CHP Zonguldak Milletvekili Mehmet Haberal, partisinin Zonguldak İl Başkanı Halil Furat'ı ziyaret ederek, partililerle bayramlaştı.
Burada bir gazetecinin, "Milletvekili yeminini ne zaman yapacaksınız" sorusuna Haberal, "Bu TBMM'nin görevidir. TBMM ne karar verirse o çerçevede yaparlar. Şu anda yetkili makam TBMM'dir. Şu anda Zonguldak halkını temsil ediyorum. Vatandaşlarımıza teşekkür ediyorum. Şehri temsil etmekten mutluluk duyuyorum. Diğer işler formalite işlerdir. Çalışmanın kuralları var. Dolayısıyla CHP'nin Zonguldak'ı temsil eden iki milletvekili var" yanıtını verdi.
Haberal, gazetecilerin, "Devletin zirvesi mahkemenin kararlarından dolayı üzüntülerini dile getiriyor. 'Yargıtay karar verene kadar suçsuzdurlar' şeklinde ifade kullanıyorlar" demesi üzerine, şöyle konuştu:
"Mahkemelerin arkasında yazıyor. 'Adalet mülkün temelidir', aslında adalet yüceler yücesi Allah'ın emridir. Adalet aynı zamanda devletin de temelidir. Adaletin, adil bir şekilde bir ülkede dağılımı sağlanmıyorsa orada ciddi sıkıntılar vardır. Adaletin ve hürriyetin olmadığı ülkelerde mutluluk olmaz. İnsanların en önemli haklarından bir tanesi hürriyet ve özgürlüktür."
'4 YILIMI GERİ GETİRMEK MÜMKÜN MÜ?'
İnsanların hakkı olan şeylerin kısıtlanmaması gerektiğine dikkati çeken Haberal, şunlar kaydetti:
"Suç varsa ceza olmalıdır. Ben Mehmet Haberal olarak suç mu işledim cezasını veriniz ki başkaları aynı suçu işleyip mağdur olmasın. Benim suçum ne? Adını koyacaksınız. 13 Nisan 2009 bu yana hep sordum. Suçum ne? Suçumu söyleyin cezamı da verin. Dolayısıyla adaletin olmadığı, insanların yaşamını tutsak hale getirecek ortamlarda elbette sıkıntılar vardır. İki şey vardır geriye gelmez. İnsan hayatı ve zamandır. Benim 4 yıl 4 ayımı geri getirmek mümkün mü? Değil. Burada ciddi bir sıkıntı ve yanlışlık var. Şu anda ülkemiz bir süreçten geçiyor. Bunu bir an önce çözmek durumundayız. Biz çözeceğiz. Bunu yaparken de birbirimizle kavga ederek, kırarak değil. Beraberce çözmek durumundayız. Eğer bir yerde haksızlık varsa bunların başında adalet geliyor. Bu bir yanlışlıktır. Bunları araştırmak zorundayız. Ben oradan çıktım ama şu anda o ortamda yaşıyorum. Demir kapı, demir kapı. Günde iki kez açılıyor. Bu çok ağır bir ortamdır. Hepimiz insanız ,hata işleyebiliriz."
'BİR AY YARGILAMA ZULÜM SAYILIRDI'
Mahkeme de hakimlere "sizin karşınıza gelen birinin suçu mu var lütfen cezasını verin ama suçunu söyleceksiniz" şeklinde konuştuğuna vurgu yapan Haberal, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Geçen yıl '3. paket' diye bir yasa çıkarıldı. Orada diyor ki; tutuklama istisnaidir. Dolayısıyla böyle bir istisnai durum söz konusuysa o zaman siz cezasını verin. Hekimlerin ve hakimlerin hedefi, insanları toplumlara kazandırmak olmalı ama bugün maalesef cezaevlerinde tecrit ediliyor. Biz tecrit edildik. Amaç insanları topluma kazandırmak olmalı. Kanuni döneminde bir ay süren yargılama zulüm kabul edilmiş. Bugünü ben milletimizin ve sizlerin takdirine bırakıyorum."
Burada bir gazetecinin, "Milletvekili yeminini ne zaman yapacaksınız" sorusuna Haberal, "Bu TBMM'nin görevidir. TBMM ne karar verirse o çerçevede yaparlar. Şu anda yetkili makam TBMM'dir. Şu anda Zonguldak halkını temsil ediyorum. Vatandaşlarımıza teşekkür ediyorum. Şehri temsil etmekten mutluluk duyuyorum. Diğer işler formalite işlerdir. Çalışmanın kuralları var. Dolayısıyla CHP'nin Zonguldak'ı temsil eden iki milletvekili var" yanıtını verdi.
Haberal, gazetecilerin, "Devletin zirvesi mahkemenin kararlarından dolayı üzüntülerini dile getiriyor. 'Yargıtay karar verene kadar suçsuzdurlar' şeklinde ifade kullanıyorlar" demesi üzerine, şöyle konuştu:
"Mahkemelerin arkasında yazıyor. 'Adalet mülkün temelidir', aslında adalet yüceler yücesi Allah'ın emridir. Adalet aynı zamanda devletin de temelidir. Adaletin, adil bir şekilde bir ülkede dağılımı sağlanmıyorsa orada ciddi sıkıntılar vardır. Adaletin ve hürriyetin olmadığı ülkelerde mutluluk olmaz. İnsanların en önemli haklarından bir tanesi hürriyet ve özgürlüktür."
'4 YILIMI GERİ GETİRMEK MÜMKÜN MÜ?'
İnsanların hakkı olan şeylerin kısıtlanmaması gerektiğine dikkati çeken Haberal, şunlar kaydetti:
"Suç varsa ceza olmalıdır. Ben Mehmet Haberal olarak suç mu işledim cezasını veriniz ki başkaları aynı suçu işleyip mağdur olmasın. Benim suçum ne? Adını koyacaksınız. 13 Nisan 2009 bu yana hep sordum. Suçum ne? Suçumu söyleyin cezamı da verin. Dolayısıyla adaletin olmadığı, insanların yaşamını tutsak hale getirecek ortamlarda elbette sıkıntılar vardır. İki şey vardır geriye gelmez. İnsan hayatı ve zamandır. Benim 4 yıl 4 ayımı geri getirmek mümkün mü? Değil. Burada ciddi bir sıkıntı ve yanlışlık var. Şu anda ülkemiz bir süreçten geçiyor. Bunu bir an önce çözmek durumundayız. Biz çözeceğiz. Bunu yaparken de birbirimizle kavga ederek, kırarak değil. Beraberce çözmek durumundayız. Eğer bir yerde haksızlık varsa bunların başında adalet geliyor. Bu bir yanlışlıktır. Bunları araştırmak zorundayız. Ben oradan çıktım ama şu anda o ortamda yaşıyorum. Demir kapı, demir kapı. Günde iki kez açılıyor. Bu çok ağır bir ortamdır. Hepimiz insanız ,hata işleyebiliriz."
'BİR AY YARGILAMA ZULÜM SAYILIRDI'
Mahkeme de hakimlere "sizin karşınıza gelen birinin suçu mu var lütfen cezasını verin ama suçunu söyleceksiniz" şeklinde konuştuğuna vurgu yapan Haberal, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Geçen yıl '3. paket' diye bir yasa çıkarıldı. Orada diyor ki; tutuklama istisnaidir. Dolayısıyla böyle bir istisnai durum söz konusuysa o zaman siz cezasını verin. Hekimlerin ve hakimlerin hedefi, insanları toplumlara kazandırmak olmalı ama bugün maalesef cezaevlerinde tecrit ediliyor. Biz tecrit edildik. Amaç insanları topluma kazandırmak olmalı. Kanuni döneminde bir ay süren yargılama zulüm kabul edilmiş. Bugünü ben milletimizin ve sizlerin takdirine bırakıyorum."