Çünkü bu düşünce, çocuğunuzda kalıcı hasar bırakabilen omurga eğriliğinin tedavisine geç kalmanıza yol açabilir.
Doğuştan olabilen omurga eğriliklerinin büyümenin hızlı olduğu ergenlik döneminde ilerlediğini ya da ilk kez bu dönemde ortaya çıktığını belirten uzmanlar, bu dönemde tanı konulan omurga eğriliklerinin cerrahi müdahaleye gerek kalmadan tedavi edilebildiğini vurguluyor.
Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Rektörü ve Ortopedi Uzmanı Prof. Dr. Metin Doğan, omurganın vücudun orta direği olduğunu ve tüm yükü taşıyan ana kolon görevi üstlendiğini söyledi. Bazı omurga eğriliklerinin anne karnındaki gelişme kusurlarına dayandığını, bebek dünyaya geldiğinde var olduğunu ve zaman içinde ilerleyerek dikkat çekmeye başladığını anlatan Doğan, ''Omurların, birbirinden ayrı olması gerekirken, eğrilik durumunda bir tarafta 4-5 omur birbirine yapışık olabiliyor. Çok sık görülmeyen bu tip eğrilikler, özellikle çocuk doğduktan sonra ilerliyor'' dedi.
Yeni doğanlarda ya da bebeklik döneminde de omurgada hafif bir eğrilik görülebildiğini ifade eden Doğan, her 100 kişiden 5-10'unda bu tür eğriliklerin bulunduğunu, ancak birçoğunun çocukluk çağında büyüme döneminde kendiliğinden düzeldiğini söyledi. Bir kısım eğriliklerin ise büyüme döneminde devam ettiğini ve yavaş yavaş ilerleyebildiğini dile getiren Doğan, bu tür omurga eğriliklerinin de görülme sıklığının düşük olduğunu belirtti.
EĞRİLİK, BÜYÜMENİN HIZLI OLDUĞU DÖNEMDE İLERLİYOR
Omurga eğriliğinin özellikle ergenlik döneminde ve kız çocuklarında sık görüldüğünü ve nedeninin tam olarak bilinmediğini vurgulan Doğan, ''Bebeklik döneminde hafif olan bir eğrilik ergenlik döneminde ilerleyebilir ya da hiçbir eğrilik yokken ergenlik döneminde ortaya çıkarak gelişebilir. Bu en sık karşılaşılan omurga eğrilikleridir. Toplumda 10 binde bir oranında görülmektedir. Büyümenin hızlı geliştiği dönemlerde omurga eğrilikleri de hızla ilerler'' diye konuştu.
Omurga eğriliğinin beyin ve omuriliğin birleştiği bölgedeki denge merkezinin bir kusurundan kaynaklandığının ve vücudun fiziki değişiminin etkili olduğunun düşünüldüğünü dile getiren Doğan, ''Kural olarak omurga eğrilikleri, çocukların hızlı büyüdüğü dönemde hızlı ilerler. Büyüme bittiği andan itibaren teorik olarak ilerlemez. Bu yaş kızlarda 12-14, erkeklerde ise 14-16 yaş aralığıdır. Bebeklikte var olan omurga eğriliği, bu yaş aralığında hızla artar ya da ilk kez bu dönemde ortaya çıkarak hızla ilerler'' açıklamasında bulundu.
BİR OMUZU DAHA YUKARIDA OLAN ÇOCUKLARA DİKKAT
Doğan, ergenlik döneminde çocukların bir omzunun yukarıda bir omzunun ise daha aşağıda olup olmadığına dikkat edilmesi, başın ya da çenenin eğri durup durmadığına bakılması, göğüs kafesinde şekil bozukluğunu ya da sırtta kambur duruş olup olmadığının iyi gözlemlenmesi gerektiğini belirterek, böylesi bir durumda en kısa sürede ortopedi uzmanına başvurulması gerektiğini söyledi.
Kızlarda 12-14, erkeklerde ise 14-16 yaş aralığının, büyüme hızı açısından ''altın dönem'' olarak nitelendirildiğini ifade eden Doğan, ''Bu dönemde omurga eğriliği saptandığında ilerleme bir şekilde durdurulabilir. Hatta belli bir aşamayı geçen omurga eğriliklerinde dahi cerrahi olarak düzeltme yapılabilir. Ama daha ilerleyen yaşlarda cerrahi operasyonla kısmen düzelme elde edilse de eğrilik şekillendikten ve vücut yapısı oturduktan, eklemler, bağlar sertleştikten sonra gelişen omurga eğriliğini düzeltme ihtimali zorlaşır'' dedi.
ERKEN TANIDA KORSEYLE TEDAVİ EDİLEBİLİYOR
Doğan, ilk aşamada tanı konan omurga eğriliklerinin korse ve fizik tedavi uygulamalarıyla düzeltilebildiğini anlatarak, şunları kaydetti: ''20 dereceye kadar olan omurga eğriliklerinde egzersiz öneriliyor. 20-40 derece arasındaki eğriliklerde korse tedavileri veriliyor. Son yıllarda ise daha elastik malzemelerle yapılan özel bandaj tedavisi uygulanıyor. 40 dereceden ileri eğriliklerde cerrahi uygulamalar seçenek olarak sunuluyor. Büyük cerrahi girişim olan uygulama, riskli olduğundan ve girişimde bulunulan bölgede hareket kaybı yarattığından son seçenek olarak sunuluyor. Çünkü cerrahi uygulama, başarılı olsa bile normalde hareketli olan segmentler kaybediliyor. Operasyon yapılan omurgaya bağlı hareketler artık yapılamaz duruma geliyor. Bu nedenle özellikle boyun ve bel hareketlerinin gerçekleştirildiği omurların ameliyat sahası içinde bulunmaması arzu ediliyor.''
SOLUNUM KAPASİTESİ DÜŞEBİLİYOR
Eğriliklerin vücut dengesini bozduğu durumlarda cerrahi uygulamanın yapılması gerektiğini vurgulayan Doğan, ''Zaman içinde vücuttaki dengesizliğe bağlı baş dengesi de bozulur. Omurga eğriliklerinde yan bakış açısı geliştiğinden, kişi boynunu eğerek gözlerini aynı hizaya getirmeye çalışır. Bu da çift görme gibi probleme yol açabilir'' diye konuştu.
Doğan, bunun dışında omurga eğriliği olan kişilerde sırt, boyun, bel ağrıları olabildiğini, akciğerlerle ilgili solunum kapasitesinin düşebildiğini, ilerleyen eğriliklerde kalp göğüs kafesi içinde baskı altında kaldığından kalp ve damarlarla ilgili sorunlar gelişebildiğini de sözlerine ekledi.
Doğuştan olabilen omurga eğriliklerinin büyümenin hızlı olduğu ergenlik döneminde ilerlediğini ya da ilk kez bu dönemde ortaya çıktığını belirten uzmanlar, bu dönemde tanı konulan omurga eğriliklerinin cerrahi müdahaleye gerek kalmadan tedavi edilebildiğini vurguluyor.
Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Rektörü ve Ortopedi Uzmanı Prof. Dr. Metin Doğan, omurganın vücudun orta direği olduğunu ve tüm yükü taşıyan ana kolon görevi üstlendiğini söyledi. Bazı omurga eğriliklerinin anne karnındaki gelişme kusurlarına dayandığını, bebek dünyaya geldiğinde var olduğunu ve zaman içinde ilerleyerek dikkat çekmeye başladığını anlatan Doğan, ''Omurların, birbirinden ayrı olması gerekirken, eğrilik durumunda bir tarafta 4-5 omur birbirine yapışık olabiliyor. Çok sık görülmeyen bu tip eğrilikler, özellikle çocuk doğduktan sonra ilerliyor'' dedi.
Yeni doğanlarda ya da bebeklik döneminde de omurgada hafif bir eğrilik görülebildiğini ifade eden Doğan, her 100 kişiden 5-10'unda bu tür eğriliklerin bulunduğunu, ancak birçoğunun çocukluk çağında büyüme döneminde kendiliğinden düzeldiğini söyledi. Bir kısım eğriliklerin ise büyüme döneminde devam ettiğini ve yavaş yavaş ilerleyebildiğini dile getiren Doğan, bu tür omurga eğriliklerinin de görülme sıklığının düşük olduğunu belirtti.
EĞRİLİK, BÜYÜMENİN HIZLI OLDUĞU DÖNEMDE İLERLİYOR
Omurga eğriliğinin özellikle ergenlik döneminde ve kız çocuklarında sık görüldüğünü ve nedeninin tam olarak bilinmediğini vurgulan Doğan, ''Bebeklik döneminde hafif olan bir eğrilik ergenlik döneminde ilerleyebilir ya da hiçbir eğrilik yokken ergenlik döneminde ortaya çıkarak gelişebilir. Bu en sık karşılaşılan omurga eğrilikleridir. Toplumda 10 binde bir oranında görülmektedir. Büyümenin hızlı geliştiği dönemlerde omurga eğrilikleri de hızla ilerler'' diye konuştu.
Omurga eğriliğinin beyin ve omuriliğin birleştiği bölgedeki denge merkezinin bir kusurundan kaynaklandığının ve vücudun fiziki değişiminin etkili olduğunun düşünüldüğünü dile getiren Doğan, ''Kural olarak omurga eğrilikleri, çocukların hızlı büyüdüğü dönemde hızlı ilerler. Büyüme bittiği andan itibaren teorik olarak ilerlemez. Bu yaş kızlarda 12-14, erkeklerde ise 14-16 yaş aralığıdır. Bebeklikte var olan omurga eğriliği, bu yaş aralığında hızla artar ya da ilk kez bu dönemde ortaya çıkarak hızla ilerler'' açıklamasında bulundu.
BİR OMUZU DAHA YUKARIDA OLAN ÇOCUKLARA DİKKAT
Doğan, ergenlik döneminde çocukların bir omzunun yukarıda bir omzunun ise daha aşağıda olup olmadığına dikkat edilmesi, başın ya da çenenin eğri durup durmadığına bakılması, göğüs kafesinde şekil bozukluğunu ya da sırtta kambur duruş olup olmadığının iyi gözlemlenmesi gerektiğini belirterek, böylesi bir durumda en kısa sürede ortopedi uzmanına başvurulması gerektiğini söyledi.
Kızlarda 12-14, erkeklerde ise 14-16 yaş aralığının, büyüme hızı açısından ''altın dönem'' olarak nitelendirildiğini ifade eden Doğan, ''Bu dönemde omurga eğriliği saptandığında ilerleme bir şekilde durdurulabilir. Hatta belli bir aşamayı geçen omurga eğriliklerinde dahi cerrahi olarak düzeltme yapılabilir. Ama daha ilerleyen yaşlarda cerrahi operasyonla kısmen düzelme elde edilse de eğrilik şekillendikten ve vücut yapısı oturduktan, eklemler, bağlar sertleştikten sonra gelişen omurga eğriliğini düzeltme ihtimali zorlaşır'' dedi.
ERKEN TANIDA KORSEYLE TEDAVİ EDİLEBİLİYOR
Doğan, ilk aşamada tanı konan omurga eğriliklerinin korse ve fizik tedavi uygulamalarıyla düzeltilebildiğini anlatarak, şunları kaydetti: ''20 dereceye kadar olan omurga eğriliklerinde egzersiz öneriliyor. 20-40 derece arasındaki eğriliklerde korse tedavileri veriliyor. Son yıllarda ise daha elastik malzemelerle yapılan özel bandaj tedavisi uygulanıyor. 40 dereceden ileri eğriliklerde cerrahi uygulamalar seçenek olarak sunuluyor. Büyük cerrahi girişim olan uygulama, riskli olduğundan ve girişimde bulunulan bölgede hareket kaybı yarattığından son seçenek olarak sunuluyor. Çünkü cerrahi uygulama, başarılı olsa bile normalde hareketli olan segmentler kaybediliyor. Operasyon yapılan omurgaya bağlı hareketler artık yapılamaz duruma geliyor. Bu nedenle özellikle boyun ve bel hareketlerinin gerçekleştirildiği omurların ameliyat sahası içinde bulunmaması arzu ediliyor.''
SOLUNUM KAPASİTESİ DÜŞEBİLİYOR
Eğriliklerin vücut dengesini bozduğu durumlarda cerrahi uygulamanın yapılması gerektiğini vurgulayan Doğan, ''Zaman içinde vücuttaki dengesizliğe bağlı baş dengesi de bozulur. Omurga eğriliklerinde yan bakış açısı geliştiğinden, kişi boynunu eğerek gözlerini aynı hizaya getirmeye çalışır. Bu da çift görme gibi probleme yol açabilir'' diye konuştu.
Doğan, bunun dışında omurga eğriliği olan kişilerde sırt, boyun, bel ağrıları olabildiğini, akciğerlerle ilgili solunum kapasitesinin düşebildiğini, ilerleyen eğriliklerde kalp göğüs kafesi içinde baskı altında kaldığından kalp ve damarlarla ilgili sorunlar gelişebildiğini de sözlerine ekledi.