Türk Toraks Derneğinden yapılan açıklamada, silika olarak bilinen mineralin, akciğerlerde bağ dokusu gelişimi ve sonrasında solunum yetmezliği ile sonuçlanan silikozis hastalığına yol açtığının yıllardır bilindiği belirtildi.
Türkiye'de başta madencilik olmak üzere birçok sektörde silikozis geliştiği ifade edilen açıklamada, 2000'li yılların başında kot kumlamacılığı yapan işçilerde ortaya çıkan dramatik tablo nedeniyle silikozisin yeniden gündeme geldiği, son zamanlarda diş teknisyenliği ve seramik sektöründe çalışanlarda da görülebildiği aktarıldı.
Silikozisin tedavisi mümkün olmadığı için, öncelikle riskli sektörlerde mühendislik yöntemleri ve kişisel koruyucularla maruziyetin azaltılmasının, hastalığı önlemek açısından büyük önem taşıdığı vurgulanan açıklamada, hastalık geliştikten sonra akciğer naklinin tek tedavi seçeneği olduğu, Türkiye'de son yıllarda bu alanda önemli gelişmelerin yaşandığı ifade edildi.
Açıklamada, "kot kumlamacılığına bağlı silikozis" konusunda yaptığı çalışmalarla gerek Türkiye gerek dünyada bu konuda duyarlılığın artmasına ve Türkiye'de kumlamacılığın yasaklanmasında önemli katkısı olan Prof. Dr. Metin Akgün'ün içinde yer aldığı ekibin silikozis hastalığı için tedavi geliştirmeye yönelik yaptığı bilimsel çalışmanın, bilim camiasının en önemli dergilerinden biri olan Nature Communications'un bu ayki sayısında yayımlandığı bildirildi.
SİLİKANIN AKCİĞERE ETKİSİYLE İLGİLİ YENİ BİR MEKANİZMA KEŞFETTİLER
Fransa'daki Le Centre National de la Recherche Scientifique (CNRS) ile ortaklaşa yürütülen çalışmada, Prof. Akgün ve ekibinin yanı sıra, Avusturyalı ve İsviçreli bilim insanlarının da yer aldığı aktarıldı.
Açıklamada görüşlerine yer verilen Prof. Dr. Akgün, yaptıkları hayvan deneylerinde silika maruziyetinin nasıl akciğer hasarı yaptığı ile ilgili yeni bir mekanizma keşfettiklerini, kendi kliniklerinde takip ettikleri silikozlu hastaların kan ve balgam örneklerinde yaptıkları incelemelerde insanlarda da farelerdekine benzer sonuçlar elde ettiklerini vurguladı.
Hayvan deneylerinde bu mekanizmanın baskılanmasının silikozis gelişimini engellediğini gösterdiklerini dolayısıyla bu bulguların silikozisli hastalar için yakın gelecekte etkin bir tedavi seçeneği olma potansiyeli taşıdığını ifade eden Prof. Dr. Akgün, bunun için öncelikle klinik çalışma yapılması gerektiğini, bu konuda da girişimlere başladıklarını aktardı.
Prof.Dr. Akgün ayrıca, bu sonuçların silikozis hastalığı ile sınırlı kalmayacağını, akciğerlerde bağ dokusu gelişimi ile seyreden diğer hastalıklar açısından da değerli olabileceğini kaydetti.
Türkiye'de başta madencilik olmak üzere birçok sektörde silikozis geliştiği ifade edilen açıklamada, 2000'li yılların başında kot kumlamacılığı yapan işçilerde ortaya çıkan dramatik tablo nedeniyle silikozisin yeniden gündeme geldiği, son zamanlarda diş teknisyenliği ve seramik sektöründe çalışanlarda da görülebildiği aktarıldı.
Silikozisin tedavisi mümkün olmadığı için, öncelikle riskli sektörlerde mühendislik yöntemleri ve kişisel koruyucularla maruziyetin azaltılmasının, hastalığı önlemek açısından büyük önem taşıdığı vurgulanan açıklamada, hastalık geliştikten sonra akciğer naklinin tek tedavi seçeneği olduğu, Türkiye'de son yıllarda bu alanda önemli gelişmelerin yaşandığı ifade edildi.
Açıklamada, "kot kumlamacılığına bağlı silikozis" konusunda yaptığı çalışmalarla gerek Türkiye gerek dünyada bu konuda duyarlılığın artmasına ve Türkiye'de kumlamacılığın yasaklanmasında önemli katkısı olan Prof. Dr. Metin Akgün'ün içinde yer aldığı ekibin silikozis hastalığı için tedavi geliştirmeye yönelik yaptığı bilimsel çalışmanın, bilim camiasının en önemli dergilerinden biri olan Nature Communications'un bu ayki sayısında yayımlandığı bildirildi.
SİLİKANIN AKCİĞERE ETKİSİYLE İLGİLİ YENİ BİR MEKANİZMA KEŞFETTİLER
Fransa'daki Le Centre National de la Recherche Scientifique (CNRS) ile ortaklaşa yürütülen çalışmada, Prof. Akgün ve ekibinin yanı sıra, Avusturyalı ve İsviçreli bilim insanlarının da yer aldığı aktarıldı.
Açıklamada görüşlerine yer verilen Prof. Dr. Akgün, yaptıkları hayvan deneylerinde silika maruziyetinin nasıl akciğer hasarı yaptığı ile ilgili yeni bir mekanizma keşfettiklerini, kendi kliniklerinde takip ettikleri silikozlu hastaların kan ve balgam örneklerinde yaptıkları incelemelerde insanlarda da farelerdekine benzer sonuçlar elde ettiklerini vurguladı.
Hayvan deneylerinde bu mekanizmanın baskılanmasının silikozis gelişimini engellediğini gösterdiklerini dolayısıyla bu bulguların silikozisli hastalar için yakın gelecekte etkin bir tedavi seçeneği olma potansiyeli taşıdığını ifade eden Prof. Dr. Akgün, bunun için öncelikle klinik çalışma yapılması gerektiğini, bu konuda da girişimlere başladıklarını aktardı.
Prof.Dr. Akgün ayrıca, bu sonuçların silikozis hastalığı ile sınırlı kalmayacağını, akciğerlerde bağ dokusu gelişimi ile seyreden diğer hastalıklar açısından da değerli olabileceğini kaydetti.