AK Parti'nin görme engelli milletvekili Lokman Ayva'nın karşı çıktığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Bakan Ömer Dinçer'in ise savunduğu özürlü istihdamı ile ilgili düzenleme üzerinde, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda anlaşma sağlanamadı.
Muhalefet, Bakanı ve düzenlemeyi eleştirirken, söz alan Lokman Ayva da düzenlemeye tepki gösterdi.
Amaçlarının özürlü istihdamını artırmak olduğunu söyleyen ve özürlülere karşı ayrımcılık yapmakla suçlanmasına tepki gösteren Bakan Dinçer de, yarın saat 11.00'de yeniden toplanacak komisyonda, "Maddenin, tamamen kanundan çıkarılmasını talep ediyorum'' dedi.
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, 'Torba tasarı' olarak anılan, bazı kanunlarda değişiklik öngören tasarının, AK Parti İstanbul Milletvekili Lokman Ayva'nın da karşı çıktığı zorunlu özürlü istihdamını yeniden düzenleyen maddesi üzerinde anlaşmazlık yaşandı.
''KALBİME BİR OK SAPLANIYOR''
AK Parti'li özürlü milletvekili Lokman Ayva, böyle bir düzenleme getirilmesinden dolayı üzgün olduğunu belirterek, ''Hangi açıdan bakarsam kalbime bir ok saplanıyor. Kendi ülkemde, dışlanmakla ilgili bir kanun üzerinde konuşmak zorunda kalıyorum'' dedi.
Bunun bir ayırımcılık maddesi olduğunu, uluslararası 13 sözleşmeye aykırılık teşkil ettiğini savunan Ayva, ''Bizi belli yerde toplamanın ne getirisi olacak? Bizi istemeyenleri, biz biliyoruz. Bu kanunda, insan hakları açısından ayırımcılık ve dışlama var. Oysa özürlüler diğer insanlarla birlikte olduklarında kendilerini daha iyi hissediyor.
Bu düzenleme yasalaşırsa asgari ücretin üzerinde özürlü eleman çalıştıran iş yerleri, bunları çıkaracak ve asgari ücretle çalıştırmaya başlayacak. Bizden rahatsız olan, bizi yanlarında görmek istemeyenler büyük holdingler ve bankalardır. Bunlar bizi istemiyorlar ve bizi belli yerlere göndermeyi arzuluyorlar.''
BAKAN ÇIKARILMASINI ÖNERDİ
Bakan Dinçer de, tasarıdaki düzenlemenin amacının, özürlülerin istihdam alanını genişletmek ve iş verenlerin özürlü istihdamını kolaylaştırmak olduğunu söyledi.
Düzenlemeye yönelik eleştirileri haksız bulduğunu özellikle 'ayırımcılık' eleştirilerini üzüntüyle dinlediğini ifade eden Bakan Dinçer, önce, ''organize sanayi bölgelerinde ortak şirket kurulmasına'' ilişkin düzenlemenin çıkarılarak maddenin görüşmelerine devam edilmesini önerdi.
Eleştirilerin devam etmesi üzerine tepki gösteren Dinçer, ''Ben özürlülerin istihdamıyla ilgili elimden geleni yaptığımı düşünüyorum. Bundan sonra yapılacak değişiklik konusunda da ihtiyatla davranacağım. Böyle bir ders çıkardım buradan. Özürlülerin istihdamı yapılacak bir teklife bu kadar eleştiriye tahammül edecek birisi değilim ben. Maddenin, tamamen kanundan çıkarılmasını talep ediyorum'' dedi.
Komisyon Başkanı Mustafa Açıkalın, Dinçer'in konuşmasını tamamlamasının ardından yarın saat 11.00'da toplanmak üzere oturumu kapattı.
Bakan Dinçer, tasarıdaki düzenlemenin amacının, özürlülerin istihdam alanını genişletmek ve iş verenlerin özürlü istihdamını kolaylaştırmak olduğunu söyledi.
İş verenlerin özürlü temin etmekte ya da iş yerlerinin faaliyetleri gereğince özürlü çalıştırmakta sıkıntı çekebildiklerini belirten Dinçer, bunların önüne geçebilmeyi hedeflediklerini dile getirdi.
Maddenin içeriği hakkında bilgi veren Dinçer, şunları söyledi:
''Bir işletmenin faaliyet konusu itibariyle özürlü çalıştırma imkanı bulunmayabiliyor. Ya da özürlü çalıştırabilecek durumda olduğu halde özürlü temin etmekte zorlanabiliyor.
Bu sorunu çözebilmek için düzenleme yaptık. Herhangi bir iş veren, şayet kendi faaliyet konusu itibariyle özürlü çalıştırmakta zorlanıyorsa, sermayesinin yüzde 50'si kendisinde olmak şartıyla başka işletmesinde özürlü çalıştırabilsin istiyoruz.
Örneğin, uluslararası nakliyat yapan tır firmalarının karşı karşıya kaldığı sorunlardan biri bu. Diyelim bu firmanın 100 tane tırı var. Yaklaşık 300 şoför çalıştırıyor. Böyle bir işletmenin idari personelinin sayısı 9-10 kişi. Bütün personelini hesap ederek özürlü çalışma kontenjanını belirlediğimizde, 9-10 özürlü çalıştırması gerekiyor. Bu durumda, firma özürlü çalıştırmadığı için kendisine cezalar kesiyoruz.
Şirket de diyor ki; 'Ya çalıştırdığımız şoförleri personel sayısına dahil etmeyiniz ya da çalıştırmamız gereken özürlünün primini ödeyelim, bizi bu işten muaf tutunuz.' Ama bu iki durum da özürlülerin istihdamının yangınlaşmasını sağlamıyor. Bizim niyetimiz pirim ya da ceza değil.
Ayrıca firmaların belirli bir organize sanayi bölgesinde ortak şirket kurmaları halinde, özürlü kontenjanlarını orada kullanabilmelerini istiyoruz.''
İsveç'ten örnek veren Dinçer, burada mobilyacılar biraraya gelerek kurdukları tasarım şirketinde yalnızca özürlü çalıştırdıklarını ve çok başarılı sonuçlar aldıklarını ifade etti. Dinçer, buradaki amacın, ortaklaşa maliyetleri karşılayarak, işveren üzerindeki yükü azaltmak olduğunu ifade etti.
Bakan Dinçer, özürlü kontenjanlarını doldurmayan kamudaki iş yerlerine toplam 9 milyon 608 bin, özel iş yerlerine ise 14 milyon 103 bin liralık ceza uyguladıklarını bildirdi.
''AYIRIMCILIK YAPMAKLA SUÇLANACAK ADAM DEĞİLİM''
Dinçer, özürlülerin istihdam alanının genişletmek için yaptıkları düzenlemeye yönelik eleştirileri haksız bulduğunu özellikle ''ayırımcılık'' eleştirilerini üzüntüyle dinlediğini ifade etti.
Dinçer, özürlü istihdamı için kendisinin bir teklif getirdiğini, ancak eleştirilere rağmen, özürlü konuşmacılar da dahil olmak üzere, komisyonda kimsenin bu yönde bir öneri bile getirmediğini vurguladı.
Özürlüler üzerinden konuşma yaparken herkesin hassas olması gerektiğine işaret eden Dinçer, şöyle devam etti:
''Kendimiz özürlü bile olsak, özürlüler üzerinden siyaset yapmaya, özürlüler üzerinden rant sağlayacak ya da onların üzerinden felsefi tartışmaya yarayacak bir adım atmamalıyız burada. Biz rasyonel şekilde konuşmalıyız.
Ben, ömrü boyunca özürlüler için çalışmış birisi olarak bugün özürlülere ayırımcılık yapan birisi diye suçlandım. Özürlüler için bugüne kadar ne yaptığımı anlatmaya gerek görmüyorum. Çünkü sizler bilmiyorsanız, Lokman kardeşim biliyor.
1994 yılından beri bu ülkede özürlüler için atılan hangi adımlarda, ne oranda payım var, Lokman kardeşim biliyor. En azında onun bilgisi, özürlülerin aleyhine olabilecek bir adımı atmayacağımın bilinmesini sağlayacak kadar güvenli bir bilgidir. Onun dışında başka hiçbir şahit de göstermiyorum.
Çalışma Bakanı olduğum dönemde bu ülkede 41 bin tane özürlü kontenjanı boştu. Geldiğimde ilk yaptığım uygulamalardan birisi kamu idarelerine 'özürlü kontenjanlarınızı doldurun' demek oldu. Kamu kurumları kontenjanlarını doldurmaya başladı. 2009 yılında 14 bin 140 kişi istihdam edildi kamu idarelerinde. Eğer özürlüler aleyhine adım atacak olsaydım, o adımı daha başlangıçta gösterirdim. Bu düzenlemenin özürlülerin lehine olacağına o kadar eminim ki burada hepsini ayrıntıyla tartışmaya gerek görmedim.
Ayırımcılıkla suçlanacak Bakan olmak istemiyorum. Ben özürlülere istihdam sağlayacak bir düzenleme yapıyorum. Eğer bu, ayırımcılığa dair bir çağrışım yapacak ise ben o suçlamaya maruz kalmamak için geri adım atarım. Benim niyetim Türkiye'de istihdamı artıracak kolaylaştırmalar sağlamaktır. Bunu bugüne kadar yapmış bir adam olarak bugünden sonra başka bir suçlamaya maruz kalmak istemem.
Ne olursa olsun, ben ayırımcılıkla suçlanacak bir adam değilim. Bunu da asla kabullenemem. Yapılan bu kanun eğer özürlülerin istihdamına dair bir artış sağlamayacak diye elinizi vicdanınıza koyuyorsanız, kabul etmeyin.''
Muhalefet, Bakanı ve düzenlemeyi eleştirirken, söz alan Lokman Ayva da düzenlemeye tepki gösterdi.
Amaçlarının özürlü istihdamını artırmak olduğunu söyleyen ve özürlülere karşı ayrımcılık yapmakla suçlanmasına tepki gösteren Bakan Dinçer de, yarın saat 11.00'de yeniden toplanacak komisyonda, "Maddenin, tamamen kanundan çıkarılmasını talep ediyorum'' dedi.
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, 'Torba tasarı' olarak anılan, bazı kanunlarda değişiklik öngören tasarının, AK Parti İstanbul Milletvekili Lokman Ayva'nın da karşı çıktığı zorunlu özürlü istihdamını yeniden düzenleyen maddesi üzerinde anlaşmazlık yaşandı.
''KALBİME BİR OK SAPLANIYOR''
AK Parti'li özürlü milletvekili Lokman Ayva, böyle bir düzenleme getirilmesinden dolayı üzgün olduğunu belirterek, ''Hangi açıdan bakarsam kalbime bir ok saplanıyor. Kendi ülkemde, dışlanmakla ilgili bir kanun üzerinde konuşmak zorunda kalıyorum'' dedi.
Bunun bir ayırımcılık maddesi olduğunu, uluslararası 13 sözleşmeye aykırılık teşkil ettiğini savunan Ayva, ''Bizi belli yerde toplamanın ne getirisi olacak? Bizi istemeyenleri, biz biliyoruz. Bu kanunda, insan hakları açısından ayırımcılık ve dışlama var. Oysa özürlüler diğer insanlarla birlikte olduklarında kendilerini daha iyi hissediyor.
Bu düzenleme yasalaşırsa asgari ücretin üzerinde özürlü eleman çalıştıran iş yerleri, bunları çıkaracak ve asgari ücretle çalıştırmaya başlayacak. Bizden rahatsız olan, bizi yanlarında görmek istemeyenler büyük holdingler ve bankalardır. Bunlar bizi istemiyorlar ve bizi belli yerlere göndermeyi arzuluyorlar.''
BAKAN ÇIKARILMASINI ÖNERDİ
Bakan Dinçer de, tasarıdaki düzenlemenin amacının, özürlülerin istihdam alanını genişletmek ve iş verenlerin özürlü istihdamını kolaylaştırmak olduğunu söyledi.
Düzenlemeye yönelik eleştirileri haksız bulduğunu özellikle 'ayırımcılık' eleştirilerini üzüntüyle dinlediğini ifade eden Bakan Dinçer, önce, ''organize sanayi bölgelerinde ortak şirket kurulmasına'' ilişkin düzenlemenin çıkarılarak maddenin görüşmelerine devam edilmesini önerdi.
Eleştirilerin devam etmesi üzerine tepki gösteren Dinçer, ''Ben özürlülerin istihdamıyla ilgili elimden geleni yaptığımı düşünüyorum. Bundan sonra yapılacak değişiklik konusunda da ihtiyatla davranacağım. Böyle bir ders çıkardım buradan. Özürlülerin istihdamı yapılacak bir teklife bu kadar eleştiriye tahammül edecek birisi değilim ben. Maddenin, tamamen kanundan çıkarılmasını talep ediyorum'' dedi.
Komisyon Başkanı Mustafa Açıkalın, Dinçer'in konuşmasını tamamlamasının ardından yarın saat 11.00'da toplanmak üzere oturumu kapattı.
Bakan Dinçer, tasarıdaki düzenlemenin amacının, özürlülerin istihdam alanını genişletmek ve iş verenlerin özürlü istihdamını kolaylaştırmak olduğunu söyledi.
İş verenlerin özürlü temin etmekte ya da iş yerlerinin faaliyetleri gereğince özürlü çalıştırmakta sıkıntı çekebildiklerini belirten Dinçer, bunların önüne geçebilmeyi hedeflediklerini dile getirdi.
Maddenin içeriği hakkında bilgi veren Dinçer, şunları söyledi:
''Bir işletmenin faaliyet konusu itibariyle özürlü çalıştırma imkanı bulunmayabiliyor. Ya da özürlü çalıştırabilecek durumda olduğu halde özürlü temin etmekte zorlanabiliyor.
Bu sorunu çözebilmek için düzenleme yaptık. Herhangi bir iş veren, şayet kendi faaliyet konusu itibariyle özürlü çalıştırmakta zorlanıyorsa, sermayesinin yüzde 50'si kendisinde olmak şartıyla başka işletmesinde özürlü çalıştırabilsin istiyoruz.
Örneğin, uluslararası nakliyat yapan tır firmalarının karşı karşıya kaldığı sorunlardan biri bu. Diyelim bu firmanın 100 tane tırı var. Yaklaşık 300 şoför çalıştırıyor. Böyle bir işletmenin idari personelinin sayısı 9-10 kişi. Bütün personelini hesap ederek özürlü çalışma kontenjanını belirlediğimizde, 9-10 özürlü çalıştırması gerekiyor. Bu durumda, firma özürlü çalıştırmadığı için kendisine cezalar kesiyoruz.
Şirket de diyor ki; 'Ya çalıştırdığımız şoförleri personel sayısına dahil etmeyiniz ya da çalıştırmamız gereken özürlünün primini ödeyelim, bizi bu işten muaf tutunuz.' Ama bu iki durum da özürlülerin istihdamının yangınlaşmasını sağlamıyor. Bizim niyetimiz pirim ya da ceza değil.
Ayrıca firmaların belirli bir organize sanayi bölgesinde ortak şirket kurmaları halinde, özürlü kontenjanlarını orada kullanabilmelerini istiyoruz.''
İsveç'ten örnek veren Dinçer, burada mobilyacılar biraraya gelerek kurdukları tasarım şirketinde yalnızca özürlü çalıştırdıklarını ve çok başarılı sonuçlar aldıklarını ifade etti. Dinçer, buradaki amacın, ortaklaşa maliyetleri karşılayarak, işveren üzerindeki yükü azaltmak olduğunu ifade etti.
Bakan Dinçer, özürlü kontenjanlarını doldurmayan kamudaki iş yerlerine toplam 9 milyon 608 bin, özel iş yerlerine ise 14 milyon 103 bin liralık ceza uyguladıklarını bildirdi.
''AYIRIMCILIK YAPMAKLA SUÇLANACAK ADAM DEĞİLİM''
Dinçer, özürlülerin istihdam alanının genişletmek için yaptıkları düzenlemeye yönelik eleştirileri haksız bulduğunu özellikle ''ayırımcılık'' eleştirilerini üzüntüyle dinlediğini ifade etti.
Dinçer, özürlü istihdamı için kendisinin bir teklif getirdiğini, ancak eleştirilere rağmen, özürlü konuşmacılar da dahil olmak üzere, komisyonda kimsenin bu yönde bir öneri bile getirmediğini vurguladı.
Özürlüler üzerinden konuşma yaparken herkesin hassas olması gerektiğine işaret eden Dinçer, şöyle devam etti:
''Kendimiz özürlü bile olsak, özürlüler üzerinden siyaset yapmaya, özürlüler üzerinden rant sağlayacak ya da onların üzerinden felsefi tartışmaya yarayacak bir adım atmamalıyız burada. Biz rasyonel şekilde konuşmalıyız.
Ben, ömrü boyunca özürlüler için çalışmış birisi olarak bugün özürlülere ayırımcılık yapan birisi diye suçlandım. Özürlüler için bugüne kadar ne yaptığımı anlatmaya gerek görmüyorum. Çünkü sizler bilmiyorsanız, Lokman kardeşim biliyor.
1994 yılından beri bu ülkede özürlüler için atılan hangi adımlarda, ne oranda payım var, Lokman kardeşim biliyor. En azında onun bilgisi, özürlülerin aleyhine olabilecek bir adımı atmayacağımın bilinmesini sağlayacak kadar güvenli bir bilgidir. Onun dışında başka hiçbir şahit de göstermiyorum.
Çalışma Bakanı olduğum dönemde bu ülkede 41 bin tane özürlü kontenjanı boştu. Geldiğimde ilk yaptığım uygulamalardan birisi kamu idarelerine 'özürlü kontenjanlarınızı doldurun' demek oldu. Kamu kurumları kontenjanlarını doldurmaya başladı. 2009 yılında 14 bin 140 kişi istihdam edildi kamu idarelerinde. Eğer özürlüler aleyhine adım atacak olsaydım, o adımı daha başlangıçta gösterirdim. Bu düzenlemenin özürlülerin lehine olacağına o kadar eminim ki burada hepsini ayrıntıyla tartışmaya gerek görmedim.
Ayırımcılıkla suçlanacak Bakan olmak istemiyorum. Ben özürlülere istihdam sağlayacak bir düzenleme yapıyorum. Eğer bu, ayırımcılığa dair bir çağrışım yapacak ise ben o suçlamaya maruz kalmamak için geri adım atarım. Benim niyetim Türkiye'de istihdamı artıracak kolaylaştırmalar sağlamaktır. Bunu bugüne kadar yapmış bir adam olarak bugünden sonra başka bir suçlamaya maruz kalmak istemem.
Ne olursa olsun, ben ayırımcılıkla suçlanacak bir adam değilim. Bunu da asla kabullenemem. Yapılan bu kanun eğer özürlülerin istihdamına dair bir artış sağlamayacak diye elinizi vicdanınıza koyuyorsanız, kabul etmeyin.''