Kültepe-Kaniş kazı ekibi başkanı Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu, 2007 yılında yaptıkları kazılarda, 200’e yakın mezar açıldığını, bunlardan birisinde bütünlüğü hiç bozulmamış bir iskelet bulduklarını bildirdi.
Prof. Dr. Kulakoğlu, iskeletin kafatası üzerinde özel bir çalışma yapıldığını ifade ederek, "O dönemde yaşayan bir insanın fizyolojik yapısının nasıl olduğunu ortaya koymak istedik. Bu nedenle de kafatasının tomografisi çekilerek datası ölçüldü ve yüz hatları en küçük detaylarıyla belirlendi" dedi.
Kafatasıyla ilgili elde edilen bilgilerin Yeni Gine’ye gönderildiğini belirten Prof. Dr. Kulakoğlu, şöyle devam etti: "Yeni Gine’ye iskeletin kafatası değil, sadece ölçümlerden elde edilen bilgiler gönderildi. Bu bilgiler ışığında orada plastikten oluşturulan model, etlendirildi, canlandırıldı. Bu çalışmayla, günümüzden 2 bin yıl öncesinde Anadolu topraklarında yaşamış bir kadının, gözleri, kaşları, kulakları, dudakları başta olmak üzere bütün yüz hatlarını yansıtan bir baş bölümü oluşturduk. Bu canlandırma bize şunu gösteriyor, 2 bin yıl önce Anadolu’da yaşayan insanların görüntüsü fizyolojik olarak, günümüz insanından farklı değil." Kulakoğlu, kazı alanında bulunan iskeletin, Anadolu’ya sonradan gelmiş, göç etmiş bir kişiye ait olmadığını, Anadolu insanının bir kalıntısı olduğunu da bildirdi.
2 bin yıl önce yaşamış ve 50’li yaşlarda ölmüş olan kadının kafatası ölçüleri baz alınarak, plastikten oluşturulan baş kısmı, kaşları, kirpikleri, gözleri, dudakları, burnu ve kulaklarıyla sanki canlı gibi duruyor.
Prof. Dr. Kulakoğlu, "Hacı Nine" adını koyduklarını söylediği Romalı kadının baş kısmını, 2010 yılında İstanbul-Kültür Başkenti etkinlikleri çerçevesinde İstanbul’da sergilediklerini ve büyük ilgi gördüğünü de sözlerine ekledi.
Prof. Dr. Kulakoğlu, iskeletin kafatası üzerinde özel bir çalışma yapıldığını ifade ederek, "O dönemde yaşayan bir insanın fizyolojik yapısının nasıl olduğunu ortaya koymak istedik. Bu nedenle de kafatasının tomografisi çekilerek datası ölçüldü ve yüz hatları en küçük detaylarıyla belirlendi" dedi.
Kafatasıyla ilgili elde edilen bilgilerin Yeni Gine’ye gönderildiğini belirten Prof. Dr. Kulakoğlu, şöyle devam etti: "Yeni Gine’ye iskeletin kafatası değil, sadece ölçümlerden elde edilen bilgiler gönderildi. Bu bilgiler ışığında orada plastikten oluşturulan model, etlendirildi, canlandırıldı. Bu çalışmayla, günümüzden 2 bin yıl öncesinde Anadolu topraklarında yaşamış bir kadının, gözleri, kaşları, kulakları, dudakları başta olmak üzere bütün yüz hatlarını yansıtan bir baş bölümü oluşturduk. Bu canlandırma bize şunu gösteriyor, 2 bin yıl önce Anadolu’da yaşayan insanların görüntüsü fizyolojik olarak, günümüz insanından farklı değil." Kulakoğlu, kazı alanında bulunan iskeletin, Anadolu’ya sonradan gelmiş, göç etmiş bir kişiye ait olmadığını, Anadolu insanının bir kalıntısı olduğunu da bildirdi.
2 bin yıl önce yaşamış ve 50’li yaşlarda ölmüş olan kadının kafatası ölçüleri baz alınarak, plastikten oluşturulan baş kısmı, kaşları, kirpikleri, gözleri, dudakları, burnu ve kulaklarıyla sanki canlı gibi duruyor.
Prof. Dr. Kulakoğlu, "Hacı Nine" adını koyduklarını söylediği Romalı kadının baş kısmını, 2010 yılında İstanbul-Kültür Başkenti etkinlikleri çerçevesinde İstanbul’da sergilediklerini ve büyük ilgi gördüğünü de sözlerine ekledi.