İlişkili Haberler
Skolyozun tanı ve tedavisine dikkat çekmek amacıyla organize edilen Skolyoz Farkındalık Ayı Etkinliklerinin 6.’sı Acıbadem Maslak Hastanesi Başhekim Yardımcısı Dr. Özlem Cankurtaran moderatörlüğünde yapıldı.
Hastanenin Omurga Sağlığı Merkezi Başkanı Prof. Dr. Ahmet Alanay’ın skolyozda hareketi koruyan tedavi yöntemleri ve erken teşhisin önemiyle ilgili bilgi verdiği toplantıda, hastalar, hasta yakınları ve sağlık profesyonelleri her yıl olduğu gibi bir araya geldi. Ayrıca, genç yaşta hastalıkla tanışan hastalar, umut veren tedavi öykülerini paylaştı. Toplumsal olarak skolyoz konusunda doğru farkındalığı artırmanın önemine işaret edilerek, hareketsizliğin önüne geçmek için en önemli noktanın erken teşhis olduğunun altı çizildi.
“HAREKET HAYATTIR, HAYAT HAREKETTİR”
Omurga eğriliği olarak tanımlanan skolyoz, her yaştan insanı etkilemesine rağmen çoğunlukla ergenliğin hemen öncesi ve ergenlik döneminde ortaya çıkıyor. Birçok farklı çeşidi olmasının yanında yaygın görülen idiyopatik skolyozun nedeni tam olarak ortaya konmuş değil. Bununla birlikte çoğu durumda ilerleyici bir problem olduğu için ne kadar erken müdahale edilirse o kadar iyi sonuçlara ulaşmak mümkün olabiliyor. Skolyoz tedavisinde “Hareket hayattır, hayat harekettir” yaklaşımını benimsediklerini belirten Prof. Alanay, “Skolyoz ilerledikçe hareket kısıtlılığı görülebiliyor. Bu nedenle hareketsizliğin önüne geçmek için en önemli nokta erken teşhis ve beraberinde doğru tedaviyi uygulamak” dedi.
ERGENLİKTE EN YAYGIN GÖRÜLEN OMURGA SORUNU
Bugün her 100 çocuktan 3’ünda görülen skolyozun ağırlıklı olarak 10-14 yaş arası çocukları etkilediğini hatırlatan Dr. Alanay, bugün geliştirilen devrim niteliğindeki tedavi yöntemleriyle çocukların hareket kısıtlılığı yaşamadan hayatlarını konforlu bir şekilde sürdürmelerinin mümkün olabildiğini söyledi. İyi planlanmış tedavi yaklaşımıyla hareket kısıtlılığının önüne geçilebildiği ve hastaların da her türlü dans ve sporda başarı sağlayabileceğini ifade etti.
TEDAVİ TAMAMEN KİŞİYE ÖZEL OLARAK BELİRLENMELİ
Çocuğun büyüme potansiyeli skolyozun ilerlemesini belirleyen en önemli faktör. Dolayısıyla da ergenlikte hızlı boy uzamasının yaşandığı yıllar en riskli dönemi oluşturuyor. Skolyoz tedavisinde, gözlem, egzersiz, korse ve cerrahi olmak üzere 4 tedavi yönteminden yararlandıklarını belirten Uzman, eğriliğin derecesi ve ilerlemesine bağlı olarak uygulanacak tedavinin belirlendiğini anlattı. Bununla birlikte skolyozda önemli olan noktanın hareketin korunarak kısıtlılığın önüne geçilmesi olduğu ve bunu sağlamak için de mutlaka kişiye özel bir tedavi yaklaşımının belirlenmesi gerektiğinin altı çizildi.
BANT İLE GERDİRME YÖNTEMİYLE HAREKETE DEVAM!
Özellikle ergenlik döneminin başında olan ve eğriliği sırt bölgesinde bulunan çocukların tedavisinde son yıllarda gündeme gelen bant ile gerdirme yöntemi hakkında bilgi veren Prof. Alanay, “Torakoskopik yöntemle kapalı olarak uygulanan bant ile gerdirme yöntemi sayesinde hareket ve büyüme engellenmezken, füzyon işleminin aksine sırtta uzun bir kesi açılmıyor, gövdenin yan tarafından yapılan 2 cm gibi küçük az sayıda kesilerle yapılıyor. Ameliyat sonrasında hastalarda hızlı bir iyileşme süreci gözleniyor ve gündelik yaşama çok hızlı geçiş sağlanabiliyor” dedi.
Ancak işlemin başarıyla sonuçlanmasında, hastanın durumu ve tercihlerine bağlı doğru hasta seçimi ve hekim deneyiminin çok önem taşıdığını belirtti.
Hastanenin Omurga Sağlığı Merkezi Başkanı Prof. Dr. Ahmet Alanay’ın skolyozda hareketi koruyan tedavi yöntemleri ve erken teşhisin önemiyle ilgili bilgi verdiği toplantıda, hastalar, hasta yakınları ve sağlık profesyonelleri her yıl olduğu gibi bir araya geldi. Ayrıca, genç yaşta hastalıkla tanışan hastalar, umut veren tedavi öykülerini paylaştı. Toplumsal olarak skolyoz konusunda doğru farkındalığı artırmanın önemine işaret edilerek, hareketsizliğin önüne geçmek için en önemli noktanın erken teşhis olduğunun altı çizildi.
“HAREKET HAYATTIR, HAYAT HAREKETTİR”
Omurga eğriliği olarak tanımlanan skolyoz, her yaştan insanı etkilemesine rağmen çoğunlukla ergenliğin hemen öncesi ve ergenlik döneminde ortaya çıkıyor. Birçok farklı çeşidi olmasının yanında yaygın görülen idiyopatik skolyozun nedeni tam olarak ortaya konmuş değil. Bununla birlikte çoğu durumda ilerleyici bir problem olduğu için ne kadar erken müdahale edilirse o kadar iyi sonuçlara ulaşmak mümkün olabiliyor. Skolyoz tedavisinde “Hareket hayattır, hayat harekettir” yaklaşımını benimsediklerini belirten Prof. Alanay, “Skolyoz ilerledikçe hareket kısıtlılığı görülebiliyor. Bu nedenle hareketsizliğin önüne geçmek için en önemli nokta erken teşhis ve beraberinde doğru tedaviyi uygulamak” dedi.
ERGENLİKTE EN YAYGIN GÖRÜLEN OMURGA SORUNU
Bugün her 100 çocuktan 3’ünda görülen skolyozun ağırlıklı olarak 10-14 yaş arası çocukları etkilediğini hatırlatan Dr. Alanay, bugün geliştirilen devrim niteliğindeki tedavi yöntemleriyle çocukların hareket kısıtlılığı yaşamadan hayatlarını konforlu bir şekilde sürdürmelerinin mümkün olabildiğini söyledi. İyi planlanmış tedavi yaklaşımıyla hareket kısıtlılığının önüne geçilebildiği ve hastaların da her türlü dans ve sporda başarı sağlayabileceğini ifade etti.
TEDAVİ TAMAMEN KİŞİYE ÖZEL OLARAK BELİRLENMELİ
Çocuğun büyüme potansiyeli skolyozun ilerlemesini belirleyen en önemli faktör. Dolayısıyla da ergenlikte hızlı boy uzamasının yaşandığı yıllar en riskli dönemi oluşturuyor. Skolyoz tedavisinde, gözlem, egzersiz, korse ve cerrahi olmak üzere 4 tedavi yönteminden yararlandıklarını belirten Uzman, eğriliğin derecesi ve ilerlemesine bağlı olarak uygulanacak tedavinin belirlendiğini anlattı. Bununla birlikte skolyozda önemli olan noktanın hareketin korunarak kısıtlılığın önüne geçilmesi olduğu ve bunu sağlamak için de mutlaka kişiye özel bir tedavi yaklaşımının belirlenmesi gerektiğinin altı çizildi.
BANT İLE GERDİRME YÖNTEMİYLE HAREKETE DEVAM!
Özellikle ergenlik döneminin başında olan ve eğriliği sırt bölgesinde bulunan çocukların tedavisinde son yıllarda gündeme gelen bant ile gerdirme yöntemi hakkında bilgi veren Prof. Alanay, “Torakoskopik yöntemle kapalı olarak uygulanan bant ile gerdirme yöntemi sayesinde hareket ve büyüme engellenmezken, füzyon işleminin aksine sırtta uzun bir kesi açılmıyor, gövdenin yan tarafından yapılan 2 cm gibi küçük az sayıda kesilerle yapılıyor. Ameliyat sonrasında hastalarda hızlı bir iyileşme süreci gözleniyor ve gündelik yaşama çok hızlı geçiş sağlanabiliyor” dedi.
Ancak işlemin başarıyla sonuçlanmasında, hastanın durumu ve tercihlerine bağlı doğru hasta seçimi ve hekim deneyiminin çok önem taşıdığını belirtti.
CERRAHİ TEDAVİDE ÖNEMLİ GELİŞMELER VAR
Cerrahide mümkün olduğunda füzyondan kaçınmaya çalışılsa da gerektiğinde de bu hayat kurtarıcı olabiliyor. Genel olarak 40-45 derece ve üzerindeki eğriliklerde cerrahi tedaviler gündeme geliyor. Artık en komplike deformitelerin bile tedavi edilebildiğine işaret eden Prof. Dr. Ahmet Alanay, “Spinal Navigasyon, 3-boyutlu baskı yöntemi ve nöromonitörizasyon yöntemleri sayesinde geçmişte çok geç kalınmış ya da çok riskli bulunan ameliyatları yapabilir hale geldik” diye konuşarak şu bilgileri verdi:
Spinal navigasyon: Esnek olmayan deformitelerin tedavisindeki birinci ve en önemli basamaklardan olan emniyetli bir şekilde ve sağlam vida koyma işlemi “Spinal navigasyon” ile artık kolayca yapılabilir hale geldi. Omurganın 3 boyutlu görüntülenmesini sağlayan bu cihaz sayesinde vidalar yüzde 100’e yakın doğruluk oranıyla yerleştirilebiliyor.
Nöromonitörizasyon: Ameliyat boyunca omurilikte sinir sinyal geçişinin durumunu gösteren Nöromonitörizasyon, nörologlar tarafından uygulanması gerekiyor. Bu yöntemle ameliyat boyunca omuriliğin durumunu takip ederek omurilik iletiminde bir kesinti veya yavaşlama olması durumunda sinyal veriyor. Bu erken uyarı sayesinde cerrah omurilikteki yanlış giden durumun nedenini bularak bunu ortadan kaldırıyor. Böylece hastanın omurilik yaralanmasına bağlı felç olması büyük ölçüde ortadan kaldırılıyor.
3 Boyutlu Omurga Baskısı: İleri derecedeki skolyoz ve kifoz hastaları için yeni bir umut olan 3-Boyutlu baskı teknolojisi sayesinde omurgasının birebir kopyası oluşturulabiliyor. Ameliyat sırasında da yumuşak dokular nedeniyle göremediği gerçek 3 boyutlu yapıyı model omurgaya bakarak daha iyi kavrayabiliyor. Böylelikle normal anatominin bozulduğu şiddetli omurga skolyoz ve kifoz deformiteleri daha emniyetli bir şekilde ameliyat edilebilirken, felç ve hayati riskin büyük ölçüde önüne geçiliyor.
KORSE KULLANIMI AMELİYATI ÖNLEYEBİLİYOR
Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Doktor Öğretim Üyesi Çağlar Yılgör de tedavide egzersiz ve korse kullanımının yerine işaret ederek fizyoterapi ve korse kullanımının skolyoz tedavisinin çok önemli bir bölümünü oluşturduğunu söyledi.
Özellikle eğriliği 20-45 derece arasındaki büyüme çağındaki çocuklarda korse tedavisinin ameliyat ihtimalini yaklaşık yüzde 50 oranında düşürdüğüne dikkat çeken Yılgör, “Korse tedavisinde başarı olarak kabul edilen bazı göstergeler var. Tedaviye başlangıç aşamasından tamamlanıncaya kadar geçen süre sonunda 5-6 dereceden fazla ilerleme olmaması, hastanın cerrahiye gitmemesi ve boy uzamasının devam etmesi korse tedavisinin başarılı olduğunu gösteriyor. Ancak bu sonuçların elde edilebilmesi için korsenin mutlaka eğrilik tipine ve kişiye özel olarak hazırlanması gerekiyor” diye konuştu.
EGZERSİZ VE SPOR HEM FİZYOLOJİK, HEM PSİKOLOJİK YARAR SAĞLIYOR
Egzersiz ve sporun skolyoz tedavisinde önemli bir yeri bulunduğu ve hastalığın da spor yapmaya engel olmadığının altı çizilerek ailelerin bu konuda gereksiz kısıtlamalara gitmemesi gerektiği belirtildi. Egzersiz ve sporun aynı zamanda çocuğun vücuduyla ilgili negatif algısı sonucu oluşan psikolojik ve sosyal sorunları aşmasında da yardımı bulunduğunu söyleyen Dr. Yılgör, “Spor rehabilitasyon programını desteklediği gibi tedaviyi de tamamlayıcı bir etkisi de bulunuyor. Dolayısıyla korse ya da cerrahi tedavi gören çocukların spor yapmaya devam etmelerinde yarar var. Skolyoza özel asimetrik egzersiz programları özellikle korse ile birlikte kullanıldığında eğriliğin kontrolünü kolaylaştırabilir” dedi.
Skolyozun sadece bir kemik hastalığı değil, yumuşak dokuları da etkiliyor. Bu nedenle skolyoza özel egzersiz programları, yumuşak doku gerginliklerinin açılması, doğru nefes almanın öğretilmesi ve postürün korunmasında yarar sağlıyor.
Cerrahide mümkün olduğunda füzyondan kaçınmaya çalışılsa da gerektiğinde de bu hayat kurtarıcı olabiliyor. Genel olarak 40-45 derece ve üzerindeki eğriliklerde cerrahi tedaviler gündeme geliyor. Artık en komplike deformitelerin bile tedavi edilebildiğine işaret eden Prof. Dr. Ahmet Alanay, “Spinal Navigasyon, 3-boyutlu baskı yöntemi ve nöromonitörizasyon yöntemleri sayesinde geçmişte çok geç kalınmış ya da çok riskli bulunan ameliyatları yapabilir hale geldik” diye konuşarak şu bilgileri verdi:
Spinal navigasyon: Esnek olmayan deformitelerin tedavisindeki birinci ve en önemli basamaklardan olan emniyetli bir şekilde ve sağlam vida koyma işlemi “Spinal navigasyon” ile artık kolayca yapılabilir hale geldi. Omurganın 3 boyutlu görüntülenmesini sağlayan bu cihaz sayesinde vidalar yüzde 100’e yakın doğruluk oranıyla yerleştirilebiliyor.
Nöromonitörizasyon: Ameliyat boyunca omurilikte sinir sinyal geçişinin durumunu gösteren Nöromonitörizasyon, nörologlar tarafından uygulanması gerekiyor. Bu yöntemle ameliyat boyunca omuriliğin durumunu takip ederek omurilik iletiminde bir kesinti veya yavaşlama olması durumunda sinyal veriyor. Bu erken uyarı sayesinde cerrah omurilikteki yanlış giden durumun nedenini bularak bunu ortadan kaldırıyor. Böylece hastanın omurilik yaralanmasına bağlı felç olması büyük ölçüde ortadan kaldırılıyor.
3 Boyutlu Omurga Baskısı: İleri derecedeki skolyoz ve kifoz hastaları için yeni bir umut olan 3-Boyutlu baskı teknolojisi sayesinde omurgasının birebir kopyası oluşturulabiliyor. Ameliyat sırasında da yumuşak dokular nedeniyle göremediği gerçek 3 boyutlu yapıyı model omurgaya bakarak daha iyi kavrayabiliyor. Böylelikle normal anatominin bozulduğu şiddetli omurga skolyoz ve kifoz deformiteleri daha emniyetli bir şekilde ameliyat edilebilirken, felç ve hayati riskin büyük ölçüde önüne geçiliyor.
KORSE KULLANIMI AMELİYATI ÖNLEYEBİLİYOR
Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Doktor Öğretim Üyesi Çağlar Yılgör de tedavide egzersiz ve korse kullanımının yerine işaret ederek fizyoterapi ve korse kullanımının skolyoz tedavisinin çok önemli bir bölümünü oluşturduğunu söyledi.
Özellikle eğriliği 20-45 derece arasındaki büyüme çağındaki çocuklarda korse tedavisinin ameliyat ihtimalini yaklaşık yüzde 50 oranında düşürdüğüne dikkat çeken Yılgör, “Korse tedavisinde başarı olarak kabul edilen bazı göstergeler var. Tedaviye başlangıç aşamasından tamamlanıncaya kadar geçen süre sonunda 5-6 dereceden fazla ilerleme olmaması, hastanın cerrahiye gitmemesi ve boy uzamasının devam etmesi korse tedavisinin başarılı olduğunu gösteriyor. Ancak bu sonuçların elde edilebilmesi için korsenin mutlaka eğrilik tipine ve kişiye özel olarak hazırlanması gerekiyor” diye konuştu.
EGZERSİZ VE SPOR HEM FİZYOLOJİK, HEM PSİKOLOJİK YARAR SAĞLIYOR
Egzersiz ve sporun skolyoz tedavisinde önemli bir yeri bulunduğu ve hastalığın da spor yapmaya engel olmadığının altı çizilerek ailelerin bu konuda gereksiz kısıtlamalara gitmemesi gerektiği belirtildi. Egzersiz ve sporun aynı zamanda çocuğun vücuduyla ilgili negatif algısı sonucu oluşan psikolojik ve sosyal sorunları aşmasında da yardımı bulunduğunu söyleyen Dr. Yılgör, “Spor rehabilitasyon programını desteklediği gibi tedaviyi de tamamlayıcı bir etkisi de bulunuyor. Dolayısıyla korse ya da cerrahi tedavi gören çocukların spor yapmaya devam etmelerinde yarar var. Skolyoza özel asimetrik egzersiz programları özellikle korse ile birlikte kullanıldığında eğriliğin kontrolünü kolaylaştırabilir” dedi.
Skolyozun sadece bir kemik hastalığı değil, yumuşak dokuları da etkiliyor. Bu nedenle skolyoza özel egzersiz programları, yumuşak doku gerginliklerinin açılması, doğru nefes almanın öğretilmesi ve postürün korunmasında yarar sağlıyor.