İlişkili Haberler
İlaçlarla kolayca tedavi edilerek kontrol altına alınabilen hepatitin bulaşıcı bir hastalık olması, hepatit hastalarına ve taşıyıcılarına sosyal ve hukuki sorunlar yaşatabiliyor. Ancak bu sorunların temelinde, daha çok hastalığın bulaşma yolları hakkındaki eksik ve yanlış bilgiler yatıyor. Hepatit A ve E daha çok kirli su ve kirli gıdalarla, yani oral yoldan, hepatit B ve C ise kan, vücut sıvıları ve anneden bebeğe doğum sırasında bulaşıyor.
Ancak toplumda hem hepatit B ve C’nin bulaşma yollarının yeterince bilinmemesi hem de bazı kurum ya da kuruluşların uygulamaları ve yönetmelikleri, hepatit taşıyıcıları ve hastaları için dışlanma, damgalanma ve hak ihlaline uğrama anlamına gelebiliyor.
Türk Karaciğer Vakfı, Türk Karaciğer Araştırmaları Derneği Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Çakaloğlu, hastaların uğradıkları damgalanmaya ve mağduriyetlere dikkat çekti, “Bunlar cahillikten kaynaklanıyor” diyerek insan hakları vurgusu yaptı.
Hastaların belediyeler, üniversiteler, polis ve asker akademileri gibi kuruluşlara, yüzme havuzları ve spor tesislerine alınmadıklarını belirten ve “Hepatit B ve C hastalarına sosyal ve günlük hayatta hiçbir kısıtlama getirilmemeli, hepsi her türlü sosyal ve sportif aktiviteye özgürce katılmalı, aksine davranışlar bilime, hukuka ve insan haklarına aykırıdır” diyen Doktor Yılmaz Çakaloğlu, bununla ilgili çok fazla vaka gördüğünü belirterek şunları söyledi:
“YÜZME HAVUZU İÇİN HEPATİT B RAPORU İSTENMESİ GİBİ BİR CAHİLLİK OLAMAZ”
“Mesela bir kadın, ‘Hocam çocuğumu yüzme okuluna verecektim, hepatit B raporu istediler’ diyor. Böyle bir cahillik olamaz. Veya hepatit C pozitif olan gençleri üniversiteye almıyorlar. Toplumda çok fazla böyle ilkel ve bilimsel dayanağı olmayan düşünceler var. Bu tür damgalamalar Türkiye’de ne yazık ki çok ön plana çıkıyor. Bize, mesela polis akademisine başvuranlardan çok şikayet geldi. Hepatit B taşıyıcısı diye akademiye alınmamayla ilgili. Vakıf olarak bu konuyla çok mücadele ettik ve belirli bir aşamaya geldik.
PROF. ÇAKALOĞLU: HAVUZDAN BİR İNSANA HEPATİT C VEYA B BULAŞTIRANA NOBEL ÖDÜLÜ VERİRİZ
Mesela Amerika’da bu konuda hem tıbbi hem de hukuki otoritelerin aldığı, ‘Sağlık meslek liseleri ve tıp fakültelerine alınmalarında engel yoktur ve mesleklerini de belli koşullar çerçevesinde yapabilirler’ şeklinde kararlar var. Bahsedilen koşul ise hepatit B taşıyıcısının günde bir kez kullanması gereken ilacı içme koşulu. Zaten ilacı kullanlarda 3 ay sonra kanda mikrop sıfır oluyor ve istese bile hastalığı bulaştırma ihtimali kalmıyor. Hepatit C ise zaten 3 ayda tedavi oluyor. Bir de bunlar doktor, cerrah olan yani kanlı iş yapan kişiler. Havuzdan bir insana hepatit C veya B’yi bulaştırana biz nobel ödülü veririz. Hem hepatit taşıyıcısında hem de karşısındaki kişide açık yara olacak, yaralar birbirine sürtünecek ki ancak o zaman bulaş olabilir. Normalda bulaşma mümkün değildir.
“HASTALARIMIZA HER TÜRLÜ BİLİMSEL VE HUKUKİ DESTEĞİ VERİYORUZ”
Belediyelerin, okulların, polis merkezlerinin veya başka kurumların tesislerine alınmamaları çok büyük hata, hepatit B, çalışan için bir sorun olmamalı. Dediğim gibi hepatit hastalarına ve taşıyıcılarına yapılan bu dışlama ve damgalama hem bilime, hem hukuka hem de insan haklarına yani her şeye aykırıdır. Türk Karaciğer Vakfı ve Hepatitle Yaşam Hasta ve Hasta Yakınları Dayanışma Derneği olarak biz bu konuda çok hassasız. Ayrımcılığa ve damgalanmaya uğrayan hastalarımıza her türlü bilimsel ve hukuki desteği veriyoruz.”
Ressamların birçok ülkede yaptıkları bir çalışmaya da değinen Çakaloğlu, Türkiye’deki hastaların uğradıkları damgalanmanın bu çalışmaya nasıl yansıdığını ise, “Ressamlar, değişik ülkelerdeki hepatit C hastaları ile konuşup onların duygu ve düşüncelerini resme dökmüşler. En kötümser, en karamsar resim ise Türkiye’deki hastalarla yaptıkları resim” sözleriyle aktardı.
Ancak toplumda hem hepatit B ve C’nin bulaşma yollarının yeterince bilinmemesi hem de bazı kurum ya da kuruluşların uygulamaları ve yönetmelikleri, hepatit taşıyıcıları ve hastaları için dışlanma, damgalanma ve hak ihlaline uğrama anlamına gelebiliyor.
Türk Karaciğer Vakfı, Türk Karaciğer Araştırmaları Derneği Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Çakaloğlu, hastaların uğradıkları damgalanmaya ve mağduriyetlere dikkat çekti, “Bunlar cahillikten kaynaklanıyor” diyerek insan hakları vurgusu yaptı.
Hastaların belediyeler, üniversiteler, polis ve asker akademileri gibi kuruluşlara, yüzme havuzları ve spor tesislerine alınmadıklarını belirten ve “Hepatit B ve C hastalarına sosyal ve günlük hayatta hiçbir kısıtlama getirilmemeli, hepsi her türlü sosyal ve sportif aktiviteye özgürce katılmalı, aksine davranışlar bilime, hukuka ve insan haklarına aykırıdır” diyen Doktor Yılmaz Çakaloğlu, bununla ilgili çok fazla vaka gördüğünü belirterek şunları söyledi:
“YÜZME HAVUZU İÇİN HEPATİT B RAPORU İSTENMESİ GİBİ BİR CAHİLLİK OLAMAZ”
“Mesela bir kadın, ‘Hocam çocuğumu yüzme okuluna verecektim, hepatit B raporu istediler’ diyor. Böyle bir cahillik olamaz. Veya hepatit C pozitif olan gençleri üniversiteye almıyorlar. Toplumda çok fazla böyle ilkel ve bilimsel dayanağı olmayan düşünceler var. Bu tür damgalamalar Türkiye’de ne yazık ki çok ön plana çıkıyor. Bize, mesela polis akademisine başvuranlardan çok şikayet geldi. Hepatit B taşıyıcısı diye akademiye alınmamayla ilgili. Vakıf olarak bu konuyla çok mücadele ettik ve belirli bir aşamaya geldik.
PROF. ÇAKALOĞLU: HAVUZDAN BİR İNSANA HEPATİT C VEYA B BULAŞTIRANA NOBEL ÖDÜLÜ VERİRİZ
Mesela Amerika’da bu konuda hem tıbbi hem de hukuki otoritelerin aldığı, ‘Sağlık meslek liseleri ve tıp fakültelerine alınmalarında engel yoktur ve mesleklerini de belli koşullar çerçevesinde yapabilirler’ şeklinde kararlar var. Bahsedilen koşul ise hepatit B taşıyıcısının günde bir kez kullanması gereken ilacı içme koşulu. Zaten ilacı kullanlarda 3 ay sonra kanda mikrop sıfır oluyor ve istese bile hastalığı bulaştırma ihtimali kalmıyor. Hepatit C ise zaten 3 ayda tedavi oluyor. Bir de bunlar doktor, cerrah olan yani kanlı iş yapan kişiler. Havuzdan bir insana hepatit C veya B’yi bulaştırana biz nobel ödülü veririz. Hem hepatit taşıyıcısında hem de karşısındaki kişide açık yara olacak, yaralar birbirine sürtünecek ki ancak o zaman bulaş olabilir. Normalda bulaşma mümkün değildir.
“HASTALARIMIZA HER TÜRLÜ BİLİMSEL VE HUKUKİ DESTEĞİ VERİYORUZ”
Belediyelerin, okulların, polis merkezlerinin veya başka kurumların tesislerine alınmamaları çok büyük hata, hepatit B, çalışan için bir sorun olmamalı. Dediğim gibi hepatit hastalarına ve taşıyıcılarına yapılan bu dışlama ve damgalama hem bilime, hem hukuka hem de insan haklarına yani her şeye aykırıdır. Türk Karaciğer Vakfı ve Hepatitle Yaşam Hasta ve Hasta Yakınları Dayanışma Derneği olarak biz bu konuda çok hassasız. Ayrımcılığa ve damgalanmaya uğrayan hastalarımıza her türlü bilimsel ve hukuki desteği veriyoruz.”
Ressamların birçok ülkede yaptıkları bir çalışmaya da değinen Çakaloğlu, Türkiye’deki hastaların uğradıkları damgalanmanın bu çalışmaya nasıl yansıdığını ise, “Ressamlar, değişik ülkelerdeki hepatit C hastaları ile konuşup onların duygu ve düşüncelerini resme dökmüşler. En kötümser, en karamsar resim ise Türkiye’deki hastalarla yaptıkları resim” sözleriyle aktardı.
HEPATİT HASTASI B.Ç.: HEPATİT B OLDUĞUMU ÖĞRENEN ARKADAŞLARIM BENDEN KAÇMAYA BAŞLADI
36 yaşındaki kronik hepatit B hastası Ç.B. ise sağlık durumunun öğrenilmesi üzerine iş yerindeki arkadaşları tarafından ayrımcılığa uğradığını, belediyeler başta olmak üzere birçok kurumun spor ve yüzme gibi tesislerine alınmadığını belirtti , “İş yerinde uzun süre mobinge maruz kaldım” dedi.
Doğum yaptığı gün hepatit B taşıyıcısı olduğunu öğrenen Ç..B.,”Tetkikleri yaptırdığımda ilaç kullanmama gerek olmadığı ancak altı ayda bir ultrason, yılda bir de kan tetkiklerimi aksatmamam gerektiği söylendi. 5 senedir bu şekilde yaşıyorum” dedi ve karşılaştığı sorunları şöyle anlattı:
“Hepatit B taşıyıcısı olduğumu duyan iş arkadaşlarım tarafından mobbinge uğradım. Bazı arkadaşlarım benden kaçmaya başlarken, bazıları da ‘Yemekhanedeki çatal iyi temizlenir mi?’, ‘Yeme- içmeden virüs bulaşır mı?’ şeklinde sorular yöneltiyordu. Benimle aynı ortamda bulunmak, evime gelmek istemediklerini söylediler.
"BELEDİYENİN YÜZME HAVUZUNA ALINMADIM”
Doktorum egzersizin faydalı olduğunu söylediği için yüzme havuzu olan tesisleri araştırdım ancak yerel yönetimlerin spor salonlarında ve yüzme havuzlarında hepatit B testi de isteniyor. Dolayısıyla o tesislere kabul edilmedim. Hepatit B’nin havuzla, sarılmayla, tokalaşmayla, havluyla, çatalla, bıçakla, aynı ortamda bulunmayla bulaşan bir hastalık olmadığı bilinmiyor. Yeni çalıştığım yerde bunu söylemeye çekiniyorum çünkü bunu söylediğim herkes tuhaf gözlerle bakıyor. Toplumsal damgalama ne yazık ki çeşitli kesimlerde sürüyor. Buna acil bir çözüm bulunmalı. Bu hastalık nedeniyle işinden olan, işe alınmayan kişiler var. Bu, insan haklarına da aykırı bir durum.”
DR. DUDA: HEPATİT HASTALARI EN ÇOK BU SOSYAL SORUNLARLA KARŞILAŞIYOR
Hepatitle Yaşam Hasta ve Hasta Yakınları Toplumsal Bilgilendirme Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği Başkanı ve Türk Karaciğer Yönetim Kurulu Üyesi Doktor Hilal Ünalmış Duda ise, “Bildirimi zorunlu hastalık olduğu için hepatit, hasta ile doktor arasında kalmayıp devlet kayıtlarına geçmektedir ve bazen damgalanmaya yani stigmaya yol açmaktadır” dedi.
Hepatit ile ilgili yönetmelikleri işaret eden Dr. Duda, hepatit hastalarının en sık karşılaştığı sorunları şöyle sıraladı:
1- “Hepatit taşıyıcılarının sağlık raporlarında durumları belirtildiği için işe kabul edilmemektedirler. Bu, işsizlik sorunudur ve dolayısıyla ekonomik bir sorun ve sosyal ayrımcılıktır.
2- Askeri okul, polis okulu gibi kurumlara başvuru kabul edilse, sınavlarda başarı sağlansa bile sağlık raporu aşamasında yönetmelikler çerçevesinde taşıyıcılar kabul edilmemektedir.
3- Bazı ülkelerdeki üniversitelerin hepatit taşıyıcılarını sınır dışı etmesi, gençlerin eğitim hakkına vurulan bir darbedir.
4- Farklı ülkelerin vatandaşları arasında yapılan evliliklerde tedaviye erişimin sosyal güvenlik kapsamına alınmaması ayrı bir sorundur.
5- Huzur ve bakımevlerine kabulde de sorun yaşanmaktadır.
6- Hepatit B aşılarını aile hekimliklerinden ücretsiz isteyen vatandaşların, “aşı yok” diye geri çevrilmesi derneğimize gelen şikayetler arasındadır.”
AVUKAT ÖCAL: UYGULAMADA KEYFİLİK VAR
Hasta hakları ile ilgili davalara da bakan Avukat Sümeyya Öcal, bu konuda birçok belediyenin keyfi uygulamalar yaptığını belirterek “Yüzme Havuzlarının Tabi Olduğu Sağlık Esasları Yönetmeliği’nde ve belediyelerin havuz talimatlarında böyle bir kısıtlama yok ama uygulamada keyfilik var” diye konuştu.
Avukat Öcal, keyfi uygulama yapan yerlerin İl Gençlik ve Spor Müdürlüklerine ve CİMER’e şikayet edilebileceğini sözlerine ekledi.
SAĞLIK BAKANLIĞI TÜRKİYE HALK SAĞLIĞI MÜDÜRLÜĞÜ NE DİYOR?
ntv.com.tr’nin, hepatit B ve C hastalarının spor tesisleri ve havuzlardan yararlanması ile ilgili yönetmelikleri ve uygulamayı sorduğu Sağlık Bakanlığı Türkiye Halk Sağlığı Genel Müdürlüğünden verilen yanıtta ise “Hepatit B ve hepatit C virüsü fekal oral yolla su yutma, solunum, yakın temas ve sosyal temas olarak kabul edilen günlük yaşam faaliyetleri ile bulaşmaz. Dış ortamda çoğalmaz. Havuz sularında çoğalmaz ve klora dayanıksızdır. Bu nedenle bu enfeksiyonların havuz suları ile geçme riski yoktur. Aynı şekilde Hepatit B ve hepetit C hastalarının ve taşıyıcılarının yüzme havuzu kullanmasından dolayı enfekte olmayan diğer kullanıcılara virüs bulaşma riskini arttırdığına dair bir bilgi bulunmamaktadır” denildi.
36 yaşındaki kronik hepatit B hastası Ç.B. ise sağlık durumunun öğrenilmesi üzerine iş yerindeki arkadaşları tarafından ayrımcılığa uğradığını, belediyeler başta olmak üzere birçok kurumun spor ve yüzme gibi tesislerine alınmadığını belirtti , “İş yerinde uzun süre mobinge maruz kaldım” dedi.
Doğum yaptığı gün hepatit B taşıyıcısı olduğunu öğrenen Ç..B.,”Tetkikleri yaptırdığımda ilaç kullanmama gerek olmadığı ancak altı ayda bir ultrason, yılda bir de kan tetkiklerimi aksatmamam gerektiği söylendi. 5 senedir bu şekilde yaşıyorum” dedi ve karşılaştığı sorunları şöyle anlattı:
“Hepatit B taşıyıcısı olduğumu duyan iş arkadaşlarım tarafından mobbinge uğradım. Bazı arkadaşlarım benden kaçmaya başlarken, bazıları da ‘Yemekhanedeki çatal iyi temizlenir mi?’, ‘Yeme- içmeden virüs bulaşır mı?’ şeklinde sorular yöneltiyordu. Benimle aynı ortamda bulunmak, evime gelmek istemediklerini söylediler.
"BELEDİYENİN YÜZME HAVUZUNA ALINMADIM”
Doktorum egzersizin faydalı olduğunu söylediği için yüzme havuzu olan tesisleri araştırdım ancak yerel yönetimlerin spor salonlarında ve yüzme havuzlarında hepatit B testi de isteniyor. Dolayısıyla o tesislere kabul edilmedim. Hepatit B’nin havuzla, sarılmayla, tokalaşmayla, havluyla, çatalla, bıçakla, aynı ortamda bulunmayla bulaşan bir hastalık olmadığı bilinmiyor. Yeni çalıştığım yerde bunu söylemeye çekiniyorum çünkü bunu söylediğim herkes tuhaf gözlerle bakıyor. Toplumsal damgalama ne yazık ki çeşitli kesimlerde sürüyor. Buna acil bir çözüm bulunmalı. Bu hastalık nedeniyle işinden olan, işe alınmayan kişiler var. Bu, insan haklarına da aykırı bir durum.”
DR. DUDA: HEPATİT HASTALARI EN ÇOK BU SOSYAL SORUNLARLA KARŞILAŞIYOR
Hepatitle Yaşam Hasta ve Hasta Yakınları Toplumsal Bilgilendirme Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği Başkanı ve Türk Karaciğer Yönetim Kurulu Üyesi Doktor Hilal Ünalmış Duda ise, “Bildirimi zorunlu hastalık olduğu için hepatit, hasta ile doktor arasında kalmayıp devlet kayıtlarına geçmektedir ve bazen damgalanmaya yani stigmaya yol açmaktadır” dedi.
Hepatit ile ilgili yönetmelikleri işaret eden Dr. Duda, hepatit hastalarının en sık karşılaştığı sorunları şöyle sıraladı:
1- “Hepatit taşıyıcılarının sağlık raporlarında durumları belirtildiği için işe kabul edilmemektedirler. Bu, işsizlik sorunudur ve dolayısıyla ekonomik bir sorun ve sosyal ayrımcılıktır.
2- Askeri okul, polis okulu gibi kurumlara başvuru kabul edilse, sınavlarda başarı sağlansa bile sağlık raporu aşamasında yönetmelikler çerçevesinde taşıyıcılar kabul edilmemektedir.
3- Bazı ülkelerdeki üniversitelerin hepatit taşıyıcılarını sınır dışı etmesi, gençlerin eğitim hakkına vurulan bir darbedir.
4- Farklı ülkelerin vatandaşları arasında yapılan evliliklerde tedaviye erişimin sosyal güvenlik kapsamına alınmaması ayrı bir sorundur.
5- Huzur ve bakımevlerine kabulde de sorun yaşanmaktadır.
6- Hepatit B aşılarını aile hekimliklerinden ücretsiz isteyen vatandaşların, “aşı yok” diye geri çevrilmesi derneğimize gelen şikayetler arasındadır.”
AVUKAT ÖCAL: UYGULAMADA KEYFİLİK VAR
Hasta hakları ile ilgili davalara da bakan Avukat Sümeyya Öcal, bu konuda birçok belediyenin keyfi uygulamalar yaptığını belirterek “Yüzme Havuzlarının Tabi Olduğu Sağlık Esasları Yönetmeliği’nde ve belediyelerin havuz talimatlarında böyle bir kısıtlama yok ama uygulamada keyfilik var” diye konuştu.
Avukat Öcal, keyfi uygulama yapan yerlerin İl Gençlik ve Spor Müdürlüklerine ve CİMER’e şikayet edilebileceğini sözlerine ekledi.
SAĞLIK BAKANLIĞI TÜRKİYE HALK SAĞLIĞI MÜDÜRLÜĞÜ NE DİYOR?
ntv.com.tr’nin, hepatit B ve C hastalarının spor tesisleri ve havuzlardan yararlanması ile ilgili yönetmelikleri ve uygulamayı sorduğu Sağlık Bakanlığı Türkiye Halk Sağlığı Genel Müdürlüğünden verilen yanıtta ise “Hepatit B ve hepatit C virüsü fekal oral yolla su yutma, solunum, yakın temas ve sosyal temas olarak kabul edilen günlük yaşam faaliyetleri ile bulaşmaz. Dış ortamda çoğalmaz. Havuz sularında çoğalmaz ve klora dayanıksızdır. Bu nedenle bu enfeksiyonların havuz suları ile geçme riski yoktur. Aynı şekilde Hepatit B ve hepetit C hastalarının ve taşıyıcılarının yüzme havuzu kullanmasından dolayı enfekte olmayan diğer kullanıcılara virüs bulaşma riskini arttırdığına dair bir bilgi bulunmamaktadır” denildi.