Göğüs Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Haluk Çalışır, Verem Eğitim ve Propaganda Haftası dolayısıyla yaptığı açıklamada verem (tüberküloz) hastalığının, çoğunlukla akciğerlerde görülen bir enfeksiyon rahatsızlığı olduğunu belirtti.
Hastalığın geçmişinin insanlık tarihi kadar eski olduğunu belirten Çalışır, "Mısır mumyalarında, tüberkülozun izlerine dair bulgular saptanmıştır. Hastalığın salgınlar yapması ve toplum içinde bilinir hale gelmesi 18. yüzyıl Avrupası'nda başlamıştır. Sanayi devrimi ile kentlerde, sanayi bölgelerinde yoğunlaşan yoksul nüfus arasında başlamış ve ardından yayılmıştır. O dönemlerde etkin tedavisinin bilinmemesi nedeniyle de kitlesel ölümlere yol açmıştır" ifadelerini kullandı.
Veremin günümüzde artık tedavi edilebildiğini vurgulayan Çalışır, dünyada 2012'de 8,6 milyon yeni tüberküloz hastasının ortaya çıktığını, yılda yaklaşık 1,3 milyon kişinin de bu nedenle öldüğünü aktardı.
Türkiye'de ise 2012'de 14 bin 619 tüberküloz hastasının tespit edildiğini aktararak, tedavinin Sağlık Bakanlığı'nca ücretsiz yapıldığını anımsatan Çalışır, verem savaş dispanserleri tarafından ilaçların belirli bir düzen içerisinde ücretsiz temin edildiğine değinerek şöyle konuştu:
"Tedavi başlangıçta 4, ikinci ayından sonra 2 tür ilaç kullanılmak üzere 6 ay sürmektedir. Uzun süren böyle bir ilaç tedavisinde devamlılık çok önemlidir. Tüm dünyada yıllardır uygulanan 'Doğrudan Gözetimli Tedavi Stratejisi', ülkemizde ise 2006'dan beri uygulanmaktadır."
"İLAÇ KULLANANLAR HASTALIĞI BULAŞTIRMIYOR"
Türkiye'de, hastalığın hem genç nüfus arasında hem de 65 yaş üstünde sık görüldüğünü belirten Çalışır, hastalığı, en çok tanı konulmamış veya ilaç kullanmayan hastaların yakın çevrelerine bulaştırdığına dikkati çekti.
Çalışır, "Bulaşma en çok ilaç kullanmayan hasta ile aynı odayı paylaşan yakınlarına ve evdeki 5 yaş altı çocuklara olmaktadır. Kent yaşamının vazgeçilmez ögesi olan toplu taşıma araçları ile seyahat sırasında hastalığın bulaşma olasılığı yok denecek kadar azdır. Tüberküloz hastalığı nedeniyle tedavi gören kişilerin, hastalığı bulaştıracağından korkuluyor. Fakat ilaç içen hastalar, hastalığı bulaştırmıyor" ifadelerini kullandı.
"EN ÖNEMLİ NOKTA TEDAVİYİ AKSATMAMAKTIR"
Hastalığın tedavisinde erken tanının önemli olduğunu ve iyileşme sürecini olumlu etkilediğini vurgulayan Haluk Çalışır, tedavi sürecinde hastanede yatmaya gerek olmadığını kaydetti.
Hastalığın geçmişinin insanlık tarihi kadar eski olduğunu belirten Çalışır, "Mısır mumyalarında, tüberkülozun izlerine dair bulgular saptanmıştır. Hastalığın salgınlar yapması ve toplum içinde bilinir hale gelmesi 18. yüzyıl Avrupası'nda başlamıştır. Sanayi devrimi ile kentlerde, sanayi bölgelerinde yoğunlaşan yoksul nüfus arasında başlamış ve ardından yayılmıştır. O dönemlerde etkin tedavisinin bilinmemesi nedeniyle de kitlesel ölümlere yol açmıştır" ifadelerini kullandı.
Veremin günümüzde artık tedavi edilebildiğini vurgulayan Çalışır, dünyada 2012'de 8,6 milyon yeni tüberküloz hastasının ortaya çıktığını, yılda yaklaşık 1,3 milyon kişinin de bu nedenle öldüğünü aktardı.
Türkiye'de ise 2012'de 14 bin 619 tüberküloz hastasının tespit edildiğini aktararak, tedavinin Sağlık Bakanlığı'nca ücretsiz yapıldığını anımsatan Çalışır, verem savaş dispanserleri tarafından ilaçların belirli bir düzen içerisinde ücretsiz temin edildiğine değinerek şöyle konuştu:
"Tedavi başlangıçta 4, ikinci ayından sonra 2 tür ilaç kullanılmak üzere 6 ay sürmektedir. Uzun süren böyle bir ilaç tedavisinde devamlılık çok önemlidir. Tüm dünyada yıllardır uygulanan 'Doğrudan Gözetimli Tedavi Stratejisi', ülkemizde ise 2006'dan beri uygulanmaktadır."
"İLAÇ KULLANANLAR HASTALIĞI BULAŞTIRMIYOR"
Türkiye'de, hastalığın hem genç nüfus arasında hem de 65 yaş üstünde sık görüldüğünü belirten Çalışır, hastalığı, en çok tanı konulmamış veya ilaç kullanmayan hastaların yakın çevrelerine bulaştırdığına dikkati çekti.
Çalışır, "Bulaşma en çok ilaç kullanmayan hasta ile aynı odayı paylaşan yakınlarına ve evdeki 5 yaş altı çocuklara olmaktadır. Kent yaşamının vazgeçilmez ögesi olan toplu taşıma araçları ile seyahat sırasında hastalığın bulaşma olasılığı yok denecek kadar azdır. Tüberküloz hastalığı nedeniyle tedavi gören kişilerin, hastalığı bulaştıracağından korkuluyor. Fakat ilaç içen hastalar, hastalığı bulaştırmıyor" ifadelerini kullandı.
"EN ÖNEMLİ NOKTA TEDAVİYİ AKSATMAMAKTIR"
Hastalığın tedavisinde erken tanının önemli olduğunu ve iyileşme sürecini olumlu etkilediğini vurgulayan Haluk Çalışır, tedavi sürecinde hastanede yatmaya gerek olmadığını kaydetti.
Hastalık, sosyo-ekonomik koşulların kötü, nüfusun fazla olduğu yerlerde çok görülüyor.
Doç. Dr. Haluk Çalışır, tüberkülozun tedavisinde dikkat edilmesi gereken hususları ise şöyle sıraladı: "Tüberkülozun 6 ay süren tedavisinin püf noktası, tedaviyi aksatmamaktır. Düzenli ilaç kullanıldığında hastalık tamamen iyileşir. Hastalığın tedavisi sırasında özel bir beslenme rejimi uygulanmasına gerek yoktur. İlaç tedavisi başlanıldıktan kısa bir süre sonra hastanın iştahı açılmakta ve kaybettiği kiloları almaktadır. Bu dönemde hastayı gereğinden fazla beslemek, genel vücut sağlığını açısından olumsuz bile olabilir. Tüberküloz hastalığı düzenli tedavi ile tamamen iyileşen bir hastalıktır ve genellikle hastanın daha sonraki hayatı için herhangi bir kısıtlanmaya neden olmaz."