Çavuşoğlu, El Cezire'ye verdiği mülakatta gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Suriye içinde çok farklı terörist grupların olduğunu belirten Çavuşoğlu, Türkiye'nin Afrin'de terör örgütlerine yönelik düzenlediği Zeytin Dalı Harekatı'nın oldukça başarılı olduğunu, mülteci ve ülke içinde yerlerinden edilmiş kişiler için güvenli bölge oluşturduğunu söyledi.
Çavuşoğlu, Afrin bölgesinde terör örgütü PYD/PKK'nın varlık gösterdiğini ve bu örgütün, Türkiye sınırına yönelik roketli saldırılarda bulunduğunu hatırlatarak, örgütün Türkiye'nin güvenliği ve sınırına ciddi tehdit oluşturduğuna dikkati çekti.
Türkiye'nin uluslararası hukuk ve Birleşmiş Milletler (BM) sözleşmesine uygun şekilde harekatı başlattığını dile getiren Çavuşoğlu, Türkiye'nin harekatla Suriye'yi işgal etme niyetini taşıdığı yönündeki iddiaların asılsız olduğunu vurguladı.
Bakan Çavuşoğlu, "Bölge ve ötesinde Suriye'nin toprak bütünlüğü ve egemenliğini Türkiye'den daha fazla destekleyen bir ülke yok. Soçi ve Astana'daki beyan ve ortak bildirilere bakarsanız bunu görürsünüz. Biz, ülkenin birliği ve toprak bütünlüğünden yanayız." dedi.
ABD ve bazı Avrupa ülkelerinin terör örgütü PYD/PKK'ya silah verdiklerine dikkati çeken Çavuşoğlu, "Özellikle terörle mücadelemiz başta olmak üzere çifte standardı her yerde görüyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye'nin ABD ya da Avrupa ülkelerinden herhangi bir müttefikiyle probleminin olmadığını dile getiren Çavuşoğlu, ABD'nin terör örgütü PYD/PKK'ya verdiği destek ve Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) elebaşı Fetullah Gülen'in iade edilmemesi gibi nedenlerden ötürü iki ülke arasında güven eksikliği olduğunun altını çizdi.
- "Türkiye, Halep'ten tahliyelere yardım eden tek ülkeydi"
Çavuşoğlu, Türkiye'nin bölgede oynadığı rolden rahatsızlık duyan bazı komşu ülkeler olduğunu belirterek, "Türkiye, Halep'ten sivil ve muhaliflerin tahliye edilmesine yardım eden tek ülkeydi. Biz, burada Rusya ile birlikte çalıştık ve Rusya, burada verdiği sözü yerine getirdi." dedi.
Suriye'de siyasi çözüme ulaşılmadan, sahada elde edilen herhangi bir başarının sürdürülebilir olmayacağını vurgulayan Çavuşoğlu, "İki tarafa da odaklanmak zorundayız. Astana ve siyasi süreç." şeklinde konuştu.
- "İlişkilerin normalleşmesi, hak ihlallerinin eleştirilmeyeceği anlamına gelmiyor"
Türkiye ve İsrail arasındaki ilişkiler hakkında değerlendirmelerde bulunan Çavuşoğlu, İsrail'in 31 Mayıs 2010'da Gazze'ye insani yardım götüren Mavi Marmara gemisine müdahale etmesinin ardından Türkiye'nin ortaya koyduğu 3 şartın İsrail tarafından yerine getirilmesiye ilişkilerin normalleştiğini hatırlattı. Çavuşoğlu, bu normalleşmenin, İsrail'in uluslararı hukuku ihlaline yönelik adımlarını Türkiye'nin eleştirmeyeceği anlamına gelmediğini vurguladı.
Çavuşoğlu, iki ülke arasındaki ilişkilerin sürdüğünü fakat İsrail'in Filistin'deki hak ihlallerini ve Doğu Kudüs'ün statüsünü ihlali devam ettirmesi durumunda ilerleyen zamanda ilişkilerin tekrar gözden geçirebileceği uyarısında bulundu.
ABD'nin Kudüs'ü İsrail'in başkenti ilan etmesi kararının ardından İslam İşbirliği Teşkilatının (İİT) 13 Aralık'ta İstanbul'da açıkladığı ve Doğu Kudüs'ü Filistin'in başkenti olarak kabul eden deklarasyonunun bazı Arap ülkelerince zayıf görüldüğü yönündeki iddiaların sorulması üzerine Çavuşoğlu, söz konusu deklarasyonun zayıf olmadığını vurguladı.
Çavuşoğlu, daha sonra Türkiye'nin girişimleriyle hazırlanan ve Trump'ın Kudüs kararını eleştiren karar tasarısının Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulunda kabul edildiğini ve Türkiye'nin bu yöndeki çabalarının süreceğini belirterek, İslam ümmetinin, hangi ülkenin ne şekilde meseleye yaklaştığının farkında olduğunu kaydetti.
- "Katar'a karşı uygulanan karar adil değil"
Bazı Arap ülkelerinin Katar'a uyguladığı abluka ve Türkiye'nin bu ülkeye verdiği desteğin sorulması üzerine Çavuşoğlu, "Katar'a karşı uygulanan karar adil değil. Biz bunu başlangıçta da söyledik." diye konuştu.
Çavuşoğlu, Katar'a karşı uygulanan abluka kararının siyasi olduğunu ve bu kararın bölgede herhangi bir ülkenin çıkarına hizmet etmediğinin altını çizerek, "Ümit ediyorum ki yakın zamanda bu durumun üstesinden gelecekler ve inanıyorum ki Suudi Arabistan, bu süreci yönetebilir ve üstesinden gelebilir." değerlendirmesinde bulundu.
Suriye içinde çok farklı terörist grupların olduğunu belirten Çavuşoğlu, Türkiye'nin Afrin'de terör örgütlerine yönelik düzenlediği Zeytin Dalı Harekatı'nın oldukça başarılı olduğunu, mülteci ve ülke içinde yerlerinden edilmiş kişiler için güvenli bölge oluşturduğunu söyledi.
Çavuşoğlu, Afrin bölgesinde terör örgütü PYD/PKK'nın varlık gösterdiğini ve bu örgütün, Türkiye sınırına yönelik roketli saldırılarda bulunduğunu hatırlatarak, örgütün Türkiye'nin güvenliği ve sınırına ciddi tehdit oluşturduğuna dikkati çekti.
Türkiye'nin uluslararası hukuk ve Birleşmiş Milletler (BM) sözleşmesine uygun şekilde harekatı başlattığını dile getiren Çavuşoğlu, Türkiye'nin harekatla Suriye'yi işgal etme niyetini taşıdığı yönündeki iddiaların asılsız olduğunu vurguladı.
Bakan Çavuşoğlu, "Bölge ve ötesinde Suriye'nin toprak bütünlüğü ve egemenliğini Türkiye'den daha fazla destekleyen bir ülke yok. Soçi ve Astana'daki beyan ve ortak bildirilere bakarsanız bunu görürsünüz. Biz, ülkenin birliği ve toprak bütünlüğünden yanayız." dedi.
ABD ve bazı Avrupa ülkelerinin terör örgütü PYD/PKK'ya silah verdiklerine dikkati çeken Çavuşoğlu, "Özellikle terörle mücadelemiz başta olmak üzere çifte standardı her yerde görüyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye'nin ABD ya da Avrupa ülkelerinden herhangi bir müttefikiyle probleminin olmadığını dile getiren Çavuşoğlu, ABD'nin terör örgütü PYD/PKK'ya verdiği destek ve Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) elebaşı Fetullah Gülen'in iade edilmemesi gibi nedenlerden ötürü iki ülke arasında güven eksikliği olduğunun altını çizdi.
- "Türkiye, Halep'ten tahliyelere yardım eden tek ülkeydi"
Çavuşoğlu, Türkiye'nin bölgede oynadığı rolden rahatsızlık duyan bazı komşu ülkeler olduğunu belirterek, "Türkiye, Halep'ten sivil ve muhaliflerin tahliye edilmesine yardım eden tek ülkeydi. Biz, burada Rusya ile birlikte çalıştık ve Rusya, burada verdiği sözü yerine getirdi." dedi.
Suriye'de siyasi çözüme ulaşılmadan, sahada elde edilen herhangi bir başarının sürdürülebilir olmayacağını vurgulayan Çavuşoğlu, "İki tarafa da odaklanmak zorundayız. Astana ve siyasi süreç." şeklinde konuştu.
- "İlişkilerin normalleşmesi, hak ihlallerinin eleştirilmeyeceği anlamına gelmiyor"
Türkiye ve İsrail arasındaki ilişkiler hakkında değerlendirmelerde bulunan Çavuşoğlu, İsrail'in 31 Mayıs 2010'da Gazze'ye insani yardım götüren Mavi Marmara gemisine müdahale etmesinin ardından Türkiye'nin ortaya koyduğu 3 şartın İsrail tarafından yerine getirilmesiye ilişkilerin normalleştiğini hatırlattı. Çavuşoğlu, bu normalleşmenin, İsrail'in uluslararı hukuku ihlaline yönelik adımlarını Türkiye'nin eleştirmeyeceği anlamına gelmediğini vurguladı.
Çavuşoğlu, iki ülke arasındaki ilişkilerin sürdüğünü fakat İsrail'in Filistin'deki hak ihlallerini ve Doğu Kudüs'ün statüsünü ihlali devam ettirmesi durumunda ilerleyen zamanda ilişkilerin tekrar gözden geçirebileceği uyarısında bulundu.
ABD'nin Kudüs'ü İsrail'in başkenti ilan etmesi kararının ardından İslam İşbirliği Teşkilatının (İİT) 13 Aralık'ta İstanbul'da açıkladığı ve Doğu Kudüs'ü Filistin'in başkenti olarak kabul eden deklarasyonunun bazı Arap ülkelerince zayıf görüldüğü yönündeki iddiaların sorulması üzerine Çavuşoğlu, söz konusu deklarasyonun zayıf olmadığını vurguladı.
Çavuşoğlu, daha sonra Türkiye'nin girişimleriyle hazırlanan ve Trump'ın Kudüs kararını eleştiren karar tasarısının Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulunda kabul edildiğini ve Türkiye'nin bu yöndeki çabalarının süreceğini belirterek, İslam ümmetinin, hangi ülkenin ne şekilde meseleye yaklaştığının farkında olduğunu kaydetti.
- "Katar'a karşı uygulanan karar adil değil"
Bazı Arap ülkelerinin Katar'a uyguladığı abluka ve Türkiye'nin bu ülkeye verdiği desteğin sorulması üzerine Çavuşoğlu, "Katar'a karşı uygulanan karar adil değil. Biz bunu başlangıçta da söyledik." diye konuştu.
Çavuşoğlu, Katar'a karşı uygulanan abluka kararının siyasi olduğunu ve bu kararın bölgede herhangi bir ülkenin çıkarına hizmet etmediğinin altını çizerek, "Ümit ediyorum ki yakın zamanda bu durumun üstesinden gelecekler ve inanıyorum ki Suudi Arabistan, bu süreci yönetebilir ve üstesinden gelebilir." değerlendirmesinde bulundu.