Kepler’in bilim dünyasındaki önemi, gezegen hareketlerinin dayandığı yasaları bulması, Kopernik’in Güneş sistemi kuramını kesinleştirmesi ve modern Astronomi’nin temellerini sağlamlaştırması gibi son derece ciddi ilerlemeleri gerçekleştirmesinden gelir. Batıl inançları yıkmaya önem vermesi, aslında gizemlere ve açıklanamayanlara duyduğu çekimden ileri gelmiştir. Bu çekim, zaman zaman bilimsel bakış açısını bile kaydıracak kadar yoğundu.
Çocuklukta geçirdiği hastalık nedeniyle fiziksel sağlığı hep bozuk olan Kepler’in zekası her zaman için keskindi. Ünlü gökyüzü gözlemcisi Tycho Brahe’nin yardımcılığını yaptığı dönemlerde, onun gözlemlerinin gökyüzü için yepyeni bir harita hazırlanmasında önemli rol oynayacağını fark etti. Brahe’nin 1601’deki ölümünün ardından, onun gözlem ve hesaplamalarından yola çıkarak birçok mevcut kuramı ispatlamaya girişti. İspatlama konusunda fazla yol kat edemese de, kendine ait bir kuram geliştirdi.
Kopernik’e ait olan, Dünya’nın Güneş’in etrafında döndüğü kuramındaki bazı noktalarla ilgili şüpheleri olsa da, Kepler, bu kuramın, elindeki verilere tüm diğer kuramlara oranla daha uyumlu olduğunu gördü. Bunun üzerine Kopernik’in kuramı üzerine yoğunlaşan Kepler, bugün kendi adıyla anılan üç önemli yasayı ortaya koydu. Bu yasalar, aynı zamanda Kopernik’in kuramını da geliştirir nitelikteydi.
1. Yasa’ya göre gezegenler, daire değil, elips şeklinde yörüngelere sahiptirler. Elipslerin de daireler gibi tek bir merkezi değil, iki tane odak noktası vardır. Güneş de, her gezegenin eliptik yörüngesi için, bu iki odak noktasından birinde bulunur. 2. Yasa’ya göre gezegenler, eliptik yörüngelerinde Güneş’e yaklaştıkça daha hızlı hareket etmektedirler. Bunun sebebini de, Güneş’in gezegenlere olan kuvvetli çekim gücünü dile getiren 3. Yasa ortaya koyar. 3. Yasa, bu çekim gücünün niteliğini ve doğasını açıklayamamışsa da, Sir Isaac Newton’ın çekim kanunu, onun kuramındaki bu boşluğu doldurmuştur.
Kepler, çocuklukta geçirdiği ve görme konusunda sıkıntılar yaşamasına neden olan hastalık sonucunda gözle ilgili çalışmalara da yönelmiştir. Göz yapısının incelenmesi konusuna önem kazandıran bu çalışmalar, göz sağlığıyla ilgili optik araştırmalara da ön ayak olmuştur. Gözbebeğinden geçen ışınların nasıl kırıldıklarını ilk açıklayan kişi olan Kepler, görme sorunu yaşayan kişilerin, görüntünün, retinanın önüne ya da arkasına düşmesi şeklinde optik bir bozukluğa sahip olduğunu da öne süren ilk bilimadamıdır.
Kepler, teleskopu da yakından inceleyerek, merceklerde görüntünün nasıl büyütüldüğünü daha net biçimde anlatmış ve kendisinden sonra üretilen teleskopların daha da geliştirilebilmesine olanak vermiştir.
http://www.astrologyanalyst.com
Çocuklukta geçirdiği hastalık nedeniyle fiziksel sağlığı hep bozuk olan Kepler’in zekası her zaman için keskindi. Ünlü gökyüzü gözlemcisi Tycho Brahe’nin yardımcılığını yaptığı dönemlerde, onun gözlemlerinin gökyüzü için yepyeni bir harita hazırlanmasında önemli rol oynayacağını fark etti. Brahe’nin 1601’deki ölümünün ardından, onun gözlem ve hesaplamalarından yola çıkarak birçok mevcut kuramı ispatlamaya girişti. İspatlama konusunda fazla yol kat edemese de, kendine ait bir kuram geliştirdi.
Kopernik’e ait olan, Dünya’nın Güneş’in etrafında döndüğü kuramındaki bazı noktalarla ilgili şüpheleri olsa da, Kepler, bu kuramın, elindeki verilere tüm diğer kuramlara oranla daha uyumlu olduğunu gördü. Bunun üzerine Kopernik’in kuramı üzerine yoğunlaşan Kepler, bugün kendi adıyla anılan üç önemli yasayı ortaya koydu. Bu yasalar, aynı zamanda Kopernik’in kuramını da geliştirir nitelikteydi.
1. Yasa’ya göre gezegenler, daire değil, elips şeklinde yörüngelere sahiptirler. Elipslerin de daireler gibi tek bir merkezi değil, iki tane odak noktası vardır. Güneş de, her gezegenin eliptik yörüngesi için, bu iki odak noktasından birinde bulunur. 2. Yasa’ya göre gezegenler, eliptik yörüngelerinde Güneş’e yaklaştıkça daha hızlı hareket etmektedirler. Bunun sebebini de, Güneş’in gezegenlere olan kuvvetli çekim gücünü dile getiren 3. Yasa ortaya koyar. 3. Yasa, bu çekim gücünün niteliğini ve doğasını açıklayamamışsa da, Sir Isaac Newton’ın çekim kanunu, onun kuramındaki bu boşluğu doldurmuştur.
Kepler, çocuklukta geçirdiği ve görme konusunda sıkıntılar yaşamasına neden olan hastalık sonucunda gözle ilgili çalışmalara da yönelmiştir. Göz yapısının incelenmesi konusuna önem kazandıran bu çalışmalar, göz sağlığıyla ilgili optik araştırmalara da ön ayak olmuştur. Gözbebeğinden geçen ışınların nasıl kırıldıklarını ilk açıklayan kişi olan Kepler, görme sorunu yaşayan kişilerin, görüntünün, retinanın önüne ya da arkasına düşmesi şeklinde optik bir bozukluğa sahip olduğunu da öne süren ilk bilimadamıdır.
Kepler, teleskopu da yakından inceleyerek, merceklerde görüntünün nasıl büyütüldüğünü daha net biçimde anlatmış ve kendisinden sonra üretilen teleskopların daha da geliştirilebilmesine olanak vermiştir.
http://www.astrologyanalyst.com