İlişkili Haberler
2030 yılında obezite oranının ABD’de yüzde 47, Meksika’da yüzde 39, İngiltere'de yüzde 35 gibi oldukça yüksek rakamlara ulaşacağı tahmin ediliyor. Genetik mutasyonlar, diyet, yaş ve fiziksel aktiviteden etkilenen kronik bir hastalık olan obezite sadece estetik bir sorun değil, vücudun tüm sistemlerini olumsuz yönde etkileyen, bunun sonucunda pek çok hastalığa zemin hazırlayan ciddi bir problem. Acıbadem Altunizade Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Keramettin Şar, obezitenin en sık yol açtığı 11 sağlık sorununu anlatarak şu bilgileri verdi:
Tip 2 diyabet: Kilonuz fazlaysa, acıkıyorsanız, aç iken sinirli oluyorsanız, özellikle de yemekten 1-2 saat sonra uyku hali oluyorsa, altta yatan neden insülin direnci ya da Tip 2 diyabet olabilir. Yapılan araştırmalara göre; vücut kitle indeksi 30 olan hastaların yüzde 31.5'inde bozulmuş glukoz toleransı, kanda insülin yükselmesi (hiperinsulinizm) veya yüksek açlık kan şekeri mevcut. Bu nedenle zaman kaybetmeden açlık kan şekerinize ve açlık insülininize baktırmayı ihmal etmeyin. Hatta tokluk kan şekeri ve tokluk insülininize de baktırmanızda fayda var.
Hipertansiyon: Obez hastalarda trigliserid, total kolesterol ve kötü huylu kolesterol LDL düzeyleri yükselirken, iyi huylu kolesterol HDL düzeyi ise düşüyor. Bunun sonucunda da kan basıncı yükseliyor. Yapılan çalışmalarda, vücut kitle indeksi >25 olan kişilerde hipertansiyon gelişme riskinin 5,2 kat arttığı gösterilmiş. Alınan her 10 kilo koroner arter hastalığı riskini yüzde 12 oranında arttırıyor. Koroner arter hastalığı riskinin vücut kitle indeksi 30 kg/m2 olan kadınlarda yüzde 38, erkeklerde de yüzde 42 oranında arttığı yine aynı çalışmada belirtilmiş.
Kanser: Obezitenin yol açtığı bir başka önemli sağlık sorunu da, çağımızın korkulu rüyası kanser! Vücut kitle indeksinde her 5 birimlik artış kanser riskini yüzde 10 oranında arttırıyor. Vücut kitle indeksindeki artışa bağlı olarak yemek borusu kanseri, mide kanseri ve kolon kanserinde artış görülüyor. Kadınlarda endometrial kanser, safra kesesi kanseri ve böbrek kanseri ile obezite arasında ciddi ilişki olduğu bildirilmiş. Aynı zamanda vücut kitle indeksi ile malign melanom, rektal kanser, lösemi, non-Hodgkin lenfoma, tiroit kanseri ve meme kanseri arasında sıkı ilişki olduğu aynı raporda belirtilmiş.
İnfertilite: Korunma olmamasına rağmen 12 ay boyunca hamilelik gerçekleşmiyorsa bu sorun “infertilite” habercisi olabiliyor. Dolayısıyla kilo vermeniz gerekiyor. Çünkü vücut kitle indeksi 29 olan kadınlarda, kitle indeksindeki her bir birimlik artış sonrasında hamilelik şansı yaklaşık yüzde 5 oranında azalıyor. Yapılan çalışmalarda, normal kilolu olan kadınlara göre, vücut kitle indeksi ≥35 olan kadınlarda hamilelik ihtimali yüzde 26, vücut kitle indeksi ≥40 olanlarda da yüzde 43 oranında daha düşük bulunmuş.
Safra kesesi taşı: Safra kesesi taşı görülme sıklığı, obezite hastalarında genel popülasyona göre anlamlı derecede daha yüksek görüldü. Çalışmalara göre; obez hastalarda safra kesesi taşı oluşma riski, ideal kiloda olan kişilerle kıyaslandığında 4-6 kat artıyor. Bunun nedeni ise fazla kiloların kolesterol sentezini artırması. Safra kesesi taşına bağlı olarak pankreatit, bir başka deyişle pankreas iltihabı sıklığı da artıyor.
Karaciğerde yağlanma: Yağlı karaciğer hastalığı dünyada kronik karaciğer hastalığının en yaygın formu. Basit yağlanma ile başlıyor, tedavi edilmezse siroz, karaciğer kanseri ve karaciğer yetmezliğine kadar ilerleyebiliyor. Karaciğer yağlanması varsa hemen kilo vermeniz gerekiyor. Yapılan çalışmalarda, obezite sorunu olan kişilerde yağlı karaciğer hastalığı gelişime riskinin 3,5 kat fazla olduğu saptanmış. Obezitede görülen insülin direnci, kan yağlarında bozukluk (dislipidemi) ve iltihabın artması, zaman içinde yağlı karaciğer hastalığının daha ağır seyretmesine neden oluyor.
Tip 2 diyabet: Kilonuz fazlaysa, acıkıyorsanız, aç iken sinirli oluyorsanız, özellikle de yemekten 1-2 saat sonra uyku hali oluyorsa, altta yatan neden insülin direnci ya da Tip 2 diyabet olabilir. Yapılan araştırmalara göre; vücut kitle indeksi 30 olan hastaların yüzde 31.5'inde bozulmuş glukoz toleransı, kanda insülin yükselmesi (hiperinsulinizm) veya yüksek açlık kan şekeri mevcut. Bu nedenle zaman kaybetmeden açlık kan şekerinize ve açlık insülininize baktırmayı ihmal etmeyin. Hatta tokluk kan şekeri ve tokluk insülininize de baktırmanızda fayda var.
Hipertansiyon: Obez hastalarda trigliserid, total kolesterol ve kötü huylu kolesterol LDL düzeyleri yükselirken, iyi huylu kolesterol HDL düzeyi ise düşüyor. Bunun sonucunda da kan basıncı yükseliyor. Yapılan çalışmalarda, vücut kitle indeksi >25 olan kişilerde hipertansiyon gelişme riskinin 5,2 kat arttığı gösterilmiş. Alınan her 10 kilo koroner arter hastalığı riskini yüzde 12 oranında arttırıyor. Koroner arter hastalığı riskinin vücut kitle indeksi 30 kg/m2 olan kadınlarda yüzde 38, erkeklerde de yüzde 42 oranında arttığı yine aynı çalışmada belirtilmiş.
Kanser: Obezitenin yol açtığı bir başka önemli sağlık sorunu da, çağımızın korkulu rüyası kanser! Vücut kitle indeksinde her 5 birimlik artış kanser riskini yüzde 10 oranında arttırıyor. Vücut kitle indeksindeki artışa bağlı olarak yemek borusu kanseri, mide kanseri ve kolon kanserinde artış görülüyor. Kadınlarda endometrial kanser, safra kesesi kanseri ve böbrek kanseri ile obezite arasında ciddi ilişki olduğu bildirilmiş. Aynı zamanda vücut kitle indeksi ile malign melanom, rektal kanser, lösemi, non-Hodgkin lenfoma, tiroit kanseri ve meme kanseri arasında sıkı ilişki olduğu aynı raporda belirtilmiş.
İnfertilite: Korunma olmamasına rağmen 12 ay boyunca hamilelik gerçekleşmiyorsa bu sorun “infertilite” habercisi olabiliyor. Dolayısıyla kilo vermeniz gerekiyor. Çünkü vücut kitle indeksi 29 olan kadınlarda, kitle indeksindeki her bir birimlik artış sonrasında hamilelik şansı yaklaşık yüzde 5 oranında azalıyor. Yapılan çalışmalarda, normal kilolu olan kadınlara göre, vücut kitle indeksi ≥35 olan kadınlarda hamilelik ihtimali yüzde 26, vücut kitle indeksi ≥40 olanlarda da yüzde 43 oranında daha düşük bulunmuş.
Safra kesesi taşı: Safra kesesi taşı görülme sıklığı, obezite hastalarında genel popülasyona göre anlamlı derecede daha yüksek görüldü. Çalışmalara göre; obez hastalarda safra kesesi taşı oluşma riski, ideal kiloda olan kişilerle kıyaslandığında 4-6 kat artıyor. Bunun nedeni ise fazla kiloların kolesterol sentezini artırması. Safra kesesi taşına bağlı olarak pankreatit, bir başka deyişle pankreas iltihabı sıklığı da artıyor.
Karaciğerde yağlanma: Yağlı karaciğer hastalığı dünyada kronik karaciğer hastalığının en yaygın formu. Basit yağlanma ile başlıyor, tedavi edilmezse siroz, karaciğer kanseri ve karaciğer yetmezliğine kadar ilerleyebiliyor. Karaciğer yağlanması varsa hemen kilo vermeniz gerekiyor. Yapılan çalışmalarda, obezite sorunu olan kişilerde yağlı karaciğer hastalığı gelişime riskinin 3,5 kat fazla olduğu saptanmış. Obezitede görülen insülin direnci, kan yağlarında bozukluk (dislipidemi) ve iltihabın artması, zaman içinde yağlı karaciğer hastalığının daha ağır seyretmesine neden oluyor.
Uyku apnesi: Sabahları yorgun uyanıyor, gündüz aşırı uyku hali ve halsizlikten şikayet mi ediyorsunuz? Horlama sorununuz var mı? Uykudan boğulma hissi veya çarpıntıyla uyanıyor musunuz? Eşiniz uyurken nefesinizin durduğunu mu söylüyor? Dikkat eksikliği ve unutkanlık probleminiz de varsa, polisomnografi, bir başka deyişle uyku testi yaptırmanız çok önemli. Çünkü yapılan çalışmalara göre; obez hastalarının 10-20'sinde, uzun dönemde kalp damar hastalıklarına, hatta kalp krizine yol açabilen uyku apnesi görülüyor.
Reflü: “Yemeklerden sonra acı sular boğazıma kadar geliyor, “Göğsümde yanma ve ağrı var”, “Karnımda sık sık gaz ve şişkinlik oluyor, ara sıra da ağrı gelişiyor” Sizin de bu tür yakınmalarınız varsa, nedeni yaşam kalitesini oldukça etkileyen reflü olabilir! Yapılan çalışmalara göre; obez hastalarında reflü görülme sıklığı yüzde 40-50 gibi oldukça yüksek oranlarda görülüyor. Reflü kilo verdiğinizde azalıyor.
Toplardamarda pıhtı: Obezite, kronik toplardamar (venöz) yetmezliği ve toplardamarlarda pıhtılaşma ile tıkanıklık (venöz trombembolizm) açısından ciddi bir risk. Fazla kilolar toplardamarlardan kanın geri dönüşünü (venöz reflüyü) bozuyor. Kasık bölgesindeki lenf nodlara bası nedeniyle lenf yollarındaki akış bozuluyor. Dr. Şar, bu tablonun da bacaklarda lenf birikimi ve iltihaplanmaya sebep olduğuna işaret ederek sözlerine şöyle devam ediyor: “Bacaklarda deride sertlik, kalınlık, kuruluk ve kızarıklık oluşumu fazla kilolara bağlı olarak lenfödem geliştiğine işaret ediyor. Kilo artışı devam ettiği takdirde pıhtılaşma sistemi etkileniyor, bunun sonucunda derin ven trombozu, bir başka deyişle toplardamarda pıhtı oluşması gelişebiliyor.”
Cilt hastalıkları: Obezitenin neden olduğu bir başka önemli problem de, cilt hastalıkları. Cilt bariyeri ciltteki nemi korumak ve yabancı maddelerin cilde girmesini engellemek gibi son derece önemli fonksiyonlar üstleniyor. Obezite yağ bezleri ve yağ oluşumunu olumsuz yönde etkileyince, cildin bariyer fonksiyonunu bozuyor. Ayrıca ter bezleri, cildin lenfatik ve kollajen yapısı da bozuluyor. Yapılan çalışmalar vücut kitle indeksi >30 olan hastalarda deride kalınlaşma, kabarma, tüylenme, çatlaklar, lenfödem, selülit, ter bezleri iltihabı ve sedef gibi cilt hastalıklarının daha sık görüldüğünü ortaya koyuyor. Bunların yanı sıra mikro ve makro dolaşımın bozulması nedeniyle ciltteki yaralar da geç iyileşiyor.
Depresyon: Obezite sorunu olan kişilerde depresif ruh hali, uyku bozuklukları, yorgunluk, değersizlik hissi, umutsuzluk ve intihar düşüncesi daha yaygın görülüyor. Ulusal Sağlık ve Beslenme Değerlendirme Çalışması verilerine göre; depresif erişkinlerin yüzde 43’ü obezite hastalarından oluşuyor.
Fotoğraflar: Acıbadem
VİDEO: OBEZİTE CERRAHİSİ HAKKINDA HER ŞEY!
Reflü: “Yemeklerden sonra acı sular boğazıma kadar geliyor, “Göğsümde yanma ve ağrı var”, “Karnımda sık sık gaz ve şişkinlik oluyor, ara sıra da ağrı gelişiyor” Sizin de bu tür yakınmalarınız varsa, nedeni yaşam kalitesini oldukça etkileyen reflü olabilir! Yapılan çalışmalara göre; obez hastalarında reflü görülme sıklığı yüzde 40-50 gibi oldukça yüksek oranlarda görülüyor. Reflü kilo verdiğinizde azalıyor.
Toplardamarda pıhtı: Obezite, kronik toplardamar (venöz) yetmezliği ve toplardamarlarda pıhtılaşma ile tıkanıklık (venöz trombembolizm) açısından ciddi bir risk. Fazla kilolar toplardamarlardan kanın geri dönüşünü (venöz reflüyü) bozuyor. Kasık bölgesindeki lenf nodlara bası nedeniyle lenf yollarındaki akış bozuluyor. Dr. Şar, bu tablonun da bacaklarda lenf birikimi ve iltihaplanmaya sebep olduğuna işaret ederek sözlerine şöyle devam ediyor: “Bacaklarda deride sertlik, kalınlık, kuruluk ve kızarıklık oluşumu fazla kilolara bağlı olarak lenfödem geliştiğine işaret ediyor. Kilo artışı devam ettiği takdirde pıhtılaşma sistemi etkileniyor, bunun sonucunda derin ven trombozu, bir başka deyişle toplardamarda pıhtı oluşması gelişebiliyor.”
Cilt hastalıkları: Obezitenin neden olduğu bir başka önemli problem de, cilt hastalıkları. Cilt bariyeri ciltteki nemi korumak ve yabancı maddelerin cilde girmesini engellemek gibi son derece önemli fonksiyonlar üstleniyor. Obezite yağ bezleri ve yağ oluşumunu olumsuz yönde etkileyince, cildin bariyer fonksiyonunu bozuyor. Ayrıca ter bezleri, cildin lenfatik ve kollajen yapısı da bozuluyor. Yapılan çalışmalar vücut kitle indeksi >30 olan hastalarda deride kalınlaşma, kabarma, tüylenme, çatlaklar, lenfödem, selülit, ter bezleri iltihabı ve sedef gibi cilt hastalıklarının daha sık görüldüğünü ortaya koyuyor. Bunların yanı sıra mikro ve makro dolaşımın bozulması nedeniyle ciltteki yaralar da geç iyileşiyor.
Depresyon: Obezite sorunu olan kişilerde depresif ruh hali, uyku bozuklukları, yorgunluk, değersizlik hissi, umutsuzluk ve intihar düşüncesi daha yaygın görülüyor. Ulusal Sağlık ve Beslenme Değerlendirme Çalışması verilerine göre; depresif erişkinlerin yüzde 43’ü obezite hastalarından oluşuyor.
Fotoğraflar: Acıbadem
VİDEO: OBEZİTE CERRAHİSİ HAKKINDA HER ŞEY!