İlişkili Haberler
Yumurtalık kanserinin erken evrede verdiği karın ağrısı, şişkinlik ve hazımsızlık
gibi belirtilerin ilerleyen evrelerde pelviste kitle ve aşağı doğru bası hissi, vajinal kanama gibi şikayetlere yol açtığını belirten İstanbul Medeniyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ateş Karateke, “Bu durumda hastanın doktora gitmesine neden olan sorun, çok yüksek derecedeki karın şişliğidir. Karın şişliğinin sebebi ise genelde karın içerisinde sıvı birikimi yani asittir” diyor.
Yumurtalık kanserinin yeni oluştuğu safhalarda geçici şikâyetlere sebep olmasından dolayı hastalar tarafından pek önemsenmediğine dikkat çeken Dr. Karateke, biraz daha ilerleyen zamanlarda büyüyen ve kalın bağırsağa baskı yapan tümörün, kabızlık ya da ishal gibi şikayetlere de neden olduğunu, bunlara karında şiddetli ağrı, şişlik, dolgunluk hissi, bulantı, kusma, gaz ve bacak ağrısı gibi diğer problemlerin eklendiğini belirtiyor.
KAN TESTİ İLE ERKEN TEŞHİS ŞANSI YAKALANABİLİR!
Yumurtalık kanserinin, muayenede teşhis edilemeyebildiğini ancak büyümüş olan yumurtalığın doktorun dikkatini çekebildiğini dile getiren Prof. Karateke, yumurtalık kanserinin tanıya götüren işlemler hakkında şunları söylüyor:
“Yumurtalık kanseri hücreleri tarafından çoğalan bir protein olan CA125 ancak kan testi ile bakılabilir ve normalden yüksek olan seviyeleri yumurtalık tümörünü gösterebilir. Bunun yanı sıra vajinadan veya karın yolu ile yapılan ultrason veya tomografi tetkikleri ile de yumurtalıktaki normal olmayan bulguları tespit etmek mümkün olabilir. Ama yumurtalık kanseri teşhisinin tam anlamı ile konabilmesi için tek yol biyopsidir. Her kist, kanser olacak diye bir kaide yoktur. Görüntüleme sırasında hasta kanser şüphesi uyandırıyor ise, operasyonla açılır ve şüphelenilen kitlenin tamamı mümkün olduğunca geniş olacak şekilde çıkarılıp patolojik incelemeye gönderilir.”
TEDAVİ BAŞARISINDA İLK AMELİYATIN ÖNEMİ BÜYÜK
Yumurtalıkta genellikle kistler oluşuyor. Bu kistlerin bir kısmı kendiliğinden iyileşen, fonksiyonel olarak adlandırılan kistler ve bunlardan kurtulmak için ameliyat olmaya gerek yok. Ancak bu kistler kötü huyluysa ya da kötü huylu olma riski taşıyorsa bu hastaların, jinekolojik onkoloji yapan kadın hastalıkları ve doğum uzmanları tarafından ameliyat edilmesi gerekiyor.
Ameliyatın, jinekolog-onkologlar tarafından yapılmasının önemine vurgu yapan Dr. Karateke, yumurtalık kanserinde hastalığın tedaviye vereceği cevabı etkileyen faktörlere değinerek, “Bu etkenlerden en önemlisi ve sonuca ciddi oranda etki edeni, ilk ameliyatın yeterli olmasıdır. İlk ameliyat yeterli yapılmadıysa hastanın tekrar ameliyat olması gerekebilir. İlerleyen evrelerdeki yumurtalık kanserlerinde ameliyat sonrasında karın içinde kalan en büyük tümör çapı 1 cm’in altında olması gerekir. Bu prognozu etkileyen en önemli etkendir. Bunun yanı sıra hastalığın hangi evrede olduğu da tedaviye vereceği cevabı etkilemektedir. Hastalıkta evre ne kadar küçükse, yani hastalığın ne kadar başındaysa işte o tedavinin başarısı o kadar iyi olur” diyor.
gibi belirtilerin ilerleyen evrelerde pelviste kitle ve aşağı doğru bası hissi, vajinal kanama gibi şikayetlere yol açtığını belirten İstanbul Medeniyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ateş Karateke, “Bu durumda hastanın doktora gitmesine neden olan sorun, çok yüksek derecedeki karın şişliğidir. Karın şişliğinin sebebi ise genelde karın içerisinde sıvı birikimi yani asittir” diyor.
Yumurtalık kanserinin yeni oluştuğu safhalarda geçici şikâyetlere sebep olmasından dolayı hastalar tarafından pek önemsenmediğine dikkat çeken Dr. Karateke, biraz daha ilerleyen zamanlarda büyüyen ve kalın bağırsağa baskı yapan tümörün, kabızlık ya da ishal gibi şikayetlere de neden olduğunu, bunlara karında şiddetli ağrı, şişlik, dolgunluk hissi, bulantı, kusma, gaz ve bacak ağrısı gibi diğer problemlerin eklendiğini belirtiyor.
KAN TESTİ İLE ERKEN TEŞHİS ŞANSI YAKALANABİLİR!
Yumurtalık kanserinin, muayenede teşhis edilemeyebildiğini ancak büyümüş olan yumurtalığın doktorun dikkatini çekebildiğini dile getiren Prof. Karateke, yumurtalık kanserinin tanıya götüren işlemler hakkında şunları söylüyor:
“Yumurtalık kanseri hücreleri tarafından çoğalan bir protein olan CA125 ancak kan testi ile bakılabilir ve normalden yüksek olan seviyeleri yumurtalık tümörünü gösterebilir. Bunun yanı sıra vajinadan veya karın yolu ile yapılan ultrason veya tomografi tetkikleri ile de yumurtalıktaki normal olmayan bulguları tespit etmek mümkün olabilir. Ama yumurtalık kanseri teşhisinin tam anlamı ile konabilmesi için tek yol biyopsidir. Her kist, kanser olacak diye bir kaide yoktur. Görüntüleme sırasında hasta kanser şüphesi uyandırıyor ise, operasyonla açılır ve şüphelenilen kitlenin tamamı mümkün olduğunca geniş olacak şekilde çıkarılıp patolojik incelemeye gönderilir.”
TEDAVİ BAŞARISINDA İLK AMELİYATIN ÖNEMİ BÜYÜK
Yumurtalıkta genellikle kistler oluşuyor. Bu kistlerin bir kısmı kendiliğinden iyileşen, fonksiyonel olarak adlandırılan kistler ve bunlardan kurtulmak için ameliyat olmaya gerek yok. Ancak bu kistler kötü huyluysa ya da kötü huylu olma riski taşıyorsa bu hastaların, jinekolojik onkoloji yapan kadın hastalıkları ve doğum uzmanları tarafından ameliyat edilmesi gerekiyor.
Ameliyatın, jinekolog-onkologlar tarafından yapılmasının önemine vurgu yapan Dr. Karateke, yumurtalık kanserinde hastalığın tedaviye vereceği cevabı etkileyen faktörlere değinerek, “Bu etkenlerden en önemlisi ve sonuca ciddi oranda etki edeni, ilk ameliyatın yeterli olmasıdır. İlk ameliyat yeterli yapılmadıysa hastanın tekrar ameliyat olması gerekebilir. İlerleyen evrelerdeki yumurtalık kanserlerinde ameliyat sonrasında karın içinde kalan en büyük tümör çapı 1 cm’in altında olması gerekir. Bu prognozu etkileyen en önemli etkendir. Bunun yanı sıra hastalığın hangi evrede olduğu da tedaviye vereceği cevabı etkilemektedir. Hastalıkta evre ne kadar küçükse, yani hastalığın ne kadar başındaysa işte o tedavinin başarısı o kadar iyi olur” diyor.