#22Agustos dedik, #internetime dokunma dedik... Çok mu internet dilinden konuşuyoruz, bir de pankarta yazıp meydanlara dökülelim! dedik... Türkiye’de interneti kullanan milyonlarca genç, çalışan, öğrenci SANSÜRE HAYIR! dedik, meydanlara sığmadık.
O da diyor... Kitlelerin takip ettiği İnternet Ekipler Amiri Serdar Kuzuloğlu... İstediği Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile birkaç ay geçirebilmek... Hükümetimizin ahlakdışı içeriklere karşı hassasiyeti malum. Kuzuloğlu’nun dediği gibi “aslında zaten hepimiz çocuk istismarına ve diğer istismar içerikli her türlü içeriğe karşıyız.” Fakat yasak sayılarının ve içeriklerinin hiçbir sivil tarafından bilinmemesi, kimsenin kendisine uygun bir “filtre” bulamayacağı korkusu kafaları kurcalamaya devam ediyor. “Ama Türkiye’de herşey liderde bitiyor” diyor Kuzuloğlu... Kendisi iddialı, kim bilir, eğer Başbakan Erdoğan ikna olursa, belki de bu sansür işi gerçekten çözülür!
“1994’den beri ben gazeteci olarak, girişimci olarak internet kullanıyorum, burada nefes alıyorum.. Benim burada sınırlanmam gerçekten kanıma dokunuyor. Bunu kabul etmemi de kimse beklemesin benden. Gerçekten samimiyetle söylüyorum, size yemin ederim bu zamana kadar ne karşıma bir çocuk pornosu çıktı ne de başka bir şey. Bu tamamen niyet ve akıbet meselesi. Uluslararası alanda baktığımızda da interneti düzenlemek konusunda başka birtakım girişimler var... Ama herkesin gördüğü konu farklı, ele alışı farklı. Bence bu düzenlemelerin hiçbiri tutmayacak, hiçbiri olmayacak. Bu da hep daha da sert tedbirleri doğuracak. Ama sonuçta kazanan her zaman internet kullanıcısı olacak. Çünkü bu artık önü alınamaz bir mecra, geri dönüşü yok.
Bugün hükümetin içinde teknolojiyi çok iyi kullanan insanlar var, bürokrasinin içinde, devlet kurumlarının içinde... bizzat tanışıyorum, konuşuyorum. Ama Türkiye’de herşey liderde bitiyor. Ben çok isterdim, Başbakanımız Sayın Erdoğan ile böyle birkaç ay başbaşa zaman geçirelim ve beni heyecanlandıran şeyleri ona gösterebileyim, ona da bu sevgiyi aşılayabileyim. Gerçekten samimi olarak bunu isterdim...
Çünkü biz daktilo kullanan başbakanları gördük, ama ondan önceki başbakanımız laptop da kullanıyordu mesela 80’lerde. Dolayısıyla bunun zamanla, yaşla, siyasi görüşle vs. ilişkisi yok. Bu tamamen insanın ne gördüğü ve nasıl algıladığı ile ilgili. Ben siyasetin toplumun dinamiğinden bu kadar kopmasını tehlikeli buluyorum. Bu kadar genç bir ülkede, bu kadar çok kullanıcının olduğu bir ülkede ve bu kadar büyüyen bir sektöre devletin sürekli bir anormallikle, bir çıbanbaşı muamelesi göstererek bakması bence sağlıklı değil.”
O da diyor... Kitlelerin takip ettiği İnternet Ekipler Amiri Serdar Kuzuloğlu... İstediği Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile birkaç ay geçirebilmek... Hükümetimizin ahlakdışı içeriklere karşı hassasiyeti malum. Kuzuloğlu’nun dediği gibi “aslında zaten hepimiz çocuk istismarına ve diğer istismar içerikli her türlü içeriğe karşıyız.” Fakat yasak sayılarının ve içeriklerinin hiçbir sivil tarafından bilinmemesi, kimsenin kendisine uygun bir “filtre” bulamayacağı korkusu kafaları kurcalamaya devam ediyor. “Ama Türkiye’de herşey liderde bitiyor” diyor Kuzuloğlu... Kendisi iddialı, kim bilir, eğer Başbakan Erdoğan ikna olursa, belki de bu sansür işi gerçekten çözülür!
“1994’den beri ben gazeteci olarak, girişimci olarak internet kullanıyorum, burada nefes alıyorum.. Benim burada sınırlanmam gerçekten kanıma dokunuyor. Bunu kabul etmemi de kimse beklemesin benden. Gerçekten samimiyetle söylüyorum, size yemin ederim bu zamana kadar ne karşıma bir çocuk pornosu çıktı ne de başka bir şey. Bu tamamen niyet ve akıbet meselesi. Uluslararası alanda baktığımızda da interneti düzenlemek konusunda başka birtakım girişimler var... Ama herkesin gördüğü konu farklı, ele alışı farklı. Bence bu düzenlemelerin hiçbiri tutmayacak, hiçbiri olmayacak. Bu da hep daha da sert tedbirleri doğuracak. Ama sonuçta kazanan her zaman internet kullanıcısı olacak. Çünkü bu artık önü alınamaz bir mecra, geri dönüşü yok.
Bugün hükümetin içinde teknolojiyi çok iyi kullanan insanlar var, bürokrasinin içinde, devlet kurumlarının içinde... bizzat tanışıyorum, konuşuyorum. Ama Türkiye’de herşey liderde bitiyor. Ben çok isterdim, Başbakanımız Sayın Erdoğan ile böyle birkaç ay başbaşa zaman geçirelim ve beni heyecanlandıran şeyleri ona gösterebileyim, ona da bu sevgiyi aşılayabileyim. Gerçekten samimi olarak bunu isterdim...
Çünkü biz daktilo kullanan başbakanları gördük, ama ondan önceki başbakanımız laptop da kullanıyordu mesela 80’lerde. Dolayısıyla bunun zamanla, yaşla, siyasi görüşle vs. ilişkisi yok. Bu tamamen insanın ne gördüğü ve nasıl algıladığı ile ilgili. Ben siyasetin toplumun dinamiğinden bu kadar kopmasını tehlikeli buluyorum. Bu kadar genç bir ülkede, bu kadar çok kullanıcının olduğu bir ülkede ve bu kadar büyüyen bir sektöre devletin sürekli bir anormallikle, bir çıbanbaşı muamelesi göstererek bakması bence sağlıklı değil.”