Dünyada müziğin akışı değişiyor. Türkiye’de de öyle. Her şeyde olduğu gibi müzikte de alternatif sesler, yeni yüzler arıyoruz.
Usta sanatçılar yerini korurken taptaze sesler, deneysel çalışmalar hayatımızın ortasına gelip yerleşiyor. Festivallerde, konserlerde sürekli yeni bir isme rastlamak mümkün.
Geniş bir hayran kitlesine sahip olan bu isimlerden bazıları eski şarkıları yeniden yorumlayarak ünlü olurken bazıları kendi besteleriyle anılıyor.
Alternatif ya da üçüncü nesil olarak andığımız şarkıcılar ya da müzik grupları popüler olan anaakım müziğe kafa tutuyor, giderek geniş kitlelere hitap ediyorlar.
‘Alternatif Sesler’ yazı dizisinin ilk sayısında kendi müziğini "hip-hop, R&B, trap ve rap’ten ilham alan elektro pop" olarak tanımlayan Nova Norda var.
Nova Norda müziğinin yanı sıra sahne kıyafetleri, renkli ve dinamik görüntüsü, ilham veren şarkı sözleriyle de öne çıkmayı başarıyor.
Son teklisi ‘Zor’ ile konuşulan Nova Norda ‘Varım’, ‘Dinozorlar’, ‘Boşver’, ‘Çıktım Bi Yola’ gibi sözü müziği kendisine ait parçalarıyla müzik dünyasının yeni yıldızlarından olmaya aday.
3 sene bir reklam ajansında yaratıcı projeler üretmek üzerine çalışan Norda bu kariyeri elinin tersiyle iterek aslında en büyük projesini 'Nova Norda' yı ortaya koymuş.
Yönünü bulmaya çalıştığı bu yolda ‘Kuzey Yıldızı’ anlamına gelen ‘Nova Norda ismini kendine mahlas edinmiş, bu konuda hep şeffaf olmuş ve şarkılarında yaşadıklarını anlatmış. Bu nedenle şarkılarının kendi içinde bir bütünlüğü de var.
19 Temmuz’da çıkacak, kendi tabiriyle konserlerin en çok dans ettiren parçası olan ‘Kuzeye Kaç’, ‘Nova Norda’ isminin anlamını anlatıyor. 'Çıktım Bi Yola' müzik dünyasında başladığı keşfi, 'Bilinmeyene dönük hep pusulam,
Çıktım bir yola' sözleriyle anlatıyor.
Festivallerin aranılan ismi olan Nova Norda’yla müzik geçmişinden, medya sektöründeki kurumsal hayatı nasıl elinin tersiyle itip hayallerinin peşinden gittiğini konuştuk.
Karanlıkta yönünü bulmak için kendine Nova Norda (Kuzey Yıldızı) mahlasının takan Nova Norda kimdir öncelikle, müziğe nasıl başladı?
Benim tüm hikayem kurumsalı bırakıp müziğe başlamak.
Küçük küçük korolarda sahne aldığım olmuştu küçükken ama müziğe dair en çok şey öğrendiğim yıllar Boğaziçi yılları oldu. Ben piyano çalıyordum o zamanlar. Ama armoni bilmiyordum, müziğin matematiğini bilmiyordum. Biri geliyor bana onu öğretiyordu. Ben ona başka bir şey öğretiyordum. Derken böyle 5 sene geçirdim.
Okul bittikten sonra işe girdiğim ilk sene bu işe harcadığım mesaiyi kendim yaptığım bir şeye harcasam ne olur diye düşünmüştüm. Sonra orada yaptığım iş de keyifli gelmeye başlayınca unuttum. Hedeflerin normalleşmeye başlayınca o sorgulama geri geldi bana ara ara çalışırken kalbimin sıkıştığını, nefes alamadığımı hissediyordum.
Bazen eve koşup müzik yapmaya başlıyordum. Ne zaman eve dönüp müzik yapmaya başlıyorum o zaman zaman nasıl geçiyor anlamıyordum. O zaman fark etmeye başladım ki vücudum da bana alarm veriyor, bunu çok istiyorsun sen diyor. Ona biraz kulak vermeye başladıktan sonra işler değişti. Acaba benim için kaçış mı işimde daraldığım için mi, acaba müzik beni bu kadar mutlu ediyor mu, yoksa zaten müzik beni bu kadar mutlu ediyordu da yanlış yerde miyim? Bunların sorgulamasını çok yaptım. 6 ay falan anlamaya çalışarak geçti.
Sonra üzerine üzerine çok düşünmedim kaçışsa da kaçış bir süre öyle devam etsin. Bakalım neler çıkacak ortaya, hikayenin sonunu bilmek ya da planlamak zorunda olmayayım dedim. Bir süre sadece beste yaptım. Hep yolladığım arkadaşlarım vardı.
Onlar dahil olmak istediler hadi videona yardım edelim, kıyafetlerine yardım edelim, fotoğraf çekelim diye. Biz bir anda 15 kişi olduk. Kendiliğinden buraya evrildi. Bir anda müzik yapmaya karar verdim diye net ve keskin bir şey olmadı. Bu geçişi ve doğallığı da seviyorum. Düşüne düşene bu iç seslere çok güveniyorum dedim.
O zaman sahne ismini de buna atfetmiş olayım dedim ve Nova Norda (Kuzey Yıldızı) oldu.
Yola çıkarken sadece iyi şarkılar yapmak dışında kostümüyle, klipleriyle her detayıyla yarattığınız bir ‘Nova Norda’ üzerinde çalıştığınızı söyleyebilir miyiz?
Kurumsal hayatta da yaptığım iş proje üretmekti aslında o yüzden bir şeyi bütün olarak ele almayı çok seviyorum. Sadece müzik değil işin görsel tarafı da var. Kıyafet de buna dahil, video da, fotoğraf da. Bu yüzden bu benim için sadece işitsel bir proje değil.
O zaman kurumsal olarak çalıştığın yıllar senin için asla bir kayıp değil diyebilir miyiz?
Kesinlikle değil. Çalışmasaydım müzisyen olmayabilirdim. Muhtemelen olmazdı.
Şarkı sözleri “kişisel gelişim” kitaplarından alıntı gibi. Birçok şarkıdaki aşk, ayrılık gibi temalardan uzak. Şu an ilham mı bu yönde?
Benim hep kurgu olan şeyler yerine kurgu olmayan şeyler hoşuma gitti. Sosyoloji okuduğum için kendimden yola çıkarak insanları, dünyayı anlamayı çok severim. Mesela film yerine belgesel izlemeyi de daha çok severim. Buraları düşünmeyi sevdiğim için çıkan şarkılar da illa hayatla ilgili insanla ilgili oluyor. Daha genel kavramlar oluyor. Başından beri bu süreçte, tamam ben müzik yapacağım ama bundan para kazanabilecek miyim ne olacak, ne bitecek hiçbir şey bilmediğim için canla başla çalıştığım 1,5 yıl geçirdim. O dönemde de haliyle kendimi motive etmem gerektiği için bunlar üzerine düşündüm ve kendimi böyle sözler yazarken buldum. Hep böyle sözler yazar mıyım bilmiyorum. Çünkü süreç değişmeye başladı, benim deneyimim değişmeye başladı. Şarkılarım, yazdığım sözlerin hepsi kendime.
“Zor” parçanızın klibinde beste yaparken yaşadıklarınızı anlatıyorsunuz? O süreç nasıl gelişiyor? Sürekli ilham perisini bekleyerek, bir şarkı üzerinde çalışarak mı geçiyor günleriniz?
İlham öyle bir şey ki beklersin gelmez, beklemezsin gelir. Hiç hesaplanabilen bir şey değil. Benim normalde yaptığım bestelerden bir gün içinde çıkan da oluyor, bir hafta içinde çıkan da oluyor. Hep çok kısa sürelerde çıkıyor. İlk kez ‘Zor’ şarkısı 6,5 ayda çıktı. Çok sevdim ve o şarkıyı bitirmeyi çok istedim. Ama bir türlü ilham gelmedi. Şarkının belki 20 farklı versiyonu var. Denedim denedim en son içime sinen versiyonunu bulmam 6,5 ay sürdü. Ve şarkının sözleri şarkıyı yapmayı anlatıyor zaten. Sürekli ilhamı beklemek ilham gelmedikçe kendimi sorgulamak ve devamlı bir iç savaş var orda. Klipte de bir savaş kendinle.
Bende mutlaka bir müzikle küçücük bir müzikle ortaya çıkıyor şarkılar. Sonra o bende, sözlerde bir şey tetikliyor. Sonra eş zamanlı olarak ilerlemeye başlıyor.
Bu kadarını tahmin etmiyordum. Umut ediyordum sadece. Öbür türlü çalışamaya geri dönmek zorunda kalacaktım ve müzik yapmayı çok sevmiştim. Ama bu kadar hızlı hayalimin gerçek olacağını tahmin edemedim. O benim için gerçekten sürpriz oldu.
İnsanlar seni, şarkılarını neden sevdi sence?
Bence müziğim pek benzeri olmayan, yabancısı olup Türkçe’si olmayan bir tür. Bir de hikayenin etkisi olabilir. Yaşadıklarımla müziğimin bire bir aynı şeyi anlatıyor olması. O konuda çok transparan oldum, ben işi bıraktım müziğe başladım benim şarkılarım bununla ilgili diye.
Çünkü dinleyen insanlardan aldığım mesaj genelde böyle oluyor. Benim gibi yolunu bulmaya çalışan hayalinin, tutkusunun peşinden gitmeye çalışan insanlar şarkıları çok rezone buluyorlar kendileriyle. Ben karanlığa düşmeyi de çok sevmem bir sorun yaşadığımda hemen nasıl çözebilirim diye düşünmeyi severim. Haliyle şarkılarım öyle çıkıyor ve ben bu tonu çok fazla görmüyorum Türkçe parçalarda. Genelde dünya ne kadar kötü gibi duygular. Benim umudum var, enerjim var.
Bu sektörde var olmanın zorlukları neler?
Hiçbir şey diyemem. Kötü bir deneyimim olmadı. Yaşadığım zorluklar daha önce tecrübe etmediğim bir şeyi ilk kez tecrübe ettiğimde oluyor. Kendi yaşadığım şeyleri irdeleyince, analiz edince ortaya çıkan şeyler oluyor. Mesela ilk kez çok büyük bir kalabalığın önünde konsere çıkmak. Ne kadar rahat edebiliyorum ona bakıyorum, bazı noktalarda kendimi esnetmeye çalışıyorum, bazen esnetemediğimi fark ediyorum. Sonra oturup onun üzerinde düşünmeye başlıyorum. Daha önce hiç tecrübe etmediğim bir dünya olduğu için yaşadığım her şey yeni ve yaşadığım her şeyin uzun düşünme prosesleri oluyor. Ben ne yaşadım şimdi, neye sevindim neye üzüldüm. Zorluk ilham gelmesi, parça yapmak gibi onun dışında bir zorlukla karşılaşmadım.
Üretememe, unutulma korkusu oluyor mu?
Ben ve benim gibi üçüncü nesil ve diğer alternatiflerde gözlemliyorum. Yeni oturtmaya çalıştığımız ve önünü de göremediğimiz için kalıcı olacak mıyım soru işareti oluyor ama her seferinde de özellikle konserlerde bunun insanın kendi kuruntusu olduğunu fark ediyorum. Çünkü insan belirsizlik durumunda her şeyin kötüsünü hayal eder. Tamamen ondan kaynaklı. Bu terfi planı olmayan bir iş ve her şey çok belirsiz. Her şey yarın da uçup gidebilir on sene sonra da uçup gidebilir. Belirsizlikten kaynaklı bir korku oluyor.
Nova Norda evde dinlenirken ona eşlik eden şarkı ne oluyor?
Bir şeyin üzerinde çalışıyorsam kendi parçalarım oluyor. Daha fazla nasıl geliştirebilirim diye düşünüyorum. Ama son zamanlarda özellikle dinlemediğim bir şeyler dinlemeye gayret ediyorum. Çok uzun süre dinlediğim bir albümü şimdi başka bir gözle dinliyorum. Sınırsız bir merak gibi.
Bir gününe ortak olsak ne görürüz?
İşime kafa patlattığım birkaç saatim mutlaka oluyor. Oturuyorum bir şeyler yazıyorum çiziyorum, beste yapıyorum. Sonra kesin bir şeylerin hazırlığı, toplantısı oluyor. O da yine ya görsel ya işitsel tarafla ilgili oluyor. Akşama kadar öyle geçiyor.
Bir konseri unutulmaz yapan 3 şey nedir?
İzleyicinin benimle beraber çok eğleniyor olması.
Konser sırasında ekiple uyumum, Kendimi ne kadar özgür bırakabildiğim.
Ve ayakkabılarımın rahatlığı.
Umut. Zaten bir fikir hayata geçene kadar ben o fikiri gerçekleştirme umuduyla mutlu oluyorum.
Tutkularının peşinden gitmek isteyenlere neler söylemek istersin?
Kendilerini karşı dürüst olsunlar. Bu benim tutkum kesinlikle yapmak istiyorumu da bir tur sorgulamak gerekiyor. Ben mesela hayatımın geri kalanını değiştiren bir karar verdim o noktada. Tutkularınızın mutlaka peşinden gidin diyemeyeceğim. Çünkü uzun bir süreç. Sorumluluğun farkında olmak gerekiyor. O yüzden dürüst olsunlar. Ellerini vicdanlarını koyduklarında özünde bunu çok istiyorumu hissediyorlarsa o zaman koşsunlar peşinden.
Nova Norda 19 Temmuz’da Trakya Fest Edirne’de, 24 Temmuz’da Zorlu Center Açıkhava’da, 26 Temmuz’da Hatay’daki Milyon Fest Arsuz’da, 3 Ağustos’ta Kuzey Fest Sinop’ta, 16 Ağustos’ta Milyon Fest Mersin’de, 25 Ağustos’ta Çorlu Fest’te, 29 Ağustos’ta Zeytinli Rock Festivali’nde, 31 Ağustos’ta İstanbul Coctail Festivali’nde sahne alacak.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: RAP MÜZİK NEDEN YÜKSELİŞTE?