Kafenin işletmecisi İngilizce öğretmeni Altan Çarıkçıoğlu, İngilizce öğrenen insanların pratik yapma imkanlarının olmadığını gözlemlediklerini belirterek, bu durumdan hareketle bir sene önce kafelerini hizmete sunduklarını söyledi.
Çarıkçıoğlu, Türkiye'de bu şekilde bir başka uygulamanın olmadığını iddia ederek, ''Buraya gelmek, yurt dışında dil pratiği yapmak gibi bir şey. Her gün 2-4 saatliğine yurt dışına çıkmış gibi oluyor insanlar burada. Bir sene boyunca yurt dışına gidip para harcamaktansa Türkiye'de iş çıkışlarında hayatlarını dondurmadan, zamanlarından feragat etmeden bu şekilde İngilizcelerini geliştirebiliyorlar. Sosyal bir ortama gelerek dil pratiği yapıyorlar'' diye konuştu.
Konuşmalarda akıcılık sağlamak için yabancı bir moderatör eşliğinde her gün belirlenen bir konu üzerinde konuşulduğunu anlatan Çarıkçıoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Kafeye her kesimden insanlar geliyor. Biz kafeyi iki gruba ayırdık, 17.00-19.00 ve 19.00-21.30 olmak üzere. Birinci gruba üniversite öğrencileri ikinci gruba ise genelde çalışan insanlar geliyor. Bunların arasında polisler, savcılar, avukatlar iş adamları da var. Bu insanların şikayeti genelde dil kurslarında ya da yurt dışında İngilizce dil bilgisini öğrenmelerine rağmen pratik yapma imkanı bulamamak. Kafeye gelenlerde ilk başlarda bir kulak dolgunluğu oluşuyor, kulakları alışıyor. Yani yurt dışında yaşamak gibi bir şey aslında. 2-3 hafta sonra da pratik olarak konuşmaya başlıyorlar. Bir ayda bile çok akıcı İngilizce konuşabilen insanlar olabiliyor. ''
Çarıkçıoğlu, Türkiye'deki yabancı dil eğitiminde eksiklikler olduğunu savunarak, ''Biz dili kağıt üzerinde görüyoruz. Ancak dil kağıt üzerinde olan bir şey değildir. Kağıt üzerinde öğrenilenler kağıt üzerinde kalır. Dil bir iletişim aracı olduğu için dinleyerek ve konuşarak gelişir. Bu imkanı da biz sunuyoruz'' dedi.
İnsanların Türkiye'deki ''hayatlarını dondurarak'' ve yüklü miktarda para ödeyerek bir süreliğine yurt dışına gitmelerine rağmen ülkelerine döndükten bir süre sonra öğrendiklerini unuttuklarını anlatan Çarıkçıoğlu, ''Yurt dışına gitmek bir çözüm değil, insanların sürekli olarak böyle bir sosyal çevre içerisinde bulunması lazım'' dedi.
'İNGİLİZCE BİLMEYENLER DE GELİYOR'
Çarıkçıoğlu, kafeye hiç İngilizce bilmeyenlerin de gelerek konuşmaları dinlediklerini ifade ederek, ''Insanlar dinleyerek bile bir şeyler öğrenebiliyor. Servis elemanlarımızın hiç İngilizce bilgisi yoktu, ancak kafede sipariş alırken duya duya kendilerini İngilizce ifade etmeyi öğrendiler'' diye konuştu.
Altan Çarıkçıoğlu, bütün masaların üzerinde Türkçe-İngilizce sözlüklerin bulunduğunu belirterek, şunları kaydetti:
''Bunlar konuşmanın akışını bozmamak için bilinmeyen kelimelerin İngilizce karşılığını öğrenmeleri için. Yoksa bir şeyler öğrenirken ben Türkçe-İngilizce sözlüğü tavsiye etmiyorum. Çünkü bu bizim karşı olduğumuz ezbere dayalı eğitimin bir parçasıdır aslında. İngilizce kelimelerin İngilizce karşılıklarının görülmesi lazım ki konuşurken araya Türkçe düşünceler karışmasın. Çünkü insanlar Türkçe düşündükçe kendi önlerine bir bariyer koyarak İngilizce konuşmalarını engeller. Sürekli Türkçe konuşan biri akıcı İngilizce konuşamaz. Ancak sürekli İngilizce dinleyen, İngilizce konuşulan ortamda bulunan ve İngilizce-İngilizce sözlük kullanan biri akıcı bir şekilde bu dili konuşabilir ve araya Türkçe bariyeri girmez.''
Kafedeki sohbet ortamlarının dışında gruplarla İngilizce alt yazılı İngilizce filmler de izlediklerini dile getiren Çarıkçıoğlu, ayrıca İngilizce oyunlar oynandığını ve isteyenlerin de İngilizce kitap okuduğunu söyledi.
Çarıkçıoğlu, dil pratiği sadece kafedeki sosyal ortamda yapılamayacağını vurgulayarak, Boğaz turu gibi sadece İngilizce konuştukları etkinlikler de yaptıklarını aktardı.
Kafeye gelenlerin Türkçe konuşmayı beceremediklerini dile getiren Çarıkçıoğlu, ''Karşılarındaki moderatör Türkçe bilmiyor ve diğer herkes de İngilizce konuşuyor. Bu durumda biri Türkçe bir şey söylese kendini dışlanmış hissedecek. Yani insanlar burada İngilizce konuşmayı bir alışkanlık haline getirmişler'' dedi.
Çarıkçıoğlu, kafede saat başına servis aldıklarını belirterek, ''Buraya gelenler bir çay parası fazlasına ya da 50-70 TL arasında değişen aidat karşılığında İngilizcelerini geliştirme imkanı buluyor'' dedi.
Kafedeki sohbetlerin ''englishspokencafe.com'' ve sosyal paylaşım sitesi ''facebook''tan canlı olarak izlenebildiğini aktaran Çarıkçıoğlu, Anadolu yakasındaki müşterileri için de Kadıköy'de bir şube açabileceklerini sözlerine ekledi.
Çarıkçıoğlu, Türkiye'de bu şekilde bir başka uygulamanın olmadığını iddia ederek, ''Buraya gelmek, yurt dışında dil pratiği yapmak gibi bir şey. Her gün 2-4 saatliğine yurt dışına çıkmış gibi oluyor insanlar burada. Bir sene boyunca yurt dışına gidip para harcamaktansa Türkiye'de iş çıkışlarında hayatlarını dondurmadan, zamanlarından feragat etmeden bu şekilde İngilizcelerini geliştirebiliyorlar. Sosyal bir ortama gelerek dil pratiği yapıyorlar'' diye konuştu.
Konuşmalarda akıcılık sağlamak için yabancı bir moderatör eşliğinde her gün belirlenen bir konu üzerinde konuşulduğunu anlatan Çarıkçıoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Kafeye her kesimden insanlar geliyor. Biz kafeyi iki gruba ayırdık, 17.00-19.00 ve 19.00-21.30 olmak üzere. Birinci gruba üniversite öğrencileri ikinci gruba ise genelde çalışan insanlar geliyor. Bunların arasında polisler, savcılar, avukatlar iş adamları da var. Bu insanların şikayeti genelde dil kurslarında ya da yurt dışında İngilizce dil bilgisini öğrenmelerine rağmen pratik yapma imkanı bulamamak. Kafeye gelenlerde ilk başlarda bir kulak dolgunluğu oluşuyor, kulakları alışıyor. Yani yurt dışında yaşamak gibi bir şey aslında. 2-3 hafta sonra da pratik olarak konuşmaya başlıyorlar. Bir ayda bile çok akıcı İngilizce konuşabilen insanlar olabiliyor. ''
Çarıkçıoğlu, Türkiye'deki yabancı dil eğitiminde eksiklikler olduğunu savunarak, ''Biz dili kağıt üzerinde görüyoruz. Ancak dil kağıt üzerinde olan bir şey değildir. Kağıt üzerinde öğrenilenler kağıt üzerinde kalır. Dil bir iletişim aracı olduğu için dinleyerek ve konuşarak gelişir. Bu imkanı da biz sunuyoruz'' dedi.
İnsanların Türkiye'deki ''hayatlarını dondurarak'' ve yüklü miktarda para ödeyerek bir süreliğine yurt dışına gitmelerine rağmen ülkelerine döndükten bir süre sonra öğrendiklerini unuttuklarını anlatan Çarıkçıoğlu, ''Yurt dışına gitmek bir çözüm değil, insanların sürekli olarak böyle bir sosyal çevre içerisinde bulunması lazım'' dedi.
'İNGİLİZCE BİLMEYENLER DE GELİYOR'
Çarıkçıoğlu, kafeye hiç İngilizce bilmeyenlerin de gelerek konuşmaları dinlediklerini ifade ederek, ''Insanlar dinleyerek bile bir şeyler öğrenebiliyor. Servis elemanlarımızın hiç İngilizce bilgisi yoktu, ancak kafede sipariş alırken duya duya kendilerini İngilizce ifade etmeyi öğrendiler'' diye konuştu.
Altan Çarıkçıoğlu, bütün masaların üzerinde Türkçe-İngilizce sözlüklerin bulunduğunu belirterek, şunları kaydetti:
''Bunlar konuşmanın akışını bozmamak için bilinmeyen kelimelerin İngilizce karşılığını öğrenmeleri için. Yoksa bir şeyler öğrenirken ben Türkçe-İngilizce sözlüğü tavsiye etmiyorum. Çünkü bu bizim karşı olduğumuz ezbere dayalı eğitimin bir parçasıdır aslında. İngilizce kelimelerin İngilizce karşılıklarının görülmesi lazım ki konuşurken araya Türkçe düşünceler karışmasın. Çünkü insanlar Türkçe düşündükçe kendi önlerine bir bariyer koyarak İngilizce konuşmalarını engeller. Sürekli Türkçe konuşan biri akıcı İngilizce konuşamaz. Ancak sürekli İngilizce dinleyen, İngilizce konuşulan ortamda bulunan ve İngilizce-İngilizce sözlük kullanan biri akıcı bir şekilde bu dili konuşabilir ve araya Türkçe bariyeri girmez.''
Kafedeki sohbet ortamlarının dışında gruplarla İngilizce alt yazılı İngilizce filmler de izlediklerini dile getiren Çarıkçıoğlu, ayrıca İngilizce oyunlar oynandığını ve isteyenlerin de İngilizce kitap okuduğunu söyledi.
Çarıkçıoğlu, dil pratiği sadece kafedeki sosyal ortamda yapılamayacağını vurgulayarak, Boğaz turu gibi sadece İngilizce konuştukları etkinlikler de yaptıklarını aktardı.
Kafeye gelenlerin Türkçe konuşmayı beceremediklerini dile getiren Çarıkçıoğlu, ''Karşılarındaki moderatör Türkçe bilmiyor ve diğer herkes de İngilizce konuşuyor. Bu durumda biri Türkçe bir şey söylese kendini dışlanmış hissedecek. Yani insanlar burada İngilizce konuşmayı bir alışkanlık haline getirmişler'' dedi.
Çarıkçıoğlu, kafede saat başına servis aldıklarını belirterek, ''Buraya gelenler bir çay parası fazlasına ya da 50-70 TL arasında değişen aidat karşılığında İngilizcelerini geliştirme imkanı buluyor'' dedi.
Kafedeki sohbetlerin ''englishspokencafe.com'' ve sosyal paylaşım sitesi ''facebook''tan canlı olarak izlenebildiğini aktaran Çarıkçıoğlu, Anadolu yakasındaki müşterileri için de Kadıköy'de bir şube açabileceklerini sözlerine ekledi.