Erk, yaptığı yazılı açıklamada, Amerikan Ulusal Böbrek Vakfı tarafından yayımlanan ve kişide böbrek hastalığını düşündürecek temel işaretlere değinerek, böbrek işlevlerindeki ciddi azalmanın, kanda zararlı madde (toksin) ve kirlilik oranını arttığını, bunun da kişilerde yorgunluk, zayıflık ve dikkat toplamada zorlanmaya neden olduğuna işaret etti.
Böbreklerin olması gerektiği şekilde filtre işlevini yerine getiremezse, idrarla atılması gereken zararlı maddelerin kanda bulunmaya devam ettiğine ve bunun uyumayı oldukça zorlaştırdığının altını çizen Erk, kronik böbrek hastalığı ile obezite arasında da bağlantı bulunduğunu ve uyku apnesi sorununun, kronik böbrek hastalarında genel nüfusa oranla daha sık görüldüğünü ifade etti.
Erk, sağlıklı böbreklerin görevlerini, "vücuttan atıkları ve fazla sıvıyı uzaklaştırmak", "kırmızı kan hücrelerinin yapımına yardım etmek", "kemiklerin güçlü kalmasını sağlamak" ve "vücudun mineral dengesini korumak" şeklinde sıralayarak, böbreklerin kandaki mineral ve besin dengesini sağlayamaması durumunda ortaya çıkan kuru ve kaşıntılı cilt sorununun, çoğu zaman kronik böbrek hastalığının eşlik ettiği mineral ve kemik hastalığının habercisi olabileceğini anlattı.
Her zamankinden daha sık ve özellikle geceleri idrara çıkma ihtiyacının, böbrek hastalığının belirtisi olabileceğine dikkati çeken Erk, böbreklerdeki filtrelerin hasar görmesinin, idrara çıkma dürtüsünde artışa neden olduğunu kaydetti.
Erk, böbrek hastalığının işaret eden belirtilere ek olarak "idrarda kan görülmesinin, tümörlere, böbrek taşlarına veya enfeksiyona da işaret edebileceği", "gözlerin etrafındaki geçmek bilmeyen şişliklerin, böbreklerin fazla miktarda proteini vücutta tutmak yerine idrara sızdırması yüzünden ortaya çıkabileceği" ve "azalan böbrek işlevlerinin sodyum tutulumuna, dolayısıyla ayakların ve ayak bileklerinin şişmesine neden olabileceği" bilgilerini verdi.
Genel bir belirti olmasa da düşük böbrek işlevi nedeniyle artan atık/zehirli maddelerin, iştah azalmasının nedenlerinden biri olabileceğini ifade eden Erk, düşük kalsiyum düzeyi ve iyi kontrol edilemeyen fosforun, kas kramplarının oluşmasına yol açabileceğini belirtti.
"KİŞİLER ÇOĞU ZAMAN BELİRTİLERİ FARKLI DURUMLARA YORABİLİYOR"
Türk Böbrek Vakfı Başkanı Timur Erk, kronik böbrek hastalığını, "çoğu zaman belirti vermeden ilerleyen sinsi bir hastalık" şeklinde tanımlayarak, şunları kaydetti:
"Bu hastalığın önlenebilir olması da büyük bir avantajdır. Yüksek tansiyon, şeker hastalığı ve aile geçmişinde böbrek yetmezliği olması durumda veya 60 yaş üzeri kimselerde böbrek hastalığı açısından rutin kontrollerin düzenli olarak yaptırılması son derece önemlidir. Pek çok ülkede olduğu gibi ülkemizde de çoğu yetişkin, kronik böbrek hastası olduğunun farkına varmadan yaşamına devam ediyor. Kronik böbrek hastalığının çeşitli fiziksel belirtileri olduğu halde, kişiler çoğu zaman bu belirtileri farklı durumlara yorabiliyor. Ayrıca kronik böbrek hastalığı olanlar, hastalığın belirtilerini ancak son evrelere doğru, böbrek işlevleri azalmaya başladığında veya idrarda yüksek miktarda protein görüldüğünde fark etmeye eğilimlidirler. Bu nedenle, hastaların sadece yüzde 10'u kronik böbrek hastası olduklarının bilincinde."
Birçok hastalıkta olduğu gibi böbrek hastalıklarında da kesin teşhisin ancak tıbbi tetkiklerle mümkün olduğunun altını çizen Erk, kişilerin, böbrek sağlığını korumak için alacağı önlemlerin yanı sıra vücutlarını tanıyarak olası belirtilere dikkat etmesi ve bunları doktor kontrolleri sırasında detaylıca anlatması gerektiğini vurguladı.
Böbreklerin olması gerektiği şekilde filtre işlevini yerine getiremezse, idrarla atılması gereken zararlı maddelerin kanda bulunmaya devam ettiğine ve bunun uyumayı oldukça zorlaştırdığının altını çizen Erk, kronik böbrek hastalığı ile obezite arasında da bağlantı bulunduğunu ve uyku apnesi sorununun, kronik böbrek hastalarında genel nüfusa oranla daha sık görüldüğünü ifade etti.
Erk, sağlıklı böbreklerin görevlerini, "vücuttan atıkları ve fazla sıvıyı uzaklaştırmak", "kırmızı kan hücrelerinin yapımına yardım etmek", "kemiklerin güçlü kalmasını sağlamak" ve "vücudun mineral dengesini korumak" şeklinde sıralayarak, böbreklerin kandaki mineral ve besin dengesini sağlayamaması durumunda ortaya çıkan kuru ve kaşıntılı cilt sorununun, çoğu zaman kronik böbrek hastalığının eşlik ettiği mineral ve kemik hastalığının habercisi olabileceğini anlattı.
Her zamankinden daha sık ve özellikle geceleri idrara çıkma ihtiyacının, böbrek hastalığının belirtisi olabileceğine dikkati çeken Erk, böbreklerdeki filtrelerin hasar görmesinin, idrara çıkma dürtüsünde artışa neden olduğunu kaydetti.
Erk, böbrek hastalığının işaret eden belirtilere ek olarak "idrarda kan görülmesinin, tümörlere, böbrek taşlarına veya enfeksiyona da işaret edebileceği", "gözlerin etrafındaki geçmek bilmeyen şişliklerin, böbreklerin fazla miktarda proteini vücutta tutmak yerine idrara sızdırması yüzünden ortaya çıkabileceği" ve "azalan böbrek işlevlerinin sodyum tutulumuna, dolayısıyla ayakların ve ayak bileklerinin şişmesine neden olabileceği" bilgilerini verdi.
Genel bir belirti olmasa da düşük böbrek işlevi nedeniyle artan atık/zehirli maddelerin, iştah azalmasının nedenlerinden biri olabileceğini ifade eden Erk, düşük kalsiyum düzeyi ve iyi kontrol edilemeyen fosforun, kas kramplarının oluşmasına yol açabileceğini belirtti.
"KİŞİLER ÇOĞU ZAMAN BELİRTİLERİ FARKLI DURUMLARA YORABİLİYOR"
Türk Böbrek Vakfı Başkanı Timur Erk, kronik böbrek hastalığını, "çoğu zaman belirti vermeden ilerleyen sinsi bir hastalık" şeklinde tanımlayarak, şunları kaydetti:
"Bu hastalığın önlenebilir olması da büyük bir avantajdır. Yüksek tansiyon, şeker hastalığı ve aile geçmişinde böbrek yetmezliği olması durumda veya 60 yaş üzeri kimselerde böbrek hastalığı açısından rutin kontrollerin düzenli olarak yaptırılması son derece önemlidir. Pek çok ülkede olduğu gibi ülkemizde de çoğu yetişkin, kronik böbrek hastası olduğunun farkına varmadan yaşamına devam ediyor. Kronik böbrek hastalığının çeşitli fiziksel belirtileri olduğu halde, kişiler çoğu zaman bu belirtileri farklı durumlara yorabiliyor. Ayrıca kronik böbrek hastalığı olanlar, hastalığın belirtilerini ancak son evrelere doğru, böbrek işlevleri azalmaya başladığında veya idrarda yüksek miktarda protein görüldüğünde fark etmeye eğilimlidirler. Bu nedenle, hastaların sadece yüzde 10'u kronik böbrek hastası olduklarının bilincinde."
Birçok hastalıkta olduğu gibi böbrek hastalıklarında da kesin teşhisin ancak tıbbi tetkiklerle mümkün olduğunun altını çizen Erk, kişilerin, böbrek sağlığını korumak için alacağı önlemlerin yanı sıra vücutlarını tanıyarak olası belirtilere dikkat etmesi ve bunları doktor kontrolleri sırasında detaylıca anlatması gerektiğini vurguladı.