Avrupa'nın en yüksek göçmen kökenli Müslüman nüfusuna sahip ülkesi Fransa'nın, bu göçmenlerin entegrasyon sorunları, maruz kaldıkları ayrımcılıklar ve yoksulluklarından kaynaklı problemleri en yoğun yaşayan şehirlerinden biri Marsilya.
Ülkenin en büyük kentlerinden biri, Akdeniz'e kıyısı olan önemli bir liman şehri ve Kuzey Afrikalısıyla, Kara Afrikalısıyla, Ortadoğulusu, Türkü, Ermenisiyle göçmen kökenlilerin nüfusun önemli bir bölümünü teşkil ettiği bir yer.
Marsilya'ya sadece 30 km uzaklıkta ise bambaşka bir dünya var. Bütün gün sokaklarını arşınlasanız da üçten fazla dilenci göremeyeceğiniz, alım gücü yüksek insanların ikamet ederek keyfini sürdüğü ya da gezmeye geldiği, her yerde karşınıza çıkan çeşmeleriyle -ve tabii coğrafi yakınlığıyla da- size kendinizi yer yer İtalya'da hissettiren Aix-en-Provence ("Egzan Provans" okunuyor). Kısaca Aix ("Eks").
Yurtdışındaki tatil destinasyonları Paris, Londra, Roma'dan ibaret değil.
Beylik seyahat noktaları her zaman ilk akla gelenlerdir, ancak ucuzcu havayolu firmalarının kısa süre önce başlayan Sabiha Gökçen-Marsilya uçuşlarıyla bu "insana kendini iyi hissettiren" kasaba irisine gitmek de fevkalade mümkün, dahası kolay. Otelinizi de internetteki 'booking' sitelerinden bulursunuz.
Ülkenin en büyük kentlerinden biri, Akdeniz'e kıyısı olan önemli bir liman şehri ve Kuzey Afrikalısıyla, Kara Afrikalısıyla, Ortadoğulusu, Türkü, Ermenisiyle göçmen kökenlilerin nüfusun önemli bir bölümünü teşkil ettiği bir yer.
Marsilya'ya sadece 30 km uzaklıkta ise bambaşka bir dünya var. Bütün gün sokaklarını arşınlasanız da üçten fazla dilenci göremeyeceğiniz, alım gücü yüksek insanların ikamet ederek keyfini sürdüğü ya da gezmeye geldiği, her yerde karşınıza çıkan çeşmeleriyle -ve tabii coğrafi yakınlığıyla da- size kendinizi yer yer İtalya'da hissettiren Aix-en-Provence ("Egzan Provans" okunuyor). Kısaca Aix ("Eks").
Yurtdışındaki tatil destinasyonları Paris, Londra, Roma'dan ibaret değil.
Beylik seyahat noktaları her zaman ilk akla gelenlerdir, ancak ucuzcu havayolu firmalarının kısa süre önce başlayan Sabiha Gökçen-Marsilya uçuşlarıyla bu "insana kendini iyi hissettiren" kasaba irisine gitmek de fevkalade mümkün, dahası kolay. Otelinizi de internetteki 'booking' sitelerinden bulursunuz.
Üç yıldız ve üzeri otellerde konforunuz zaten garanti, kimi iki yıldızlılarda bile rahat etmeniz ihtimal dâhilinde.
İki yıldızlı bir otelde kalmak Paris'te kumarvarî bir hareket olabilir, ancak Aix'in genel güzelliği ve şirinliği otellerine de yansıdığı için içinizi rahat tutabilirsiniz. Tabii siz gene de şehir merkezinden fazla uzaklarda otel bakınmayın.
Aix öyle bir yer ki, sokaklarında yürümek bile insana keyif veriyor.
Büyük şehir keşmekeşini arkanızda bırakıp geldiyseniz bir de huzur veriyor. Sürprizli dar sokaklar, estetik yapılar, insanı kendine çeken balkonlar, yüksek pencerelerin ahşap panjurları, irili ufaklı meydanlarındaki irili ufaklı çeşmeler… Bunların hepsi Aix-en-Provence'da ve siz ne denli aylak gezinirseniz o denli tatlı bir şekilde gözünüzü okşuyorlar.
Aix aslına bakarsanız ne tam kasaba, ne tam kent. Kasaba irisi diyelim. Ve kentin de kasabanın da iyi taraflarını almış. Hayat yavaş akıyor, insanların acelesi yok gibi (bu tabii kimi dükkân ve lokanta/kafelerde yavaş servis şeklinde tezahür ediyor). Metropol gürültüsü ve stresi yok.
İki yıldızlı bir otelde kalmak Paris'te kumarvarî bir hareket olabilir, ancak Aix'in genel güzelliği ve şirinliği otellerine de yansıdığı için içinizi rahat tutabilirsiniz. Tabii siz gene de şehir merkezinden fazla uzaklarda otel bakınmayın.
Aix öyle bir yer ki, sokaklarında yürümek bile insana keyif veriyor.
Büyük şehir keşmekeşini arkanızda bırakıp geldiyseniz bir de huzur veriyor. Sürprizli dar sokaklar, estetik yapılar, insanı kendine çeken balkonlar, yüksek pencerelerin ahşap panjurları, irili ufaklı meydanlarındaki irili ufaklı çeşmeler… Bunların hepsi Aix-en-Provence'da ve siz ne denli aylak gezinirseniz o denli tatlı bir şekilde gözünüzü okşuyorlar.
Aix aslına bakarsanız ne tam kasaba, ne tam kent. Kasaba irisi diyelim. Ve kentin de kasabanın da iyi taraflarını almış. Hayat yavaş akıyor, insanların acelesi yok gibi (bu tabii kimi dükkân ve lokanta/kafelerde yavaş servis şeklinde tezahür ediyor). Metropol gürültüsü ve stresi yok.
Buna mukabil hiç sıkıcı, tekdüze, sinir bozucu sakinlikte bir yer de değil. Bayağı renkli. Şüphe yok ki sıkıcı bir kasabada Vietnam, Senegal, Hint, Rum ve Antakya lokantalarına rastlamazsınız ama Aix'te rastlıyorsunuz.
ZEYTİNİN BAŞKENTİ
M.Ö. 122'de Romalılar tarafından kurulmuş, ılıman iklimiyle de tam anlamıyla yaşanası bir yer.
Yılın yağmur yağan günlerini toplasanız 3 ayı anca buluyor, kışın güneş yüzünü sık sık gösteriyor, yazınsa kuru havası ve sürekli esen hafif rüzgârıyla pek az terliyorsunuz.
Akdeniz ikliminin güzel bir varyantının yaşandığı Aix, çevresiyle beraber, Fransa'nın zeytin başkenti sayılıyor (tabii Güneydoğu Fransa'nın epeyce bir kısmında zeytin ekildiğini de belirtelim).
İlkin 2500 yıl önce Yunanlılar buralara zeytin ağaçlarını dikmiş ve günümüzde Pays d'Aix bölgesinde 300 binden fazla ağaç işleniyor.
Sofra zeytini ve zeytinyağının yanı sıra hem yeşil hem de siyah zeytinden üretilen ezmeler pek nefis. "Siyah" zeytinin kendi de ezmesi de kahverengi aslında, olması gerektiği gibi. Biliyorsunuz memleketimizde simsiyahlar.
ZEYTİNİN BAŞKENTİ
M.Ö. 122'de Romalılar tarafından kurulmuş, ılıman iklimiyle de tam anlamıyla yaşanası bir yer.
Yılın yağmur yağan günlerini toplasanız 3 ayı anca buluyor, kışın güneş yüzünü sık sık gösteriyor, yazınsa kuru havası ve sürekli esen hafif rüzgârıyla pek az terliyorsunuz.
Akdeniz ikliminin güzel bir varyantının yaşandığı Aix, çevresiyle beraber, Fransa'nın zeytin başkenti sayılıyor (tabii Güneydoğu Fransa'nın epeyce bir kısmında zeytin ekildiğini de belirtelim).
İlkin 2500 yıl önce Yunanlılar buralara zeytin ağaçlarını dikmiş ve günümüzde Pays d'Aix bölgesinde 300 binden fazla ağaç işleniyor.
Sofra zeytini ve zeytinyağının yanı sıra hem yeşil hem de siyah zeytinden üretilen ezmeler pek nefis. "Siyah" zeytinin kendi de ezmesi de kahverengi aslında, olması gerektiği gibi. Biliyorsunuz memleketimizde simsiyahlar.
Ve tabii ki Aix-en-Provence'dan bahsedip de pazarlara değinmemek olmaz. Renkli ve cıvıl cıvıl pazarları bu şehrin Akdenizliliğini tamamlıyor.
Her gün kurulan gıda pazarında türlü türlü meyve ve sebzeler, zeytin ürünleri, jambonlar, peynirler, ekmekler; bolluk, lezzet ve göreli ucuzluktan oluşan bereket üçgenini dolduruyor.
Buradan yiyeceklerinizi taze taze alıp, gidip yakınlardaki bir meydanda uygun bir yere oturarak kahvaltınızı yapabilirsiniz. Haftada 3 gün kurulan çiçek, antika ve eski kitap pazarlarının da her biri ayrı güzel.
CEZANNE VE ZOLA'NIN ŞEHRİ
Aix'in en meşhur evrensel tarihi şahsiyeti ise ressam Paul Cézanne. Şehrin her yerinde izlerine rastlıyorsunuz.
Yazar Emile Zola'nın da hayat çizgisi Aix'le kesişmiş ama o Cézanne gibi doğma büyüme buralı değil (yalnızca "büyüme" buralı). Cézanne'a ve hayatına dair, ziyaret edebileceğiniz pek çok turistik yer var.
Adını gene Aix'li olan bir başka ressamdan alan Granet Müzesi'nde Cézanne'ın bazı tablolarına rastlayabilirsiniz (ancak fazla sayıda değil). Bu müzede Picasso ve Mondrian'a ait birer, Giacometti'ye ait de birkaç tablo sergileniyor. Ve tabii 14. Yüzyıl'dan beri sayısız ressamın fırçasından çıkmış yüzlerce tablo…
Her gün kurulan gıda pazarında türlü türlü meyve ve sebzeler, zeytin ürünleri, jambonlar, peynirler, ekmekler; bolluk, lezzet ve göreli ucuzluktan oluşan bereket üçgenini dolduruyor.
Buradan yiyeceklerinizi taze taze alıp, gidip yakınlardaki bir meydanda uygun bir yere oturarak kahvaltınızı yapabilirsiniz. Haftada 3 gün kurulan çiçek, antika ve eski kitap pazarlarının da her biri ayrı güzel.
CEZANNE VE ZOLA'NIN ŞEHRİ
Aix'in en meşhur evrensel tarihi şahsiyeti ise ressam Paul Cézanne. Şehrin her yerinde izlerine rastlıyorsunuz.
Yazar Emile Zola'nın da hayat çizgisi Aix'le kesişmiş ama o Cézanne gibi doğma büyüme buralı değil (yalnızca "büyüme" buralı). Cézanne'a ve hayatına dair, ziyaret edebileceğiniz pek çok turistik yer var.
Adını gene Aix'li olan bir başka ressamdan alan Granet Müzesi'nde Cézanne'ın bazı tablolarına rastlayabilirsiniz (ancak fazla sayıda değil). Bu müzede Picasso ve Mondrian'a ait birer, Giacometti'ye ait de birkaç tablo sergileniyor. Ve tabii 14. Yüzyıl'dan beri sayısız ressamın fırçasından çıkmış yüzlerce tablo…
Aix-en-Provence kökü 15. Yüzyıl'ın başına uzanan üniversitesiyle aynı zamanda kısmen bir öğrenci şehri. Renkliliğini ve nasıl oluyorsa dinginliğiyle tezat oluşturmayan dinamizmini biraz da buradan alıyor.
Müreffeh bir şehir ve belli ki sakinlerinin çoğunu -öğrenciler hariç- harcayacak parası olan emekliler, başka yerde kazanıp burada harcayanlar ve illa ki burada iyi kazanıp gene burada harcayanlar teşkil ediyor.
Müreffeh bir şehir ve belli ki sakinlerinin çoğunu -öğrenciler hariç- harcayacak parası olan emekliler, başka yerde kazanıp burada harcayanlar ve illa ki burada iyi kazanıp gene burada harcayanlar teşkil ediyor.
Şehri taşıyan hizmet sektörü, bu sektörün de lokomotifi 'yeme-içme'. Her yerde kafelere, lokantalara, barlara, 'brasserie'lere rastlıyorsunuz. Ve tabii irili ufaklı dükkânlara da.
"TOK SATICI" SENDROMU
Tabii bu müreffehliğin bazı dezavantajları da yok değil. "Tok satıcı" olma hâli pek çok yerde muhatabınızın temel özelliği olarak karşınıza çıkıyor.
"TOK SATICI" SENDROMU
Tabii bu müreffehliğin bazı dezavantajları da yok değil. "Tok satıcı" olma hâli pek çok yerde muhatabınızın temel özelliği olarak karşınıza çıkıyor.
Sokakta rastladığınız insanlar genelde sıcaklar, ama hizmetine veya ürününe talip olduğunuz kişiler sempatik de çıkabiliyor, suratsız da. Şansınıza artık…
Ve tabii ki şunu da akıldan çıkarmamak gerekiyor; nasıl ki Türkiye Ayvalık veya Alaçatı değilse, Fransa da Aix-en-Provence değil. Paris'in metrolarında, banliyölerinde rastlayacağınız, bu ülkenin bir de karanlık ve acıklı yüzü var.
Ha, söylemeyi unuttum. Aix'in merkezinde bir tane bile AVM yok.
FOTOĞRAFLAR: JANET BARIŞ
Ve tabii ki şunu da akıldan çıkarmamak gerekiyor; nasıl ki Türkiye Ayvalık veya Alaçatı değilse, Fransa da Aix-en-Provence değil. Paris'in metrolarında, banliyölerinde rastlayacağınız, bu ülkenin bir de karanlık ve acıklı yüzü var.
Ha, söylemeyi unuttum. Aix'in merkezinde bir tane bile AVM yok.
FOTOĞRAFLAR: JANET BARIŞ