İlişkili Haberler
Beyinde eksilen dopaminin neden olduğu Parkinson hastalığının tedavisinde öncelik dopamin etkisi yaratacak ilaçlar ya da cerrahi. Tedavi sürecine ek olarak fizik tedavi uygulamaları ile bireysel egzersizler de hastaların günlük yaşam kalitesini yükseltiyor. Özellikle sanal gerçeklik oyunları ya da bireysel sporlar, hastanın tedavi sürecini olumlu etkiliyor. 11 Nisan Parkinson Günü nedeniyle açıklamalarda bulunan Bayındır İçerenköy Hastanesi Nöroloji Bölüm Başkanı Doç. Dr. Betül Yalçıner ile Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Pınar Dönmez, Parkinson hastalığı ile ilgili şu bilgileri verdi:
“Parkinson sendromu, hareketlerin azalması, güçleşmesi, yavaşlaması ve eşlik eden kas tonusundaki artış ile kademeli olarak ilerleyen bir merkez sinir sistemi hastalığıdır. Nörodejeneratif hastalıklar arasında Alzheimer hastalığından sonra en sık rastlanılan ikinci hastalıktır. Genel nüfusta binde 2-3, 55 yaş üzerinde ise %1 civarındadır. Seksenli yaşlarda sıklığı %3-4’e kadar çıkabilir. Hastalığın başlangıç yaşı ortalama 50-60 yaş aralığında olmakla birlikte genç yaşlarda da başlayabilir. Tüm hastaların %5'inde hastalık 40 yaşından önce başlar. Bu durumda genç başlangıçlı, 20 yaşın altında başlayan hastalarda ise jüvenil Parkinson hastalığından söz edilir.
HAYATINIZ VE HAREKETLERİNİZ YAVAŞLIYORSA DİKKAT
Parkinson sendromunu oluşturan semptomlar, hareketin başlamasında güçlük, hareketin yavaşlaması ya da hiç yapamama hali, kaslarda hareket esnasında oluşan sertleşme esneklik kaybı, bazen eşlik eden postüral dengesizliktir.
Donmalar yani hareketin ya da konuşmanın durması da belirtiler arasındadır ve tipik olarak yürümenin durmasına yol açacak şekilde alt ekstremiteler de görülür. Bazı hastalarda ses kısılması ve konuşmanın durması da olasıdır.
PARKİNSONDA TİTREME HAREKET HALİNDE DEĞİL, İSTİRAHATTEYKEN OLUŞUR
Parkinson hastalığı teşhisi koyabilmek için bu bulgulardan mutlaka hareketlerde yavaşlamanın yani bradikinezinin olması gerekir. Buna ek olarak istirahat tremoru veya kaslarda sertleşmenin bulunması Parkinson hastalığının tanısını koydurur. Hastalık hemen her zaman asimetrik olarak, vücudun bir yarısında başlar.
İlk belirtiler sıklıkla bir ekstremitede istirahat tremoru, bir elin özellikle ince hareketlerde beceriksizleşmesi, tutuklaşması, yavaşlaması ya da tüm hareketlerin, özellikle yürümenin yavaşlaması, vücudun öne doğru eğilmesi şeklindedir.
“Parkinson sendromu, hareketlerin azalması, güçleşmesi, yavaşlaması ve eşlik eden kas tonusundaki artış ile kademeli olarak ilerleyen bir merkez sinir sistemi hastalığıdır. Nörodejeneratif hastalıklar arasında Alzheimer hastalığından sonra en sık rastlanılan ikinci hastalıktır. Genel nüfusta binde 2-3, 55 yaş üzerinde ise %1 civarındadır. Seksenli yaşlarda sıklığı %3-4’e kadar çıkabilir. Hastalığın başlangıç yaşı ortalama 50-60 yaş aralığında olmakla birlikte genç yaşlarda da başlayabilir. Tüm hastaların %5'inde hastalık 40 yaşından önce başlar. Bu durumda genç başlangıçlı, 20 yaşın altında başlayan hastalarda ise jüvenil Parkinson hastalığından söz edilir.
HAYATINIZ VE HAREKETLERİNİZ YAVAŞLIYORSA DİKKAT
Parkinson sendromunu oluşturan semptomlar, hareketin başlamasında güçlük, hareketin yavaşlaması ya da hiç yapamama hali, kaslarda hareket esnasında oluşan sertleşme esneklik kaybı, bazen eşlik eden postüral dengesizliktir.
Donmalar yani hareketin ya da konuşmanın durması da belirtiler arasındadır ve tipik olarak yürümenin durmasına yol açacak şekilde alt ekstremiteler de görülür. Bazı hastalarda ses kısılması ve konuşmanın durması da olasıdır.
PARKİNSONDA TİTREME HAREKET HALİNDE DEĞİL, İSTİRAHATTEYKEN OLUŞUR
Parkinson hastalığı teşhisi koyabilmek için bu bulgulardan mutlaka hareketlerde yavaşlamanın yani bradikinezinin olması gerekir. Buna ek olarak istirahat tremoru veya kaslarda sertleşmenin bulunması Parkinson hastalığının tanısını koydurur. Hastalık hemen her zaman asimetrik olarak, vücudun bir yarısında başlar.
İlk belirtiler sıklıkla bir ekstremitede istirahat tremoru, bir elin özellikle ince hareketlerde beceriksizleşmesi, tutuklaşması, yavaşlaması ya da tüm hareketlerin, özellikle yürümenin yavaşlaması, vücudun öne doğru eğilmesi şeklindedir.
EL YAZINIZ SİZİ ELE VERİR
Bu belirtiler kural olarak sinsi başlayıp yavaş ilerlerler, zamanla hastalık vücudun diğer yarısına da geçer. Hastalar spontan olarak ya da sorulduğunda yazılarının değişip küçüldüğünü, düğme iliklemek ya da açmak gibi ince işlerde zorluk çektiklerini, gece yatakta dönmenin, yerlerinden kalkmanın güçleştiğini, hareketlerinin ve yürümelerinin yavaşladığını, ayaklarını sürterek yürüdüklerini, harekete başlamada güçlük çektiklerini buna karşın kaba kas kuvveti gerektiren işlerde güçsüzlük fark etmediklerini söylerler.
Terleme, tükürük salınımı ve derinin yağlanması artabilir, hastalığın başlangıcında omuz, sırt, ekstremite ağrıları olabilir. Omuz ağrısı başlangıç bulgusu olarak oldukça sıktır, bu tip hastaların teşhisi ağrıya odaklanıldığı için gecikebilir.
Hasta yakınları yüzün donuklaştığını, sesin hafif çıktığını ve konuşmanın anlaşılmasının güçleştiğini bildirebilirler. Bazı hastaların ilk belirtileri arasında derin uykuda bağırma ya da tekme atma gibi hareketlerdir. Kabızlık, bağırsak hareketlerinin yavaşlamasına bağlı olarak oluşur. Yutkunmada zorluklar görülebilir. Hastalığa bağlı olarak kişinin duygu durumunda dalgalanmalar oluşabilir. Depresyon görülebilir.
TEDAVİDE AMAÇ KAYBEDİLEN DOPAMİNİ SAĞLAMAK
Parkinson hastalığının semptomatik tedavisindeki ana yaklaşım azalmış dopaminerjik geçişi arttırmaya yönelik bir yerine koyma tedavisidir. Bazı ilaçlar beyin tarafından dopamine dönüştürülmekte, bazıları ise dopamin benzeri etki yaratmaktadır. Bu ilaçlar Parkinson hastalığının yol açtığı sorunları geciktirmekte, özellikle başlangıç aşamasındaki hastalığın neden olduğu problemleri hafifletmektedir. Bu tedavinin kullanılmaya başlamasıyla hastaların prognozu anlamlı olarak düzelmiş ve ortalama yaşam beklentileri uzamıştır. Son yıllarda Parkinson hastalığının cerrahi tedavisi de tekrar güncellik kazanmıştır. Beynin belirli bölgelerinin yüksek frekanslı ses dalgalarıyla yakılması ya da hedef bölgelere yerleştirilen derin elektrotlar vasıtasıyla uygulanan yüksek frekanslı elektrik uyarılarıyla (derin beyin stimülasyonu) bu bölgedeki anormal aktivitenin değiştirilmesi hedeflenmektedir.
Bu belirtiler kural olarak sinsi başlayıp yavaş ilerlerler, zamanla hastalık vücudun diğer yarısına da geçer. Hastalar spontan olarak ya da sorulduğunda yazılarının değişip küçüldüğünü, düğme iliklemek ya da açmak gibi ince işlerde zorluk çektiklerini, gece yatakta dönmenin, yerlerinden kalkmanın güçleştiğini, hareketlerinin ve yürümelerinin yavaşladığını, ayaklarını sürterek yürüdüklerini, harekete başlamada güçlük çektiklerini buna karşın kaba kas kuvveti gerektiren işlerde güçsüzlük fark etmediklerini söylerler.
Terleme, tükürük salınımı ve derinin yağlanması artabilir, hastalığın başlangıcında omuz, sırt, ekstremite ağrıları olabilir. Omuz ağrısı başlangıç bulgusu olarak oldukça sıktır, bu tip hastaların teşhisi ağrıya odaklanıldığı için gecikebilir.
Hasta yakınları yüzün donuklaştığını, sesin hafif çıktığını ve konuşmanın anlaşılmasının güçleştiğini bildirebilirler. Bazı hastaların ilk belirtileri arasında derin uykuda bağırma ya da tekme atma gibi hareketlerdir. Kabızlık, bağırsak hareketlerinin yavaşlamasına bağlı olarak oluşur. Yutkunmada zorluklar görülebilir. Hastalığa bağlı olarak kişinin duygu durumunda dalgalanmalar oluşabilir. Depresyon görülebilir.
TEDAVİDE AMAÇ KAYBEDİLEN DOPAMİNİ SAĞLAMAK
Parkinson hastalığının semptomatik tedavisindeki ana yaklaşım azalmış dopaminerjik geçişi arttırmaya yönelik bir yerine koyma tedavisidir. Bazı ilaçlar beyin tarafından dopamine dönüştürülmekte, bazıları ise dopamin benzeri etki yaratmaktadır. Bu ilaçlar Parkinson hastalığının yol açtığı sorunları geciktirmekte, özellikle başlangıç aşamasındaki hastalığın neden olduğu problemleri hafifletmektedir. Bu tedavinin kullanılmaya başlamasıyla hastaların prognozu anlamlı olarak düzelmiş ve ortalama yaşam beklentileri uzamıştır. Son yıllarda Parkinson hastalığının cerrahi tedavisi de tekrar güncellik kazanmıştır. Beynin belirli bölgelerinin yüksek frekanslı ses dalgalarıyla yakılması ya da hedef bölgelere yerleştirilen derin elektrotlar vasıtasıyla uygulanan yüksek frekanslı elektrik uyarılarıyla (derin beyin stimülasyonu) bu bölgedeki anormal aktivitenin değiştirilmesi hedeflenmektedir.
FİZİK TEDAVİ VE REHABİLİTASYON İLE YAŞAM KALİTESİ YÜKSELTİLİR
Parkinson tedavisinde rehabilitasyon egzersizleri, ilaç ve cerrahi tedavilerin tamamlayıcı bileşenidir. Bu egzersizlerin hedefi fonksiyonel beceriyi arttırmak ve hastalığa bağlı ikincil komplikasyonlardan korumaktır. İnsanlar tarafından algılanan esenlik duygusu olarak tanımlanan yaşam kalitesi, Parkinson hastalığı gibi kronik hastalıklarda önem kazanan bir tanımlamadır. Hastanın güç koordinasyon, denge dayanıklılık ve günlük yaşam aktivitelerindeki becerisini korumak ve artırmak üzere kişiye özel planlanan fizyoterapi programları, genel anlamda hastaların yaşam kalitesini arttırır.
EGZERSİZ, İLAÇ DOZUNUN DÜŞÜK KALMASINI SAĞLAR
Uzun yıllar Parkinson hastalığında fizyoterapinin şüpheli ve kısa süreli bir etkisi olduğu düşünülmüştür. Yakın zamanda egzersize bağlı beyindeki sinir dokularında plastik değişimler oluştuğu saptanmış ve egzersiz tedavilerinin önemi artmıştır. Egzersizler beyinde hem bağlantıları güçlendirir, hem sinir iletisini arttırır. Böylece egzersizin, hastaların kullanması gereken dopaminerjik ilaç dozlarının bile daha düşük kalmasını sağlayabileceği konuşulmaktadır.
SANAL GERÇEKLİK OYUNLARI İLE MOTOR GELİŞİMİNİ DESTEKLEYİN
Egzersiz, Parkinson hastalarında sık görülen kaygı ve depresyonun tedavisinde de oldukça etkilidir. Parkinson hastalarında klasik fizyatrik tedavi, aerobik egzersizler, esneklik, kas güçlendirme, koordinasyon ve denge, postur egzersizleri, atlama, yürüme bandı egzersizleri, uğraşı terapisi, dans ve ritim tedavisi gibi egzersizler içerir. Son zamanlarda MIRT tekniğinden yani aerobik, motor-bilişsel ve yoğun bir rehabilitasyon tedavisinden ve duyu bütünlüğü terapilerinden, sanal gerçeklik oyunları ve bio-feedback, robotik fizik tedavi programları ve konvansiyonel olmayan tedaviler (örn: dans, dövüş sanatları) gibi yenilikçi teknikler ile hastalarda daha işlevsel sonuçlar alındığı saptanmıştır. Bu programlar pratik ve öğrenme hedefli olmalı, hastanın durumuna özel yoğunluk, özgünlük ve karmaşıklıkta seçilmelidir. Parkinson hastaları için bireysel hastaların, bireysel özelliklerine uygun egzersizlerden seçilerek çizilen bir tedavi planlaması, hastaların ilaç kullanım miktarı ve günlük yaşam kalitesi üzerinde olumlu etkilere sahiptir.”
VİDEO: 35 YAŞINDA PARKİNSON HASTALIĞINA YAKALANDI
Parkinson tedavisinde rehabilitasyon egzersizleri, ilaç ve cerrahi tedavilerin tamamlayıcı bileşenidir. Bu egzersizlerin hedefi fonksiyonel beceriyi arttırmak ve hastalığa bağlı ikincil komplikasyonlardan korumaktır. İnsanlar tarafından algılanan esenlik duygusu olarak tanımlanan yaşam kalitesi, Parkinson hastalığı gibi kronik hastalıklarda önem kazanan bir tanımlamadır. Hastanın güç koordinasyon, denge dayanıklılık ve günlük yaşam aktivitelerindeki becerisini korumak ve artırmak üzere kişiye özel planlanan fizyoterapi programları, genel anlamda hastaların yaşam kalitesini arttırır.
EGZERSİZ, İLAÇ DOZUNUN DÜŞÜK KALMASINI SAĞLAR
Uzun yıllar Parkinson hastalığında fizyoterapinin şüpheli ve kısa süreli bir etkisi olduğu düşünülmüştür. Yakın zamanda egzersize bağlı beyindeki sinir dokularında plastik değişimler oluştuğu saptanmış ve egzersiz tedavilerinin önemi artmıştır. Egzersizler beyinde hem bağlantıları güçlendirir, hem sinir iletisini arttırır. Böylece egzersizin, hastaların kullanması gereken dopaminerjik ilaç dozlarının bile daha düşük kalmasını sağlayabileceği konuşulmaktadır.
SANAL GERÇEKLİK OYUNLARI İLE MOTOR GELİŞİMİNİ DESTEKLEYİN
Egzersiz, Parkinson hastalarında sık görülen kaygı ve depresyonun tedavisinde de oldukça etkilidir. Parkinson hastalarında klasik fizyatrik tedavi, aerobik egzersizler, esneklik, kas güçlendirme, koordinasyon ve denge, postur egzersizleri, atlama, yürüme bandı egzersizleri, uğraşı terapisi, dans ve ritim tedavisi gibi egzersizler içerir. Son zamanlarda MIRT tekniğinden yani aerobik, motor-bilişsel ve yoğun bir rehabilitasyon tedavisinden ve duyu bütünlüğü terapilerinden, sanal gerçeklik oyunları ve bio-feedback, robotik fizik tedavi programları ve konvansiyonel olmayan tedaviler (örn: dans, dövüş sanatları) gibi yenilikçi teknikler ile hastalarda daha işlevsel sonuçlar alındığı saptanmıştır. Bu programlar pratik ve öğrenme hedefli olmalı, hastanın durumuna özel yoğunluk, özgünlük ve karmaşıklıkta seçilmelidir. Parkinson hastaları için bireysel hastaların, bireysel özelliklerine uygun egzersizlerden seçilerek çizilen bir tedavi planlaması, hastaların ilaç kullanım miktarı ve günlük yaşam kalitesi üzerinde olumlu etkilere sahiptir.”
VİDEO: 35 YAŞINDA PARKİNSON HASTALIĞINA YAKALANDI