Özel Kuvvetler Komutanlığını (ÖKK) ele geçirmek isteyen darbeci general Semih Terzi'yi vurarak, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişiminin seyrini değiştiren Astsubay Ömer Halisdemir'i şehit eden darbecilerin yargılanacağı davanın görülmesine Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesinde başlandı.
Duruşma savcılığında, ilk kez Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Yüksel Kocaman yer alıyor.
Gölbaşı'daki ÖKK'yi ele geçirmek isteyen cuntacı general Terzi'yi vurarak FETÖ'nün darbe girişiminin seyrini değiştiren Astsubay Ömer Halisdemir'i şehit eden darbeciler, geniş güvenlik önlemleri altında jandarma eşliğinde salona getirildi.
Duruşma salonuna sanıkların ardından müştekiler, yakınları ve avukatlar ile basın mensupları ve izleyiciler alındı.
Duruşmaya, Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı İsmail Ademoğlu başkanlık ederken, geçen ay Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına getirilen Yüksel Kocaman ilk kez iddia makamında yer aldı.
Şehit Halisdemir'in eşi Hatice Halisdemir ile İsmail Oğuz ve Ayşe Şahin'in "müşteki" olarak yer aldığı davanın sanıkları şunlar:
"Ahmet Kara, Ahmet Muhammed Demirci, Ali Güreli, Ali Solmaz, Cemal Güleç, Cihat İbrahim Yörük, Erhan Almaz, Erkan Kütükcü, Fatih Şahin, Furkan Aslanbay, Gökay Engin, Halit Çelik, Harun Topbaş, Hasan Aksoy, Hüseyin Oğuz, İsmail Çınar, Mehmet Bilge ve Mihrali Atmaca."
SANIK AHMET KARA'NIN SAVUNMASI
Duruşmada, şehit Halisdemir'in eşi Hatice Halisdemir ile ÖKK'da olay gecesi darbeciler tarafından yaralanan İsmail Oğuz salonda müşteki olarak yer aldı. Halisdemir'in avukatlığını üstlenen Aykanat Kaçmaz da duruşmada hazır bulundu.
Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı İsmail Ademoğlu, duruşmanın işleyişiyle ilgili bilgi verdi. Ademoğlu, duruşmayı üç gün yapmayı planladıklarını, ifade alma işlemi bitmezse cuma gününe de uzatabileceklerini söyledi.
Sanıkların kimlik tespiti ve iddianamenin okunmasının ardından sesli ve görüntülü sistem (SEGBİS) ile ifadeleri alınmaya başlandı.
Semih Terzi'nin emir astsubayı sanık Ahmet Kara, 2005'ten beri özel tim personeli olarak görev yaptığını, 2014'te de kendi isteği dışında zorla Semih Terzi'nin emir astsubaylığına getirildiğini, görevinin ağustos ayında sona ereceğini söyledi.
Kara, 15 Temmuz günü sabah saat 04.00'te Irak'ın kuzeyinde göreve başladığını, Silopi'de devir-teslim yapıldığını akşam saatlerinde normal mesaiye geçtiklerini, eşofmanlı şekilde karargahta beklediklerini anlattı.
Semih Terzi'nin saat 21.00-22.00 arası kendisini yanına çağırarak, "Diyarbakır'a gideceğiz, birkaç günlük kıyafet al" dediğini, hazırlanan helikoptere bindiklerini, Diyarbakır'da kendilerini kimsenin karşılamadığını, birkaç yere telefon açtığını, neden karşılanmadıklarını sorduğunu ancak yanıt alamadığını belirtti.
"KİMSENİN UÇAKTAN HABERİ YOKTU"
İndikten sonra Ankara'dan gelecek uçağın beklendiğini öğrendiğini söyleyen Kara, "Uçağı diğerlerine sordum, kimsenin uçaktan haberi yoktu. Özel Kuvvetler Komutanının da Diyarbakır'a geleceğini düşündüm. Çünkü son bir yıldır yaptığımız operasyonlara kendisi de katılırdı" dedi.
Ahmet Kara, uçağı beklerken dinlenme salonunda televizyonu açmaya çalıştığını ancak başarılı olamadığını, bu sırada Semih Terzi'nin yanına gelerek, kendisini dışarı çıkardığını ve gelecek uçağı takip etmesini emrettiğini kaydetti.
Diyarbakır'da beklerken, iki minibüsle 12. Tabur'un geldiğini, uçak geldikten sonra personelin malzemeleri uçağa taşımaya başladıklarını ifade eden Kara, olay gecesini şöyle anlattı:
"Ne uçağın geleceğinden ne bizim bineceğimizden haberim vardı. Emir üzerine aceleyle eşyalarımı topladım, binince, 'Uçak Ankara'ya mı gidiyor teyit et' dedi. Ankara'ya gittiğini teyit ettim. Uçakta iki kez temasım oldu, su istemişti su verdim bir de 'İnmeye yakın ses mesafesinde ol aramakla uğraşmayım seni, çantalarla boğuşma' dedi. Özel Hava Alay'a indik. Komutan Yardımcısı Ahmet Balaban albay bizi karşıladı. İki helikopter çalışır vaziyette bekliyordu. Helikopterle Özel Kuvvetlere indik. Burada Ümit Bak, Ali Kapucu ve Mehmet Ali Çevik bizi karşıladı. Ali Kapucu'nun Ankara'da olmaması gerekiyordu. Karargaha doğru ilerledik. Semih Terzi'nin etrafında tim güvenlik önlemi almıştı. Ben arkasında kalmıştım. Sağ taraftan ağaçların arasından ateş geldi zannettim, birkaç el silah sesi oldu. Koşarak kapıya doğru gittim, 'Ambulans' diye bağırdılar. Bina karanlıktı girdiğimizde, emir astsubayının odasından reviri aradım, ambulans istedim. Bu sırada asansörden Semih Terzi'yi karga tulumba getirdiler."
"SİLAH SESİ DUYDUM, ELİMDE ÇANTALAR VARDI"
Sanık Kara, Mahkeme Başkanı Ademoğlu'nun, "Semih Terzi vurulduktan sonra silah sesi gelmedi mi Bu anları ayrıntılarıyla anlat, vaktimiz var, dinleriz" demesi üzerine, şunları söyledi:
"İki helikopter gittik. Terzi ile indim, yürüyoruz. Ümit Bak falan karşıladılar. Karargaha doğru ilerlerken, Terzi'nin sol gerisindeydim, aramızda 3-5 metre vardı. Silah sesi duydum, elimde çantalar vardı. Karargah binasına gittim, 'Ambulans' diye ses gelince ambulans çağırdım. o sırada Terzi'yi binaya getirdiler. Sonra ambulans gelmedi diye helikopter çağırdılar. Bu sırada Terzi'nin telefonu çaldı, Ümit Bak'a verdi, 'Sen bakarsın' dedi. Normalde bana uzatırdı. Silah sesleri devam ediyordu. Ben yukarı çıktım ondan sonra silah sesi duymadım."
Ardından helikopterle Terzi'yi GATA'ya götürdüklerini, bu sırada vatandaşların seslerini duyduğunu, buradaki bir kurmay başkana neler olduğunu sorduğunu, onun da "Şerefsizler halkın üzerine ateş ediyorlar" dediğini aktaran Kara, darbe olduğunu bu sırada öğrendiğini savundu.
Kara, Silopi'den birkaç kişiyi arayarak ne olduğunu öğrenmeye çalıştığını, yanında sadece beylik tabancası bulunduğunu, bunu da teslim ederek, polisleri beklediğini ifade etti.
Fatih Şahin ile konuşup konuşmadığının sorulması üzerine Ahmet Kara, Şahin ile konuştuğunu, onun da bir şey bilmediğini söylediğini belirterek, şu savunmayı yaptı:
"Bizim gibi hiçbir şeyden haberi olmadan Terzi'nin güdümünde zannediyordum. İddianameden öğrendim haberi olduğunu. Tim personeli olarak böyle bir şeyin içinde yer almış olsam, elimde ütülü, askılı kıyafetle yer almazdım. Fransa'da büyük bir IŞID eylemi olmuştu, bu nedenle personel arasında 'Kilis'e mi gidiyoruz ' denmişti. Kimse bana 'Darbeyiciyiz ülkeye, ÖKK'ye el koymaya gidiyoruz' demedi. Böyle bir emir almadım. ÖKK zaten bizim birliğimiz, neden ele geçirmeye gidelim. 18 kişiyle ÖKK'yi ele geçiremezsiniz, 18 kişiyle ÖKK'yi elde de tutamazsınız."
Mahkeme Başkanı Ademoğlu'nun, "2014'ten bu yana emir astsubayısın. Bu süreç içinde çok yakın çalıştınız. O akşam davranışlarında farklılık görmedin mi, ne yapıyoruz, nereye gidiyoruz diye tereddüt etmedin mi?" sorusu üzerine Ahmet Kara, "Sürekli son dakikada söylerdi, tarzı bu" dedi.
"DAHA ÖNCE NE DARBE GÖRDÜM NE BİLİYORUM"
Başkan Ademoğlu'nun, "Bütün bunlara rağmen bir terslik var diye düşünmedin mi Televizyon açamadın ama yanında cep telefonun yok mu?" sorusuna Kara, şu yanıtı verdi:
"Daha önce ne darbe gördüm, ne biliyorum. Cep telefonum vardı, ama uçağa binerken kapatmıştım. Vurulma anı ve sonrasında açmak aklıma gelmedi. Semih Terzi'nin böyle bir şeyin içinde bulanacağı aklıma bile gelmedi. Özel Kuvvetlerde tabur komutanlığı yapmış, Kara Kuvvetleri ve Genelkurmay Başkanlığında özel kalem müdürlüğü yapmış, ÖKK'nin iyi bir tugayına gelmiş bir kişi. Irak'ın kuzeyinde peşmerge eğitimi başlamıştı. TSK adına bu işi başlatan Semih Terzi idi. Kilis'te 7 ay IŞID'e mermi yağdıran Semih Terzi idi. Bu adamın, hain olacağı, böyle bir girişimde bulunacağı aklıma gelmedi. Haberim olsaydı darbeyi bastırmak üzere gittiğimizi düşünürdüm. Generale 'Niye yollara düştük ' diye soramam, böyle bir usul yok. Bunu kimse soramaz."
Ahmet Kara, bir başka soru üzerine de Terzi'nin uçakta "TSK yönetime el koydu" dediğini duymadığını öne sürdü.
''UYARILSAYDIM BEN DE BU İŞ DAHA BAŞLAMADAN SEMİH TERZİ'Yİ VURURDUM''
Bir başka soruya karşılık da Kara, terör örgütü FETÖ/PDY ile kesinlikle bir bağının bulunmadığını iddia etti.
Ahmet Kara, şunları savundu:
"Örgütün seçimlerde AK Parti'ye karşı kapı kapı gezerek HDP ve BDP'ye oy istediğini duymuştum, adamların her yere sızdığını biliyordum. Ama Özel Kuvvetler'de 'Bu adam bunlardandır' diyeceğim kimse yok. Şehit Ömer Halisdemir darbe olduğunu anlamış, Halisdemir'in bildiği bilgiye sahip olsaydım, ben de uyarılsaydım ben de bu iş daha başlamadan Semih Terzi'yi vururdum. 'Uçağın içinde' deselerdi yapmazdım ama Halisdemir'in bildiği bilgiye sahip olsaydım ben de yapardım. Gönüllü veya isteyerek değil, zorla emir astsubayı yapıldım. İstemediğimi söylediğimde de 'Dişini sık' diye uyarılmıştım."
Avukatının sorusu üzerine Kara, iki telefon hattı bulunduğunu, birisinin şahsi telefonu olduğunu, diğerini Semih Terzi'nin isteğiyle aldığını belirterek, "Kurbağa adamım, serbest paraşütçüyüm, gittiğim dönemlerde benim yerime kim vekalet ederse onlar telefon hattını kullanırdı" dedi.
ALİ GÜRELİ'NİN SAVUNMASI
Semih Terzi'nin yanında Özel Kuvvetler Komutanlığına (ÖKK) giden Astsubay Ali Güreli ise ifadesinde, 13 Temmuz'u 14 Temmuz'a bağlayan gece İskenderun'da görevli olduklarını belirterek, sonrasında Diyarbakır'a gittiklerini kaydetti.
Diyarbakır'da odada dinlenirken, akşam saatlerinde "malzemelerinizi alın, Ankara'ya gidilecek" denildiğini anlatan Güreli, Binbaşı Fatih Şahin'in kendisinden, uçakları yönlendirmede kullanılan cihazların da alınmasını istediğini aktardı.
Haberlerde, "Ankara'da uçakların alçak uçuş yaptığını, İstanbul'da köprülerin kapatıldığını" duyduğunu belirten Güreli, Ankara'ya TBMM'yi korumaya gittiklerini düşündüğünü söyledi.
Güreli, Ankara'ya gitmek için bindiği Casa uçağında Semih Terzi'yi gördüğünü kaydederek, uçağın Etimesgut'ta Özel Hava Alay Komutanlığı'na iniş yaptığını, sonrasında hazır bulunan iki helikopterle Gölbaşı'ndaki Özel Kuvvetler Komutanlığına geçtiklerini anlattı.
Özel Kuvvetler Komutanlığına geldikleri sırada bir çatışmanın çıktığını belirten Güreli, "Ben, Terzi'nin 15-20 metre gerisinden yürüyordum. Çatışma çıktı, kendimi yere attım. Kim, kime ateş etti görmedim" dedi.
"GÜNDEMİ TAKİP ETMİYORUM"
Mahkeme Başkanı İsmail Ademoğlu'nun "Casa tipi uçağa bindiğinizde Semih Terzi'nin, uçak teknisyeninden kulaklık isteyerek, birileriyle görüştüğü belirtiliyor. Kimle görüşmüş olabilir?" sorusuna, Güreli, "Bunu bilmemiz mümkün değil" yanıtını verdi.
FETÖ/PDY ile bir ilişkisinin olup olmadığının sorulduğu Güreli, "FETÖ/ PDY üyeliği gibi bir şeyim yok. Bunlarla en ufaktan, yakından alakam yok. Ben böyle bir şey olduğunu bile bilmiyorum, böyle bir yapıdan haberim yoktu. Ben gündemi takip etmiyordum" karşılığını verdi.
Güreli, "FETÖ tarafından sana yaklaşan hiç mi kimse olmadı?" sorusu üzerine, "Jandarma astsubaylığına başvurdum, üniversite sınavına girdim, sınavla kazandım. Bunlarla alakam olmadı. Cemaat okulları falan derlerdi alakadar olmazdım" dedi.
"15 Temmuz'u kim yapmış olabilir sorusuna, Güreli, "İçimizde oluşan hainler" yanıtını verdi.
"EMİR KOMUTA İÇİNDE HAREKET ETTİ"
Mahkeme Başkanı Ademoğlu'nun, "Milletin namusunu korumak için verilen silahlar millete döndü, sen bunun farkında değil misin " sorusuna, Güreli, "Öyle oldu." yanıtını verdi. Güreli'nin avukatı Ercan Soylu da Terzi'nin emir astsubayının bilmediği bir şeyi, müvekkilinin bilmesinin mümkün olmadığını iddia etti.
Yargılanan şüphelilerin, toplumda terörist gibi görülmesinin doğru olmadığını savunan Soylu, "Ömer Halisdemir gerçek bir kahraman, emir komutanın gereğini yapmıştır. Belki de Zekai Aksakallı Paşa darbeci. Ömer Halisdemir bunu idrak edebilir mi Edemez. Emir komuta işte bu. O yüzden hepimiz Ömer Halisdemir'i alkışlıyoruz. Kalkıp da 'Niye emir komutaya uydunuz.' demek benim açımdan samimi gelmiyor" ifadesini kullandı.
Semih Terzi öldükten sonra Özel Kuvvetler Komutanlığı'na giden ekibin Albay Ümit Bak'ın emrine girmediğini savunan Soylu, müvekkilinin darbeyle cemaatle ilişkisinin olmadığını ileri sürdü. Soylu, "Müvekkilim sadece Ömer Halisdemir gibi görevini yerine getirmiştir. Emir komuta içerisinde görevini ifa etmiştir. İhraç edildikten sonra bile 'Görevime dönmem, Suriye'de arkadaşlarımın yanında olmam gerekiyor' demiştir. Darbeyle alakası yoktur" diye konuştu.
''ZEKAİ AKSAKALLI, YERDE VURULMUŞ HALDE YATAN ÖMER HALİSDEMİR'İ ÖPTÜ''
Sanık avukatlarından Basri Aydın'ın, "Zekai Aksakallı Paşanın, darbe gecesi Özel Kuvvetler Komutanlığı'nda birini öpüp tebrik ettiği söyleniyor. Bu kişi kim?" sorusuna, Güreli, "Zekai Aksakallı, 'darbeci haini vuran kahraman aslanım' diyerek, yerde vurulmuş halde yatan Ömer Halisdemir'i öptü" yanıtını verdi.
"Binbaşı Fatih Şahin'le daha önce operasyona çıktınız mı Size almanızı söylediği şeyler nelerdi " sorusu üzerine Güreli, "Bir defa çıktık. O gün almamı istediği telsizler çok büyük ve ağırdı. O telsizi alıp almayacağımız operasyonun yerine göre değişir. Uçaklara işaretleme yapacaksanız alırsınız" dedi.
"Fatih Şahin'in hain olduğunu düşündünüz mü?" sorusuna, Güreli, kendilerini bırakıp gittiğinde böyle düşündüklerini söyledi.
Hukukçu Kadınlar Platformu Başkanı Avukat Figen Şaştım da mahkemeye müdahillik talebinde bulunduklarını belirterek, Mahkeme Başkanı Ademoğlu'ndan, sanıklara, yalan beyanda bulunmalarının suç olduğunu hatırlatmasını istedi.
Sanık avukatları, müdahilliğine karar verilmemiş bir kişinin mahkemeden bu şekilde talepte bulunmasının yanlış olduğunu söyledi.
18 sanıktan 17'si hakkında "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs", "Türkiye Cumhuriyeti hükümeti ile TBMM'yi ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs" ve "nitelikli kasten öldürme" suçlarından dörder kez, sanık Mihrali Atmaca hakkında da 5 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası isteniyor.
Ayrıca, bütün sanıklar hakkında "silahlı terör örgütü üyeliğinden" 7,5 yıldan 15'er yıla kadar hapis cezası talep ediliyor.
Şehit Ömer Halisdemir, Gölbaşı'daki Özel Kuvvetler Komutanlığı'nı ele geçirmek için gelen darbeci General Semih Terzi'yi vurarak, darbe teşebbüsünün başarısız olmasında önemil rol oynamıştı. İddianamede, Halisdemir'in darbeci sanıklar Fatih Şahin ile Mihrali Atmaca tarafından vurularak şehit edildiği belirtilmişti.