Agos gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in suikaste uğramasının üzerinden 4 yıldan fazla bir süre geçti ve bugün yeni bir duruşma daha var.
Suikastin tetikçisi Ogün Samast'ın suç tarihinde 17 yaşında olduğu gerekçesiyle davadan dosyası ayrıldı ve Samast bugün ikinci kez çocuk mahkemesine çıktı.
Geniş güvenlik önlemlerinin alındığı İstanbul 2. Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki ikinci duruşmada 4 ayrı tanık dinlendi.
Tanıklardan biri, olay yerine yakın bir sokakta üç kişiyi arkalarından gördüğünü ve üç kişiden birinin üzerindeki kıyafetlerin Ogün Samast'ın kıyafetlerine benzediğini söyledi.
'MANŞETİ ATANLAR ŞİMDİ NEREDE?'
Ogün Samast mahkemeye gönderdiği mektubu okudu.
"Herşey 2004 yılındaki Türkiye-Gürcistan maçıyla başladı" diyen Samast’ın mektubunda şu ifadeler yer aldı:
“Ben suçlu değilim, suçlu Hrant Dink’i vatan haini olarak gösteren manşetlerdir. Ben gözümdeki çöpü çıkardım şimdi bu manşetleri atanlar düşünsün. Beni bu sürece getirenler şimdi nerede? Ben Agos’u bile bilmezdim. Bugün olsa Hrant Dink’le oturur konuşurdum.”
AVUKAT BELEN: AZMETTİRİCİLERİN SESİYLE KONUŞTU
Dink ailesi avukatlarından Bahri Belen, Samast’ın mektubunu NTV muhabiri Özgür Yılmaz’a değerlendirdi.
Avukat Bahri Belen, şöyle konuştu:
“Ogün Samast, bugün ilk kez Yasin Hayal’in dışında birilerinin olduğunu söyledi. Samast ilk kez ortaokul mezunu cahil bir kişi olmasına rağmen Ziya Paşa’dan alıntılar yaparak, cinayeti azmettirenlerin sesiyle konuştu. Bazı gazeteleri ve bazı gazetecileri de hedef gösterdi.
Hrant yazdığı, söylediği, araştırdığı için öldürüldü. Mektupta gazeteciler, köşe yazarları suçlandı. Bir anlamda hedef gösterildi. Bu açıklama çok önemli bir açıklama. Bu yargı sürecinde yapılan ilk ciddi açıklamadır.
‘Ben kurban edildim. Ben bunları bilmiyordum, anlamazdım. Hrant’ı tanımazdım. Belli sözler, belli düşünceler bana aktarılarak cinayeti işledim’ diyor. ‘Benim gibi birçok genç, bu lafları duysa Hrant’ı düşünmeden öldürebilirdi’ demek istiyordu. Kendisini cinayet için ikna edenlerin olduğunu bugün ilk kez anlattı.
Cinayet anıyla ilgili sözlerini daha evelki duruşmalarda söylemişti. ‘Hrant Dnik’i vurmak için gitmiştim ama sonradan vurmamak için bahaneler bulmaya çalıştım. Yasin Hayal’den korktuğim için cinayeti gerçekleştirdim’dedi. Bunlar basit bir savunma stratejisidir. Önemli olan mektup ve aktarılan düşüncelerdir.
2004 yılının söylemesinin çok önemli bir anlamı olduğunu sanmıyorum. Haklı, meşru birtakım dayanakları olduğunu göstermek için aktardığı bir tarihtir.
Gazetecilerin, televizyoncuların, yazarların düşüncülerini beğenmeyebilirsiniz. Ancak beğenmediğiniz düşünceler için gazetecinin, bir yazarın öldürülmesi kabul edilebilecek bir şey değildir. Cinayet haklı, meşru, tahrik nedeni olarak kabul edilemez.
Bu açıklamalar daha önce söylenenleri doğrulayan şeyler. Belki de cinayetin arkasındaki gerçek sorumlular gün yüzüne çıkabilir.”
42 YILA KADAR HAPSİ İSTENİYOR
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinde Erhan Tuncel ve Yasin Hayal'in de aralarında bulunduğu 20 sanığın yargılandığı davanın 25 Ekim 2010'daki duruşmasında, tutuklu sanık Ogün Samast'ın suç tarihinde 17 yaşında olduğu gerekçesiyle 6008 sayılı Terörle Mücadele Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun uyarınca dosyası ayrılarak ''görevsizlik kararı'' ile İstanbul Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmişti.
Hrant Dink'in 19 Ocak 2007'de gazete binasının önünde silahlı saldırı sonucu hayatını kaybetmesiyle ilgili iddianamede, saldırıyı gerçekleştirdiği öne sürülen Samast'ın ''Hrant Dink'i öldürme'' suçlamasıyla, yaşının 18'den küçük olduğu da dikkate alınarak, 18 yıl ile 24 yıl arasında hapis cezasına çarptırılması talep ediliyor.
İddianamede, sanığın ''terör örgütüne üye olma'' ve ''ruhsatsız silah taşıma'' suçlamalarıyla da 8,5 yıl ile 18 yıl arasında hapis cezasına çarptırılması isteniyor.
Duruşmada tanık olarak dinlenen Emsale Çakmakçı, olay gününe ilişkin daha önce verdiği ifadenin doğru olduğunu belirterek, ekleyeceği bir şey bulunmadığını söyledi. İfadesine ilişkin olarak mahkeme heyeti üyeleri tarafından sorular yöneltilen Çakmakçı'nın şeker hastası olduğunu ve heyecanlanması nedeniyle şekerinin düştüğünü, fenalaştığını söylemesi üzerine duruşmaya bir süre ara verildi.
Mahkemede görevli sosyal hizmetler uzmanı ve psikolog tarafından yardım edilen Çakmakçı, kısa bir aradan sonra devam edilen duruşmada ifade verdi. Hrant Dink'in öldürüldüğü gün üzerinde çalıştığı firmaya ait yüklü miktarda parayla, olayın geçtiği yere yakın dükkanlarda kumaş baktığını, bu sırada yanına gelen 3 kişiden hırsız olabileceklerini düşünerek şüphelendiğini belirten Çakmakçı, bunlardan birinin kot takım giydiğini kaydetti.
Kendisi bir dükkana girerken, bu kişilerden birinin cadde üzerinde yürümeye devam ettiğini, diğer 2'sinin bir ara sokağa girdiğini belirten Çakmakçı, girdiği dükkanda bir su içip sakinleştiğini, 10-15 dakika sonra dışarıya çıktığında silah sesi duyduğunu ve Ogün Samast'ı kaçarken gördüğünü anlattı.
Gördüğü bu kişilerden kot takımlı olanın başında şapka olup olmadığının sorulması üzerine Çakmakçı, beyaz yün şapka olduğunu söyledi.
Üye hakim Nuran Yalınbaş'ın, poliste verdiği ifadesini de hatırlatarak, kaçan kişinin gördüğü 3 kişi arasında olup olmadığını sorduğu Çakmakcı, ''Ben orada da söyledim, polis memurlarına da söyledim. 3 kişi gördüm ama sonrasında kot pantolonlu, kot ceketli beyaz şapkalı içlerinde biri vardı. O olabilir mi diye sadece polis memurlarına sordum, ben yüzünü o dakikada görmedim'' diye konuştu.
Tanık olarak dinlenen Mehmet Ali Temelocak ve Erhan Şivil, Ogün Samast ile yolculuk ettiklerini ancak anormal bir durum görmediklerini söylediler.
Tanık Ayşe Panuş da Ogün Samast'ı Hrant Dink'e silah doğrulturken gördüğünü ardından da silah sesi duyduğunu anlatırken, tanık Serkan İskender de Samast'ı olay sonrasında kaçarken gördüğünü kaydetti.
OGÜN SAMAST
Müdahil avukatlarının beyanlarından sonra söz alan Ogün Samast, hazırladığı 4 sayfalık yazıyı okudu.
''Lanetle bir nehir gibi akıp giden gençliğimi tükettiğim yollarda yaşananları tüm ayrıntıları ile anlatıyorum'' diyerek sözlerine başlayan Samast, tüm uluslararası kanunlarda ''adam öldürmeye sebebiyet verme'' ve ''halkı kin ve düşmanlığı sevk etmek'' suçlarının bulunduğunu söyledi.
Aydınların, ''bizim halkımız balık hafızalıdır'' dediğini, bunun doğru olduğunu belirten Samast, ''gözünde çöp olanların herkesin gözünde çöp olduğunu sandıklarını ifade etti.
Kendisinin gözündeki çöpü çıkardığını ve yargılandığını belirten Samast, ''Peki beni bu sürece getirenler nerede veya kim onlar? Damarlarımda cahillik aktığı ilk gençlik yıllarımda ben nereden bilirdim ki Agos gazetesini? Nereden tanırdım Hrant Dink'i? Ermeni nedir, tarih nedir hiç bilmezdim. Ortaokul mezunu yurdun çocuklarından bir tanesiydim. Benim de hayallerim vardı'' diye konuştu.
''Eski sabıkalı Yasin'in bana internetten gösterdiği manşetler ve okuttuğu yazılar ile bana baskı oluşturarak beni sürüklediği kin ve nefret girdabında kaybolmam ile başladı olaylar'' diyen Samast, 'Vatan haini'', ''utanmaz Ermeni'' diye manşet attıklarını iddia ettiği iki günlük gazeteyi ve bir köşe yazarını suçladı.
Bunları yazanların cahil ve milli duyguları kullanılmaya açık olan gençlerden birinin bir kötülük yapacaklarını tahmin edebileceklerini söyleyen Samast, amaçlarının da bu olduğunu öne sürdü.
Kendisi gibi 10 gencin o manşetleri, yazıları görmesi ve ardında eski bir sabıkalının baskısına uğraması halinde tümünün aynı şeyi yapacağını savunan Samast, ''Yapmadı mı? Ne çabuk unutuyoruz. Ben kurban oldum başkaları olmasın. Ben buradayım peki bunları yazanlar nerede?'' diye sordu.
Söz konusu iki günlük gazete ve bir köşe yazarından şikayetçi olduğunu dile getiren Samast, şöyle devam etti:
''Bir hatırlayın o günleri bir bakın 'Hrant için adalet için' diye bağıranlar bu sesimi duyun. O manşetleri o yazıları döviz yapın. Onları taşıyın. Ben üstüme düşeni yaptım. Gözümdeki çöpü çıkardım, siz de çıkartın. İfadelerimde söylüyorum, onu gördüm vurmaktan vazgeçtim, 2 yumruk atacaktım, aklıma Yasin geldi korktum, aklıma o manşetler o yazılar geldi ne yaptığımı dahi hatırlayamayacak hale geldim. Bugün olsa tartışırdım, konuşurdum, belki de ben haklı çıkardım ama o yazılar olmasaydı bu yaşananlar da olmayacaktı. Özgür basının o günlerdeki manşetlerini bir hatırlayın.''
DURUŞMA ERTELENDİ
Mahkeme heyeti başkanı Celal Ünsal'ın yazıyı kimin kaleme aldığını sorması üzerine Samast, ''Ben yazdım, tek kişilik hücrede kalıyorum zaten'' dedi.
Samast, 1-10 Mart arasında TRT haberdeki ''Faili meçhul'' isimli programın CD'sinin resmi makamlarca mahkemeye getirtilmesini talep ettiğini de sözlerine ekledi.
Söz alan müdahil avukatı Bahri Belen, davalarda polemiğe girmekten yana olmadığını belirterek, Samast'ın ilk defa bu kadar ayrıntılı bir beyanda bulunduğunu söyledi.
Belen, ''Bugün aslında kendisini azmettirenlerin sesiyle başka gazetecileri hedef gösterdi'' dedi.
Bunun üzerine Samast, ''Benim söylediklerim TRT'de de var ben oradan izleyip yazdım'' diye konuştu.
Ogün Samast'ın tutukluk halinin devamına, bildirdiği programa ilişkin TRT'den bant kaydının istenmesine karar veren mahkeme heyeti, eksikliklerin giderilmesi amacıyla duruşmayı erteledi.
Duruşma sonrasında basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Bahri Belen, ortaokul mezunu olan Samast'ın Ziya Paşa'dan alıntı yaptığına dikkati çekerek, Samast'ın belli gazeteleri ve köşe yazarlarını kendisini suça sevk etmekle suçladığını, bunun benzer cinayetlerde olduğu gibi Hrant Dink'in öldürülmesi olayındaki temel düşüncenin açığa vurumu olduğunu ifade etti.
Belen, Samast'ın düşünen, yazan, çizen, tartışan insanları vurma konusunda yeni bir hedef gösterdiğini belirterek, ''Nedim'in, Ahmet Şık'ın yazdıkları, araştırdıklarını söyledikleri için tutuklandığı bu dönemde belli gazetecilerin, belli gazetelerin haklı ya da haksız eleştirilme hariç hedef gösterilmesi çok önemlidir'' dedi.
Suikastin tetikçisi Ogün Samast'ın suç tarihinde 17 yaşında olduğu gerekçesiyle davadan dosyası ayrıldı ve Samast bugün ikinci kez çocuk mahkemesine çıktı.
Geniş güvenlik önlemlerinin alındığı İstanbul 2. Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki ikinci duruşmada 4 ayrı tanık dinlendi.
Tanıklardan biri, olay yerine yakın bir sokakta üç kişiyi arkalarından gördüğünü ve üç kişiden birinin üzerindeki kıyafetlerin Ogün Samast'ın kıyafetlerine benzediğini söyledi.
'MANŞETİ ATANLAR ŞİMDİ NEREDE?'
Ogün Samast mahkemeye gönderdiği mektubu okudu.
"Herşey 2004 yılındaki Türkiye-Gürcistan maçıyla başladı" diyen Samast’ın mektubunda şu ifadeler yer aldı:
“Ben suçlu değilim, suçlu Hrant Dink’i vatan haini olarak gösteren manşetlerdir. Ben gözümdeki çöpü çıkardım şimdi bu manşetleri atanlar düşünsün. Beni bu sürece getirenler şimdi nerede? Ben Agos’u bile bilmezdim. Bugün olsa Hrant Dink’le oturur konuşurdum.”
AVUKAT BELEN: AZMETTİRİCİLERİN SESİYLE KONUŞTU
Dink ailesi avukatlarından Bahri Belen, Samast’ın mektubunu NTV muhabiri Özgür Yılmaz’a değerlendirdi.
Avukat Bahri Belen, şöyle konuştu:
“Ogün Samast, bugün ilk kez Yasin Hayal’in dışında birilerinin olduğunu söyledi. Samast ilk kez ortaokul mezunu cahil bir kişi olmasına rağmen Ziya Paşa’dan alıntılar yaparak, cinayeti azmettirenlerin sesiyle konuştu. Bazı gazeteleri ve bazı gazetecileri de hedef gösterdi.
Hrant yazdığı, söylediği, araştırdığı için öldürüldü. Mektupta gazeteciler, köşe yazarları suçlandı. Bir anlamda hedef gösterildi. Bu açıklama çok önemli bir açıklama. Bu yargı sürecinde yapılan ilk ciddi açıklamadır.
‘Ben kurban edildim. Ben bunları bilmiyordum, anlamazdım. Hrant’ı tanımazdım. Belli sözler, belli düşünceler bana aktarılarak cinayeti işledim’ diyor. ‘Benim gibi birçok genç, bu lafları duysa Hrant’ı düşünmeden öldürebilirdi’ demek istiyordu. Kendisini cinayet için ikna edenlerin olduğunu bugün ilk kez anlattı.
Cinayet anıyla ilgili sözlerini daha evelki duruşmalarda söylemişti. ‘Hrant Dnik’i vurmak için gitmiştim ama sonradan vurmamak için bahaneler bulmaya çalıştım. Yasin Hayal’den korktuğim için cinayeti gerçekleştirdim’dedi. Bunlar basit bir savunma stratejisidir. Önemli olan mektup ve aktarılan düşüncelerdir.
2004 yılının söylemesinin çok önemli bir anlamı olduğunu sanmıyorum. Haklı, meşru birtakım dayanakları olduğunu göstermek için aktardığı bir tarihtir.
Gazetecilerin, televizyoncuların, yazarların düşüncülerini beğenmeyebilirsiniz. Ancak beğenmediğiniz düşünceler için gazetecinin, bir yazarın öldürülmesi kabul edilebilecek bir şey değildir. Cinayet haklı, meşru, tahrik nedeni olarak kabul edilemez.
Bu açıklamalar daha önce söylenenleri doğrulayan şeyler. Belki de cinayetin arkasındaki gerçek sorumlular gün yüzüne çıkabilir.”
42 YILA KADAR HAPSİ İSTENİYOR
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinde Erhan Tuncel ve Yasin Hayal'in de aralarında bulunduğu 20 sanığın yargılandığı davanın 25 Ekim 2010'daki duruşmasında, tutuklu sanık Ogün Samast'ın suç tarihinde 17 yaşında olduğu gerekçesiyle 6008 sayılı Terörle Mücadele Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun uyarınca dosyası ayrılarak ''görevsizlik kararı'' ile İstanbul Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmişti.
Hrant Dink'in 19 Ocak 2007'de gazete binasının önünde silahlı saldırı sonucu hayatını kaybetmesiyle ilgili iddianamede, saldırıyı gerçekleştirdiği öne sürülen Samast'ın ''Hrant Dink'i öldürme'' suçlamasıyla, yaşının 18'den küçük olduğu da dikkate alınarak, 18 yıl ile 24 yıl arasında hapis cezasına çarptırılması talep ediliyor.
İddianamede, sanığın ''terör örgütüne üye olma'' ve ''ruhsatsız silah taşıma'' suçlamalarıyla da 8,5 yıl ile 18 yıl arasında hapis cezasına çarptırılması isteniyor.
Duruşmada tanık olarak dinlenen Emsale Çakmakçı, olay gününe ilişkin daha önce verdiği ifadenin doğru olduğunu belirterek, ekleyeceği bir şey bulunmadığını söyledi. İfadesine ilişkin olarak mahkeme heyeti üyeleri tarafından sorular yöneltilen Çakmakçı'nın şeker hastası olduğunu ve heyecanlanması nedeniyle şekerinin düştüğünü, fenalaştığını söylemesi üzerine duruşmaya bir süre ara verildi.
Mahkemede görevli sosyal hizmetler uzmanı ve psikolog tarafından yardım edilen Çakmakçı, kısa bir aradan sonra devam edilen duruşmada ifade verdi. Hrant Dink'in öldürüldüğü gün üzerinde çalıştığı firmaya ait yüklü miktarda parayla, olayın geçtiği yere yakın dükkanlarda kumaş baktığını, bu sırada yanına gelen 3 kişiden hırsız olabileceklerini düşünerek şüphelendiğini belirten Çakmakçı, bunlardan birinin kot takım giydiğini kaydetti.
Kendisi bir dükkana girerken, bu kişilerden birinin cadde üzerinde yürümeye devam ettiğini, diğer 2'sinin bir ara sokağa girdiğini belirten Çakmakçı, girdiği dükkanda bir su içip sakinleştiğini, 10-15 dakika sonra dışarıya çıktığında silah sesi duyduğunu ve Ogün Samast'ı kaçarken gördüğünü anlattı.
Gördüğü bu kişilerden kot takımlı olanın başında şapka olup olmadığının sorulması üzerine Çakmakçı, beyaz yün şapka olduğunu söyledi.
Üye hakim Nuran Yalınbaş'ın, poliste verdiği ifadesini de hatırlatarak, kaçan kişinin gördüğü 3 kişi arasında olup olmadığını sorduğu Çakmakcı, ''Ben orada da söyledim, polis memurlarına da söyledim. 3 kişi gördüm ama sonrasında kot pantolonlu, kot ceketli beyaz şapkalı içlerinde biri vardı. O olabilir mi diye sadece polis memurlarına sordum, ben yüzünü o dakikada görmedim'' diye konuştu.
Tanık olarak dinlenen Mehmet Ali Temelocak ve Erhan Şivil, Ogün Samast ile yolculuk ettiklerini ancak anormal bir durum görmediklerini söylediler.
Tanık Ayşe Panuş da Ogün Samast'ı Hrant Dink'e silah doğrulturken gördüğünü ardından da silah sesi duyduğunu anlatırken, tanık Serkan İskender de Samast'ı olay sonrasında kaçarken gördüğünü kaydetti.
OGÜN SAMAST
Müdahil avukatlarının beyanlarından sonra söz alan Ogün Samast, hazırladığı 4 sayfalık yazıyı okudu.
''Lanetle bir nehir gibi akıp giden gençliğimi tükettiğim yollarda yaşananları tüm ayrıntıları ile anlatıyorum'' diyerek sözlerine başlayan Samast, tüm uluslararası kanunlarda ''adam öldürmeye sebebiyet verme'' ve ''halkı kin ve düşmanlığı sevk etmek'' suçlarının bulunduğunu söyledi.
Aydınların, ''bizim halkımız balık hafızalıdır'' dediğini, bunun doğru olduğunu belirten Samast, ''gözünde çöp olanların herkesin gözünde çöp olduğunu sandıklarını ifade etti.
Kendisinin gözündeki çöpü çıkardığını ve yargılandığını belirten Samast, ''Peki beni bu sürece getirenler nerede veya kim onlar? Damarlarımda cahillik aktığı ilk gençlik yıllarımda ben nereden bilirdim ki Agos gazetesini? Nereden tanırdım Hrant Dink'i? Ermeni nedir, tarih nedir hiç bilmezdim. Ortaokul mezunu yurdun çocuklarından bir tanesiydim. Benim de hayallerim vardı'' diye konuştu.
''Eski sabıkalı Yasin'in bana internetten gösterdiği manşetler ve okuttuğu yazılar ile bana baskı oluşturarak beni sürüklediği kin ve nefret girdabında kaybolmam ile başladı olaylar'' diyen Samast, 'Vatan haini'', ''utanmaz Ermeni'' diye manşet attıklarını iddia ettiği iki günlük gazeteyi ve bir köşe yazarını suçladı.
Bunları yazanların cahil ve milli duyguları kullanılmaya açık olan gençlerden birinin bir kötülük yapacaklarını tahmin edebileceklerini söyleyen Samast, amaçlarının da bu olduğunu öne sürdü.
Kendisi gibi 10 gencin o manşetleri, yazıları görmesi ve ardında eski bir sabıkalının baskısına uğraması halinde tümünün aynı şeyi yapacağını savunan Samast, ''Yapmadı mı? Ne çabuk unutuyoruz. Ben kurban oldum başkaları olmasın. Ben buradayım peki bunları yazanlar nerede?'' diye sordu.
Söz konusu iki günlük gazete ve bir köşe yazarından şikayetçi olduğunu dile getiren Samast, şöyle devam etti:
''Bir hatırlayın o günleri bir bakın 'Hrant için adalet için' diye bağıranlar bu sesimi duyun. O manşetleri o yazıları döviz yapın. Onları taşıyın. Ben üstüme düşeni yaptım. Gözümdeki çöpü çıkardım, siz de çıkartın. İfadelerimde söylüyorum, onu gördüm vurmaktan vazgeçtim, 2 yumruk atacaktım, aklıma Yasin geldi korktum, aklıma o manşetler o yazılar geldi ne yaptığımı dahi hatırlayamayacak hale geldim. Bugün olsa tartışırdım, konuşurdum, belki de ben haklı çıkardım ama o yazılar olmasaydı bu yaşananlar da olmayacaktı. Özgür basının o günlerdeki manşetlerini bir hatırlayın.''
DURUŞMA ERTELENDİ
Mahkeme heyeti başkanı Celal Ünsal'ın yazıyı kimin kaleme aldığını sorması üzerine Samast, ''Ben yazdım, tek kişilik hücrede kalıyorum zaten'' dedi.
Samast, 1-10 Mart arasında TRT haberdeki ''Faili meçhul'' isimli programın CD'sinin resmi makamlarca mahkemeye getirtilmesini talep ettiğini de sözlerine ekledi.
Söz alan müdahil avukatı Bahri Belen, davalarda polemiğe girmekten yana olmadığını belirterek, Samast'ın ilk defa bu kadar ayrıntılı bir beyanda bulunduğunu söyledi.
Belen, ''Bugün aslında kendisini azmettirenlerin sesiyle başka gazetecileri hedef gösterdi'' dedi.
Bunun üzerine Samast, ''Benim söylediklerim TRT'de de var ben oradan izleyip yazdım'' diye konuştu.
Ogün Samast'ın tutukluk halinin devamına, bildirdiği programa ilişkin TRT'den bant kaydının istenmesine karar veren mahkeme heyeti, eksikliklerin giderilmesi amacıyla duruşmayı erteledi.
Duruşma sonrasında basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Bahri Belen, ortaokul mezunu olan Samast'ın Ziya Paşa'dan alıntı yaptığına dikkati çekerek, Samast'ın belli gazeteleri ve köşe yazarlarını kendisini suça sevk etmekle suçladığını, bunun benzer cinayetlerde olduğu gibi Hrant Dink'in öldürülmesi olayındaki temel düşüncenin açığa vurumu olduğunu ifade etti.
Belen, Samast'ın düşünen, yazan, çizen, tartışan insanları vurma konusunda yeni bir hedef gösterdiğini belirterek, ''Nedim'in, Ahmet Şık'ın yazdıkları, araştırdıklarını söyledikleri için tutuklandığı bu dönemde belli gazetecilerin, belli gazetelerin haklı ya da haksız eleştirilme hariç hedef gösterilmesi çok önemlidir'' dedi.