Bu gelişme, dünya çapında devam eden çok sayıda antitröst davasına rağmen, Kazakistan'ı Rusya, Hindistan ve Avrupa Birliği'nden sonra Google'ı arama motoru seçeneği sunmaya iten dördüncü yargı yetkisi haline getiriyor.
Kazakistan'daki gelişme yalnızca yerel bir olay olarak değerlendirilmiyor. Tartışmalar, Google'ın tarayıcı ve arama motoru pazarındaki tekelleşmesine karşı küresel antitröst hareketinde bir genişlemeye işaret olması etrafında yoğunlaşıyor. Bu hareket yıllardır dünyanın çeşitli yerlerinde ivme kazanıyor, ancak şu ana kadar sadece birkaç vaka gerçek uygulamaya ulaşmış durumda.
Küresel çapta rekabet çabaları
ABD, Japonya, Kore, Endonezya ve Kenya dahil olmak üzere birçok ülkede Google'ın uygulamalarına karşı devam eden soruşturmalar ve yasal işlemler sürüyor. Türkiye de benzer bir yolda, Google'ın önceden yüklenmiş rakip uygulamalara getirdiği kısıtlamalara karşı mücadele ediyor.
Amerika Birleşik Devletleri'nde Google, hem arama motoru pazar kontrolü hem de dijital reklam teknolojisi sektöründeki hakimiyetiyle ilgili çok sayıda antitröst davasıyla karşı karşıya.
Japonya'da şirketin arama ağı reklamcılığı uygulamalarına odaklanan soruşturmalar, Güney Kore'nin mobil işletim sistemlerinde rekabeti sınırlamak için para cezaları uygulaması ve Endonezya'da Google'ın Play Store'daki ödeme sisteminin zorunlu kullanımını inceleyen soruşturmalar nedeniyle Google'ın uygulamaları uluslararası alanda da inceleme altında. Ek olarak Kenya, yabancı teknoloji devlerini daha iyi düzenlemek ve yerel işletmeleri haksız rekabet uygulamalarından korumak amacıyla Rekabet Yasasını değiştirmek için adımlar atıyor.
Bu küresel çabalar, Google gibi teknoloji devlerinin pazar rekabeti üzerindeki etkisine ilişkin artan endişeyi ve tüm pazar katılımcıları için eşit bir oyun alanı sağlamak için düzenleyici önlemlere duyulan ihtiyacı yansıtıyor.
Türkiye’de son durum
Türkiye rekabet kurumu, 2018'den bu yana Google hakkında altı soruşturma başlattı; bu soruşturmalar, rekabete aykırı uygulamalar nedeniyle para cezalarına ve operasyonlarında gerekli değişikliklere yol açtı. Bu araştırmalar, mobil uygulama dağıtım anlaşmaları, alışveriş karşılaştırma hizmetinin tanıtımı, reklam yerleşimleri ve yerel arama hizmetlerine yönelik kayırmacılık da dahil olmak üzere Google'ın operasyonlarının çeşitli yönlerini inceledi. Mayıs 2024'te sonuçlanan son soruşturma, Danıştay'ın yerel arama hizmetleri pazarında otel arama hizmetlerine ilişkin yükümlülüklerini yerine getirmemesi nedeniyle Google'a toplam 482 milyon Türk lirası tutarında para cezası vermesiyle sonuçlandı.
Google'ın Türkiye'deki uygulamalarına ilişkin bu araştırmalar, teknoloji devinin pazar dinamiklerini önemli ölçüde etkileme ve adil rekabeti engelleme potansiyeline ilişkin devam eden endişeleri ortaya koyuyor. Düzenleyici kurumlar Google'ın faaliyetlerini araştırmaya devam ederken, bu davaların sonuçları dijital pazarın düzenlenmesi ve Türkiye'de ve ötesinde rekabet yasalarının uygulanması açısından önemli emsaller oluşturabilir.
Danıştay tarafından başlatılan son soruşturma, çok sayıda piyasa oyuncusunun ülkenin teknoloji sektörü ve ötesindeki rekabetin durumuna ilişkin endişelerini dile getirdiği “Dijital Dönüşümün Rekabete Yansımaları” raporunun yayınlanmasının ardından geldi. Raporda, mobil cihazlara önceden yüklenmiş uygulamaların rekabete aykırı doğası, baskın arama motorlarının orantısız pazar etkisi, algoritma değişikliklerinde şeffaflığın olmayışı ve Arama Motoru Sonuç Sayfalarında kendi kendine önceliklendirme uygulaması gibi konular vurgulandı. Bu etmenlerin, dijital pazarda yenilikçiliği ve rakip hizmetlerin büyüme potansiyelini sınırlayan kısıtlayıcı bir ortama katkıda bulunduğu belirtiliyor.
Avrupa Birliği Dijital Piyasalar Yasası'ndan ilham alan Türkiye'nin düzenleyici çerçevesi, ülkede faaliyet gösteren ABD teknoloji firmalarının faaliyetlerini yeniden şekillendirecek önemli bir güç olacak şekilde şekilleniyor. Rekabetin Korunması Kanunu'nda değişiklik tasarısı ile Türkiye, geleneksel rekabet ve tüketici kurallarının yanı sıra dijital firmalar için de ayrı bir yapı oluşturmayı hedefliyor.
Yeni çerçeve, dijital pazarda adil rekabeti teşvik etmek için ilk giren avantajı, yüksek giriş maliyetleri, veri sahipliği ve ölçek ekonomileri gibi konuları ele alacak.
Google’ın etkisi
Kazakistan'daki dönüm noktası niteliğindeki örnek, tekelci uygulamaların sorun olarak kabul edildiği ülkeler tarafından küresel teknoloji devlerinin etkisine meydan okunabileceğinin altını çiziyor.
Bu tür bir düzenleme sadece hukuki ve ekonomik açıdan haklı olmakla kalmayıp aynı zamanda son kullanıcıların tercihlerini de yansıtmaktadır. Örneğin, Avrupa'da Dijital Piyasalar Yasası yürürlüğe girmeden önce yapılan bir Mozilla araştırması, insanların yüzde 98'inin tarayıcı seçim ekranını görmeyi tercih ettiğini vurgulamıştı.
Öte yandan, birden fazla büyük oyuncunun hakim olduğu bir pazarda şirketler, kaynaklarını araştırma ve geliştirmeye ayırma konusunda motive olduğu biliniyor. Ancak özellikle Google gibi büyük teknoloji firmalarının tekelleri bu yeniliğin engellenmesi tehlikesine sebebiyet verebilir.
Google'ın yıllık ödemeleri
Apple'a, kablosuz iletişim şirketlerine, Android akıllı telefon üreticilerine ve diğerlerine 2021'de 26,3 milyar dolar verilmesinin varsayılan arama motoru olarak kalması, rakipleri rakip ürünler geliştirmekten caydırıyor.
Google'ın reklam teknolojisi pazarındaki hakimiyeti, Google'ın uygulamalarındaki tartışmayı daha da büyütüyor.
Diğer yandan Avrupalı ve ABD'li düzenleyiciler, Google'ın son 15 yılda reklam teknolojisi rakiplerini satın alarak ortadan kaldırdığını ve dijital reklamcılık alanındaki kuruluşlar üzerinde kendi ürünlerini kullanmaya zorladığını ileri sürüyor.
Böylece Google pazar üzerinde tekelci bir kontrole sahip oldu. Bu hakimiyet, Google'ın reklam gelirlerinin %30'undan fazlasını talep etmesine olanak tanıdı. Ayrıca böylece Google, potansiyel reklam teknolojisi rakiplerini geride bıraktı ve daha küçük kuruluşların fırsat bulmasına olanak tanımadı.
Büyük teknoloji tekellerinin sahip olduğu ekonomik güç çoğu zaman önemli siyasi etkiye dönüşmekte ve kamusal söylemi ve algıları etkilemektedir. Örneğin, Facebook'un haber akışı yoluyla kullanıcı duygularını manipüle etmesi ve Google'ın arama sonuçları üzerindeki kontrolü, bu devlerin bilgiye erişim ve kamuoyu duyarlılığı üzerinde sahip olabileceği derin etkiyi vurgulamaktadır.
Antitröst düzenlemeleri dijital ekonomiye nasıl fayda sağlar?
Dijital ekonomide antitröst düzenleyici önlemlerin faydaları oldukça büyüktür. Örneğin, düzenlemeler tüm oyuncuları yenilik yapmaya ve rekabet etmeye teşvik ederek yüksek teknolojili, en ileri çözümlerin olduğu bir ortamı teşvik eder.
Antitröst önlemler aynı zamanda ürünlerini ve dijital ekosistemlerini yerel pazarın özel ihtiyaçlarına göre uyarlayan şirketlere de güç veriyor.
Rekabet düzenlemelerinin bir diğer faydası da arama ve dolayısıyla reklam teknolojisi üzerindeki tekelin zayıflaması, reklam seçeneklerinin genişletilmesi ve işletmeler için maliyetlerin azaltılmasıdır. Ayrıca, aşırı ödemelerin azaltılmasına da yol açarlar.
Herhangi bir şirketin kamusal alan üzerindeki etkisi, daha adil ve daha demokratik bir dijital ortam sağlar.
Sonuçta Kazakistan örneği, büyük teknoloji şirketlerinin, ne kadar etkili olursa olsun, düzenleyici baskılara karşı bağışık olmadığının güçlü bir hatırlatıcısı olarak hizmet ediyor.
Bu tür eylemler, rekabetin arttığı ve kullanıcıların çıkarlarının korunduğu daha dengeli bir dijital ekonomiye doğru önemli bir adımı temsil ediyor.
Kazakistan'daki gelişme yalnızca yerel bir olay olarak değerlendirilmiyor. Tartışmalar, Google'ın tarayıcı ve arama motoru pazarındaki tekelleşmesine karşı küresel antitröst hareketinde bir genişlemeye işaret olması etrafında yoğunlaşıyor. Bu hareket yıllardır dünyanın çeşitli yerlerinde ivme kazanıyor, ancak şu ana kadar sadece birkaç vaka gerçek uygulamaya ulaşmış durumda.
Küresel çapta rekabet çabaları
ABD, Japonya, Kore, Endonezya ve Kenya dahil olmak üzere birçok ülkede Google'ın uygulamalarına karşı devam eden soruşturmalar ve yasal işlemler sürüyor. Türkiye de benzer bir yolda, Google'ın önceden yüklenmiş rakip uygulamalara getirdiği kısıtlamalara karşı mücadele ediyor.
Amerika Birleşik Devletleri'nde Google, hem arama motoru pazar kontrolü hem de dijital reklam teknolojisi sektöründeki hakimiyetiyle ilgili çok sayıda antitröst davasıyla karşı karşıya.
Japonya'da şirketin arama ağı reklamcılığı uygulamalarına odaklanan soruşturmalar, Güney Kore'nin mobil işletim sistemlerinde rekabeti sınırlamak için para cezaları uygulaması ve Endonezya'da Google'ın Play Store'daki ödeme sisteminin zorunlu kullanımını inceleyen soruşturmalar nedeniyle Google'ın uygulamaları uluslararası alanda da inceleme altında. Ek olarak Kenya, yabancı teknoloji devlerini daha iyi düzenlemek ve yerel işletmeleri haksız rekabet uygulamalarından korumak amacıyla Rekabet Yasasını değiştirmek için adımlar atıyor.
Bu küresel çabalar, Google gibi teknoloji devlerinin pazar rekabeti üzerindeki etkisine ilişkin artan endişeyi ve tüm pazar katılımcıları için eşit bir oyun alanı sağlamak için düzenleyici önlemlere duyulan ihtiyacı yansıtıyor.
Türkiye’de son durum
Türkiye rekabet kurumu, 2018'den bu yana Google hakkında altı soruşturma başlattı; bu soruşturmalar, rekabete aykırı uygulamalar nedeniyle para cezalarına ve operasyonlarında gerekli değişikliklere yol açtı. Bu araştırmalar, mobil uygulama dağıtım anlaşmaları, alışveriş karşılaştırma hizmetinin tanıtımı, reklam yerleşimleri ve yerel arama hizmetlerine yönelik kayırmacılık da dahil olmak üzere Google'ın operasyonlarının çeşitli yönlerini inceledi. Mayıs 2024'te sonuçlanan son soruşturma, Danıştay'ın yerel arama hizmetleri pazarında otel arama hizmetlerine ilişkin yükümlülüklerini yerine getirmemesi nedeniyle Google'a toplam 482 milyon Türk lirası tutarında para cezası vermesiyle sonuçlandı.
Google'ın Türkiye'deki uygulamalarına ilişkin bu araştırmalar, teknoloji devinin pazar dinamiklerini önemli ölçüde etkileme ve adil rekabeti engelleme potansiyeline ilişkin devam eden endişeleri ortaya koyuyor. Düzenleyici kurumlar Google'ın faaliyetlerini araştırmaya devam ederken, bu davaların sonuçları dijital pazarın düzenlenmesi ve Türkiye'de ve ötesinde rekabet yasalarının uygulanması açısından önemli emsaller oluşturabilir.
Danıştay tarafından başlatılan son soruşturma, çok sayıda piyasa oyuncusunun ülkenin teknoloji sektörü ve ötesindeki rekabetin durumuna ilişkin endişelerini dile getirdiği “Dijital Dönüşümün Rekabete Yansımaları” raporunun yayınlanmasının ardından geldi. Raporda, mobil cihazlara önceden yüklenmiş uygulamaların rekabete aykırı doğası, baskın arama motorlarının orantısız pazar etkisi, algoritma değişikliklerinde şeffaflığın olmayışı ve Arama Motoru Sonuç Sayfalarında kendi kendine önceliklendirme uygulaması gibi konular vurgulandı. Bu etmenlerin, dijital pazarda yenilikçiliği ve rakip hizmetlerin büyüme potansiyelini sınırlayan kısıtlayıcı bir ortama katkıda bulunduğu belirtiliyor.
Avrupa Birliği Dijital Piyasalar Yasası'ndan ilham alan Türkiye'nin düzenleyici çerçevesi, ülkede faaliyet gösteren ABD teknoloji firmalarının faaliyetlerini yeniden şekillendirecek önemli bir güç olacak şekilde şekilleniyor. Rekabetin Korunması Kanunu'nda değişiklik tasarısı ile Türkiye, geleneksel rekabet ve tüketici kurallarının yanı sıra dijital firmalar için de ayrı bir yapı oluşturmayı hedefliyor.
Yeni çerçeve, dijital pazarda adil rekabeti teşvik etmek için ilk giren avantajı, yüksek giriş maliyetleri, veri sahipliği ve ölçek ekonomileri gibi konuları ele alacak.
Google’ın etkisi
Kazakistan'daki dönüm noktası niteliğindeki örnek, tekelci uygulamaların sorun olarak kabul edildiği ülkeler tarafından küresel teknoloji devlerinin etkisine meydan okunabileceğinin altını çiziyor.
Bu tür bir düzenleme sadece hukuki ve ekonomik açıdan haklı olmakla kalmayıp aynı zamanda son kullanıcıların tercihlerini de yansıtmaktadır. Örneğin, Avrupa'da Dijital Piyasalar Yasası yürürlüğe girmeden önce yapılan bir Mozilla araştırması, insanların yüzde 98'inin tarayıcı seçim ekranını görmeyi tercih ettiğini vurgulamıştı.
Öte yandan, birden fazla büyük oyuncunun hakim olduğu bir pazarda şirketler, kaynaklarını araştırma ve geliştirmeye ayırma konusunda motive olduğu biliniyor. Ancak özellikle Google gibi büyük teknoloji firmalarının tekelleri bu yeniliğin engellenmesi tehlikesine sebebiyet verebilir.
Google'ın yıllık ödemeleri
Apple'a, kablosuz iletişim şirketlerine, Android akıllı telefon üreticilerine ve diğerlerine 2021'de 26,3 milyar dolar verilmesinin varsayılan arama motoru olarak kalması, rakipleri rakip ürünler geliştirmekten caydırıyor.
Google'ın reklam teknolojisi pazarındaki hakimiyeti, Google'ın uygulamalarındaki tartışmayı daha da büyütüyor.
Diğer yandan Avrupalı ve ABD'li düzenleyiciler, Google'ın son 15 yılda reklam teknolojisi rakiplerini satın alarak ortadan kaldırdığını ve dijital reklamcılık alanındaki kuruluşlar üzerinde kendi ürünlerini kullanmaya zorladığını ileri sürüyor.
Böylece Google pazar üzerinde tekelci bir kontrole sahip oldu. Bu hakimiyet, Google'ın reklam gelirlerinin %30'undan fazlasını talep etmesine olanak tanıdı. Ayrıca böylece Google, potansiyel reklam teknolojisi rakiplerini geride bıraktı ve daha küçük kuruluşların fırsat bulmasına olanak tanımadı.
Büyük teknoloji tekellerinin sahip olduğu ekonomik güç çoğu zaman önemli siyasi etkiye dönüşmekte ve kamusal söylemi ve algıları etkilemektedir. Örneğin, Facebook'un haber akışı yoluyla kullanıcı duygularını manipüle etmesi ve Google'ın arama sonuçları üzerindeki kontrolü, bu devlerin bilgiye erişim ve kamuoyu duyarlılığı üzerinde sahip olabileceği derin etkiyi vurgulamaktadır.
Antitröst düzenlemeleri dijital ekonomiye nasıl fayda sağlar?
Dijital ekonomide antitröst düzenleyici önlemlerin faydaları oldukça büyüktür. Örneğin, düzenlemeler tüm oyuncuları yenilik yapmaya ve rekabet etmeye teşvik ederek yüksek teknolojili, en ileri çözümlerin olduğu bir ortamı teşvik eder.
Antitröst önlemler aynı zamanda ürünlerini ve dijital ekosistemlerini yerel pazarın özel ihtiyaçlarına göre uyarlayan şirketlere de güç veriyor.
Rekabet düzenlemelerinin bir diğer faydası da arama ve dolayısıyla reklam teknolojisi üzerindeki tekelin zayıflaması, reklam seçeneklerinin genişletilmesi ve işletmeler için maliyetlerin azaltılmasıdır. Ayrıca, aşırı ödemelerin azaltılmasına da yol açarlar.
Herhangi bir şirketin kamusal alan üzerindeki etkisi, daha adil ve daha demokratik bir dijital ortam sağlar.
Sonuçta Kazakistan örneği, büyük teknoloji şirketlerinin, ne kadar etkili olursa olsun, düzenleyici baskılara karşı bağışık olmadığının güçlü bir hatırlatıcısı olarak hizmet ediyor.
Bu tür eylemler, rekabetin arttığı ve kullanıcıların çıkarlarının korunduğu daha dengeli bir dijital ekonomiye doğru önemli bir adımı temsil ediyor.