan ve çocuklarına ekmek götürmeye çalışan babalar" dedi.
IMF VE DÜNYA BANKASI'NA KAFA TUTTU
Doğduğu kent olan Guayaquil'de Katolik Üniversitesi'nde ekonomi eğitimi gören Rafael Correa, master yapmak için Belçika'ya gitti. 1999 yılında Universite catholique de Louvain'de mezun olan Carrea, doktorasını da ABD'de University of Illinois'de yaptı. Amerika'da 4 yıl yaşadıktan sonra ülkesine dönen Rafael Correa Ekvador'da değişik üniversitelerde öğretim görevlisi olarak çalıştı. Devlet Başkanı Lucio Gutierrez'in 2005 yılında iktidardan düşmesinin ardından yerine yardımcısı Alfredo Palacio geldi.
Palacio kurduğu hükümette Rafael Correa'yı ekonomi ve maliye bakanı olarak atadı. Bakanlığı döneminde Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası'nın kemer sıkma politikalarına şiddetle karşı çıkan Correa, Venezuella ile ekonomik ilişkileri geliştirmek için çaba gösterdi. Bu politikaları uygulayamayacağını anlayan Rafael Correa bakanlığının dördüncü ayında istifa etmek zorunda kaldı.
'ŞİMDİ ARINMA ZAMANI'
Üniversiteden ayrılarak serbest danışman olarak çalışmaya başlayan ekonomist Rafael Correa bir yandan da 2006 yılı sonunda yapılacak devlet başkanlığı seçimleri için kolları sıvadı. Marjinal partilerin devlet başkanı adayı olarak ismi geçen Correa Movimiento PAİS Partisi'ni kurdu. Seçime Ekvador Sosyalist Parti'yle birlikte giren Rafael Correa oyların yüzde 56.6'sını alarak 2007 başında devlet başkanlığı koltuğuna oturdu. Correa'nın iktidara gelmesiyle birlikte ülkedeki büyük sermaya rahatsız olmaya başladı.
Ekvador'daki 7 televizyon kanalının 5'i bankacıların elinde bulunuyordu. Büyük sermayenin sözcülüğünü yapan bu televizyonlar çiçeği burnundaki yeni devlet başkanına savaş ilan etti. Mevcut yasaları değiştirmeden ellleri ve kollarının bağlı olduğunu anlayan Rafael Correa, anayasayı değiştirmek için harekete geçti. Yasalarda yaptığı düzenlemeler sonrasında, yüksek faiz oranları nedeniyle büyük karlar elde eden bankalardaki yolsuzlukları ortaya çıkarmak için özel bir komisyon kurdu. "Şimdi arınma zamanı." sloganıyla 1998 yılından başlayarak bütün bankaların yaptığı işlemleri gözden geçirdi ve "Bir daha asla bankaların devleti iflas noktasına getirmesine izin vermeyeceğim" açıklamasını yaptı.
ASIL DARBEYİ ABD'YE VURDU
Anayasada yaptığı değişiklikler sayesinde ülkedeki birçok şirketi devletleştiren Correa, en büyük darbeyi ise ABD'ye indirdi. İçerde önemli reformlara imza atan Devlet Başkanı Rafael Correa, ABD'nin Güney Amerika'daki tek askeri üssü olan Manta'yı kapattı. WikiLeaks'in yayınladığı gizli ABD Dışişleri Bakanlığı belgelerinde Ekvador'daki ABD Büyükelçisi Heather Hodges, Correa hükümetini eleştirerek, ülkenin rüşvet batağında olduğunu Washington'a defalarca bildirmişti. Correa, ABD Büyükelçisi Hodges'tan bu konuda bir açıklama istedi. Aldığı cevaplardan tatmin olmayan Correa, ABD Büyükelçisi Heather Hodges'ı Amerika'daki Neo-Con'ların temsilcisi ilan ederek, sınır dışı etti.
CHAVEZ'E HAYRANLIĞINI GİZLEMEDİ
Hugo Chavez'e olan hayranlığını gizlemeyen Rafael Correa, ABD'nin beşinci büyük petrol şirketi Occidental Petroleum'un Ekvador'daki antlaşmalarını iptal etti. PetroEcuador'la kurduğu ortaklık sayesinde bu ülkedeki en büyük petrol ihracatçısı konumunda bulunan Occidental Petroleum'un hisselerine el koyarak, devletleştiren Correa Washington'ın hoşuna gitmeyen önemli bir adım daha attı. PetroEcuador'un Venezuella'nın kamuya ait petrol ve yatırım şirketi PDVSA'yla bir dizi ortaklık anlaşmalarına imza atmasını sağladı. 2009 yılında yeniden devlet başkanlığına seçilen Correa, ülkesinden kaçan Batılı yatırımcının yerini de Çin ve Rus yatırımcılarla doldurdu. Ekvador, Çin'in, Güney Amerika'da en fazla doğrudan yatırım yaptığı ülke konumuna geldi.
NAFTA'YA KARŞI ALBA
Ekvador Devlet Başkanı Rafael Correa’nın yaptığı en önemli hamlelerden biri de ABD’nin kontrolündeki NAFTA’ya katılmayı reddetmesi oldu. Correa, Venezuela Devlet Başkanı Hugo Chavez tarafından geliştirilmeye çalışılan ABD karşıtı Latin Amerika bloğunun (ALBA-Latin Amerika için Bolivarcı İttifak) aktif üyelerinden olmak için çaba harcıyor.
TÜRKİYE'Yİ ZİYARET EDEN İLK BAŞKAN
Belçika'de master eğitimi aldığı sırada Anne Malherbe ile tanışarak evlenen Rafael Correa'nın üç çocuğu var. Genç yaşından dolayı dinamik bir yaşama sahip olan Correa, Türkiye'yi ziyaret eden ilk Ekvador devlet başkanı olma unvanına da sahip oldu. Bu yıl başında Türkiye'yi ziyaret eden Rafael Correa, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'le çeşitli temaslarda bulundu. Correa'nın Türkiye ziyareti ise, Türk basınında fazla yer bulmadı. Sadece Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile Ekvador Dışişleri Bakanı Ricardo Patino'nun birlikte seslendirdikleri "Bessame Mucho" şarkısı bazı gazetelerin magazin sayfalarını süsledi.
- Etiketler :
- Haberler