Kurban Bayramı'nı baba ocağı Bartın'ın Ulus ilçesi Ulukaya köyünde geçiren Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, bayramın ikinci günü AK Parti İl Başkanlığı'nda bayramlaşma törenine katıldı.
Burada konuşan Bakan Tunç, 9 aydan bu yana Filistin'de ve Gazze'de insanlık suçu işlendiğini belirtti.
Dünyanın gözü önünde Gazze'de ve Filistin'de çocuk ve kadın katliamı gerçekleştiğine dikkat çeken Tunç, "Maalesef 9 aydan bu yana da ateşkes sağlanamadı. Akan kan durdurulamadı. Okullar, hastaneler, mülteci kampları, kilise, cami ayrımı yapmadan ibadethaneler bombalandı. İnsanlığın tüm değerleri maalesef Filistin'de, Gazze'de ayaklar altına alındı. İsrailli saldırganlar bir türlü durdurulamadı. Bir asırdan bu yana zaten Filistin topraklarını sürekli işgal ede ede bugünlere kadar gelindi. Maalesef Birleşmiş Milletlerin, uluslararası kuruluşların aldığı hiçbir karara İsrail devleti uymadı. Bir devlet gibi hareket etmiyor, adeta bir örgüt gibi hareket ediyor, 9 aydan bu yana da 16 binden fazla çocuğu katlettiler." dedi.
Uluslararası kuruluşların akan kanı durdurmakta yetersiz kaldığını söyleyen Bakan Tunç, "Oradaki işlenen insanlık suçunu engelleme noktasında uluslararası kuruluşlar yetersiz kalıyor. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda büyük bir çoğunlukla ateşkes kararı alınmıştı, ama uygulanmadı. En son Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde de bir ateşkes kararı alındı ama maalesef onun da icrası gerçekleştirilemedi. O kararlara da uyan bir devlet yok, dolayısıyla uluslararası sistemin etkisizliği de bir kez daha Filistin ve Gazze konusunda ortaya çıkıyor. Uluslararası Ceza Mahkemesi Başsavcısı soruşturma başlattı. Bu soruşturma çerçevesi içerisinde orada işlenen suçların özellikle bir soykırıma varan insanlık suçu sayılan, saldırı suçu sayılan bu suçlar nedeniyle başlattığı soruşturmada yakalama kararı talep etti ve tutuklansın dedi, ama bu talepte, maalesef uluslararası ceza mahkemesinin ilgili dairesi tarafından henüz daha işleme alınmadı" diye konuştu.
'ÜLKEMİZİ DARBE ANAYASASINDAN KURTARACAĞIZ'
AK Parti iktidarının önümüzdeki 4 yıllık süre içerisinde önemli reformlara imza atacağı söyleyen Bakan Tunç'un açıklamalarının tamamı:
"Bugüne kadar ülkemizde temel hak ve özgürlükleri nasıl genişletmişsek, hak arama yollarını nasıl artırmışsak temel hak ve özgürlükleri korumaya yönelik yapısal reformları nasıl gerçekleştirdiysek bunları daha kalıcı hale getirmek, Türkiye'nin demokrasi standardını daha yükseğe taşımak için gerekli mücadeleyi yapmaya devam edeceğiz.
Adaletin tesisi, adaletin tecellisi hukuk devleti ilkesinin daha da tahkimi, hukuki belirlilik ilkesinin daha da tahkime anlamında çalışmalarımızı sürdüreceğiz ve gerçekleştirdiğimiz. Sessiz devrim sayılan reformları daha kalıcı hale getirerek ülkemizi inşallah yeni, demokratik, sivil bir anayasaya kavuşturmanın mücadelesi içerisinde olacağız. Darbe anayasasıyla Türkiye'nin ikinci yüzyılına, Türkiye yüzyılına başlamadan bundan ülkemizi kurtaracağız. Bunun için tabii ki mecliste başlayan bir çalışma var. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanımız siyasi parti liderleriyle görüşmelerini gerçekleştirdi, gerçekleştirmeye devam ediyor. Tüm kesimlerin görüşlerini de alarak, parlamentoda bir uzlaşma zeminini inşallah sağlayarak darbe anayasasından ülkemizi kurtaracağız. Ben buna inanıyorum."
Çünkü anayasamızın sadece yazanlar bakımından darbecilerin yazdırmış, olması ve demokratik bir ortamda yazılmamış olması ve bir darbe sonrası halkın temsilcileri tarafından hazırlanmamış olması bile tek başına değişiklik sebebidir. Anayasamızda bugüne kadar gerçekleştirdiğimiz çok büyük reformlar oldu. Özellikle yargı birliğinin sağlanması, kamu denetçiliği gibi bilgi edinme hakkı gibi, özel hayatın korunmasına ilişkin kişisel verilerin korunmasına ilişkin düzenlemeler gibi kadın haklarının güçlendirilmesi, çocukların korunması, çocuk haklarının güçlendirilmesi, sıkıyönetimin kaldırılması, darbecilerin yargılanmasının önünün açılması, Milli Güvenlik Kurulu'nun sivilleştirilmesi gibi birçok yapısal reformları hayata geçirmiştik anayasa değişiklikleriyle tabii tüm bu değişiklikler anayasamızdaki yeknesaklığı da bozdu. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle birlikte yönetim sistemimizde daha demokratik bir yapıya kavuştu. Cumhuriyeti güçlendiren, halkın doğrudan doğruya yürütmeyi belirleyebildiği bir sistem koalisyonları, istikrarsızlığı geride bırakan bir yönetim sistemine de adım attık. Tüm bu değişiklikler sonrasında yine uyum yasalarıyla beraber, şu önümüzdeki 4 yıllık sürede inşallah yeni, demokratik, sivil, katılımcı, temel hak ve özgürlükleri öne alan, onu daha da korumayı güçlendiren bir anlayışla inşallah yeni bir anayasayı milletimize olan görevimizi yaparak inşallah gerçekleştiririz. Bütün temennimiz budur."