Dünyada ortalama 7'de 1 oranında görülen D vitamini eksikliğinin, Türkiye'de her 3 kişiden 2'sinde rastlandığını ifade eden Halk Sağlığı Uzmanı Doç. Dr. Oğuz Özyaral, D vitamini eksikliğinin en temel sebebinin güneşten doğru ve yeterince yararlanmamak olduğunu söyledi.
Yüksek faktörlü güneş koruyucu kullanmanın D vitamini sentezini olumsuz etkilediğini aktaran Özyaral, güneşlenme şeklinin değişmesi gerektiğine dikkati çekerek şunları söyledi:
"Bu konuda yapılan bilimsel çalışmalar, kabul edilen pek çok bilgiyi gözden geçirmemizi zorunlu kılıyor. Sadece avuç içimizi ya da yüzümüzü güneşlendirmek D vitamini sentezine yetmiyor, vücudumuzun en az yüzde yirmisinin hafif pembe renk alana kadar güneşlenmesi gerekir. Güneş altında saatlerce kalınmasını elbette önermiyoruz ancak güneşten korkup kaçtıkça D vitamini sentezi gerçekleşemiyor. Bu da kanser başta olmak üzere pek çok hastalığa zemin hazırlıyor."
Doç. Dr. Oğuz Özyaral, D vitaminin güneş ışınlarıyla yüzde 90 oranında sentezlendiğini, vücudun güneş ışığına dik olarak maruz kaldığında derinin tabakalarında vitamini üretiminin başladığını söyledi.
ESMERLER DAHA FAZLA RİSK ALTINDA
Özyaral, D vitamini sentezinin, cilde renk veren bir pigment olan melaninin yoğunluğuyla doğrudan ilgili olduğunu belirterek, deri altındaki melanin artmasıyla cilt renginin de daha koyu olacağını, bunun da vitamin sentezini engelleyeceğini söyledi.
"Bu durumda vücutta D vitamini sentezlenmesi için güneş ışınlarına dik olarak maruziyet gerekir" diyen Özyaral, beyaz tenli kişi için bu sürenin ortalama 5 dakikayken, buğday tenliler için 15, esmerler için ise 20 dakika olduğunu belirtti.
CAM ARKASINDAN GÜNEŞLENMEK ETKİLİ DEĞİL
Özyaral, cam arkasından güneşlenmenin D vitamini eksikliğini gidermediğini, özellikle koyu renkli kıyafetlerle dış mekanlarda yürürken maruz kalınan güneş ışınlarının da vitamin ihtiyacını karşılamaya yetmediğini aktararak, şu bilgileri verdi:
"Kapalı ve güneş ışınlarının giremediği ofis ortamlarında çalışanlarla aşırı ve sürekli makyaj malzemesi ve güneş koruyucu kullananlar D vitamini açlığı riskiyle karşı karşıya. Makyaj malzemeleri ve güneş koruyucu kremler, D vitamini sentezlenmesine izin vermeyen bir bariyer oluşturur. D vitamini sentezi için güneşlenirken bu ürünlerin hiç birinin kullanılmaması gerekir. Bu anlamda bebeklerde yapılan en büyük yanlış da kundaklanmalarıdır. Bebeklerin özellikle mayıs-ekim ayları arasında saat 11.00 civarında kol ve bacaklar açık 10 dakika kadar güneşlenmeleri sağlanmalıdır."
Yüksek faktörlü güneş koruyucu kullanmanın D vitamini sentezini olumsuz etkilediğini aktaran Özyaral, güneşlenme şeklinin değişmesi gerektiğine dikkati çekerek şunları söyledi:
"Bu konuda yapılan bilimsel çalışmalar, kabul edilen pek çok bilgiyi gözden geçirmemizi zorunlu kılıyor. Sadece avuç içimizi ya da yüzümüzü güneşlendirmek D vitamini sentezine yetmiyor, vücudumuzun en az yüzde yirmisinin hafif pembe renk alana kadar güneşlenmesi gerekir. Güneş altında saatlerce kalınmasını elbette önermiyoruz ancak güneşten korkup kaçtıkça D vitamini sentezi gerçekleşemiyor. Bu da kanser başta olmak üzere pek çok hastalığa zemin hazırlıyor."
Doç. Dr. Oğuz Özyaral, D vitaminin güneş ışınlarıyla yüzde 90 oranında sentezlendiğini, vücudun güneş ışığına dik olarak maruz kaldığında derinin tabakalarında vitamini üretiminin başladığını söyledi.
ESMERLER DAHA FAZLA RİSK ALTINDA
Özyaral, D vitamini sentezinin, cilde renk veren bir pigment olan melaninin yoğunluğuyla doğrudan ilgili olduğunu belirterek, deri altındaki melanin artmasıyla cilt renginin de daha koyu olacağını, bunun da vitamin sentezini engelleyeceğini söyledi.
"Bu durumda vücutta D vitamini sentezlenmesi için güneş ışınlarına dik olarak maruziyet gerekir" diyen Özyaral, beyaz tenli kişi için bu sürenin ortalama 5 dakikayken, buğday tenliler için 15, esmerler için ise 20 dakika olduğunu belirtti.
CAM ARKASINDAN GÜNEŞLENMEK ETKİLİ DEĞİL
Özyaral, cam arkasından güneşlenmenin D vitamini eksikliğini gidermediğini, özellikle koyu renkli kıyafetlerle dış mekanlarda yürürken maruz kalınan güneş ışınlarının da vitamin ihtiyacını karşılamaya yetmediğini aktararak, şu bilgileri verdi:
"Kapalı ve güneş ışınlarının giremediği ofis ortamlarında çalışanlarla aşırı ve sürekli makyaj malzemesi ve güneş koruyucu kullananlar D vitamini açlığı riskiyle karşı karşıya. Makyaj malzemeleri ve güneş koruyucu kremler, D vitamini sentezlenmesine izin vermeyen bir bariyer oluşturur. D vitamini sentezi için güneşlenirken bu ürünlerin hiç birinin kullanılmaması gerekir. Bu anlamda bebeklerde yapılan en büyük yanlış da kundaklanmalarıdır. Bebeklerin özellikle mayıs-ekim ayları arasında saat 11.00 civarında kol ve bacaklar açık 10 dakika kadar güneşlenmeleri sağlanmalıdır."
D VİTAMİNİ EKSİKLİĞİ ÇOK SAYIDA HASTALIĞIN HABERCİSİ
Doç. Dr. Oğuz Özyaral, D vitamini eksikliği yaşayan insanların, sinirli ve hırçın olabileceğini, vitamin seviyesinin artmasıyla mutluluk hormonu seratonin salgısının da arttığını, bağışıklık sisteminin güçlendiğini dile getirerek konuşmasını şöyle tamamladı:
"D vitamini diyabet ve kansere karşı koruyucu bir faktördür. Eksikliği halinde kalp, alerjik, metabolizma hastalıklarıyla kanser gibi birçok hastalık tetiklenebilir. Yetişkinlerde osteoporoz, çocuklarda ise raşitizme yol açabilir. Bilindiği üzere balık yağı, süt ve süt ürünleri, morina balığı yağı, sardalye, uskumru, somon, ton balığı, yumurta sarısı, tereyağı, yulaf ezmesi gibi besinlerin düzenli tüketilmesi halinde D vitamini ihtiyacının yüzde 10'luk bir kısmı sağlanabilir. Bu durumda beslenme yoluyla ihtiyacımız olan D vitaminin karşılanamayacağı aşikardır. Yaz ayları boyunca depolanmış olan D vitamini ise çok kısa sürede tüketilir. Bu nedenle kış aylarında da güneşlenmek gerekir. Gerekli hallerde D vitamini ihtiyacı için hekim kontrolünde kapsül ya da damla şeklinde kullanılan ampul tipi preparatlar kullanılabilir."
Doç. Dr. Oğuz Özyaral, D vitamini eksikliği yaşayan insanların, sinirli ve hırçın olabileceğini, vitamin seviyesinin artmasıyla mutluluk hormonu seratonin salgısının da arttığını, bağışıklık sisteminin güçlendiğini dile getirerek konuşmasını şöyle tamamladı:
"D vitamini diyabet ve kansere karşı koruyucu bir faktördür. Eksikliği halinde kalp, alerjik, metabolizma hastalıklarıyla kanser gibi birçok hastalık tetiklenebilir. Yetişkinlerde osteoporoz, çocuklarda ise raşitizme yol açabilir. Bilindiği üzere balık yağı, süt ve süt ürünleri, morina balığı yağı, sardalye, uskumru, somon, ton balığı, yumurta sarısı, tereyağı, yulaf ezmesi gibi besinlerin düzenli tüketilmesi halinde D vitamini ihtiyacının yüzde 10'luk bir kısmı sağlanabilir. Bu durumda beslenme yoluyla ihtiyacımız olan D vitaminin karşılanamayacağı aşikardır. Yaz ayları boyunca depolanmış olan D vitamini ise çok kısa sürede tüketilir. Bu nedenle kış aylarında da güneşlenmek gerekir. Gerekli hallerde D vitamini ihtiyacı için hekim kontrolünde kapsül ya da damla şeklinde kullanılan ampul tipi preparatlar kullanılabilir."