AK Parti İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Binali Yıldırım, AK Parti İl Başkanlığı önünde gazetecilere yaptığı açıklamada, 31 Mart seçimlerinin pazar günü İstanbul'da ve bütün Türkiye'de gerçekleştiğini hatırlattı.
Malatya'da gerçekleşen üzücü olay dışında, yurdun her tarafında büyük bir olgunlukla seçimleri gerçekleştirdiklerini kaydeden Yıldırım, "Seçimler gerçekleşti ama konuşulmaya devam ediyor. Bu da doğal bir şey. Çünkü anayasamızın 67. ve 79. maddeleri çok açık, diyor ki 'seçimler yargı yönetimi ve denetiminde yapılır.' Seçimin başlamasından bitimine kadar, yani seçim günü, seçimin düzen içinde yapılması ve yönetilmesiyle ilgili bütün işleri yapma, yaptırma görevi Yüksek Seçim Kurulu'na aittir. Seçim tamamlandıktan sonra seçimle ilgili bütün yolsuzlukları, şikayet ve itirazları incelemek, karara bağlamak görevi, Yüksek Seçim Kurulu'nundur. Çok açık. Yani seçim bitmiştir, şikayet, itiraz dönemi devam etmektedir." diye konuştu.
Yıldırım, bunun ilk defa gerçekleşen bir şey olmadığını, bugüne kadar bütün seçimlerde gerçekleştiğini anlatarak, birçok ilde, birçok ilçede, İstanbul'da olduğu gibi şikayet ve değerlendirme süreçlerinin devam ettiğini söyledi.
İlçe seçim kurullarında fedakarca, gece gündüz, gözünü kırpmadan çalışan memurlar, hakimler ve parti görevlileri olduğunu belirten Yıldırım, şöyle devam etti:
"Dolayısıyla seçimin patronu Yüksek Seçim Kurulu'dur. Artık seçimin sahibi, ne sayın Ekrem İmamoğlu'dur, ne de Binali Yıldırım'dır. Seçimin sahibi ve karar vericisi Yüksek Seçim Kurulu'dur. Bir kere Sayın İmamoğlu'nun bu gerçeği görmesi, kabul etmesi gerekir. Ben ilk gün çok açık bir şekilde söyledim. Mazbata kime verilirse başkan odur. Ben şimdi soruyorum, Sayın İmamoğlu elinde mazbatan var mı? Yok. O halde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı yazarak, sağa sola gitmen, orada burada hava atmanın ne anlamı var. İstanbul halkı kararını vermiştir ve bu karar Yüksek Seçim Kurulu tarafından açıklanacaktır. Bu karar açıklanmadan, itiraz süreçleri karara bağlanmadan sorumsuzca davranmak, toplumu germek ülkeye zarar verir, millete zarar verir. Her şeyden önce adayın kendisine de zarar verir."
"(SOKAĞI HAREKETLENDİRECEĞİZ) İMASI YAPMAKTAN VAZGEÇİN"
Binali Yıldırım, İstanbul gibi bir şehri idare edecek insanların daha olgun, daha sorumlu davranmasının beklendiğini vurgulayarak, "Gördüğüm kadarıyla bir sabırsızlık hali vardır. 'Bir an önce mazbatamı verin', 'Hukuki süreçler ne canım', 'İşte seçildik, kazandık...' Sanki benim iki katım oy almış, seçimi kazanmış da biz oyalamak, 3 gün 5 gün daha zaman kazanmak için burada bir pozisyon alıyoruz. Bunu şiddetle kınıyorum ve İstanbul halkının bize oy versin, vermesin her bir hemşehrimin oyunun doğru yere gittiğini gittiğini tespit etmek, ortaya çıkarmak benim vicdan borcumdur, namus borcumdur. Bunu sonuna kadar yapacağım. Sonuç ne olursa olsun, ben kimin kazandığına bakmıyorum, verilen oyun zayi olmasının önlenmesi gibi bir sorumluluk taşıyorum. 15 milyon İstanbulluya böyle bir görevim var. İster rakibime, ister bana oy vermiş olsun, bu oyun yerini bulduğundan emin olmamız lazım. Şu anda yapılan işlem de bundan ibarettir." ifadelerini kullandı.
Bu gerçeği Sayın Ekrem İmamoğlu'nun görmesi ve bu sorumluluk içerisinde hareket etmesini İstanbul halkının beklediğini aktaran Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Dışarıdaki, başka ülkelerdeki belediye başkanlarına tebrik ettirmek, aratmak, uluslararası baskı yapmaya çalışmak, dış ülkelerden destek mesajları talep etmek, almak Türk milletinin sinirini bozmaktadır. Açık konuşuyorum. Bu milletin sinirini bozmaya hakkınız yoktur. Bu millet farklı düşünebilir, iç siyasette birbirine rakip olabilir ama ülkemiz üzerinde burayı bir Venezuela gibi bir havaya sokmak isteyenlere karşı da bütün ayrılıklarımız bir tarafa gider ve bir tek yumruk olarak dururuz. Türk halkının sinirlerini bozmayın. Sokağı hareketlendireceğiz iması yapmaktan vazgeçin. Hukuka saygılı olun ve sürecin sonlanmasını sükunetle bekleyin. Benim söyleyeceğim budur.
İmamoğlu, ilk gün söylemiştir 'En güvendiğim yer Yüksek Seçim Kurulu.' Madem, Yüksek Seçim Kurulu'na güveniyorsan onun kararını bekleyip, Yüksek Seçim Kurulu'nun mazbatayı vermesini bekleyeceksiniz. Bundan başka yapacak bir şey yok. O aşamada yapacağın her şey kendine de zarar vermektedir, İstanbul'a da zarar vermektedir, ülkeye de zarar vermektedir. Kendisinden daha tecrübeli bir siyasetçi olarak, bir devlet adamı olarak benim kendisine önerim budur. Şu aşamada başka yollara başvurmak, fevkalade rahatsız edicidir ve bunun ülkemize hiçbir yararı yoktur. Cumhuriyet Halk Partisi'ne de yararı yoktur."
"BU ÇELİŞKİNİN ORTADAN MUTLAKA KALKMASI LAZIM"
Yıldırım, Kemal Kılıçdaroğlu'nun da bu mealde bir açıklama yaptığını ifade ederek, "Bu da fevkalade talihsiz bir açıklamadır. Hukuk devleti herkese lazım. Hukukun içinde kalmayı sürekli vurgulayan Sayın Kılıçdaroğlu da 'Niye bu süreç tamamlanmıyor?', 'Niye bu kadar uzadı?' gibi anlamsız laflar etmektedir. Bu da fevkalade yadırganacak bir durumdur." dedi.
Süreç tamamlanıp mazbata verilmesi durumunda ilk önce tebrik edecek olanın kendisi olduğunu belirten Yıldırım, "Bunu da bilmesini isterim ama tersi gerçekleşirse aynı davranışı, aynı tutumu da kendisinden beklemek hakkımdır." değerlendirmesini yaptı.
Binali Yıldırım, "Partimiz, il teşkilatımız, il başkanımız başta olmak üzere, partimizin bütün yetkili kurulları bu hukuk sürecini, partimizin haklarını, seçmenin haklarını, adayın haklarını korumak için gayet tabii sonuna kadar kullanacaklardır. Kaldı ki CHP de aynı şeyi yapmaktadır. Yani Sayın İmamoğlu bir şey konuşuyor, parti teşkilatı başka şey yapıyor. Onlar da itiraz ediyorlar. Demek ki bu süreç sadece AK Parti'yi bağlamıyor. Aynı zamanda Cumhuriyet Halk Partisi'ni de bağlıyor. Bu çelişkinin de ortadan mutlaka kalkması lazım. Bir kafa karışıklığıdır gidiyor, karşı tarafta. Allah sonunu hayır etsin." şeklinde konuştu.
Bir gazetecinin "Ekrem İmamoğlu'nun 'İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı' sıfatıyla Anıtkabir'i ziyaret etmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?" şeklindeki sorusuna Yıldırım, "Bunlar fevkalade yanlış şeyler. Gidip Atatürk'ü tabii ki herkes ziyaret edebilir. Anıtkabir'deki deftere İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı diye yazmak, akla ziyan bir iştir. Sabret kardeşim, 3-5 gün sonra hakkınsa zaten bu unvanı alacaksın. İstediğin kadar, istediğin yere git. İstersen Sultanahmet Meydanı'na çık 'Ben belediye başkanı oldum' diye bağır. Kim ne diyecek? Tebrik ederiz, o kadar ama şu yapılan işler, talip olduğu görevin ciddiyetiyle, ağırlığıyla bağdaşmamaktadır. Bunu şunun için söylüyorum, bir kez daha tekrar ediyorum. Gören de zanneder ki iki kat oy almışın. Binde 2 oy farkından bahsediyoruz. 8,5 milyon oyda binde 2'den bahsediyoruz. Bunun ne anlama geldiğini İstanbulluların ferasetine bırakıyorum." cevabını verdi.
"İlçelerdeki oy sayım işlemlerinde gelinen durum nedir?" şeklindeki soru üzerine Yıldırım, "Bilgiler geldikçe, değerlendirmeler geldikçe her an değişiyor. Burada sadece bizim lehimize olanlar sayılmıyor. Rakibin hakkı olanlar da ortaya çıkıyor. Toplanıyor, çıkarılıyor kalan kimin hesabına yazılacaksa yazılıyor. Dolayısıyla tek taraflı bir süreç değil bu. Bizim üç beş oy eksiğimiz var diye yapılmış bir iş değil bu. Bilinmesinde fayda var." diye konuştu.
"TEŞEKKÜR ETMEYİP 'ÜZGÜNÜZ' MÜ YAZACAĞIZ"
Seçimden sonra asılan teşekkür afişleriyle ilgili soruya da Yıldırım, "Bugün de CHP'nin pankartlarını gördüm. Seçimden sonra İstanbullulara teşekkür etmenin anlaşılmayacak nesi var? 181 meclis üyesi ittifak olarak olarak kazanmışız, karşı taraf 130 tane kazanmış. Ezici çoğunlukla mecliste farkımız var. İlçelerin 25 tanesini kazanmışız. CHP ve ittifakı 14 ilçe kazanmış. Bunun için teşekkür etmeyeceğiz de 'üzgünüz mü' yazacağız?" yanıtını verdi.
Yıldırım, "Seçim sonrası bazı bakanlarla neden görüştüğü" şeklindeki soruyu, "Bakanlarla görüşmek yasak mı? Ben AK Parti'nin genel başkanlığını yapmış biriyim, Başbakanlığını yapmış biriyim. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı olmuşum. Gayet tabii ki seçimlerle ilgili süreci aramızda her an değerlendiririz. Bundan doğal bir şey var mı?" diye yanıtladı.
"SABRET, YATACAĞIZ, KALKACAĞIZ HER ŞEY ORTAYA ÇIKACAK"
Oyların yeniden sayılması ile sonuçların iki parti lehine de değişebileceğine vurgu yapan Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Burada bazen bizim lehimize oluyor. Bazen de Sayın İmamoğlu'nun tarafına yazılıyor. Dolayısıyla bu hataları düzeltme. Usulsüzlük, yolsuzluk varsa, kasıtlı yapılan işler varsa bunlara da bakılıyor. Bütün bu sayım, döküm işinin özü budur. Gerçeği ortaya çıkarmak, İstanbullu tatil gününde evinden kalktı gitti, oy verdi. Şundan emin olması lazım 'Benim oyum yerini buldu.' Bunu sağlamak benim görevimdir hem de bütün adayların görevidir. Ekrem İmamoğlu başta olmak üzere. Olay böyleyken bunu yok sayıp, 'Aman verin, Mazbatam nerede? Ben başkan oldum, Ben başkan oldum.' Ya bırak kardeşim daha işin başındayız. Olursan, Allah selamet versin. Allah nasip ederse projelerini de yaparsın, biz de memnun oluruz, takip ederiz. Sabret, yatacağız, kalkacağız, yatacağız, kalkacağız, yatacağız, kalkacağız sonra her şey ortaya çıkacak. Ne bu telaş? Hakikaten hayretle izliyoruz."
"TÜRKİYE, DERSİ MİLLETTEN ALIR"
Yıldırım, sayım işlemlerinin CHP'nin talebi üzerine durdurulmasına da değinerek, şunları söyledi:
"Bu hukuki bir süreç. Durdurulunca bir sonraki adım Yüksek Seçim Kurulu. YSK'ya partimiz müracaat etti. Bu işlemin doğru olmadığı yönünde karar verdi YSK ve bugün sayımlar kaldığı yerden devam etmeye başladı. Her yanlışın bir düzeltme şekli vardır. Bu seçimler sonrası yapılan işlemle normal hukuk davaları arasında bir fark yoktur. Bütün hukuki yollar, kademe kademe nasıl izleniyorsa bugün de yapılan odur. Biz, YSK'nın hem geçmiş dönemde hem de bu seçimde başarılı bir şekilde süreçleri yönettiğini ve tüm dünyada takdirle karşılandığını biliyoruz. Tecrübe ile sabittir. Seçim sürecini tenkit edenler şunu söyleyemiyor 'Türkiye'de, İstanbul'da seçimlerle ilgili şeffaflık yok, demokratik bir seçim olmadı.' kimse diyemiyor. Bu çok önemli. Sadece adaydan yana, bazı adaylardan yana taraf olunuyor. Bunu anlayabilirim. Bir şey demem ama kimse bizim işlerimize burnunu sokmasın, kendi işine baksın. ABD sözcüsü bize laf yetiştireceğine nasıl Sayın Trump'ın seçimi son 3 eyalette yeniden yapılan sayımla elde ettiğini unutmasın. Unutmuş gibi gözüküp bize ders vermeye kalkıyorlar. Türkiye'nin bu derslere ihtiyacı yok. Türkiye, dersi milletten alır. Millet de dersini verir. Dersine de çalışır."
"İBB'den dosya kaçırılıyor mu?" şeklinde soru üzerine Yıldırım, "İnternet, bilişim çağındayız. Kimsenin dosya kaçırdığı yok. Kaldı ki mevcut başkan yerindedir. Uysal bu konuyla ilgili gerekli cevabı vermiştir. Böyle bir şey yoktur. Bu da yine kafa karıştırmaya, halkı galeyana getirmeye ve gerginlik çıkarmaya yönelik bir söylemden ibarettir. Gaza gelmesin, aklı selimle hareket etmesini kendisine öneriyorum. Süreçte az bir zaman kalmıştır. Tamamlanacaktır. Bugün Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu da bir açıklama yaptı. 'Herkesin itiraz hakkı vardır.' dedi. Herkes hukuku işaret ediyor. Herkes hukukun verdiği kararlara saygı duymasını, riayet etmesini bekliyor." dedi.
Yıldırım, açıklamasını İstanbullulara kendisine verdiği destekten dolayı teşekkür ederek tamamladı.
Binali Yıldırım'ın basın açıklamasına, AK Parti genel başkan yardımcıları Mahir Ünal, Fatma Betül Sayan Kaya, Ali İhsan Yavuz ve Erkan Kandemir ile AK Parti İstanbul İl Başkanı Bayram Şenocak ve parti yetkilileri de eşlik etti.