MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında konuştu.
Bahçeli, sistem tartışmalarının siyaseti tıkaması durumunda, rejim krizine dönüşebileceği uyarısında bulundu.
Cumhurbaşkanı’nın halk tarafından seçilmesiyle birlikte anayasal yetki ve sınırlarının devamlı tartışma konusu yapıldığını anımsatan Bahçeli, "Türkiye, bir hukuk devletidir. Hukukun üstünlüğü herkes, her mevki ve makam sahibi için bağlayıcı, kapsayıcı ve zorlayıcı niteliktedir. Ve de Cumhurbaşkanı yasalara ve Anayasaya uymak mecburiyetindedir. Hiç kimse kendisini hukukun önünde ve üstünde göremeyecektir" diye konuştu.
"Türkiye’nin yeni bir toplum sözleşmesine ihtiyacı vardır ve sorumluluk hepimizin sırtındadır" diyen Bahçeli, şunları söyledi:
"Bize göre, bilhassa 15 Temmuz’dan sonra bu ihtiyaç acil bir hal almıştır. Türkiye’de hiçbir şey, 14 Temmuz’daki gibi olmayacak, olamayacaktır. Milletimizin yeni bir soluğa, yeni bir hukuki mutabakata yönelik çağrı ve talebi hissedilir ölçüde fazladır. Bunu görmezden gelemeyiz, kulağımızın üstüne yatamayız.
MHP, anayasanın tadilatına veya yeniden yazımına başından beri sıcak ve olumlu bakmaktadır. Bizim anayasaya bakışımız da herhangi bir değişiklik, bir sapma veya farklı bir anlayışa savrulma yoktur. Dün ne söylemişsek bugün de aynı çizgideyiz. Dün nerede duruyorsak bugün de aynı noktadayız. Özellikle Anayasanın ilk 4 maddesinin değişmemesi, değiştirilmesinin dahi teklif edilmemesi hususundaki ısrarımızı kayıtsız şartsız muhafaza ediyoruz.
15 Temmuz’dan sonra oluşturulan komisyon 7 maddelik mini anayasa değişiklik paketini hazırlayarak genel başkanlara sunmuştur. Daha önce üzerinde uzlaşılan 60 maddelik değişiklik de dikkate alındığında yeni bir anayasa çerçevesinde önemli ve kayda değer bir aşamaya gelindiği görülebilecektir. MHP, millet yararına olduktan sonra her zaman, her zeminde uzlaşmadan, konuşmadan yanadır."
"ANAYASA ÇİĞNENMEKTE VE SUÇ İŞLENMEKTEDİR"
Cumhurbaşkanı'nın seçildiği andan itibaren "Anayasanın amir hükümlerini özüne ve ruhuna aykırı olarak yorumladığını; Anayasanın vermediği yetkileri kendisinde hak gördüğünü; partili Cumhurbaşkanı gibi davrandığını; tarafsızlığına gölge düşürecek şekilde hareket ettiğini ve yetkisini aştığını; siyasi propagandalara katıldığını, AK Parti lehine oy istediğini; siyasi polemiklere katılmış, fiilen hükümet başkanı gibi hareket ettiğini" öne süren Bahçeli, "Şu anda Anayasa çiğnenmekte ve suç işlenmektedir. Fiili durumla hukuki gerçek taban tabana zıtlık içermektedir" değerlendirmesinde bulundu.
Ülkede hukuksuz, kanunsuz ve Anayasaya tamamen aykırı bir yönetim modelinin tecelli ettiğini" öne süren Devlet Bahçeli, Türkiye’nin mukavemetinin bu nedenle esneyip, zayıfladığını vurguladı.
Bahçeli, "Anayasanın nasıl değiştirileceği, anayasal hükümlerle belirlenmiştir ve bu kesindir. Filli durum ve dayatmalarla Anayasanın değişeceğini iddia etmek, Anayasayı rafa kaldırmak eğer gaflet değilse vahim bir art niyetlilik ve sinsi bir tezgahtır" dedi.
"BİZCE EN DOĞRU OLANI..."
"Türkiye Cumhuriyeti’nin beka mücadelesi verdiği bugünlerde, siyasi iktidarın ve devletin en tepesinde bulunan Cumhurbaşkanının hukukla ters düşmesi geleceğimiz açısından çok mahsurlu, çok tehlikelidir" ifadesini kullanan Bahçeli, bu açık tehlikenin bertaraf edilebilmesi için iki alternatif yol bulunduğunu dile getirdi. MHP Genel Başkanı Bahçeli, şunları kaydetti:
"Bunlardan birincisi ve bizim açımızdan da en doğru, en sağlıklı olanı, Sayın Cumhurbaşkanı’nın fiilli başkanlık zorlamasından vazgeçmesi, yasa ve anayasal sınırlarına çekilmesidir. Şayet bu olmayacaksa, ikinci olarak, fiili durumun hukuki boyut kazanabilmesinin süratle yol ve yöntemlerinin aranmasıdır.
Dünyanın hiçbir medeni ve demokratik ülkesinde her gün suç işleyen bir yönetim ve iktidar yapısı görülemeyecek, bundan bahsedilemeyecektir. Bu durum karşısında, AKP başkanlık sistemiyle ilgili inadını sürdürecekse yine karşımıza iki seçenek çıkacaktır: İlk olarak AKP, hazırda tuttuğu veya üzerinde çalıştığı bir anayasa hazırlığı varsa, mutabık kalınan daha önceki maddeleri de ihtiva etmek kaydıyla TBMM’ne getirmelidir. Milletvekilleri, ilkeleri ve inançları doğrultusunda vicdanlarının sesini dinleyerek oy kullanacaklar, bir karara varacaklardır. İkinci olarak bu anayasa değişiklik teklifi TBMM Genel Kurulunda ya 367 sınırını aşarak kanunlaşacaktır ya da 330 eşiğinin üstünde kalarak referandum yoluyla milletin kararına sunulacaktır. MHP, Türk milletinin vereceği her karara saygılı ve bağlıdır. Bizim tercihimiz her zaman olduğu gibi parlamenter sistemin devamı, güçlendirilmesi, reforma tabi tutulmasıdır. Ancak milletimiz aksini söyleyecek olursa buna da diyeceğimiz herhangi bir şey doğal olarak bulunmayacaktır.
Türkiye’nin yasa ve Anayasaya uymayan yönetim yapısının derhal düzeltilmesini, hukukun tam manasıyla egemen kılınmasını öncelik görüyoruz. Egemenliğin sahibi aziz milletimiz aynı zamanda son sözün de sahibidir. Buna inancımız tamdır. Millet ne derse odur, neye karar verirse boynumuz kıldan incedir. Bizim başkanlık sistemine yönelik kuşku, eleştiri, çekincelerimiz bilinmektedir. Merhum Başbuğumuz Türkeş Bey’in Dokuz Işık isimli eserinde dile getirdiği görüşleri de ortadadır. Elbette dönemsel şartlar gereğince başkanlık sistemini savunması, konjonktürel gelişmelerin, stratejik düşüncesinin ve toplumsal ihtiyaçların doğal bir yansımasıdır. Ancak daha sonra da parlamenter sistemle ilgili görüşe dönüş yaptığı bilinmektedir. Türkiye’nin nasıl ve hangi sistemle yönetileceğiyle ilgili muamma bize göre kapanmalı, bu iş kökünden bitirilmelidir.
Bugün milletimizle ve siyasi muhataplarımızla paylaştığımız değerlendirmelerimizin tüm yönleriyle tartışılmasını, ortak akıl ve sağduyunun rehberliğinde başkanlık mı parlamenter sistem mi sorusunun kalıcı şekilde cevaplandırılmasını diliyorum."
Bahçeli, terörün Türkiye’yi her gün vurduğunu, Durak Jandarma Kontrol noktasına tam 5 ton bomba yüklü kamyonetle saldırıldığını anımsattı.
Benzerlerine Ortadoğu’da tesadüf edilen bu eylem türünün son zamanlarda Türkiye'de sıklaşmasının milleti kara kara düşündürdüğünü ifade eden Bahçeli, "Bombalar ülkeye nasıl sokulmaktadır, patlatılmak üzere nerede saklanmaktadır Türkiye’nin her yerine bomba yerleştirildiğini Oslo’da itiraf eden memurlar, geceleri rahat ve vicdanen müsterih şekilde uyuyabilmektedir Merak ediyoruz, bu istihbarat ne yapmakta, neyle meşgul olmaktadır?" diye sordu.
Bahçeli, beklemeye tahammül kalmadığını, milletin infial halinde olduğuna dikkati çekerek, "20 Temmuz 2015’ten beri 516 askerimizi, 333 polisimizi, 52 korucumuzu, 31 memurumuzu, 600 sivil vatandaşımızı teröristlerin menfur saldırı ve suikastları neticesinde kaybettik. Bu süre zarfında 2 bine yakın askerimiz, bin 600’e yakın polisimiz, 4 bine yakın sivil vatandaşımız da yaralandı. Hiçbir vicdan ve insaf sahibi insan bu kara tablonun izah ve açıklamasını yapamayacaktır" ifadelerini kullandı.
"Dün analar ağlamayacak diyorlardı, oysa bugün bir millet hüngür hüngür ağlamaktadır. Çözüm diyorlardı, barış türküleri söylüyorlardı, fakat ne çözüm oldu, ne de barışın sesi duyuldu. Terörizmin dehşeti 79 milyon Türk vatandaşına hayatı zindana çevirdi." diyen Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
"15 Temmuz'dan itibaren FETÖ’yle amansız mücadele edilmektedir. Kararlı, haklı ve son derece doğru şekilde FETÖ’cülerin üzerine gidilmektedir. Devlet ve toplum hayatının her hücresine yerleşmiş FETÖ’cülerin ayıklanması için olağanüstü şartlarda emek ve çaba sarfedilmektedir. MHP olarak bu sürece elbette destek veriyor, makul ve meşru görüyoruz. Ancak FETÖ’yle yapılan mücadelenin, FETÖ’cülere yönelik cezri, cebri ve yıldırıcı tedbirlerin aynısının PKK’lılara da uygulanmasını tutarlılık gereği istiyor, bunu bekliyoruz.
Patlayan bombalara Ankara’dan alkış tutan, İzmir’den tezahürat yapan, Mersin’den el sallayan terör yedeklerine, terörist sevicilere hak ettikleri dersi vermek hükümet ve devletin namus borcudur. PKK’ya destek veren memurlar, işadamları, sivil toplum kuruluşları, medya organları ne zaman hak ettiğini bulacaktır PKK saldırılarını açık veya gizli övenlerin yakasından ne zaman tutulacaktır PKK’lı diye açığa alınan öğretmenlerin, suçu somut olarak tespit edilen bölücülerin devletle bağının kesilmesi için daha neyin olması beklenmektedir?
''PKK DEMEK FETÖ DEMEKTİR''
FETÖ’ye ceberut kesilenler, sıra PKK’ya gelince niçin suspustur PKK demek FETÖ demektir. FETÖ, bölücü hainlerin ikizi, eylem yoldaşıdır. Bunlar terörizmin Türkiye’yi yıkmaya çalışan maşalarıdır. Ve bu iki Türkiye düşmanı örgütün kaynaklarının kurutulması, destekçilerinin tasfiyesi, işbirlikçilerinin sökülüp atılması ertelenmeden, sürüncemeye bırakılmadan gerçekleştirilmelidir. PKK, FETÖ’nün 15 Temmuz’da başaramadığı çözülmeyi tamamlamak, dağılmayı temin etmek için çırpınmaktadır. Hükümete sesleniyorum, arkanızda milletin yardım ve duası vardır. Yanınızda MHP desteği hazırdır. O halde ne duruyor, ne oyalanıyorsunuz Ellerine kına çalıp davul zurnayla uğurlanan kahramanlarımızın, salayla baba ocaklarına dönmesine tahammülümüz kalmamıştır. Sayın Cumhurbaşkanı, Sayın Başbakan, Türkiye’ye meydan okuyan insanlığın yüz karalarını bu milletin kahır ve azametiyle tanıştırmak için acele ediniz, elinizi çabuk tutunuz. Türk milletini infazla görevlendirilmiş terör cellatlarını, bunları silahlandıran, yemleyen, pışpışlayan arkalarındaki güçleri rezil etmek, yenilgiye uğratmak artık bir vatan görevidir."
"AŞİRET TEMSİLCİLERİNİ İÇTENLİKLE KUTLUYORUM"
Devlet Bahçeli, hem korkuya hem de korku tüccarlarına el ele, gönül gönüle, tam bir kenetlenmeyle hadlerinin bildirilmesi gerektiğini dile getirerek, "Hainlerin temizliği, ihanetin tenkili için gün bugündür. Dünyanın beşten büyük olduğunu söyleyelim ama Türkiye’nin terörden daha büyük olduğunu dosta da düşmana da hem söyletelim hem de yüzlerine haykıralım" dedi.
Türkiye’nin ateşle imtihan edildiği günlerde, Van’da bir araya gelip PKK’yı lanetleyerek "devletin yanındayız" mesajı veren Doğu ve Güneydoğu’daki 16 ilden 181 aşiret temsilcisini de içtenlikle kutladığını belirten Bahçeli, "Bölge insanımızın tercümanı olan ve cesur bir çıkışla yüreklere su serpen bölgenin ileri gelenlerini ayrım yapmaksızın kucaklıyorum. Kürt kökenli kardeşlerim, PKK’nın kanlı saldırılarından ziyadesiyle muzdarip, en fazla şikayetçi olan insanlarımızdır. Hiçbir Kürt kökenli kardeşimin, elinde silah ve bombayla devlete hücum eden, askerimize, polisimize, korucumuza ve masum vatandaşlarımıza kıyan, kurşun sıkan kiralık çete PKK’yı arkalaması düşünülemeyecektir" diye konuştu.
"PKK, emperyalizmin iğrenç bir tetikçisidir. PKK, Kürt düşmanlarının, Türkiye’yi hazmedemeyen yedi düvelin, kokuşmuş bir taşeronudur." ifadesini kullanan Bahçeli, "Kürt kökenli kardeşlerim PKK’nın dümen suyuna girmez, hak yolundan dönmez, günaha ortak olmaz, oyuna gelmez. Devletin varlığına, milletin birliğine zincir vurmaya kalkışmış çürümüşlere, milli ruhu hafife alıp bağımsızlığımızı bozmaya, bin yıllık kardeşliğimizi boğmaya gayret eden batılın piyonlarına tek yürek, tek bilek, tek beden halinde karşı çıkacağız" değerlendirmesinde bulundu.
BAHÇELİ, SORULARI YANITLADI
Bahçeli, partisinin grup toplantısının ardından bir gazetecinin, YSK'nın filigranlı pusula basmasının erken seçim tartışmalarına yol açtığını hatırlatması ve erken seçim olup olmayacağını sorması üzerine, "Olağanüstü hal döneminin yaşandığı bir ortamda seçimden bahsetmek Türkiye'yi daha karmaşık hale getirmek demektir. Bu görüşü ortaya koyanlar istikrarsızlığı savunanlardır" dedi.
"Anayasa değişikliği konusunda referanduma gidilmesi noktasında destek verecek misiniz?" sorusuna da Bahçeli, "Bugün görüşlerimizi kamuoyu ile paylaştık. Gidilip gidilmemesi için, siyasi iktidarın Meclis'teki çoğunluğu da dikkate alınarak, ne getirecek ne götürecek ne yapmak istiyorlar görmemiz lazım" yanıtını verdi.
MHP Genel Başkanı Bahçeli, bir başka gazetecinin, "Başkanlık sistemi vurgunuz, 'MHP başkanlık sistemine destek mi verecek' diye bir soru işareti doğurdu" cümlesi üzerine gülümseyerek "O sizin yorumunuz gibi geliyor bana" dedi.
GRUP BAŞKANVEKİLLİĞİ'NE ERHAN USTA SEÇİLDİ
Öte yandan Grup Toplantısı'nda yapılan oylama ile Oktay Vural'dan boşalan MHP Grup Başkanvekilliğine Erhan Usta seçildi.