Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi Üroloji Kliniğinden Doç. Dr. Muammer Kendirci, çocuk sahibi olma isteğiyle doktora başvuran çiftlerin yarısında erkekten kaynaklanan sorunların saptanabileceğini söyledi.
Genel olarak üreme fonksiyonunun yerine getirilememesinin ''infertilite'' olarak tanımlandığını belirten Kendirci, gebelikle ilgili herhangi bir korunma önlemi olmaksızın bir yıl düzenli cinsel ilişkiye rağmen çocuk sahibi olamayan çiftler için infertilitenin söz konusu olduğunu ifade etti.
Kendirci, kısırlık probleminin kadın ve erkeği benzer oranlarda etkilediğine dikkati çekerek, çiftlerdeki infertilitenin yüzde 30-40'ının tek başına erkeğe bağlı, yüzde 30-40'ının tek başına kadına bağlı, yüzde 10-20'sinin ise hem erkek hem de kadındaki sorunlara bağlı olabileceğini, ancak yüzde 10'luk kısmında da hangisine bağlı olduğunun ortaya konulamadığını hatırlattı.
Son 20-30 yılda erkeklerdeki sperm sayısı ve kalitesinde azalma olduğuna dair bulgular bulunduğunu anlatan Kendirci, şöyle konuştu:
''Son yıllarda tıp alanında yapılan çalışmalardan elde edilen veriler, erkeklerdeki ortalama sperm sayısının önceki yıllara göre daha düşük bulunduğunu göstermektedir. Örneğin, 1990'lardaki sperm sayısının 1970'lere göre yüzde 25 daha düşük olduğu gözlenmiştir. Bu durum, günümüzün en önemli sağlık problemleri arasında gösterilen infertilite sorununu yaşayan kişi sayısının her geçen yıl artabileceğini düşündürtmektedir. Bu düşüşün nedeni tam olarak bilinmese de endüstrileşmenin beraberinde getirdiği çevresel risk faktörlerinin ve değişen yaşam biçiminin etkili olabileceğini düşünmekteyiz.''
OLUMSUZ ÇALIŞMA KOŞULLARI ETKİLİYOR
Kendirci, özellikle değişen çevre koşulları ve yaşam biçiminin infertiliteye etkisinin giderek daha da arttığını vurgulayarak, şu bilgileri verdi:
''Sigara bağımlılığı, aşırı alkol tüketilmesi, fazla sıcak ortamda çalışılması, şişmanlık ve çevre kirliliği gibi sorunların yanı sıra, bazı meslek grupları da kimyasal maruziyet ve olumsuz çalışma koşulları nedeniyle infertilite gelişimine katkıda bulunabilir. Bu durumlar etkilerini spermin sayısı, hareketliliği ve yapısı üzerinde göstermektedir.''
Erkek infertilitesinin pek çok nedeni olabileceğine dikkati çeken Kendirci, ''Genel olarak sorun; ya yumurtalık fonksiyonunun idamesi ve sperm üretiminde rol oynayan hormonlarda bir yetersizlik ya varikosel infeksiyonlar, çocuklukta geçirilen hastalıklar, radyoterapi ve kemoterapi gibi durumlara bağlı olarak yumurtalığın yeteri kadar sperm üretememesi ya da sperm ileti kanallarının tıkanıklıklarına bağlı olarak spermin vücut dışına çıkarılamamasıdır'' dedi.
ERKEĞE AİT NEDENLERİ DÜZELTMEK MÜMKÜN
Kendirci, altta yatan hastalıkların belirlenmesi ve tedavisi için infertil erkeklerin bir ürolog tarafından değerlendirilmesinin önemine değinerek, infertil çiftlerin değerlendirilmesinde ürologlarla kadın hastalıkları ve doğum uzmanlarının işbirliği içinde çalışmalarının çok önemli olduğunu bildirdi. Bu işbirliğinin, infertil çiftlerin her iki uzmanlık alanınca teşhislerinin doğru konulması ve uygun tedavilerin sağlanmasına ciddi katkı sağlayacağı ifade eden Kendirci, şunları kaydetti:
''Artık günümüzde erkeğe bağlı infertilite nedenlerini ameliyat ve ilaç tedavileriyle büyük oranda düzeltmek mümkündür. Bu tedaviler, doğal yolla gebelik isteyen hastaların önemli bir kısmında başarılı olmaktadır. Ancak, hiç sperm çıkartamayan hastalarda ya da doğal yolla gebeliği sağlaması mümkün görünmeyen hastalarda değişik cerrahi yöntemlerle sperm elde edilebileceği ve bunların mikroenjeksiyonla kullanımıyla gebeliğin sağlanabileceği unutulmamalıdır.''
Genel olarak üreme fonksiyonunun yerine getirilememesinin ''infertilite'' olarak tanımlandığını belirten Kendirci, gebelikle ilgili herhangi bir korunma önlemi olmaksızın bir yıl düzenli cinsel ilişkiye rağmen çocuk sahibi olamayan çiftler için infertilitenin söz konusu olduğunu ifade etti.
Kendirci, kısırlık probleminin kadın ve erkeği benzer oranlarda etkilediğine dikkati çekerek, çiftlerdeki infertilitenin yüzde 30-40'ının tek başına erkeğe bağlı, yüzde 30-40'ının tek başına kadına bağlı, yüzde 10-20'sinin ise hem erkek hem de kadındaki sorunlara bağlı olabileceğini, ancak yüzde 10'luk kısmında da hangisine bağlı olduğunun ortaya konulamadığını hatırlattı.
Son 20-30 yılda erkeklerdeki sperm sayısı ve kalitesinde azalma olduğuna dair bulgular bulunduğunu anlatan Kendirci, şöyle konuştu:
''Son yıllarda tıp alanında yapılan çalışmalardan elde edilen veriler, erkeklerdeki ortalama sperm sayısının önceki yıllara göre daha düşük bulunduğunu göstermektedir. Örneğin, 1990'lardaki sperm sayısının 1970'lere göre yüzde 25 daha düşük olduğu gözlenmiştir. Bu durum, günümüzün en önemli sağlık problemleri arasında gösterilen infertilite sorununu yaşayan kişi sayısının her geçen yıl artabileceğini düşündürtmektedir. Bu düşüşün nedeni tam olarak bilinmese de endüstrileşmenin beraberinde getirdiği çevresel risk faktörlerinin ve değişen yaşam biçiminin etkili olabileceğini düşünmekteyiz.''
OLUMSUZ ÇALIŞMA KOŞULLARI ETKİLİYOR
Kendirci, özellikle değişen çevre koşulları ve yaşam biçiminin infertiliteye etkisinin giderek daha da arttığını vurgulayarak, şu bilgileri verdi:
''Sigara bağımlılığı, aşırı alkol tüketilmesi, fazla sıcak ortamda çalışılması, şişmanlık ve çevre kirliliği gibi sorunların yanı sıra, bazı meslek grupları da kimyasal maruziyet ve olumsuz çalışma koşulları nedeniyle infertilite gelişimine katkıda bulunabilir. Bu durumlar etkilerini spermin sayısı, hareketliliği ve yapısı üzerinde göstermektedir.''
Erkek infertilitesinin pek çok nedeni olabileceğine dikkati çeken Kendirci, ''Genel olarak sorun; ya yumurtalık fonksiyonunun idamesi ve sperm üretiminde rol oynayan hormonlarda bir yetersizlik ya varikosel infeksiyonlar, çocuklukta geçirilen hastalıklar, radyoterapi ve kemoterapi gibi durumlara bağlı olarak yumurtalığın yeteri kadar sperm üretememesi ya da sperm ileti kanallarının tıkanıklıklarına bağlı olarak spermin vücut dışına çıkarılamamasıdır'' dedi.
ERKEĞE AİT NEDENLERİ DÜZELTMEK MÜMKÜN
Kendirci, altta yatan hastalıkların belirlenmesi ve tedavisi için infertil erkeklerin bir ürolog tarafından değerlendirilmesinin önemine değinerek, infertil çiftlerin değerlendirilmesinde ürologlarla kadın hastalıkları ve doğum uzmanlarının işbirliği içinde çalışmalarının çok önemli olduğunu bildirdi. Bu işbirliğinin, infertil çiftlerin her iki uzmanlık alanınca teşhislerinin doğru konulması ve uygun tedavilerin sağlanmasına ciddi katkı sağlayacağı ifade eden Kendirci, şunları kaydetti:
''Artık günümüzde erkeğe bağlı infertilite nedenlerini ameliyat ve ilaç tedavileriyle büyük oranda düzeltmek mümkündür. Bu tedaviler, doğal yolla gebelik isteyen hastaların önemli bir kısmında başarılı olmaktadır. Ancak, hiç sperm çıkartamayan hastalarda ya da doğal yolla gebeliği sağlaması mümkün görünmeyen hastalarda değişik cerrahi yöntemlerle sperm elde edilebileceği ve bunların mikroenjeksiyonla kullanımıyla gebeliğin sağlanabileceği unutulmamalıdır.''