İlişkili Haberler
Dik duruşu sağlayan omurganın sağa, sola eğrilmesi veya kendi etrafında dönmesiyle skolyoz adı verilen hastalığın meydana geldiğini aktaran Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Dr. Yavuz Sağlam, bunun uygun zamanda teşhis edilip, tedavisi gerçekleştirilmediğinde kişinin yaşamını ciddi ölçüde etkileyebildiğini vurguladı.
Sağlam, Türkiye'de 2017'de yapılan geniş katılımlı bir çalışmada skolyozun görülme sıklığının yüzde 2-3 arasında olduğunun bildirildiğini belirterek şu bilgileri verdi:
"Olgularının yüzde 80'inin nedeni bilinmemektedir ve genellikle ergenliğin hemen öncesindeki hızlı büyüme döneminde ortaya çıkmaktadır. Omuz asimetrisi, sırtın bir bölümünde kabarıklık-kamburluk, kalçaların asimetrik duruşu gibi bulgularla ebeveynler tarafından fark edilebilmektedir. Tanı için bir ortopedi veya fizik tedavi uzmanı değerlendirmesi yapılmalı, şüpheli vakalarda skolyoz grafisi adı verilen omurganın tamamını içeren ve ayakta çekilen röntgenlerle tanıya gidilmelidir. Bu röntgen üzerinde yapılan uygun ölçüm neticesinde, omurganın yana doğru 10 derecenin üzerinde eğildiği tespit edilir ise hastaya skolyoz tanısı konulabilmektedir."
"TEDAVİYE DEFORMİTE MİKTARI DİKKATE ALINARAK KARAR VERİLMELİ"
Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı, skolyozun 5 yaş altında oluşmaya başlaması durumunda, gelişebilecek göğüs kafesi deformitesi ve sıkışıklığı ile kalp, akciğer fonksiyonlarının etkilenebildiğini vurguladı, aileyi hekime götüren ilk bulgunun da genellikle sırttan bakıldığında gözle görünebilir hale gelmiş olan şekil bozukluğu olduğunu söyledi.
Sağlam, skolyozun tedavisine ilişkin olarak, "Skolyoz tanısı konduktan sonra nasıl bir tedavi uygulanacağına omurga eğriliğinin ilerleme riski ve var olan deformite miktarı dikkate alınarak karar verilir. Kabul gören tedavi yöntemleri arasında izlem ve sürekli takip, korse uygulamaları, skolyoz egzersiz ve özel rehabilitasyon uygulamalarıyla, ilerleme riskinin yanı sıra ciddi kozmetik bozukluklara yol açan 50 derecenin üzerindeki eğriliklerde de cerrahi yöntemi bulunmaktadır" bilgisini verdi.
Sağlam, Türkiye'de 2017'de yapılan geniş katılımlı bir çalışmada skolyozun görülme sıklığının yüzde 2-3 arasında olduğunun bildirildiğini belirterek şu bilgileri verdi:
"Olgularının yüzde 80'inin nedeni bilinmemektedir ve genellikle ergenliğin hemen öncesindeki hızlı büyüme döneminde ortaya çıkmaktadır. Omuz asimetrisi, sırtın bir bölümünde kabarıklık-kamburluk, kalçaların asimetrik duruşu gibi bulgularla ebeveynler tarafından fark edilebilmektedir. Tanı için bir ortopedi veya fizik tedavi uzmanı değerlendirmesi yapılmalı, şüpheli vakalarda skolyoz grafisi adı verilen omurganın tamamını içeren ve ayakta çekilen röntgenlerle tanıya gidilmelidir. Bu röntgen üzerinde yapılan uygun ölçüm neticesinde, omurganın yana doğru 10 derecenin üzerinde eğildiği tespit edilir ise hastaya skolyoz tanısı konulabilmektedir."
"TEDAVİYE DEFORMİTE MİKTARI DİKKATE ALINARAK KARAR VERİLMELİ"
Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı, skolyozun 5 yaş altında oluşmaya başlaması durumunda, gelişebilecek göğüs kafesi deformitesi ve sıkışıklığı ile kalp, akciğer fonksiyonlarının etkilenebildiğini vurguladı, aileyi hekime götüren ilk bulgunun da genellikle sırttan bakıldığında gözle görünebilir hale gelmiş olan şekil bozukluğu olduğunu söyledi.
Sağlam, skolyozun tedavisine ilişkin olarak, "Skolyoz tanısı konduktan sonra nasıl bir tedavi uygulanacağına omurga eğriliğinin ilerleme riski ve var olan deformite miktarı dikkate alınarak karar verilir. Kabul gören tedavi yöntemleri arasında izlem ve sürekli takip, korse uygulamaları, skolyoz egzersiz ve özel rehabilitasyon uygulamalarıyla, ilerleme riskinin yanı sıra ciddi kozmetik bozukluklara yol açan 50 derecenin üzerindeki eğriliklerde de cerrahi yöntemi bulunmaktadır" bilgisini verdi.