İlişkili Haberler
7-13 Ocak Verem Eğitim ve Propaganda Haftası nedeniyle tüberkülozun bulaşma yollarına ve hastalıkla mücadelede izlenen stratejiye dikkat çeken Türk Toraks Derneği Tüberküloz Çalışma Grubu Başkanı Doç. Dr. Aylin Babalık, tüberkülozun halen dünyadaki ilk 10 ölüm sebebinden biri olduğunu söyledi.
Veremin aynı zamanda en fazla ölüme sebep olan enfeksiyon hastalığı konumunda bulunduğuna dikkat çeken Dr. Babalık, 2017 yılında 1,6 milyon kişinin verem nedeniyle öldüğünü söyledi, “Ölümlerin %95’i hastalık sıklığıyla benzer biçimde, düşük ve orta gelirli ülkelerdedir. 21. yüzyılda milyonlarca insanın bu önlenebilir ve iyileştirilebilir hastalıktan hayatlarını kaybetmesi kabul edilemez” dedi.
Hastalığın ölümle sonuçlanmaması için alınabilecek tedbirlere ve tedavi yöntemlerine dikkat çeken Dr. Babalık, “Dünya genelinde her yıl 10 milyon yeni hastanın ortaya çıktığı bilinmektedir. Bu hastaların ancak %64’ünün raporlandığı, %36’sının ise kayıtlarda yer almadığı bilinmektedir. Hastalara tanı konulamamasının en önemli nedenleri, özellikle Afrika ve Asya’da, sağlık hizmetlerinin yetersizliği ve ekonomik sorunlardır” şeklinde konuştu.
Dünyada tüberküloz kontrolü ile ilgili en son politika olan Tüberkülozu Bitirme (END TB) Stratejisi hakkında bilgi veren Doç. Dr. Babalık, şunları söyledi:
“Bu stratejiye göre, 2035 yılına gelindiğinde yeni hasta ortaya çıkma sıklığında %90 azalma, ölümlerde %95 azalma ve Tüberkülozdan etkilenmiş̧ ev halkının bu hastalığa bağlı yıkıcı maliyetlerle karşılaşma yüzdesi %0 olarak hedeflenmektedir. Bu hedeflere ulaşmak için bütün hastaların tedavisinin yanında özellikle latent (gizli) tüberküloz enfeksiyonu kontrolü, riskli gruplar, yabancı uyruklu/göçmen hastalar, dirençli hasta ve temaslılarının yakından takibi ve politik kararlılık gereklidir.”
“TÜRKİYE’YE GÖÇLE GELEN KİŞİLERDE HASTALIK DAHA SIK GÖRÜLÜYOR”
Ülkemizdeki duruma da değinen Doç. Dr. Aylin Babalık, “Türkiye’de hasta sayısı yıllar içinde giderek düşmektedir. 2016 yılında tanı konulmuş hastaların %86’sının tedavisi başarı ile tamamlanmıştır. Yabancı ülke doğumlu hastaların sayısı ülkemize göçle gelen nüfusun artışına bağlı olarak artmaktadır. 2017 yılında 12.046 hastanın 1.107’si yabancı ülkelerden göçmen olarak gelen kişilerdir. Ülkemizde ilaca dirençli hastaların sayısında düşüş yoktur” ifadesini kullandı.
“VEREM TEDAVİSİ ÜCRETSİZDİR, AKSATILMADAN SÜRDÜRÜLMELİDİR”
Türk Toraks Derneği Başkanı Prof. Dr. Hasan Bayram ise, her ilde en az bir tane bulunan verem savaşı dispanserlerinde hastalara ücretsiz hizmet verildiğini ve tüberküloz tedavisinin ücretsiz olduğunu hatırlattı. Bu hizmetin aksamadan sürdürülmesinin gerekliliğine ve önemine vurgu yapan Prof. Bayram şöyle konuştu:
“Veremle uğraşan bu birimlerin uygun koşullarda çalışmalarına devam etmesi ve bu birimlerde çalışan sağlık çalışanlarının özlük haklarının iyileştirilmesi, eğitimli ve deneyimli personelin sürekliliğinin sağlanması veremle savaşın en önemli unsurlarını oluşturmaktadır. Hastaların sosyal statülerini kaybetmeden, ekonomik sıkıntı yaşamadan, tedavilerini başarıyla tamamlamaları için psikolojik ve ekonomik destek de sağlanmalıdır. İki Bakanlık tarafından ekonomik geliri düşük hastalara sağlanan maaş desteği, verem savaşına büyük katkı sağlamıştır. Bunun yanında verem tedavisi için şehirlerarası yol giden hastalara da bu konuda ekonomik destek sağlanması yararlı olacaktır.”
Veremin aynı zamanda en fazla ölüme sebep olan enfeksiyon hastalığı konumunda bulunduğuna dikkat çeken Dr. Babalık, 2017 yılında 1,6 milyon kişinin verem nedeniyle öldüğünü söyledi, “Ölümlerin %95’i hastalık sıklığıyla benzer biçimde, düşük ve orta gelirli ülkelerdedir. 21. yüzyılda milyonlarca insanın bu önlenebilir ve iyileştirilebilir hastalıktan hayatlarını kaybetmesi kabul edilemez” dedi.
Hastalığın ölümle sonuçlanmaması için alınabilecek tedbirlere ve tedavi yöntemlerine dikkat çeken Dr. Babalık, “Dünya genelinde her yıl 10 milyon yeni hastanın ortaya çıktığı bilinmektedir. Bu hastaların ancak %64’ünün raporlandığı, %36’sının ise kayıtlarda yer almadığı bilinmektedir. Hastalara tanı konulamamasının en önemli nedenleri, özellikle Afrika ve Asya’da, sağlık hizmetlerinin yetersizliği ve ekonomik sorunlardır” şeklinde konuştu.
Dünyada tüberküloz kontrolü ile ilgili en son politika olan Tüberkülozu Bitirme (END TB) Stratejisi hakkında bilgi veren Doç. Dr. Babalık, şunları söyledi:
“Bu stratejiye göre, 2035 yılına gelindiğinde yeni hasta ortaya çıkma sıklığında %90 azalma, ölümlerde %95 azalma ve Tüberkülozdan etkilenmiş̧ ev halkının bu hastalığa bağlı yıkıcı maliyetlerle karşılaşma yüzdesi %0 olarak hedeflenmektedir. Bu hedeflere ulaşmak için bütün hastaların tedavisinin yanında özellikle latent (gizli) tüberküloz enfeksiyonu kontrolü, riskli gruplar, yabancı uyruklu/göçmen hastalar, dirençli hasta ve temaslılarının yakından takibi ve politik kararlılık gereklidir.”
“TÜRKİYE’YE GÖÇLE GELEN KİŞİLERDE HASTALIK DAHA SIK GÖRÜLÜYOR”
Ülkemizdeki duruma da değinen Doç. Dr. Aylin Babalık, “Türkiye’de hasta sayısı yıllar içinde giderek düşmektedir. 2016 yılında tanı konulmuş hastaların %86’sının tedavisi başarı ile tamamlanmıştır. Yabancı ülke doğumlu hastaların sayısı ülkemize göçle gelen nüfusun artışına bağlı olarak artmaktadır. 2017 yılında 12.046 hastanın 1.107’si yabancı ülkelerden göçmen olarak gelen kişilerdir. Ülkemizde ilaca dirençli hastaların sayısında düşüş yoktur” ifadesini kullandı.
“VEREM TEDAVİSİ ÜCRETSİZDİR, AKSATILMADAN SÜRDÜRÜLMELİDİR”
Türk Toraks Derneği Başkanı Prof. Dr. Hasan Bayram ise, her ilde en az bir tane bulunan verem savaşı dispanserlerinde hastalara ücretsiz hizmet verildiğini ve tüberküloz tedavisinin ücretsiz olduğunu hatırlattı. Bu hizmetin aksamadan sürdürülmesinin gerekliliğine ve önemine vurgu yapan Prof. Bayram şöyle konuştu:
“Veremle uğraşan bu birimlerin uygun koşullarda çalışmalarına devam etmesi ve bu birimlerde çalışan sağlık çalışanlarının özlük haklarının iyileştirilmesi, eğitimli ve deneyimli personelin sürekliliğinin sağlanması veremle savaşın en önemli unsurlarını oluşturmaktadır. Hastaların sosyal statülerini kaybetmeden, ekonomik sıkıntı yaşamadan, tedavilerini başarıyla tamamlamaları için psikolojik ve ekonomik destek de sağlanmalıdır. İki Bakanlık tarafından ekonomik geliri düşük hastalara sağlanan maaş desteği, verem savaşına büyük katkı sağlamıştır. Bunun yanında verem tedavisi için şehirlerarası yol giden hastalara da bu konuda ekonomik destek sağlanması yararlı olacaktır.”