İnsan Hakları Derneği (İHD) Adıyaman şubesinin kampanyası çerçevesinde toplu suç duyurusu eylemine katılacak olan 78’li devrimciler, “Pirin Palas” diye de bilinen “işkencehanenin” önünde bir basın açıklaması yaptıktan sonra savcılığa gidecek.
İHD şube başkanı Osman Süzen daha önce basına yaptığı açıklamada Adıyaman’ın 12 Eylül’ü nasıl tecrübe ettiğini şu sözlerle özetlemişti:
“Türkiye'de tam anlamıyla yaşanan hukuksuzluk ilimizde de en katı uygulamalarla sayısız mağdurlar oluşturdu. Pirin Palas denilen gözaltı merkezinde uzun süreli gözaltılar sırasında yüzlerce insan işkenceden geçti. Köyler basılarak insanlara onur kırıcı muameleler yapıldı. Sokak ortasında dayak ve hakaretlerde bulunuldu. Yüzlerle ifade edilebilecek insan Adana 6. Kolordu Sıkıyönetim Mahkemeleri’nde yargılandı, mahkemelerde insanlar uzun süren yargılamalar sonucunda mağdur edildi”.
1980 darbesinin yaşam çizgisini ortasından kestiği Adıyamanlı devrimcilerden biri de Hamza Demir. İşkencecilerinden hesap soracak olanların arasında o da yer alıyor. Adıyaman’ın Tut kasabasından, 1956 doğumlu, darbe gerçekleştiğinde öğretmenlik yapmakta olan Hamza Demir 4 yıl hapiste yatmış. “20 Ocak-3 Nisan 1981 arası Adıyaman merkeze yakın Pirin denilen yerdeki eski yatılı okul binasında yoğun işkenceler gördüm, diğer binlerce insanla birlikte” diyen Demir’i 12 Eylül darbesi İsveç’e kadar savurmuş.
İHD şube başkanı Osman Süzen daha önce basına yaptığı açıklamada Adıyaman’ın 12 Eylül’ü nasıl tecrübe ettiğini şu sözlerle özetlemişti:
“Türkiye'de tam anlamıyla yaşanan hukuksuzluk ilimizde de en katı uygulamalarla sayısız mağdurlar oluşturdu. Pirin Palas denilen gözaltı merkezinde uzun süreli gözaltılar sırasında yüzlerce insan işkenceden geçti. Köyler basılarak insanlara onur kırıcı muameleler yapıldı. Sokak ortasında dayak ve hakaretlerde bulunuldu. Yüzlerle ifade edilebilecek insan Adana 6. Kolordu Sıkıyönetim Mahkemeleri’nde yargılandı, mahkemelerde insanlar uzun süren yargılamalar sonucunda mağdur edildi”.
1980 darbesinin yaşam çizgisini ortasından kestiği Adıyamanlı devrimcilerden biri de Hamza Demir. İşkencecilerinden hesap soracak olanların arasında o da yer alıyor. Adıyaman’ın Tut kasabasından, 1956 doğumlu, darbe gerçekleştiğinde öğretmenlik yapmakta olan Hamza Demir 4 yıl hapiste yatmış. “20 Ocak-3 Nisan 1981 arası Adıyaman merkeze yakın Pirin denilen yerdeki eski yatılı okul binasında yoğun işkenceler gördüm, diğer binlerce insanla birlikte” diyen Demir’i 12 Eylül darbesi İsveç’e kadar savurmuş.
Dört yıl cezaevinde yatan öğretmen Hamza Demir, 1986’dan beri İsveç’te yaşıyor. Başına gelenler onu siyasal mücadeleden soğutmamış. Demir halen İsveç Sol Partisi’nde (Vänsterparti) yöneticilik yapıyor: Partinin merkez seçim komisyonu üyesi, Partille Belediyesi ilçe örgütü başkanı ve Belediye Meclisi üyesi. Evli ve üç oğlu olan Demir’in anlattıkları, Adıyaman’da yapılan işkencelerin mahiyeti hakkında fikir veriyor:
“O dönemde işkence sonucu ölümler de oldu. Besni ilçesi Burunçayır köyünden Yusuf Ali Erbay ve Kevceli köyünden Halil Uluğ işkence altında, Besni’de diş doktoru olan Abdullah Paksoylu da işkenceye dayanamayarak intihar ederek öldüler. Ben, gördüğüm işkenceler sonucu, sağ kolumun parmaklarını yedi ay kadar oynatamadım”.
“O dönemde işkence sonucu ölümler de oldu. Besni ilçesi Burunçayır köyünden Yusuf Ali Erbay ve Kevceli köyünden Halil Uluğ işkence altında, Besni’de diş doktoru olan Abdullah Paksoylu da işkenceye dayanamayarak intihar ederek öldüler. Ben, gördüğüm işkenceler sonucu, sağ kolumun parmaklarını yedi ay kadar oynatamadım”.
Kimler hakkında suç duyurusunda bulunacağını sorduğumuzda listenin başına 12 Eylül darbesini gerçekleştiren generalleri koyan Hamza Demir, diğer “kategorileri” şöyle sıralıyor: “Benim suç duyurusu o dönemde Adıyaman’daki asker ve polis kurumlarının sorumlu komutan ve müdürlerini, ayrıca işkenceye katılan memurları kapsayacak. Uğradığım maddi ve manevi kayıplardan dolayı tazminat davası açmayı da düşünüyorum”.
Elbette savcılığa suç duyurusunda bulunmakla iş bitmiyor. Sonrasında neler olacağını 30 yıl öncesinin “Hamza Öğretmen”i de henüz kestiremiyor: “Bundan sonra nelerin olacağını, savcılığın davayı açıp açmayacağını bilmiyorum. Avukat tutacağım, o takip edecek. Gelişmelere göre, bizim de yapmamız gereken şeyler olursa yapmaya çalışırız”.