Meclis Başkanlığı döneminde Anayasa Uzlaşma Komisyonu Başkanlığı da yapan Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyesi ve eski TBMM Başkanı Cemil Çiçek, yeni anayasa çalışmaları, önceki yıllardaki uzlaşma arayışları ve yaşanan tartışmaları değerlendirdi.
Çiçek, “Kendi içinde uyumlu, erkler arasındaki dengelerin iyi kurulduğu, zamanın ruhunu yansıtan, özgürlükleri esas alan, özgürlükleri güvenlik için tehlike görmeyen, ‘fert’ ile ‘devlet’ kavramlarını yerli yerine oturtacağımız, çok da teferruatlı olmayan bir anayasa yapılması lazım.” değerlendirmesinde bulundu.
En temel metin olan anayasanın hazırlanmasının ciddi bir çalışma gerektirdiğini belirten Çiçek, bugüne kadar yapılmış anayasaların olağanüstü şartlarda yapıldığını, şimdi milli iradenin mecliste temsil edildiği bir dönemde yeni anayasa yapılmak istendiğini vurguladı.
Siyasi partiler arasında “yeni ve sivil bir anayasaya ihtiyaç olduğu” yönünde en azından ana başlıkta bir mutabakat olduğunun altını çizen Çiçek, “Bu anayasa; herkesin değişmesini istediği ama bugüne kadar da bir bütünlük içerisinde değişmeyip tartışma konusu olan dünyadaki belki de tek anayasa metnidir.” diye konuştu.
Meclisin yasaları çıkarırken anayasayı dikkate almak mecburiyetinde olduğunu dile getiren Çiçek, şöyle devam etti:
“Nasıl olacak? Hem 'Bu anayasa kötü, ihtiyaca cevap vermiyor, çağın şartlarına uymuyor' diyoruz hem de doğruyu yanlışa uydurmak gibi 40 yıldır bir garabetle uğraşıyoruz. Bu garabetten Türkiye'nin kurtulması lazım.”
“BU ANAYASANIN SON KULLANIM TARİHİ ÇOKTAN GEÇTİ”
Geçmişte çok sayıda Avrupa Birliği uyum yasasının çıkarıldığını hatırlatan Çiçek, “Kanunları, yönetmelikleri, tüzükleri düzelttik; ama esas turpun büyüğü heybede duruyor. Anayasa, Avrupa Birliği normlarına uymuyor.” ifadesini kullandı.
Eski TBMM Başkanı Çiçek, bugüne kadar anayasada çok sayıda değişiklik yapıldığını belirterek, şunları kaydetti:
“Dolayısıyla paramparça, kendi içinde bütünlüğü olmayan, birbiriyle çelişen bir garip anayasayla Türkiye yönetilmek durumunda. Bunu tüm siyasi partiler kabul ediyor. Ama halen bu anayasa yürürlükte kalmaya devam ediyorsa, bu garabeti ortadan kaldırmak siyaset kurumunun boynunun borcudur; millete verilmiş bir taahhüttür. Bu taahhüdü yerine getirmek gerekir. Burada siyaset kurumu temerrüde düştü çünkü bu anayasanın son kullanım tarihi çoktan geçti. Son kullanım tarihi geçmiş bir ilaç nasıl sağlık açısından problem çıkarıyorsa bu anayasa da hiç durmadan problem çıkarıyor.”
Çiçek, “Kendi içinde uyumlu, erkler arasındaki dengelerin iyi kurulduğu, zamanın ruhunu yansıtan, özgürlükleri esas alan, özgürlükleri güvenlik için tehlike görmeyen, ‘fert’ ile ‘devlet’ kavramlarını yerli yerine oturtacağımız, çok da teferruatlı olmayan bir anayasa yapılması lazım.” değerlendirmesinde bulundu.
En temel metin olan anayasanın hazırlanmasının ciddi bir çalışma gerektirdiğini belirten Çiçek, bugüne kadar yapılmış anayasaların olağanüstü şartlarda yapıldığını, şimdi milli iradenin mecliste temsil edildiği bir dönemde yeni anayasa yapılmak istendiğini vurguladı.
Siyasi partiler arasında “yeni ve sivil bir anayasaya ihtiyaç olduğu” yönünde en azından ana başlıkta bir mutabakat olduğunun altını çizen Çiçek, “Bu anayasa; herkesin değişmesini istediği ama bugüne kadar da bir bütünlük içerisinde değişmeyip tartışma konusu olan dünyadaki belki de tek anayasa metnidir.” diye konuştu.
Meclisin yasaları çıkarırken anayasayı dikkate almak mecburiyetinde olduğunu dile getiren Çiçek, şöyle devam etti:
“Nasıl olacak? Hem 'Bu anayasa kötü, ihtiyaca cevap vermiyor, çağın şartlarına uymuyor' diyoruz hem de doğruyu yanlışa uydurmak gibi 40 yıldır bir garabetle uğraşıyoruz. Bu garabetten Türkiye'nin kurtulması lazım.”
“BU ANAYASANIN SON KULLANIM TARİHİ ÇOKTAN GEÇTİ”
Geçmişte çok sayıda Avrupa Birliği uyum yasasının çıkarıldığını hatırlatan Çiçek, “Kanunları, yönetmelikleri, tüzükleri düzelttik; ama esas turpun büyüğü heybede duruyor. Anayasa, Avrupa Birliği normlarına uymuyor.” ifadesini kullandı.
Eski TBMM Başkanı Çiçek, bugüne kadar anayasada çok sayıda değişiklik yapıldığını belirterek, şunları kaydetti:
“Dolayısıyla paramparça, kendi içinde bütünlüğü olmayan, birbiriyle çelişen bir garip anayasayla Türkiye yönetilmek durumunda. Bunu tüm siyasi partiler kabul ediyor. Ama halen bu anayasa yürürlükte kalmaya devam ediyorsa, bu garabeti ortadan kaldırmak siyaset kurumunun boynunun borcudur; millete verilmiş bir taahhüttür. Bu taahhüdü yerine getirmek gerekir. Burada siyaset kurumu temerrüde düştü çünkü bu anayasanın son kullanım tarihi çoktan geçti. Son kullanım tarihi geçmiş bir ilaç nasıl sağlık açısından problem çıkarıyorsa bu anayasa da hiç durmadan problem çıkarıyor.”
2011’DEKİ ANAYASA ÇALIŞMALARI
Çiçek, 2011 seçimlerinde bütün siyasi partilerin seçim vaatlerinin başında yeni bir anayasa geldiğini ve o dönemde Meclis Başkanı olarak bu partilerin genel başkanlarını ziyaret ettiğini anımsattı.
Bütün siyasi partilerin genel başkanlarının “Yeni bir anayasaya ihtiyaç var ve bu dönem yapılırsa iyi olur. Biz de elden gelen desteği gösteririz.” dediklerini aktaran Çiçek, siyasi parti başkanlarından bu onayı aldıktan sonra Türkiye'de önde gelen 28 anayasa hukuku profesörünü Meclis’e davet ettiğini belirtti.
Cemil Çiçek, daha sonra siyasi partilere mektup yazdığını ve her partiden 3 kişi isteyerek, 12 kişilik bir komisyon kurduklarını anımsattı. Komisyon üyelerinin ilk toplantıda riayet edilecek usulleri belirlediğini kaydeden Çiçek, “Bir maddenin yazımının onaylanabilmesi için katılan 4 partinin de o metne ‘evet’ demesi lazım. Belki benim dönemimde yeni anayasa yapılamayışının en önemli sebeplerinden bir tanesi ittifakın aranmış olmasıdır. Bu ittifak da çok kolay olmuyor.” diye konuştu.
Çiçek, komisyonda “anayasanın tümüyle ilgili bir mutabakat olmadan varılan mutabakatın bir şey ifade etmeyeceğine” yönelik bir usulün de belirlendiğini anlattı.
Türkiye'nin 13 bölgesinde komisyon üyeleri ile sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinin katıldığı toplantılar yaptıklarını hatırlatan Çiçek, 4 siyasi partinin görüşlerini bu toplantılarda aktardıklarını söyledi.
“40 YILDIR KONUŞUYORUZ, NİYE DERSİMİZE ÇALIŞMADIK?”
Çiçek, 2011’de yaptıkları çalışmada bazı siyasi partilerin yeni anayasa konusunda hazırlıklarının dahi olmadığını kaydederek, “40 yıldır konuşuyoruz, niye dersimize çalışmadık? Çok şükür bu defa MHP, 100 maddelik bir fikir ortaya koydu. AK Parti’nin zaten bir çalışması var. Millet İttifakı olarak bir anayasa metni değil ama nelere dikkat edileceğine dair en azından derli toplu bir metin var. Bastonla yol yürümek yerine, biraz daha önümüzü görecek bir fiziki ortam var. 2011'de bu yoktu.” ifadelerini kullandı.
Meclis Başkanlığı dönemindeki yeni anayasa çalışmalarının 25 ay sürdüğünü hatırlatan Çiçek, bunun bu kadar uzamasının sebebinin çalışmalarda verilen sürelere bazı partilerin uymaması olduğunu aktardı.
Çiçek, 2011 seçimlerinde bütün siyasi partilerin seçim vaatlerinin başında yeni bir anayasa geldiğini ve o dönemde Meclis Başkanı olarak bu partilerin genel başkanlarını ziyaret ettiğini anımsattı.
Bütün siyasi partilerin genel başkanlarının “Yeni bir anayasaya ihtiyaç var ve bu dönem yapılırsa iyi olur. Biz de elden gelen desteği gösteririz.” dediklerini aktaran Çiçek, siyasi parti başkanlarından bu onayı aldıktan sonra Türkiye'de önde gelen 28 anayasa hukuku profesörünü Meclis’e davet ettiğini belirtti.
Cemil Çiçek, daha sonra siyasi partilere mektup yazdığını ve her partiden 3 kişi isteyerek, 12 kişilik bir komisyon kurduklarını anımsattı. Komisyon üyelerinin ilk toplantıda riayet edilecek usulleri belirlediğini kaydeden Çiçek, “Bir maddenin yazımının onaylanabilmesi için katılan 4 partinin de o metne ‘evet’ demesi lazım. Belki benim dönemimde yeni anayasa yapılamayışının en önemli sebeplerinden bir tanesi ittifakın aranmış olmasıdır. Bu ittifak da çok kolay olmuyor.” diye konuştu.
Çiçek, komisyonda “anayasanın tümüyle ilgili bir mutabakat olmadan varılan mutabakatın bir şey ifade etmeyeceğine” yönelik bir usulün de belirlendiğini anlattı.
Türkiye'nin 13 bölgesinde komisyon üyeleri ile sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinin katıldığı toplantılar yaptıklarını hatırlatan Çiçek, 4 siyasi partinin görüşlerini bu toplantılarda aktardıklarını söyledi.
“40 YILDIR KONUŞUYORUZ, NİYE DERSİMİZE ÇALIŞMADIK?”
Çiçek, 2011’de yaptıkları çalışmada bazı siyasi partilerin yeni anayasa konusunda hazırlıklarının dahi olmadığını kaydederek, “40 yıldır konuşuyoruz, niye dersimize çalışmadık? Çok şükür bu defa MHP, 100 maddelik bir fikir ortaya koydu. AK Parti’nin zaten bir çalışması var. Millet İttifakı olarak bir anayasa metni değil ama nelere dikkat edileceğine dair en azından derli toplu bir metin var. Bastonla yol yürümek yerine, biraz daha önümüzü görecek bir fiziki ortam var. 2011'de bu yoktu.” ifadelerini kullandı.
Meclis Başkanlığı dönemindeki yeni anayasa çalışmalarının 25 ay sürdüğünü hatırlatan Çiçek, bunun bu kadar uzamasının sebebinin çalışmalarda verilen sürelere bazı partilerin uymaması olduğunu aktardı.
“BAZI PARTİLERİMİZ ÖYLE 3 KİŞİ VERDİ Kİ HER BİRİ AYRI PARTİ GİBİ”
Anayasa Uzlaşma Komisyonuna siyasi partilerin verdikleri üyelere dikkati çeken Çiçek, “Bazı partilerimiz öyle 3 kişi verdi ki her biri ayrı parti gibi. Geçmişte niye anayasa yapılamadı buna kafa yormak gerekiyor. Eğer yine aynı usulle çiftçilik yapacaksak fazla verim alma imkanımız olmaz. O dönem iyi bir tecrübe.” diye konuştu.
Anayasa çalışmaları sırasında yaşadıkları bir anekdotu da paylaşan Çiçek, şunları kaydetti:
“Bir maddeyi konuşacağız. Çoğu zaman her partiden birer kişi geliyor. A şahsının katıldığı bir maddenin yazımında genel bir mutabakat hasıl oluyor. Ertesi gün onun yerine aynı partinin üyesi b şahsı geliyor, 'Ben onu kabul etmem' diyor. Çık işin içerisinden. Zaman oldu ki bazen bir partiden 3 kişi 3 ayrı parti gibi. Hep a şahsı olsa, belki 60 madde yerine 80 madde olacak ama o şahıslar sebebiyle 60 maddenin bile görüşmeleri çok kolay olmadı. Buna da dikkat etmek gerekiyor. Partiler, yükü üzerine almamak için bazen böyle uzlaşmaz adamları seçiyorlar komisyonlara. O da doğru değil.”
Yeni bir anayasa yapılacaksa bu tecrübelerden yola çıkarak çok sağlıklı bir yol haritası çizilmesi gerektiğinin altını çizen Çiçek, “Aksi taktirde iyi niyetlerle çıkılan yol, bir iki gün sonra yarı yolda kalır. Madem yeni bir yola çıkılacak; bu işlerin usulünü iyi belirlemek lazım ki esas kısmında sıkıntıya girilmesin.” dedi.
“BUGÜNKÜ MECLİS TABLOSUNDA BİRÇOK MADDEDE İTTİFAK OLMAZ”
Kendi Meclis Başkanlığı döneminde anayasa çalışmalarına 4 siyasi partinin katıldığına işaret eden Çiçek, “Şimdi 15 siyasi parti var. İttifakla mı olacak, yoksa çoğunlukla mı? Şimdi 'İttifak' denildiği zaman; bugünkü meclis tablosuna baktığımızda bazı maddelerde ittifak olsa bile, birçok maddede ittifak olmaz. Neticede yapılan açıklamalar var.” diye konuştu.
Çiçek, yeni anayasa çalışması için iyi bir zemin etüdü yapılması gerektiğini vurgulayarak, bu defa da bu iş yarım kalırsa siyaset kurumunun bundan zarar göreceğine dikkati çekti.
Aşık Veysel'in “Koyun kurt ile gezerdi; fikir başka başka olmasa” sözüne işaret eden Çiçek, “Herkes ‘anayasa yapılmalı’ diyor ama herkesin fikri başka.” dedi.
Öncelikle temel prensiplerin belirlenmesi gerektiğini ifade eden Çiçek, Cumhur İttifakı’nın Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni doğru bulduğunu, Millet İttifakı’nın ise güçlendirilmiş parlamenter sistemi istediğini hatırlattı.
Hükümet sistemiyle ilgili değişikliklerin anayasa metninin 35-40 maddesine tesir ettiğine dikkati çeken Çiçek, "Burada anlaşma olmayacaksa; o zaman nasıl olacak bu iş ona bakmak gerekiyor." diye konuştu.
Anayasa Uzlaşma Komisyonuna siyasi partilerin verdikleri üyelere dikkati çeken Çiçek, “Bazı partilerimiz öyle 3 kişi verdi ki her biri ayrı parti gibi. Geçmişte niye anayasa yapılamadı buna kafa yormak gerekiyor. Eğer yine aynı usulle çiftçilik yapacaksak fazla verim alma imkanımız olmaz. O dönem iyi bir tecrübe.” diye konuştu.
Anayasa çalışmaları sırasında yaşadıkları bir anekdotu da paylaşan Çiçek, şunları kaydetti:
“Bir maddeyi konuşacağız. Çoğu zaman her partiden birer kişi geliyor. A şahsının katıldığı bir maddenin yazımında genel bir mutabakat hasıl oluyor. Ertesi gün onun yerine aynı partinin üyesi b şahsı geliyor, 'Ben onu kabul etmem' diyor. Çık işin içerisinden. Zaman oldu ki bazen bir partiden 3 kişi 3 ayrı parti gibi. Hep a şahsı olsa, belki 60 madde yerine 80 madde olacak ama o şahıslar sebebiyle 60 maddenin bile görüşmeleri çok kolay olmadı. Buna da dikkat etmek gerekiyor. Partiler, yükü üzerine almamak için bazen böyle uzlaşmaz adamları seçiyorlar komisyonlara. O da doğru değil.”
Yeni bir anayasa yapılacaksa bu tecrübelerden yola çıkarak çok sağlıklı bir yol haritası çizilmesi gerektiğinin altını çizen Çiçek, “Aksi taktirde iyi niyetlerle çıkılan yol, bir iki gün sonra yarı yolda kalır. Madem yeni bir yola çıkılacak; bu işlerin usulünü iyi belirlemek lazım ki esas kısmında sıkıntıya girilmesin.” dedi.
“BUGÜNKÜ MECLİS TABLOSUNDA BİRÇOK MADDEDE İTTİFAK OLMAZ”
Kendi Meclis Başkanlığı döneminde anayasa çalışmalarına 4 siyasi partinin katıldığına işaret eden Çiçek, “Şimdi 15 siyasi parti var. İttifakla mı olacak, yoksa çoğunlukla mı? Şimdi 'İttifak' denildiği zaman; bugünkü meclis tablosuna baktığımızda bazı maddelerde ittifak olsa bile, birçok maddede ittifak olmaz. Neticede yapılan açıklamalar var.” diye konuştu.
Çiçek, yeni anayasa çalışması için iyi bir zemin etüdü yapılması gerektiğini vurgulayarak, bu defa da bu iş yarım kalırsa siyaset kurumunun bundan zarar göreceğine dikkati çekti.
Aşık Veysel'in “Koyun kurt ile gezerdi; fikir başka başka olmasa” sözüne işaret eden Çiçek, “Herkes ‘anayasa yapılmalı’ diyor ama herkesin fikri başka.” dedi.
Öncelikle temel prensiplerin belirlenmesi gerektiğini ifade eden Çiçek, Cumhur İttifakı’nın Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni doğru bulduğunu, Millet İttifakı’nın ise güçlendirilmiş parlamenter sistemi istediğini hatırlattı.
Hükümet sistemiyle ilgili değişikliklerin anayasa metninin 35-40 maddesine tesir ettiğine dikkati çeken Çiçek, "Burada anlaşma olmayacaksa; o zaman nasıl olacak bu iş ona bakmak gerekiyor." diye konuştu.
“ÖN KABULLERLE BİR MÜZAKERE AÇILACAKSA BU ÇOK DOĞRU OLMAZ”
Eski TBMM Başkanı Çiçek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Benim şahsi kanaatim; yeni bir anayasa yapılacaksa herkesin dünkü ezberlerini biraz geride bırakması lazım. Zamanın ruhu nasıl bir anayasa yapılmasını gerektiriyorsa onu benimseyerek müzakere masasına oturmak gerekir. İlk başta 'Ben böyle istiyorum, yoksa ben yokum' tarzındaki bir inatlaşmayla bir anayasa metni yazmak gerçekten zor. Onun için isimlere takılmadan, madem ki Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin de aksayan yönleri var, bunu Sayın Cumhurbaşkanı'mız da kabul ediyor, o zaman belli konularda bir mutabakat temin edebilmek bakımından bir kapı aralanmış oluyor. Ön kabullerle bir müzakere açılacaksa bu çok doğru olmaz. Biz doğru bir şey yapalım.”
Uzlaşmanın bu topraklarda 85 milyonun birlikte yaşamasının ön şartı olduğunun altını çizen Çiçek, “Birlikte yaşayacaksak uzlaşmamız lazım.” dedi.
“KONUŞARAK BİR ORTA YOL BULUNABİLİR”
Cemil Çiçek, uzlaşma adına yapılabilecekleri örnekleriyle anlattı.
Millet İttifakı'nın “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nde denge ve denetlemede sıkıntı olduğuna” yönelik iddiasını hatırlatan Çiçek, “Parlamenter sistemde, hükümet kuruluyor, hükümet programı Meclis'te okunuyor. Bunu Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nde de Meclisin bilgisine sunmakta ne mahsur var? Bunun neresi Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne aykırı olur, neresi parlamenter sisteme aykırı olur? Bakanlar Kurulu kuruluyor, Meclis'in bilgisine sunuluyor, hükümet programıyla beraber oylama yapılıyor. Peki aynı şeyi bugünkü sistem içerisinde de yapsak, bunun neresinde Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne aykırılık var, neresinde parlamenter sisteme aykırılık var?” diye konuştu.
Parlamenter sistemde hükümetin gensoruyla denetlendiğini hatırlatan Çiçek, “Cumhurbaşkanına gensoru olmaz. Cumhurbaşkanı halktan güvenoyu aldığı için Meclis tarafından düşürülemez. Ama bakanlarla ilgili... Ne olacak bir bakan bir kısım tasarrufları sebebiyle kamuoyunda tepki topluyor, muhalefet de bu bakan düşsün istiyor, gensoru verilmesinde ne mahsur var? Geçmişte bu kötüye kullanıldı' filan diyorsak, o zaman bunun oylamasında bir kısım sınırlar koyabiliriz.” ifadelerini kullandı.
Meclisin dışlandığına yönelik iddiaları hatırlatan Çiçek, “Sayın Cumhurbaşkanı'mız, ‘mayıs ve ekim ayında her bakan ilgili komisyona gidecek, bakanlık çalışmalarıyla ilgili bilgi verecek’ dese, bakan da bilgilendirse, o zaman yukarıdaki başlığın ‘parlamenter sistem’ ya da ‘Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ olup olmaması neyi değiştiriyor? Zaten sen bu yollardan hükümeti denetliyordun. Bunlar, pekala bu anayasada yer alabilir mi? Almasında ne mahsur var?” sorularını yöneltti.
Çiçek, konuşarak bir orta yol bulunabileceğini söyledi.
“ÇOK TEFERRUATLI OLMAYAN BİR ANAYASA YAPILMASI LAZIM”
Cemil Çiçek, mevcut anayasanın çok teferruatlı bir anayasa olduğunu dile getirerek, “Bana kalırsa mevcut kurumların çoğunu anayasa garantisi altına almanın bir anlamı yok. Pekala bunlar kanunla da düzenlenebilir. Niye anayasaya koyacağız? Herkes kendisini yaptığı hizmetlerden dolayı değil anayasada yer almış olmaktan dolayı önemser hale geldi.” yorumunu yaptı.
Ön yargılarla hareket edilmemesi gerektiğini; iyi niyetle yola çıkarak, geçmişte neden bir bütünlük içinde bunun yapılamadığına kafa yorulması gerektiğini söyleyen Çiçek, “Birbirimizi ileride suçlamak için gerekçe oluşturmak üzerine anayasa toplantıları yapmayalım.” ifadesini kullandı.
Eski TBMM Başkanı Çiçek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Benim şahsi kanaatim; yeni bir anayasa yapılacaksa herkesin dünkü ezberlerini biraz geride bırakması lazım. Zamanın ruhu nasıl bir anayasa yapılmasını gerektiriyorsa onu benimseyerek müzakere masasına oturmak gerekir. İlk başta 'Ben böyle istiyorum, yoksa ben yokum' tarzındaki bir inatlaşmayla bir anayasa metni yazmak gerçekten zor. Onun için isimlere takılmadan, madem ki Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin de aksayan yönleri var, bunu Sayın Cumhurbaşkanı'mız da kabul ediyor, o zaman belli konularda bir mutabakat temin edebilmek bakımından bir kapı aralanmış oluyor. Ön kabullerle bir müzakere açılacaksa bu çok doğru olmaz. Biz doğru bir şey yapalım.”
Uzlaşmanın bu topraklarda 85 milyonun birlikte yaşamasının ön şartı olduğunun altını çizen Çiçek, “Birlikte yaşayacaksak uzlaşmamız lazım.” dedi.
“KONUŞARAK BİR ORTA YOL BULUNABİLİR”
Cemil Çiçek, uzlaşma adına yapılabilecekleri örnekleriyle anlattı.
Millet İttifakı'nın “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nde denge ve denetlemede sıkıntı olduğuna” yönelik iddiasını hatırlatan Çiçek, “Parlamenter sistemde, hükümet kuruluyor, hükümet programı Meclis'te okunuyor. Bunu Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nde de Meclisin bilgisine sunmakta ne mahsur var? Bunun neresi Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne aykırı olur, neresi parlamenter sisteme aykırı olur? Bakanlar Kurulu kuruluyor, Meclis'in bilgisine sunuluyor, hükümet programıyla beraber oylama yapılıyor. Peki aynı şeyi bugünkü sistem içerisinde de yapsak, bunun neresinde Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne aykırılık var, neresinde parlamenter sisteme aykırılık var?” diye konuştu.
Parlamenter sistemde hükümetin gensoruyla denetlendiğini hatırlatan Çiçek, “Cumhurbaşkanına gensoru olmaz. Cumhurbaşkanı halktan güvenoyu aldığı için Meclis tarafından düşürülemez. Ama bakanlarla ilgili... Ne olacak bir bakan bir kısım tasarrufları sebebiyle kamuoyunda tepki topluyor, muhalefet de bu bakan düşsün istiyor, gensoru verilmesinde ne mahsur var? Geçmişte bu kötüye kullanıldı' filan diyorsak, o zaman bunun oylamasında bir kısım sınırlar koyabiliriz.” ifadelerini kullandı.
Meclisin dışlandığına yönelik iddiaları hatırlatan Çiçek, “Sayın Cumhurbaşkanı'mız, ‘mayıs ve ekim ayında her bakan ilgili komisyona gidecek, bakanlık çalışmalarıyla ilgili bilgi verecek’ dese, bakan da bilgilendirse, o zaman yukarıdaki başlığın ‘parlamenter sistem’ ya da ‘Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ olup olmaması neyi değiştiriyor? Zaten sen bu yollardan hükümeti denetliyordun. Bunlar, pekala bu anayasada yer alabilir mi? Almasında ne mahsur var?” sorularını yöneltti.
Çiçek, konuşarak bir orta yol bulunabileceğini söyledi.
“ÇOK TEFERRUATLI OLMAYAN BİR ANAYASA YAPILMASI LAZIM”
Cemil Çiçek, mevcut anayasanın çok teferruatlı bir anayasa olduğunu dile getirerek, “Bana kalırsa mevcut kurumların çoğunu anayasa garantisi altına almanın bir anlamı yok. Pekala bunlar kanunla da düzenlenebilir. Niye anayasaya koyacağız? Herkes kendisini yaptığı hizmetlerden dolayı değil anayasada yer almış olmaktan dolayı önemser hale geldi.” yorumunu yaptı.
Ön yargılarla hareket edilmemesi gerektiğini; iyi niyetle yola çıkarak, geçmişte neden bir bütünlük içinde bunun yapılamadığına kafa yorulması gerektiğini söyleyen Çiçek, “Birbirimizi ileride suçlamak için gerekçe oluşturmak üzerine anayasa toplantıları yapmayalım.” ifadesini kullandı.