Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, 2021 yılında İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasıyla birlikte kadına karşı şiddet olaylarında artış yaşandığını söyledi.
Partisinin TBMM’deki grup toplantısında konuşan CHP lideri, “Kadına yönelik şiddet olaylarının bir rastlantı olmadığını hepimiz biliyoruz. Şiddeti üreten bu düzenin kendisidir.” dedi.
Kadına karşı şiddet uygulayanlar ve çocuk istismarcılarına karşı omuz omuza çalışacaklarını söyleyen CHP lideri Özel, partisinin kadın kollarının önümüzdeki hafta diğer partilerin kadın kollarıyla görüşme yapacağını ifade etti.
TBMM’DE İSRAİL OTURUMU
Özel konuşmasında Meclis’teki İsrail oturumuna da değindi. CHP lideri, şunları söyledi:
“Kimse İsrail’in Türkiye’ye saldırması gibi yakın bir tehdidi görmezken, 22 yıl sonra 31 Mart’ta seçim kaybetmişken, o günden bu güne hep ikinci partiyken, enflasyonu düşüremiyorken devletin başındaki cumhurbaşkanı, parti başkanı refleksi gösteriyorsa o zaman iş başka.”
“EVLADIM GÜLŞAH KEMOTERAPİDEYKEN O HABERİ YAZDILAR”
Bazı sosyal medya hesaplarında, Şehzadeler Belediye Başkanı Gülşah Durbay ve CHP Genel Başkanı Özel'in özel hayatlarına ilişkin iddialar ortaya atılmıştı.
Durbay bu iddiaları yalanlayıp, kendisine iftira atıldığını belirterek, kanser tedavisi gördüğünü açıklamıştı.
CHP lideri konuşmasında bu iddiaları ortaya atanlara çok sert tepki gösterdi.
“Evladım Gülşah kemoterapideyken o haberi yazdırdılar.” diyen Özel, “Bu partiye dışarıdan saldıranlar, bir adım geri adım atarsak namerdiz. Partili olmadığı halde, bir yerden yüz bulup, fırsat yakalayıp, kendine makam üreten o sahtekarlar… Alnınızı karışlamazsam namerdim.” şeklinde konuştu.
Özel’in konuşmasından satır başları şöyle:
“Kadına yönelik şiddet olaylarının bir rastlantı olmadığını hepimiz biliyoruz. Şiddeti üreten bu düzenin kendisidir. Günlerdir İkbal ve Ayşenur’un katledilmesinin ardından bile faili ve katledilen kadınların arasındaki ilişkiyi magazin malzemesi haline getiren ifadeler kullanılıyor.
Bu toplum bu hale nasıl geldi? Bu canileri aramızda dolaştıran koşullar nedir? Bu siyasi rejim beyanlarıyla, icraatlarıyla ve rakamlarıyla görülüyor ki kadınları eşit görmüyor. Bu iktidar kadınlarımızı ve çocuklarımızı koruyamadığı gibi, bu konuda atılmış olumlu adımlardan da geri adım atıyor. AKP’nin kadınları hedef alan politikalarının en somut örneği İstanbul Sözleşmesi’nden bir gece yarısı tek imzayla çıkmasıdır.
"İSTANBUL SÖZLEŞMESİ İLE VAKALAR AZALMIŞTI"
Toplumsal mutabakat varsa, kadına şiddette yok mu? Kadın cinayetlerinde yok mu? Devlet bu işe kafayı takarsa, masaya yumruğu vurursa, ‘ben bu işi bitireceğim’ derse, bitiriyor. İşte İstanbul Sözleşmesi bu kararlığın sözleşmesidir.
İstanbul Sözleşmesi ile vakalar azalmıştı. Devleti, kadının ve çocuğun arkasından çekince istatistiklerin fırlamasına kimse şaşırmasın. Kadın kollarımız partilerin kadın kolları ile görüşecek. Omuz omuza vereceğiz, çocuk istismarcılarına, Narin’in katillerine, kadın katillerine ne yapılması gerekiyorsa biz buradayız. Hep birlikte çalışıyoruz.
MECLİS’TE İSRAİL TEHDİDİ OTURUMU
Grubumuz birazdan benim de katılacağım oturuma katılacak. Bir kapalı oturum yapılacak. Sebebi geçen hafta bu ülkenin Cumhurbaşkanı dedi ki; ‘İsrail’in hedefi biziz.’ Bu laf böyle laf olsun diye söylenmiş bir laf değil. Bu ülkeye diyorsun ki; ‘İsrail, Filistin’e yaptığı saldırıdan sonra bize de saldıracak. Bize de füze atacak, savaş ilan edecek.’ Sonra dönüp arkanı gidiyorsun. Bu o kadar kolay değil.
Böyle bir tehdit var mı? Söyleyen Cumhurbaşkanı olunca ‘Gel anlat’ dedik. Kendisini davet ettik. İki bakanını yolladı. Birazdan iki bakanı gelecek ve bilgilendirme yapacak.
Kıbrıs Barış Harekatı’na talimat verildiğinde, Meclis kapalı oturuma çağrıldı. Başbakan Yardımcısı Necmettin Erbakan, Meclis’i bilgilendirdik. Harekatın fiilen başladığı ilk günün sonunda Meclis bir daha oturuma çağrıldı, Başbakan Ecevit tarafından Meclis bilgilendirildi.
Şimdi bu toplantıya giriyoruz. Bu toplantının tutanakları 10 yıl açıklanmayacak. İçerde söylenmeyeni gelip burada ifşa ederiz. Kimse İsrail’in Türkiye’ye saldırması gibi yakın bir tehdidi görmezken, bir yandan da 22 yıl sonra 31 Mart’ta seçim kaybetmişken, o günden bu güne hep ikinci partiyken, enflasyonu düşüremiyorken, güvenlik kaygısı en dipteyken, devletin başındaki Cumhurbaşkanı, parti başkanı refleksi gösteriyorsa o zaman iş başka. Onun için zaten dedik; ‘Gel, kapalı oturumda anlat, gereğini yapalım.’
Biz 1 yıl önce gecenin bir yarısı, 7 Ekim akşamı, Hamas’ın İsrail’in sivil hedeflerine bombalı saldırı yapmasını kınadık. O günden bu güne ‘Siz Hamas’a terörist mi diyorsunuz.’ O günden sonra İsrail güya kendini savunmak için katliam ve soykırım yapıyor.
Bağımsız Filistin, bizim davamızdır. Ecevit’in davasıdır, Deniz Gezmiş’in, Türk solunun davasıdır. Son zamanlarda, ilk olayları başlatan Hamas saldırısını kınadık diye bir yıldır İsrail’e yaptıklarınızı görmeyip, Filistin davasını tekelinde tutmak isteyen anlayışa soruyorum.
Saldırılar Ekim 2023’te başladı. ‘İsrail’le ticar yapıyorsun’ dedik. Ekim, kasım, aralık inkar ettiler. Mart ayında yumuşadılar, nisanda yazıyı çıkardılar. Saldırılar başladığından, yazının çıktığı güne kadar 90 milyar lira mal satılmış. Bunun 20 milyar liralık kısmı savaş malzemesi. O günden sonra durdurduk diyorlar, arkadaşlarımız bir çalışma yaptılar. İsraille ticaret cayır cayır devam ediyor. Türk mallarının üçüncü ülkeye satılıp, İsrail’e gitmesi yasaklanmamış.
EKONOMİ ELEŞTİRİLERİ
Aylık enflasyon açıklandı. Yaz etkisini beklediler, yüzde 3 geldi. Yüzde 3 enflasyon dünyadaki 83 ülkeden yüksek. Ama lafımı yanlış anlamayın. Yıllıkta değil, bizim aylık enflasyonumuz yüzde 3, dünyadaki 83 ülkenin bir yıllık enflasyonu yüzde 3’ten düşük. Arjantin, Güney Sudan ve Zimbabwe’den sonra enflasyonu en yüksek ülke. ‘51’den 49’a düştük’ diyor. Fiyatlar düşmüş gibi anlatıyor. Ne fiyat düşmesi.
Enflasyonu eksi yapmadan fiyatlar düşmez. Bundan sonra CHP olarak ekonomi masamızın gayretleriyle bu rakamları hem iş dünyasıyla, hem emek örgütleriyle hem sokakla, hem ev hanımlarıyla en etkili şekilde konuşmaya, bu yalanları gün yüzüne çıkarmaya devam edeceğiz.
“SURİYE’DE İLAN EDİLEN GENEL AF TARİHİ FIRSAT”
Tarihi fırsat var. Esad genel af ilan etti. Türkiye’de geçmişte Suriye’de suçu ne olursa olsun, giderse aftan yararlanıyor. Tam Suriye’ye dönecek fırsat. Bizimkinden tık yok.
Göç İdaresi’ne çalışma yaptırılmış, Türkiye’de geçici sığınma statüsünde olanların 3 aylık geçici çalışma izinlerinin 3 yıla çıkarılmasına, bunların istihtama katılmasına… Türkiye’de üç gençten biri işsiz kardeşim. Bizim evladımızı istihdama kat.
Biz ayrımcılık yapan, birey olarak sığınmacıyı hedef alan bir siyasi parti değiliz. Ama biz sığınmacıya değil, sığınmacı yaratan politikalara karşıyız.
Madem ki artık orada şartlar olgunlaştı; bizim yoksulumuz bize yeter. Onun için Tayyip Erdoğan’ı derhal Esad’la görüşmeye davet ediyorum.
İMAMOĞLU'NA SİYASİ YASAK DAVASI
Ahmak davasının özü Ekrem İmamoğlu’na siyasi yasak getirmek değildir. Bu meselenin özü Türk milletine kendisini kimin yöneteceği konusunda seçme yasağı getirmektir. İmamoğlu’nun şahsi meselesi değildir, Türk halkına günü geldiğinde İmamoğlu aday olursa, ‘Onu seçemezsin’ diye millete direnmektir.
Bu partinin dönüp dolaşıp cumhurbaşkanı adayı o mu olur, bu mu olur diye sarayı memnun edecek tartışmalardan uzak durması lazım. Mesele, milletin seçme hakkına saldırıdır. Bu milletin seçme hakkını, bu millet elinden aldırmaz.
Siz ne yapıyorsunuz? Bu tip kumpasları çok gördük. Bazen kusurumuz oldu. Ama bu meseleyi tüm parti birlik beraberlik halinde ele alıyoruz. Ama şunu söylüyoruz; Türkiye 2024 yılında seçmenin seçme hakkının ele alınacağı bir ülke haline gelirse, bu ülke hukuk devleti olmaktan zaten çıktı ama tescillersiniz bunu.
Eğer ki bu dava siyasi sonuçlansın. En kötüsü geride kalmadı, en kötüsü önümüzde. Bu millete yapılacak en büyük kötülük budur. Herkes ayağını denk alsın.
"ÇOK AHLAKSIZ BİR BOYUTA ULAŞTILAR"
Hepimiz zor bir yola çıktık. Dışarıdan neler neler gelir, vız gelir. Sen dava arkadaşına bakacaksın. Onlar ki Gazi Mustafa Kemal’in kurduğu partinin üyeleridir. Geçen hafta bunu çok ahlaksız bir boyuta ulaştırdılar. 31 yıldır bir arada olduğum, üniversite arkadaşımın, biricik kızımın anasının boşanma davasını açtığını iddia ettiler. İnanamadım. Durmadılar.
Gülşah Durbay, dürüstlüğüyle, namusuyla kazandı. Bu kadar ahlaksızlığa, kitapsızlığa, bu kadar kötülüğe… Meselenin ucu Atatürk’e verdiğim söz olmasa, ‘Lanet olsun size’ deyip başka bir şey yapacağım da… Bana saldırmak için Gülşah’ın hastanede yattığı belli günleri, ahlaksız bir iftiraya dönüştürdüler. Çocukluğundan beri bağırsak hastası. En yakından takip edeni benim ve eczacı eşim. Evladımız bizim.
"ALNINIZI KARIŞLAMAZSAM NAMERDİM"
Evladım Gülşah kemoterapideyken o haberi yazdırdılar. Biz bu iktidarı yeneceğiz. Ama biz bu iktidarı yenerken, onurumuzla yeneceğiz. O yayanlar… Şimdi CHP’li gibi görünenleri örgütte, sahada, son seçimde gören var mı?
Bu partiye dışarıdan saldıranlar, bir adım geri adım atarsak namerdiz. Partili olmadığı halde, bir yerden yüz bulup, fırsat yakalayıp, kendine makam üreten o sahtekarlar… Alnınızı karışlamazsam namerdim.