AB ve Fransa'dan İdlib'de sivillere yönelik saldırıların durdurulması çağrısı

AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Josep Borrell ve AB Komisyonunun Kriz Yönetiminden Sorumlu Üyesi Janez Lenarcic, Suriye'nin İdlib kentindeki mevcut duruma ilişkin yazılı bir açıklama yaptı.

Açıklamada, tüm taraflar, insani yardımların ulaştırılmasının kolaylaştırması için gerekli adımları atmaya davet edilirken özellikle sivillerin korunmasında uluslararası hukuk kurallarına uyulması talep edildi.

İdlib'de askeri operasyonların yoğunlaşmasıyla yüzlerce sivilin ayrım yapılmaksızın öldürüldüğüne vurgu yapılan açıklamada, saldırıların sivillerin bulunduğu bölgeleri, hastaneleri ve yerlerinden edilmiş kişileri barındıran merkezleri hedef aldığının altı çizildi.

"2 AYDA 500 BİN KİŞİ EVİNİ TERK ETMEK ZORUNDA KALDI"

Açıklamada, sadece son iki ayda 500 bin kişinin evlerini terk etmek zorunda kaldığı belirtilirken, söz konusu kişilerin zorlu hava koşulları nedeniyle barınak, gıda ve sağlık hizmetlerinden de yoksun olduğu hatırlatıldı.

Uluslararası insancıl hukukunun ciddi şekilde ihlal edildiği durumların sık yaşandığına işaret edilen açıklamada, İdlib kentinde sivillere yönelik tüm saldırıların durdurulması için çağrıda bulunuldu.

Açıklamada, "Suriye'nin kuzeybatısındaki sivil halkın maruz kaldığı büyük acı kabul edilemez. AB, Suriye sorununun askeri çözümü olmadığını tekrar vurguluyor." ifadesi kullanılarak, Birleşmiş Milletler (BM) nezdinde yürütülen siyasi sürece verilen destek yinelendi.

FRANSA'DAN "İDLİB'DE DÜŞMANLIKLARIN DURDURULMASI" ÇAĞRISI

Fransa Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Agnes von der Mühll, "İdlib'de düşmanlıkların derhal durdurulması çağrısında bulunuyoruz. Esad rejimin müttefiklerinin bu konuda özel sorumluluğu bulunuyor." ifadesini kullandı.

Sözcü Mühll, bir gazetecinin "Fransa'nın Esad rejiminin Türk askerlerine topçu ateşi ile saldırı düzenlenmesine tepkiniz nedir? Siz de ABD gibi Türklerin haklı olduğunu ve tansiyonun yükselme riskine karşı Ankara'nın desteklenmesi gerektiğini düşünüyor musunuz?" sorusuna yazılı yanıt verdi.

İdlib'deki durumdan ve Esad rejiminin, 17 Eylül 2018'de varılan Soçi mutabakatı bağlamında oluşturulan mevzilere saldırılarda bulunmasının ardından tansiyonun yükselme riski konusunda derin endişe duyduklarını kaydeden Mühll, "İdlib'de düşmanlıkların derhal durdurulması çağrısında bulunuyoruz. Esad rejimin müttefiklerinin bu konuda özel sorumluluğu bulunuyor." ifadelerini kullandı.

Mühll, Esad rejiminin ve destekçilerinin saldırılarının uluslararası insani hukuku ihlal ettiğini vurguladı.

Bu saldırıların insani krizi derinleştirdiğini ifade eden Mühll, saldırıların aynı zamanda Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin (BMGK) 2254 sayılı kararı doğrultusunda Suriye krizinin çözümüne ilişkin yürütülen siyasi süreci tehlikeye attığını belirtti.

ASTANA ANLAŞMALARI VE SOÇİ MUTABAKATINA UYMADILAR 

Suriye'nin kuzeybatısındaki İdlib, neredeyse iç savaşın başından bu yana muhaliflerin ve rejim karşıtı silahlı grupların kalesi niteliğinde bulunuyor. İç göçle nüfusu 4 milyona ulaşan İdlib'in merkezi, 2015'te muhaliflerin kontrolüne geçti. İdlib, rejimin en yoğun hedef aldığı bölgelerin başında geliyor.

Türkiye, Rusya ve İran'ın katıldığı, 4-5 Mayıs 2017'deki Astana toplantısında, İdlib ve komşu illerin (Lazkiye, Hama ve Halep vilayetleri) bazı bölgeleri, Humus ilinin kuzeyi, başkent Şam'daki Doğu Guta ile ülkenin güney bölgeleri (Dera ve Kuneytra vilayetleri) olmak üzere 4 "gerginliği azaltma bölgesi" oluşturuldu.

Ancak rejim ve İran destekli teröristler, ateşkes ilan edilerek durumun muhafaza edilmesinin kararlaştırıldığı 4 bölgeden İdlib hariç kalanları, Rusya'nın hava desteği sayesinde ele geçirdi.

17 Eylül 2018'de varılan Soçi mutabakatından bu yana rejim ve destekçilerinin İdlib'e saldırılarında 1800'den fazla sivil can verdi. Ocak 2019'dan beri Türkiye sınırı yakınlarına göç edenlerin sayısı 1 milyon 677 bine ulaştı.