Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın söylemiyle kamuoyunun gündemine gelen 'İki partili sistem' tartışmaları sürerken ODTÜ Öğretim Üyesi Prof. Oğuz Işık'tan, çarpıcı bir analiz geldi.
1990'lı yıllardan günümüze Türkiye'nin siyaset haritasını çıkaran Işık, haziran seçimlerinin olası sonuçlarını değerlendirdi. 12 Eylül referandum sonuçlarının, 'Üç farklı Türkiye' fotoğrafı verdiğine dikkat çeken Işık, 2007 seçimlerinde derinlik kazanan ayrışmanın bugünden yarına değişmesinin mümkün olmadığını bilimsel verilerle savundu.
Akşam gazetesinden Burcu Bulut’a konuşan Prof. Işık'ın tespitleri şöyle:
- 12 Eylül referandumu sonrasında sıkça dile getirilen 'Üç farklı Türkiye' meselesi, aslında yeni değil. 1960 sonrası ve 1990'lı yıllarda yapılan seçimlerde benzer sonuçların izleri yakalanabiliyor. Siyasi haritada, 2007 genel seçimleriyle keskinleşen, referandumla birlikte derinleşen 'Üç farklı Türkiye' kavramına, partilerin hangi kesimlerden ve hangi coğrafi bölgelerden oy aldığı düzleminde bakabiliriz. AKP'ye oy veren siyasi görüşü, İslamcı sağ ve milliyetçi tabandan gelen bir grup seçmen oluşturuyor. İkinci grupta, merkez sol ve milliyetçi sağ seçmen profili öne çıkıyor. Bu grubu temsil eden partiler CHP ve MHP'den oluşuyor. 'Üç farklı Türkiye'nin son ayağını ise 'bölgesel sol' olarak da adlandırılan Kürt partilerine (HADEP, DEHAP, DTP, BDP) oy veren seçmen tamamlıyor.
- AKP öncesi süreçte, batıdan doğuya merkez sol, merkez sağ, milliyetçi sağ, İslamcı sağ ve bölgesel sol olarak adlandırabileceğimiz siyasi harita var.
- AKP'nin iktidar olduğu 2002 ve 2007 seçim sonuçlarına bakıldığında, Batı Karadeniz'de Sakarya, Düzce ve Bolu'dan başlayıp, İç Anadolu'nun kuzeyi olarak tanımlanabilecek bir bölgeden Samsun'a, oradan da kuzeyde Rize'ye uzanan ve güneyde de Erzurum'a inen geniş alanda, AKP'nin tartışmasız üstünlüğü göze çarpıyor. Bunun yanı sıra daha küçük üç bölgede de AKP'nin yüksek oy aldığı yerleşimlerin çevre ilçelerle küme oluşturduğu görülmekte.
- Metropollerde eğitim düzeyi düştükçe, AKP'nin aldığı oy oranı artıyor. Kentli yoksul kesim AKP'nin tabanını oluşturan belki de en büyük kesim. Buna karşılık AKP'nin, daha önce merkez solun, merkez sağın ve bölgesel solun baskın olduğu yerleşimlere ise sızmayı başaramadığı görülüyor.
- AKP, metropollerde değil de Anadolu'da, özellikle de 'Anadolu Kaplanları' denilen yörelerdeki eğitimli kesimin oylarını alıyor... AKP'nin başarısı da büyük ölçüde burada yatıyor. Bir yandan kentli yoksulların, diğer yandan da Anadolu'nun zenginleşen muhafazakar kesimlerinin oyunu alabilmesi her anlamda bir başarı olarak değerlendirilmeli.
- AKP'nin seçim başarısının ardında ilk olarak, önceki seçimlerde hiçbir siyasi görüşe meyletmemiş yerleşimleri, ikinci olarak da İslamcı ve milliyetçi sağa eğilimli yerleşimleri kendine çekebilmiş olmasının yattığı söylenebilir. AKP, İç Anadolu'nun kuzeyi ve doğu Karadeniz'i kapsayan bir bölgeyle Konya-Kayseri bölgesinin bir partisidir. Bunu söylerken elbette ki AKP'nin, örneğin büyük kentlerde oldukça yüksek oy almış olmasını göz ardı etmiyorum. Bu yöreler, AKP'nin, hatta biraz daha ileri gidersek AKP ideolojisinin çekirdeğini temsil etmektedir. Eğer AKP için bir coğrafi köken aranacaksa, o köken, İç Anadolu'nun kuzeyi ve Doğu Karadeniz'i kapsayan bir bölge ile Konya-Kayseri bölgesidir.
- 1960'larda doğuda güçlü bir parti olan CHP, bugün kıyı partisi haline gelmiştir. CHP, Türkiye'nin görece daha gelişmiş yörelerinden yüksek oy almayı başaran bir profile sahiptir. Kadının iş ve toplumsal hayatta, aktif yer aldığı bölgelerde CHP hakimiyeti hissedilmektedir. CHP'nin farklı kesimlere ulaşabilmesi ve bu kesimleri bir araya getirebilmesi için başka bir dil arayışına girmesi gerekmektedir.
- AKP öncesi kendisini hissettiren parçalı, birbirine dokunmayan, adacıklardan oluşan ayrışmış siyasi harita, AKP sürecinde daha da belirginleşmiştir. Türkiye'de hem bölgesel, hem de kent içi siyasi haritada görünen bu ayrımlar, bugünden yarına değişmesi mümkün olmayan noktaya gelmiştir. AKP'nin başarısı toplumun farklı kesimlerini muhafazakarlık ekseninde bir araya getirebilmiş olmasında yatmaktadır. AKP, bir yandan Anadolu'nun zenginleşen kesimleriyle kent yoksulları aynı yerde buluşturabilmeyi başarmıştır. CHP, yaklaşan genel seçimde yine Türkiye'nin görece daha gelişmiş yörelerinden yüksek oy alır.
- Ege Bölgesi'nden içerilere doğru girdikçe milliyetçi sağ profilde kıpırdanma hissedilmektedir. Bir zamanlar İç Anadolu'da gücünü hissettiren MHP, 2007 seçimlerinde İç Anadolu'yu bir anlamda AKP'ye terk ederek, sosyal demokrat partilerin baskın olduğu kıyı kesimlere yaklaşmıştır.
- 2007 seçimlerinde, Türkiye genelinde olduğu gibi İstanbul'da da AKP'nin kıyılara erişemediğini , büyük ölçüde kent yoksullarının partisi olduğunu görürüyoruz. CHP'de Türkiye genelinde olduğu gibi İstanbul'da göreceli olarak zengin ve eğitimli kesimlerin yaşadığı kıyı bölgelerinden oy almayı başarmıştır.
1990'lı yıllardan günümüze Türkiye'nin siyaset haritasını çıkaran Işık, haziran seçimlerinin olası sonuçlarını değerlendirdi. 12 Eylül referandum sonuçlarının, 'Üç farklı Türkiye' fotoğrafı verdiğine dikkat çeken Işık, 2007 seçimlerinde derinlik kazanan ayrışmanın bugünden yarına değişmesinin mümkün olmadığını bilimsel verilerle savundu.
Akşam gazetesinden Burcu Bulut’a konuşan Prof. Işık'ın tespitleri şöyle:
- 12 Eylül referandumu sonrasında sıkça dile getirilen 'Üç farklı Türkiye' meselesi, aslında yeni değil. 1960 sonrası ve 1990'lı yıllarda yapılan seçimlerde benzer sonuçların izleri yakalanabiliyor. Siyasi haritada, 2007 genel seçimleriyle keskinleşen, referandumla birlikte derinleşen 'Üç farklı Türkiye' kavramına, partilerin hangi kesimlerden ve hangi coğrafi bölgelerden oy aldığı düzleminde bakabiliriz. AKP'ye oy veren siyasi görüşü, İslamcı sağ ve milliyetçi tabandan gelen bir grup seçmen oluşturuyor. İkinci grupta, merkez sol ve milliyetçi sağ seçmen profili öne çıkıyor. Bu grubu temsil eden partiler CHP ve MHP'den oluşuyor. 'Üç farklı Türkiye'nin son ayağını ise 'bölgesel sol' olarak da adlandırılan Kürt partilerine (HADEP, DEHAP, DTP, BDP) oy veren seçmen tamamlıyor.
- AKP öncesi süreçte, batıdan doğuya merkez sol, merkez sağ, milliyetçi sağ, İslamcı sağ ve bölgesel sol olarak adlandırabileceğimiz siyasi harita var.
- AKP'nin iktidar olduğu 2002 ve 2007 seçim sonuçlarına bakıldığında, Batı Karadeniz'de Sakarya, Düzce ve Bolu'dan başlayıp, İç Anadolu'nun kuzeyi olarak tanımlanabilecek bir bölgeden Samsun'a, oradan da kuzeyde Rize'ye uzanan ve güneyde de Erzurum'a inen geniş alanda, AKP'nin tartışmasız üstünlüğü göze çarpıyor. Bunun yanı sıra daha küçük üç bölgede de AKP'nin yüksek oy aldığı yerleşimlerin çevre ilçelerle küme oluşturduğu görülmekte.
- Metropollerde eğitim düzeyi düştükçe, AKP'nin aldığı oy oranı artıyor. Kentli yoksul kesim AKP'nin tabanını oluşturan belki de en büyük kesim. Buna karşılık AKP'nin, daha önce merkez solun, merkez sağın ve bölgesel solun baskın olduğu yerleşimlere ise sızmayı başaramadığı görülüyor.
- AKP, metropollerde değil de Anadolu'da, özellikle de 'Anadolu Kaplanları' denilen yörelerdeki eğitimli kesimin oylarını alıyor... AKP'nin başarısı da büyük ölçüde burada yatıyor. Bir yandan kentli yoksulların, diğer yandan da Anadolu'nun zenginleşen muhafazakar kesimlerinin oyunu alabilmesi her anlamda bir başarı olarak değerlendirilmeli.
- AKP'nin seçim başarısının ardında ilk olarak, önceki seçimlerde hiçbir siyasi görüşe meyletmemiş yerleşimleri, ikinci olarak da İslamcı ve milliyetçi sağa eğilimli yerleşimleri kendine çekebilmiş olmasının yattığı söylenebilir. AKP, İç Anadolu'nun kuzeyi ve doğu Karadeniz'i kapsayan bir bölgeyle Konya-Kayseri bölgesinin bir partisidir. Bunu söylerken elbette ki AKP'nin, örneğin büyük kentlerde oldukça yüksek oy almış olmasını göz ardı etmiyorum. Bu yöreler, AKP'nin, hatta biraz daha ileri gidersek AKP ideolojisinin çekirdeğini temsil etmektedir. Eğer AKP için bir coğrafi köken aranacaksa, o köken, İç Anadolu'nun kuzeyi ve Doğu Karadeniz'i kapsayan bir bölge ile Konya-Kayseri bölgesidir.
- 1960'larda doğuda güçlü bir parti olan CHP, bugün kıyı partisi haline gelmiştir. CHP, Türkiye'nin görece daha gelişmiş yörelerinden yüksek oy almayı başaran bir profile sahiptir. Kadının iş ve toplumsal hayatta, aktif yer aldığı bölgelerde CHP hakimiyeti hissedilmektedir. CHP'nin farklı kesimlere ulaşabilmesi ve bu kesimleri bir araya getirebilmesi için başka bir dil arayışına girmesi gerekmektedir.
- AKP öncesi kendisini hissettiren parçalı, birbirine dokunmayan, adacıklardan oluşan ayrışmış siyasi harita, AKP sürecinde daha da belirginleşmiştir. Türkiye'de hem bölgesel, hem de kent içi siyasi haritada görünen bu ayrımlar, bugünden yarına değişmesi mümkün olmayan noktaya gelmiştir. AKP'nin başarısı toplumun farklı kesimlerini muhafazakarlık ekseninde bir araya getirebilmiş olmasında yatmaktadır. AKP, bir yandan Anadolu'nun zenginleşen kesimleriyle kent yoksulları aynı yerde buluşturabilmeyi başarmıştır. CHP, yaklaşan genel seçimde yine Türkiye'nin görece daha gelişmiş yörelerinden yüksek oy alır.
- Ege Bölgesi'nden içerilere doğru girdikçe milliyetçi sağ profilde kıpırdanma hissedilmektedir. Bir zamanlar İç Anadolu'da gücünü hissettiren MHP, 2007 seçimlerinde İç Anadolu'yu bir anlamda AKP'ye terk ederek, sosyal demokrat partilerin baskın olduğu kıyı kesimlere yaklaşmıştır.
- 2007 seçimlerinde, Türkiye genelinde olduğu gibi İstanbul'da da AKP'nin kıyılara erişemediğini , büyük ölçüde kent yoksullarının partisi olduğunu görürüyoruz. CHP'de Türkiye genelinde olduğu gibi İstanbul'da göreceli olarak zengin ve eğitimli kesimlerin yaşadığı kıyı bölgelerinden oy almayı başarmıştır.