İlişkili Haberler
Kemik erimesi dünyada çok yaygın görülen ancak az bilinen ve "sessiz hırsız" olarak da adlandırılan bir hastalık.
Uluslararası Osteoporoz Vakfına göre, her 30 saniyede bir kişinin söz konusu hastalığa bağlı kalça kırığı nedeniyle hayatını kaybettiğini ifade eden Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği Osteoporoz Çalışma Grubu Başkanı Prof. Dr. Dilek Gogas Yavuz, 50 yaş ve üzerindeki 3 kadın ve 5 erkekten birinin geri kalan yaşamlarında kırık gelişeceğinin tahmin edildiğini aktardı.
Prof. Dr. Yavuz, özellikle 50 yaş üzeri kadınlarda kemik erimesine bağlı kırık gelişme riskinin meme, rahim ve yumurtalık kanserlerine yakalanma risklerinin toplamından daha fazla olduğunu vurgulayarak, "Hastaların yalnızca yüzde 10'una osteoporoz tanısı konulmakta, osteoporoz tanısı alan vakaların ise yalnızca yüzde 20'si tedavi alabilmektedir. Kemik yalnızca bir kalsiyum deposu değil her 4 ayda bir devamlı yıkılıp yeniden yapılan bir organdır." dedi.
Kemik kitlesinde azalmanın 20'li yaşların ortasından itibaren başladığını belirten Yavuz, her yıl kemik kitlesinin yüzde 2'sinin kaybedildiğini, bu nedenle ileri yaşlarda kemik erimesinin sık görüldüğünü söyledi.
"OSTEOPOROZUN EN KORKULAN SONUCU KEMİK KIRIKLARI"
Prof. Dr. Yavuz, osteoporozu tetikleyen birçok faktör olduğunu hatırlatarak, kadınlarda menopozun kemik erimesi için önemli bir risk olduğunu kaydetti.
Beslenmenin de kemik erimesi üzerinde etkileri olduğunun altını çizen Yavuz, yetersiz kalsiyum alımı, D vitamini eksikliği, sigara, alkol tüketimi, üç aydan uzun süreli kortizon ilacı kullanımı, romatoid artrit gibi romatizmal hastalıkların osteoporoz gelişimi için risk faktörü olduğunu aktardı.
Osteoporozun en korkulan sonucunun kemik kırıkları olduğunu vurgulayan Yavuz, kemik erimesi olan bir kişinin yaşayacağı küçük travmalarla bile kemik kırılması yaşayabileceğini anlattı.
Küçük bir yerden düşme, yataktan veya sandalyeden düşme, duvara tutunma gibi durumlarda kemik erimesi olan kişilerin başta kalça, omurga, ön kol, kaburga, kol, bacak kemiklerinin kırılabileceğine dikkati çeken Yavuz, "Kalça kırıkları halen ciddi bir ölüm nedenidir. Kalça kırığında kırığa ve komplikasyona bağlı ölüm oranları yüzde 20 civarındadır. Ailesinde kalça kırığı öyküsü varsa kemik erimesi ihtimali yüzde 50'nin üzerindedir." şeklinde konuştu.
"GENÇLİKTE KEMİK BİRİKTİRİN, YAŞLILIKTA AZ KIRILIN"
Prof. Dr. Yavuz, osteoporozdan korunmanın mümkün olduğunu dile getirerek, gençlik döneminde kemik kitlesini artırmanın çok önemli olduğunu, bunun için de kişilerin yeterli kalsiyum almaları gerektiğini vurguladı.
Günde en az üç porsiyon süt ve süt ürünü tüketilmesinin günlük kalsiyum ihtiyacını karşılayacağını ifade eden Yavuz, şu bilgileri verdi:
"Gençlikte kemik biriktirmek bankada para biriktirmeye benzer. Gençliğinizde ne kadar fazla kemik biriktirir ve korursanız yaşlılıkta o kadar daha az kırılgan olursunuz. Egzersiz de kemik erimesini engeller. Yer çekimine karşı yapılan bütün egzersizler önerilmektedir. Osteoporoz tanısı konulduktan sonra tedavinin hedefi kırık oluşmasını engellemektir. Yeterli kalsiyum ve D vitamini alımı, yer çekime karşı egzersiz ve gerekli durumda ilaç tedavisi önerilmektedir. Tedavide kullanılan ilaçlar kemik erimesini engelleyici veya yeni kemik yapımını arttırıcı mekanizmalar üzerinden etkilidir."
Uluslararası Osteoporoz Vakfına göre, her 30 saniyede bir kişinin söz konusu hastalığa bağlı kalça kırığı nedeniyle hayatını kaybettiğini ifade eden Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği Osteoporoz Çalışma Grubu Başkanı Prof. Dr. Dilek Gogas Yavuz, 50 yaş ve üzerindeki 3 kadın ve 5 erkekten birinin geri kalan yaşamlarında kırık gelişeceğinin tahmin edildiğini aktardı.
Prof. Dr. Yavuz, özellikle 50 yaş üzeri kadınlarda kemik erimesine bağlı kırık gelişme riskinin meme, rahim ve yumurtalık kanserlerine yakalanma risklerinin toplamından daha fazla olduğunu vurgulayarak, "Hastaların yalnızca yüzde 10'una osteoporoz tanısı konulmakta, osteoporoz tanısı alan vakaların ise yalnızca yüzde 20'si tedavi alabilmektedir. Kemik yalnızca bir kalsiyum deposu değil her 4 ayda bir devamlı yıkılıp yeniden yapılan bir organdır." dedi.
Kemik kitlesinde azalmanın 20'li yaşların ortasından itibaren başladığını belirten Yavuz, her yıl kemik kitlesinin yüzde 2'sinin kaybedildiğini, bu nedenle ileri yaşlarda kemik erimesinin sık görüldüğünü söyledi.
"OSTEOPOROZUN EN KORKULAN SONUCU KEMİK KIRIKLARI"
Prof. Dr. Yavuz, osteoporozu tetikleyen birçok faktör olduğunu hatırlatarak, kadınlarda menopozun kemik erimesi için önemli bir risk olduğunu kaydetti.
Beslenmenin de kemik erimesi üzerinde etkileri olduğunun altını çizen Yavuz, yetersiz kalsiyum alımı, D vitamini eksikliği, sigara, alkol tüketimi, üç aydan uzun süreli kortizon ilacı kullanımı, romatoid artrit gibi romatizmal hastalıkların osteoporoz gelişimi için risk faktörü olduğunu aktardı.
Osteoporozun en korkulan sonucunun kemik kırıkları olduğunu vurgulayan Yavuz, kemik erimesi olan bir kişinin yaşayacağı küçük travmalarla bile kemik kırılması yaşayabileceğini anlattı.
Küçük bir yerden düşme, yataktan veya sandalyeden düşme, duvara tutunma gibi durumlarda kemik erimesi olan kişilerin başta kalça, omurga, ön kol, kaburga, kol, bacak kemiklerinin kırılabileceğine dikkati çeken Yavuz, "Kalça kırıkları halen ciddi bir ölüm nedenidir. Kalça kırığında kırığa ve komplikasyona bağlı ölüm oranları yüzde 20 civarındadır. Ailesinde kalça kırığı öyküsü varsa kemik erimesi ihtimali yüzde 50'nin üzerindedir." şeklinde konuştu.
"GENÇLİKTE KEMİK BİRİKTİRİN, YAŞLILIKTA AZ KIRILIN"
Prof. Dr. Yavuz, osteoporozdan korunmanın mümkün olduğunu dile getirerek, gençlik döneminde kemik kitlesini artırmanın çok önemli olduğunu, bunun için de kişilerin yeterli kalsiyum almaları gerektiğini vurguladı.
Günde en az üç porsiyon süt ve süt ürünü tüketilmesinin günlük kalsiyum ihtiyacını karşılayacağını ifade eden Yavuz, şu bilgileri verdi:
"Gençlikte kemik biriktirmek bankada para biriktirmeye benzer. Gençliğinizde ne kadar fazla kemik biriktirir ve korursanız yaşlılıkta o kadar daha az kırılgan olursunuz. Egzersiz de kemik erimesini engeller. Yer çekimine karşı yapılan bütün egzersizler önerilmektedir. Osteoporoz tanısı konulduktan sonra tedavinin hedefi kırık oluşmasını engellemektir. Yeterli kalsiyum ve D vitamini alımı, yer çekime karşı egzersiz ve gerekli durumda ilaç tedavisi önerilmektedir. Tedavide kullanılan ilaçlar kemik erimesini engelleyici veya yeni kemik yapımını arttırıcı mekanizmalar üzerinden etkilidir."