Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin genel merkezinde Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'na katıldı.
Burada bir konuşma yapan Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
"Her gün yeni bir durumla, yeni bir saldırıyla, yeni bir taktik atakla karşılaşıyoruz. Bu saldırıların bir kısmını bizim dikkatimizi ve enerjimizi bölgemizdeki kritik gelişmelerden uzaklaştırmaya yönelik olarak görüyorum. Türkiye'yi FETÖ ve PKK gibi terör örgütleriyle köşeye sıkıştıramayanlar, kendileri doğrudan sahaya girmeye başladılar.
Avrupa'daki serbest dolaşım hakkımızı engelliyorlar. Göçmenler için yapacakları yardımlar fiilen yapılmıyor. ABD'ye vize başvuruları askıya alınıyor. Ekonomimizle ilgili sürekli olumsuz spekülasyonlar üretiliyor. PKK terör örgütünü tekrar devreye soktular. Saldırı sürecini bölgedeki insanlarımızın feraseti sayesinde başarısızlığa uğrattık.
Türkiye siyasi, sosyal, diplomatik, tüm alanlarda diz çöktüremeyenler yeni bir oyunla karşımıza çıkıyor. Avrupa serbest dolaşım vermedi de dünya başımıza mı yıkıldı? Hala oyalıyorlar, fakat biz sabrediyoruz. Bu minderden biz değil siz kaçacaksınız. Eğer dürüstseniz yapın açıklamanızı, bitirelim bu işi. Bizim size bir ihtiyacımız yok. Karşılıllı bir ihtiyaç var burada.
"ÇELME TAKANLARI UNUTMAYACAĞIZ"
Türkiye yine yoluna devam ediyor, hiç endişe etmeyin yoluna devam edecek. Yaşadığımız bu zor dönemde yanımızda olanları unutmayacağımız gibi sürekli ayağımıza çelme takanları da unutmayacağız. Ülkeler arasındaki ilişkilerin mutlak dostluk ve mutlak düşmanlık esasına göre tanzim edilemeyeceğini elbette biliyoruz. Bununla beraber müttefik dediğimiz, pek çok platformda birlikte çalıştığımız kimi devletlerin ülkemize karşı sergiledikleri bu iki yüzlü tutumdan biz çok rahatsızız. Yüz yüze geldiğimizde bize her türlü sözü, her türlü teminatı verenlerin arkamızdan oynadıkları oyunların çirkinliği artık gizlenemez, saklanamaz hale gelmiştir. Artık bu mızrak, bu çuvala sığmıyor. Demokrasi dersi verenlerin yeri geldiğinde bu kavramlardan ne kadar çabuk vazgeçebildiğini görüyoruz.
"KİMSE NİYE YAPIYORSUNUZ DİYEMEZ"
Yıllardır bizi terör örgütleriyle yeteri kadar güçlü şekilde mücadele etmemekle itham edenler, şimdi terör örgütleriyle kol kola bölgemizi tanzime giriştiler. Dünyada kendilerine terörle mücadelede en büyük hedef olarak DEAŞ'ı gösterenler, şu anda DEAŞ'a karşı PYD gibi YPG gibi terör örgütleriyle beraber mücadele ediyorlar. Kuzey Suriye'de bir terör örgütü veya devleti oluşturmaya çalışanların niyeti nedir? Biz paramızla silah alamazken onlara parasız silah vermenin hedefi gayesi ne olabilir? Bunların ne anlama geldiğini çok iyi biliyoruz. Bir Astana sürecini başlattık. İşte, 'Bir gece ansızın gelebiliriz' dedik ve bu gece bildiğiniz gibi Silahlı Kuvvetlerimiz, Özgür Suriye Ordusu ile İdlib'le ilgili şu anda operasyonunu başlattı. İdlib bize sınır. Dolayısıyla tedbirimizi almak durumundayız. Kimse bize 'Niye bunu böyle yapıyorsunuz' diyemez. Suriye'ye 911 kilometre sınırı olan biziz. Her an taciz ve tehdit altında olan biziz. Kimse bize 'Niye bunu böyle yaptınız' diyemez.
KILIÇDAROĞLU'NA: SEN NE CAHİL BİR ADAMSIN
Şunu da unutmayın, bu ülkede değil ülkenin dışında da Kılıçdaroğullarının adeti çok fazla. Bir taraftan TSK'nın sınırötesine çıkmasına evet diyeceksin, aynı konuşmada İdlib'de ölenlerin sorumlusu Erdoğan'dır diyeceksin. Sen ne cahil bir adamsın. Böyle bir mantık olur mu? Yanındaki adamların her biri bir alem. Çanakkale'de şehitliklerin olduğu bölgede içmeyin de sabredin. Bunu bile yapamadılar. Şehitler bunlar için mi şehadet şerbetini içtiler.
"TEMENNİM KISA SÜREDE BİTMESİ"
İdlib'de oradaki kardeşlerimizin de özellikle Türkmen, Arap, Kürt ayırt etmeden mağduriyetlerini giderme gayreti içerisindeyiz. Afrin'de PYD ve YPG var. Bu mücadelenin altında o da var. Bu işleri gidermemiz lazım. O rejimden herhangi bir şey bekleyemeyiz. Böyle bir dertleri yok. Şu anda bu strateji uygun bir şekilde devam ediyor. Temennim odur ki kısa sürede biter.
Biz Kılıçdaroğlu zihniyeti taşımıyoruz, bunu böyle bilelim. Onların böyle bir derdi yok. Onlar varsınlar Esed'in yanına gitsinler, onunla dertleşsinler ama biz farklıyız ve İdlib'deki her şehidin hesabını benim vereceğimi söyleyecek kadar gafil, cahil olan bu insanlarla konuşacak bir şeyimiz yok.
HDP'Lİ MİLLETVEKİLLERİNE TEPKİ
Teröristler öldürüldü kimler gitti oraya? Sözde siyasi parti milletvekilleri... Demek ki bunlar terör örgütüyle iç içe. Bunları göremiyorsak kusura bakmayın. Terör örgütü desteğiyle parlamentoya girenler biz demokratik mücadele veriyoruz diyemezler. Biz asla etnik milliyetçilik yapmayacağız. Irkçılık notasında asla böyle bir yaklaşım içerisinde olmayacağız. Biz yaradanın bize çizdiği istikamette yürüyeceğiz. Zira biz rabbimin bize vermiş olduğu istikamette yürüyeceğiz. Aksi takdirde çok şamar yeriz. Kim ki kavimiyetçilik yolunda devam ediyorsa Sevgili Peygamberimizin veda hutbesini okusun. Terörle mücadeleyi onurlu, şahsiyetli ve hukuk içerisinde sürdüreceğiz. Varsın gelsin sizin milletvekilleriniz onları toparlayıp götürsünler. Mehmetlerimizin canına kıydınız, sivillerimizi şehit ettiniz.
"TASFİYE DEĞİL GÖREV DEĞİŞİMİ"
Herkesin tembellik yapmaya hakkı olabilir ama bizim yok. Herkesin ağzına geleni söylemeye hakkı olabilir ama bizim yok. Herkesin milleti umursamadan bildiğini okumaya hakkı olabilir ama bizim yok. Biz ağzımızdan çıkan her sözü attığımız her adımı ülkemizin ve milletimizin menfazi bakımından ölçmek zorundayız. Belediyelerde şimdiden bir takım düzenlemeler yapmaya başladık. Bu kardeşlerimizle yeniden bir araya gelmeyeceğimiz anlamı çıkmamalı. Makam ve mevki değişimi gerekebilir. Bundan dolayı kimse üzülmemeli. Kritik gördüğümüz bölgelerde yeni döneme daha ciddi hazırlık yapabilmek için mevcut isimlerin çekilmesi kararını adım adım hayata geçiriyoruz. Görevlerinden feragat eden arkadaşlarımız elbette partimizde çalışmayı, katkı sağlamayı sürdüreceklerdir. Bu bir tasfiye değil, ihtiyaçtan kaynaklanan görev değişimidir. Hiç kimsenin gerek teşkilatlarda gerekse belediyelerde görevini devreden arkadaşlarımızla ilgili en küçük bir olumsuz söz söylemesine, incitici tutum içerisine girmesine, kusura bakmasınlar, izin veremeyiz. Öyle bir şey olamaz. Bizler pazara kadar değil mezara kadar yol arkadaşlığı, dava arkadaşlığı yapmaya kasem etmiş bir kadroyuz.
"NASIL DA YAPTILAR BU HESABI?"
AK Parti olarak biz genel başkanından sandık müşahidine kadar tüm kadrolarıyla sorumluluklarının farkında bir hareket olarak ülkemize ve milletimize hizmete devam ediyoruz. Peki anamuhalefet partisinin ve onunla aynı dili kullanan kesimlerin böyle bir sorumluluk şuuruyla hareket ettiğini söylemek mümkün mü, maalesef. Gerçekten samimi bir üzüntüyle ifade ediyorum ki durum tam tersinedir. Dünyadaki en sorumsuz, en tutarsız, en anakronik anamuhalefet partisine sahibiz, maalesef. Genel başkanlarından milletvekillerine ve belediye başkanlarına kadar anamuhalefetin tüm kadroları, yabancı devletlerinden terör örgütlerine kadar herkesin yanındadır. Bir tek kendi ülkesinin ve milletinin yanında değildir. Hemen hesap yapmışlar. 50 milyar zarara girdik bu krizde. Nasıl da yaptılar bu hesabı? Baya da hesapları iyi. Bugün gazetelere bakıyorum, sıfırlandı diyor. Tekrar iş başına dönmüş. Türkiye haksız uygulamalara karşı sesini yükseltince ana muhalefet hemen karşımızda oluyor.
"ECEVİT'İN ANLAYIŞINA SATAŞIYORUM"
Ey Amerika şunlara bir bak kimi beslediğinin farkında değilsin. 400 dönüm arazide böyle bir kişiyi besliyorsun. Sonra belge istiyorsun. Gönderdiğin bir büyükelçi var ki adeta Amerika'yı yönetiyor. Bize belge verilmedi diyor. 4'ünden evvelsi güne kadar tutuklu ile görüşme talebinde bulunmadı. Dünyaya da yalan söylüyorlar. Bunların meşrebinde bu var. Ülkemizde kendisine sosyal demokrat diyenlere saygı duyuyoruz başkanına değil. Kimsenin kökenine inancına meşrebine bakmadığımız gibi katılmasak da siyasi kökenine bakmıyoruz. Ecevit'e sataşma diyorlar. Ben Ecevit'in anlayışına sataşıyorum. Bu milletin temsilcilerinin ABD Başkanı'nın trabzana oturum kendisinin de el pençe durmasını kabul edemiyorum. Bu milletin genlerinde bu yok. Ölmüş gitmiş olabilirler geçmişin muhasebesini yapmayacak mıyız?
"SAYGISIZLIK YAPTI, HESABINI VERECEK"
Çanakkale'de bir olay oldu. Çanakkale'nin Belediye Başkanı ciddi bir terbiyesizlik yaptı. Orada bizim Meclis Üyemize konuşması esnasında, bir bayan, bayan... Hani bunlar kadın hakları savunucusuydu, hani bunların kadınlara saygısı vardı ve seçilmiş bir Belediye Meclis Üyesine 'sesini kes', 'çık', 'konuşma', sen bunu nasıl dersin. Sen bunu mu yaptın, 18 Mart geliyor. Bak şimdiden ben de talimatı verdim, bu Belediye Başkanını 18 Mart'ta, Çanakkale törenlerinde konuşturtmayacaksınız. Çünkü oradaki düzenlemenin faili hükümettir, validir. Dolayısıyla onun orada konuşma hakkı bir lütuftur. Dolayısıyla bu, seçilmişler için de böyle bir adımı attı, seçilmişe saygısızlık yaptı. Bunun hesabını verecek. Öyle havaalanına gelip bizi karşılamak... Gelme, karşılama bizi. Öyle saygısızlık yaparsan biz de sizi kovulması gereken yerden kovarız. Ana muhalefet lideri bu belediye başkanı için bir söz söyledi mi?
MÜFTÜLERE NİKAH YETKİSİ
Ana muhalefet partisinin çapsızlığının en çarpıcı örneğ Meclis'te görüşülen müftülere nikah kıyma yetkisinin verilmesine yönelik düzenlemedir. Bunlar milleti tanımadıkları gibi kanun da bilmiyorlar. Şu anda nikahları kim kıyıyor? Müftü kim? O da bir devlet memuru. İlahiyat mezunları. Bizim kendi değerlerimizde inancımızın mensubu olarak resmi nikah kıyıldığı zaman bir nikah da hoca efendiye giderek kıydırılıyor. Kılıçdaroğlu ne yaptı onu bilemem. Bir defa bu gerçekleri göz önüne almak lazım. Batı laik kilise bu işi yapıyor mu yapıyor. Orada olunca laikliğe aykırı olmuyor da bizde neden aykırı olsun? İsteseniz de istemeseniz de bu, Meclis'ten geçecek. Kayıtdışı nikah değil, kayıt altında nikah... Asıl kayıtdışılıkları bu kaldıracak. Ne diyorlar utanmadan sıkılmadan, 'Çocuk yaşta evlilik....' Ya bırak, ne alakası var. Bu, işte onu tamamıyla ortadan kaldırmaya yönelik bir adımdır. Kıyılan nikahlarla ilgili belgeler işlemi kim yaparsa yapsın nüfus dairesine gönderiliyor. Nikahı belediye memurunun kıymasıyla müftünün kıymasının ne farkı var? Nikah üzerinden içlerindeki husumeti ortaya döküyorlar. Nikahı müftü değil de tapu müdürü, orman müdürü, mal müdürü kıyacak olsa bunların hiçbir itirazı olmazdı. Bir parti göz göre göre nasıl toplumdan koparılır görmek isterse CHP yönetimine bakabilir."