Son dakika haberi! Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, NTV'nin konuğu oldu.
Altun, NTV canlı yayınında Ahmet Arpat'ın gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
İletişim Başkanı Fahrettin Altun'un açıklamalarından ve sorulara verdiği yanıtlardan öne çıkanlar şöyle:
"İsrail halihazırda savaş suçu işliyor ve soykırım yapıyor. Bunu hangi gerekçelerle meşrulaştırmaya çalışsa da ortada bir soykırım suçu var. İsrail tarihsel misyonunu yeni araçlarla devam ettiriyor.
İlişkili Haberler
ERDOĞAN-BİDEN GÖRÜŞMESİ
Sayın Biden aradı. Saat 19.30 ile 20.30 arasında görüşme gerçekleşti. Görüşmenin içeriğine dair temel yaklaşımlar ifade edilmiş oldu. En temel mesele Gazze'de yaşanan vahşet. İsrail'in sürdürdüğü soykırım. Sayın Cumhurbaşkanımız bir kere daha bütün dünya önünde tezlerini ortaya koydu. Sayın Biden'a da bunları ifade etti.
Barış için Cumhurbaşkanımız diplomasi yürütüyor. Akan kanın durması için, ateşkes için, kalıcı barışın tesis edilmesi için adımlar atılıyor. Cumhurbaşkanımız 1967 sınırları temelinde başkenti doğu Kudüs olan, bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasının önemine vurgu yapmış oldu. Bu meseleler yanında ikili ilişkilere dair meseleler konuşuldu.
Sayın Cumhurbaşkanımızın en önemli özelliği muhatabına gerçek hakikat olarak gördüğünü yalın bir şekilde ifade edebilmesidir. İnandığı doğrular söz konusu olduğunda milim pozisyonundan kıpırdamıyor.
İSRAİL'İN DEZENFORMASYON ÇABALARI
Dezenformasyon bağlamında da İsrail tarihsel misyonunu devam ettiriyor. İsrail'in tarihine baktığımızda işgalciliğin merkezde olduğunu görebiliriz. İsrail'in yürüttüğü çaba, uzun vadeli olarak dünya barışına olumsuz etkiler yapacak dinamit nihayetinde. Filistin toprağını bir anlamda kendi toprakları gibi lanse ettiler. Tarihsel olarak baktığınızda, 19. yüzyılda Osmanlı kayıtlarından referansla örnek vereyim. 1870'lerde 480 bin olan Filistin nüfusunun yüzde 3'ü Yahudi. Yüzde 10'u Hristiyan, gerisi Müslüman. Filistinliler çok açık ve net, yurtlarından kovulmuş bir topluluktur.
İsrail, 7 Ekim'den itibaren siviller yanında masum kadınlar, yaşlılar, gazeteciler yanında hakikati de katletmeye çalışıyor. Dünyanın gözleri önünde bir yalan siyaseti sürdürme gayreti içinde. Sadece 7 Ekim'den bu yana Filistin meselesinde, Gazze özelinde İsrail'in yaptığı dezenformasyondan oluşan bir kitap var elimde. Dezenformasyonla Mücadele Merkezi'nde İsrail'in katliam gücü başlar başlamaz görev gücü kurduk. İsrail'in çeşitli mecralar üzerinden yürüttüğü dezenformasyonu tespit etme, söylenen yalanları ifşa etme ve gerçeği ortaya koymayı kendine görev edinmiş bir birim kurduk.
"150'YE YAKIN İSRAİL YALANINI ORTAYA ÇIKARDIK"
El Ehli Hastanesi'ne İsrail orada 'Hamas'ın silah sığınakları var' diyerek saldırıda bulundu. El Ehli Hastanesine yaptığı bu saldırıda utanmadan dedi ki 'bunu Hamas' yaptı. Bunu yaparken dikkat edin, artık dezenformasyonu üniformalı, resmi ünvanları olan devlet görevlileri yapmaya başladı. Bu devlet görevlileri yüzleri kızarmadan yalan söylediler. Bunu yaparken de belgeler ve videolar imal ettiler.
Biz orada gösterilen videoların neden yalan olduğunu, gerçek videonun ne olduğunu gösterdik. Gösterilen fotoğrafların geçmişten olduğunu gösterdik, onun yerine doğrusunu ortaya koyarak kanıt sunmuş olduk. Biz haftalık ve anlık ifşaatlarla bunu geliştiriyoruz.
Her yalanla birlikte, İsrail'in 150'ye yakın yalanını bizzat devlet kanalından, devlet görevlilerinden çıkan yalanları ifşa etmiş olduk. Biz buna devam edeceğiz. Bu noktada kanıt ortaya koymadan da bunu yapmıyoruz.
BATI'YA GAZZE TEPKİSİ
Batılı hükümetler hala bugün insanlığın vicdanının verdiği tepkiyi politikalarına tahlil edebilmiş değil. Küresel vicdanın sesi esastır.
Biz tek başımıza da kalsak Filistin davasına devam edeceğiz. 20. yüzyıl boyunca giderek derinleşen bu sömürü siyaseti sadece İsrail'in tek başına sürdürdüğü siyaset değil. Küresel adaletsizlik düzeni içerisinde İsrail bu sömürüyü derinleştirmektedir, yardım almaktadır.
İnsaniyet namına her bir birey tek başına sorumlu. 'Ben bu vahşetten habersizdim' diyebilecek bir insan yok. Bütün zulüm dünyanın gözleri önünde cereyan ediyor.
BM'NİN GAZZE İÇİN ETKİSİZ KALMASI
Biz son dönemde ciddi krizlerle karşı karşıya kaldık. Son 3 yılı ele alalım. Küresel salgın yaşadık, pandemiyle bütün insanlık sınandı. Pandemi günlerinde ciddi anlamda insanların izole olmaya başladığını, toplumların birbirlerini düşman görmeye başladıklarını, insanların gelecek kaygısıyla yaşadıklarını gördük. Bu sürece ne uluslararası kurumların, ne devletlerin hazırlıklı olduğu görüldü. Varoluş endişesi başladı. BM'den DSÖ'den güçlü bir çözüm önerisi gelmedi. Maske savaşlarına şahitlik ettik. Pandemi döneminde ülkeler birbirlerine gelen sağlık yardımlarını gasbettiler. Çok ağır manzaralarla karşılaştık. Çok üzücü örnekler oldu. Rusya - Ukrayna savaşını yaşadık. Baktığınızda yine BM gibi uluslararası alanda barışı temin etmekle görevli olan kurumun işlevsiz olduğu görüldü. Bütün kurumların retorik yarışına girdiğini gördük. Sadece söz yarışıyla süreci geçiştirmeye çalışan, sahada insanların öldüğü savaşa tanıklık etti insanlık.
Uluslararası sistem içinde kendisine küresel liderlik görevi atfeden ABD gibi bir ülkenin yine sadece retorik ve bir miktar silah yardımıyla Ukrayna'ya 'savaşı devam ettir' dediğini, sonrasında hiçbir adım atmadığını da görmüş olduk. İsrail'in Gazze'de soykırım uygulamaları, bugün yine küresel sistem bağlamında bizim çok ciddi eleştirilerde bulunmamız gerekn durumu ortaya çıkardı. BM bu soykırımı engelleyememektedir. BM atması gereken adımı atamamaktadır. Bu yapıların işlemediğini gördük.
Cumhurbaşkanımız küresel liderlik ortaya koydu. Dünyanın pek çok farklı bölgesinde küresel reform bağlamında atılması gereken adımlarla alakalı Türkiye'nin perspektifini anlatmaya çalışıyoruz. Türkiye'nin bugün bölgesel barışa ve küresel barışa yaptığı katkı büyük ve güçlü Türkiye'yi daha ileriye taşıyacak adımlardır.
KOMŞULARLA NORMALLEŞME ADIMLARI
Cumhurbaşkanımızın dış politikada açık ve net bir esası var. 'Biz dostlarımızı artıracağız, düşmanlarımızı azaltacağız' der Cumhurbaşkanımız. İkili ilişkilerin başka bir aktör tarafından manipüle edilmesini doğru bulmuyoruz. Cumhurbaşkanımız bu noktada net bir şekilde 'ilişkilerimizi doğrudan iki ülke ilişkileri şeklinde yürütelim' deyip bir yol izliyor. Bizim bölge ülkeleriyle bir ilişki kurmamız esas. Bu noktada yaşanan olumlu gelişmeleri desteklemeye gayret ediyoruz. İkili ilişkilerde hızlı bir normalleşme yaşıyoruz.
SOSYAL MEDYA PLATFORMLARININ TAVRI
Bazı sosyal medya platformlarının Gazze konusunda taraflı yaklaşım içinde olduğunu gördük. Filistin yanlısı içeriklerin gizli sansür mekanizmalarıyla geri plana itildiğini, İsrail yanlısı yaklaşımların ön plana çıkarıldığını gördük. Gazze paylaşımlarının sansürlendiğini görüyoruz.
Bu karartmayı çok çıplak bir şekilde yapmaya başladılar. Bir süre sonra bu aymazlığın yine küresel vicdan nazarında cezalandırıldığı ortaya çıktıktan sonra geri adım atılmaya başlandı. Biz kurumsal müdahalelerde bulunduk. Bu sansüre karşı olduğumuzu ortaya koyduk. Bu yaklaşımımız karşılık buldu.
Biz sosyal medya 2000'lerin birinci yarısından itibaren hayatımıza girmeye başladığında biz bilgiyi demokratikleştirici noktasına dikkat çektik. Sosyal medya ne yazıkki bünyesinde olumsuz toplumsal akımların, kriminal akımların olabildiğini gördük. Irkçılık, nefret suçu sosyal medyada büyük tehlike.
DEZENFORMASYONLA MÜCADELE ADIMLARI
Sosyal medya okur-yazarlığının geliştirilmesi gerekiyor.