Hükümetin iç güvenlikte polisi daha etkin kullanma projesi kapsamında, Turgut Özal’ın Başbakanlığı döneminde kurulup, 1990’lı yıllarda bölgede terör mücadelesinde aktif biçimde kullanıldıktan sonra il merkezlerine çekilen Emniyet özel harekat polis timlerinin yeniden kırsala çıkarılması tartışma yarattı.
DYP-CHP koalisyonları dönemi başta olmak üzere 1990’lı yıllarda bölgedeki terör mücadelesi ve faili meçhul tartışmalarına damga vuran özel harekat timleri, 1983’te Emniyet Genel Müdürlüğü Asayiş Daire Başkanlığı bünyesinde “uçak kaçırma, rehine kurtarma” gibi özel operasyonlar için oluşturulmuştu. Sözkonusu birim 1993’ten itibaren “Özel Harekat Daire Başkanlığı” olarak örgütlenirken, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da yürütülen terör operasyonlarında aktif rol üstlenmişti.
GEÇEN YIL BENİMSENDİ
Türkiye genelinde halen 48 il emniyetine müdürlüğünde birim bazında örgütlü olan özel harekatçıların terör mücadelesinde yeniden aktif kullanılması formülü, 2010’da Beşir Atalay’ın İçişleri Bakanlığı döneminde gündeme geldi. Terörle mücadeleyle ilgili kurumlarla yapılan toplantıların ardından Özel Harekât Daire Başkanlığı’nda görevlendirilecek personel sayısının artırılması kararlaştırıldı. Bu kapsamda açılacak kurslarla her yıl bin personel takviyesi ile özel harekatçı sayısının 5 yıl içinde 2 katına ulaştırılması öngörülürken, özel eğitimli bu personelden mümkün olduğunca uzun süre yararlanmaya yönelik olarak mevzuatta da değişiklik yapıldı.
Yeni terörle mücadele konsepti çerçevesinde kırsalda araziye çıkartılacak özel harekat polisleri için, hükümet “ağır silah” ithal yetkisi girişiminde de bulundu. Geçen dönem TBMM’ye sunulan silah kanun tasarısı ile Emniyet ve MİT’e ağır silah ithal yetkisi verilmesi öngörüldü. Ancak asker ile emniyet ve hükümet arasında tartışmalara yol açan tasarı, bireysel silahlanmaya katkı sağlayacak hükümlerine kamuoyundan da gelen yoğun tepki üzerine yasalaştırılamadı ve kadük kaldı. Hükümetin bu aşamada özel harekatçıları “ağır silahla” takviye için, 28 Şubat sürecinde TSK’ya devredilen silahların Emniyet’e iadesinin sağlanması formülü üzerinde durduğu öğrenildi.
"90’LARDA BAŞARILI OLDULAR"
Vatan gazetesinin haberine göre; Emekli Tümgeneral Armağan Kuloğlu’ndan içgüvenliği sağlama görevinin öncelikle İçişleri Bakanlığı’nda olduğunu vurgulayarak “Polisin özel harekat timlerinden terörle mücadelede yararlanmaktan daha tabii bir şey olamaz” dedi.
Kuloğlu, terörle mücadeledeki strateji değişkliğini şöyle değerlendirdi:
“1990’lı yıllarda bundan yararlanıldı. 90-99’daki safhada PKK terör örgütü askeri alanda büyük bir yenilgiye uğratıldı ve terör gündemden düştü. Özel harekat timleri o süreçte TSK ile birlikte ya da müstakil olarak görev icra etti ve başarılı da oldular.” Özel harekatçı polislerin terör mücadelesinde başarılı olmasının şartları bulunduğunu vurgulayan Kuloğlu, şunları söyledi: “Bu timlerin kullanılabilmesi için istihbaratın elde edilmiş olması ve nokta operasyonlarını yapabilecek duruma gelmeleri gerekiyor. Bu timler nokta operasyonda kullanılır.”
"SAYILARI ARTIRILMALI"
Eski Devlet Bakanı, İçişleri Müsteşarı ve MHP Milletvekili Bekir Aksoy da konuya ilişkin şunları söyledi:
“Özel harekatçı polislerin terör mücadelesinde kullanılması olması gereken bir şey. Bu geçmişte de yapıldı. Terörle mücadelede kırsal alanda özel harekat polisini kullanmak mutlak gerekli. Ama şu an sayıları yetersiz bu arttırılmalı. Ben bunun ‘yeni bir ordu’ oluşturuluyor şeklinde yorumlanmasını doğru bulmuyorum. Sonuç itibariyle terörle mücadele çerçevesinde alınan bir karardır bu. Ancak terör mücadelenin çok boyutu var. Burada ifade edilen dağdaki mücadelenin bir şekli. Olayı tümüyle buraya kilitlemek, bu olursa terör de biter düşüncesi yanlış.”
ÇİLLER DÖNEMİNDE YOĞUN OLARAK KULLANILDI
OHAL bölgesinde Özel Harekat polisi özellikle Çiller’in iktidar olduğu dönemde yoğun olarak kullanılmıştı. O dönemde sayıları 11 bini aşan ve “faili meçhul” tartışmalarının odağında olan Özel Harekatçılar’ın sayısı Olağanüstü Hal uygulamasının kaldırılmasıyla il merkezlerine çekilmiş ve sayıları 6 binin altına çekilmişti.
DYP-CHP koalisyonları dönemi başta olmak üzere 1990’lı yıllarda bölgedeki terör mücadelesi ve faili meçhul tartışmalarına damga vuran özel harekat timleri, 1983’te Emniyet Genel Müdürlüğü Asayiş Daire Başkanlığı bünyesinde “uçak kaçırma, rehine kurtarma” gibi özel operasyonlar için oluşturulmuştu. Sözkonusu birim 1993’ten itibaren “Özel Harekat Daire Başkanlığı” olarak örgütlenirken, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da yürütülen terör operasyonlarında aktif rol üstlenmişti.
GEÇEN YIL BENİMSENDİ
Türkiye genelinde halen 48 il emniyetine müdürlüğünde birim bazında örgütlü olan özel harekatçıların terör mücadelesinde yeniden aktif kullanılması formülü, 2010’da Beşir Atalay’ın İçişleri Bakanlığı döneminde gündeme geldi. Terörle mücadeleyle ilgili kurumlarla yapılan toplantıların ardından Özel Harekât Daire Başkanlığı’nda görevlendirilecek personel sayısının artırılması kararlaştırıldı. Bu kapsamda açılacak kurslarla her yıl bin personel takviyesi ile özel harekatçı sayısının 5 yıl içinde 2 katına ulaştırılması öngörülürken, özel eğitimli bu personelden mümkün olduğunca uzun süre yararlanmaya yönelik olarak mevzuatta da değişiklik yapıldı.
Yeni terörle mücadele konsepti çerçevesinde kırsalda araziye çıkartılacak özel harekat polisleri için, hükümet “ağır silah” ithal yetkisi girişiminde de bulundu. Geçen dönem TBMM’ye sunulan silah kanun tasarısı ile Emniyet ve MİT’e ağır silah ithal yetkisi verilmesi öngörüldü. Ancak asker ile emniyet ve hükümet arasında tartışmalara yol açan tasarı, bireysel silahlanmaya katkı sağlayacak hükümlerine kamuoyundan da gelen yoğun tepki üzerine yasalaştırılamadı ve kadük kaldı. Hükümetin bu aşamada özel harekatçıları “ağır silahla” takviye için, 28 Şubat sürecinde TSK’ya devredilen silahların Emniyet’e iadesinin sağlanması formülü üzerinde durduğu öğrenildi.
"90’LARDA BAŞARILI OLDULAR"
Vatan gazetesinin haberine göre; Emekli Tümgeneral Armağan Kuloğlu’ndan içgüvenliği sağlama görevinin öncelikle İçişleri Bakanlığı’nda olduğunu vurgulayarak “Polisin özel harekat timlerinden terörle mücadelede yararlanmaktan daha tabii bir şey olamaz” dedi.
Kuloğlu, terörle mücadeledeki strateji değişkliğini şöyle değerlendirdi:
“1990’lı yıllarda bundan yararlanıldı. 90-99’daki safhada PKK terör örgütü askeri alanda büyük bir yenilgiye uğratıldı ve terör gündemden düştü. Özel harekat timleri o süreçte TSK ile birlikte ya da müstakil olarak görev icra etti ve başarılı da oldular.” Özel harekatçı polislerin terör mücadelesinde başarılı olmasının şartları bulunduğunu vurgulayan Kuloğlu, şunları söyledi: “Bu timlerin kullanılabilmesi için istihbaratın elde edilmiş olması ve nokta operasyonlarını yapabilecek duruma gelmeleri gerekiyor. Bu timler nokta operasyonda kullanılır.”
"SAYILARI ARTIRILMALI"
Eski Devlet Bakanı, İçişleri Müsteşarı ve MHP Milletvekili Bekir Aksoy da konuya ilişkin şunları söyledi:
“Özel harekatçı polislerin terör mücadelesinde kullanılması olması gereken bir şey. Bu geçmişte de yapıldı. Terörle mücadelede kırsal alanda özel harekat polisini kullanmak mutlak gerekli. Ama şu an sayıları yetersiz bu arttırılmalı. Ben bunun ‘yeni bir ordu’ oluşturuluyor şeklinde yorumlanmasını doğru bulmuyorum. Sonuç itibariyle terörle mücadele çerçevesinde alınan bir karardır bu. Ancak terör mücadelenin çok boyutu var. Burada ifade edilen dağdaki mücadelenin bir şekli. Olayı tümüyle buraya kilitlemek, bu olursa terör de biter düşüncesi yanlış.”
ÇİLLER DÖNEMİNDE YOĞUN OLARAK KULLANILDI
OHAL bölgesinde Özel Harekat polisi özellikle Çiller’in iktidar olduğu dönemde yoğun olarak kullanılmıştı. O dönemde sayıları 11 bini aşan ve “faili meçhul” tartışmalarının odağında olan Özel Harekatçılar’ın sayısı Olağanüstü Hal uygulamasının kaldırılmasıyla il merkezlerine çekilmiş ve sayıları 6 binin altına çekilmişti.