Grip influenza adı verilen virüs tarafından meydana getirilen; ateş, şiddetli kas ve eklem ağrıları, halsizlik, bitkinlik, titreme, baş ağrısı ve kuru öksürük gibi belirtilerle ortaya çıkan bir mevsim hastalığıdır.
Grip kış aylarında yaklaşık 6-8 hafta kadar etkili olur. Etken influenza virüsü A, B, ve C tiplerine sahiptir. C tipi insanlarda hastalık yapmaz. İnfluenza A, daha hafif seyreder. Tip B ise daha çok çocukları etkiler. Grip virüsü bazı yıllarda büyük salgınlar yapabilir.
Hastalığın bulaşma yolu hasta insanların solunum salgılarının sağlam insanlara bulaşması şeklindedir. Hastalığın kuluçka süresi 1-3 gündür. Grip hastaları hastalık belirtileri başlamadan bir gün önce hastalığı bulaştırmaya başlar, bulaşıcılık 5 gün daha devam eder. Çocuklarda bu süre 10 gün kadar daha uzun olabilir.
GRİP BELİRTİLERİ NELERDİR?
Grip genellikle burun akıntısıyla birlikte başlasa da aşağıdaki belirtilerle de sıkça karşılaşılmaktadır;
• Yüksek ateş
• Kas ağrıları
• Terleme
• Baş ağrısı
• Kuru veya kalıcı öksürük
• Yorgunluk
• Burun tıkanıklığı
• Boğaz ağrısı
• Halsizlik
• Öksürüğe bağlı kusma
Grip, özellikle genç ve sağlıklı kişilerde daha hafif bulgularla ortaya çıkabilir.
GRİP TEDAVİSİ NASIL YAPILIR?
Grip tedavisinde başlıca kullanılan ilaçlar antiviral ilaçlar ve aşılardır. Grip virüsü her yıl antijenik değişime uğrar. Bu nedenle grip aşıları her yıl bir önceki yıl en sık görülen grip virüslerine göre üretilir.
Aşı eylül-kasım ayları arasında uygulanır. Aşılama sayesinde hastalığın ağır geçmesi ve komplikasyonlar önlenir. Aşının koruyuculuğu % 70-90 arasındadır. Öncelikli olarak aşılanması gerekenler:
-65 yaşın üzerindekiler,
-Yaşlı bakım evinde kalanlar,
-Astımlı çocuklar ve yetişkinler,
-Kalp akciğer hastalığı olanlar,
-Şeker hastalığı, böbrek hastalığı ve bağışıklık sistemi zayıf olanlar,
-Uzun süreli aspirin tedavisi alanlar,
-Grip sezonunda gebeliğinin ikinci veya üçüncü 3 ayında olacak kadınlar,
-sağlık çalışanları, yaşlı merkezlerinde çalışanlar,
-AIDS virüsü taşıyan insanlardır.
-Emziren anneler aşı olabilir. Grip aşısı diğer aşılarla birlikte uygulanabilir. Küçük çocuklara ilk uygulamada 1 ay ara ile iki yarım doz yapılır.
Aşı yapılmaması gereken risk grupları:
-Altı aydan küçük bebekler,
-Yumurta alerjisi olanlar,
-Yüksek ateşi olanlar,
-Bir önceki grip aşısında alerjik reaksiyon gösterenler.
GRİP NASIL GEÇER? TEDAVİ YÖNTEMLERİ NELERDİR?
Grip enfeksiyonu, zatürre ve menenjit gibi ciddi hastalıklara da zemin hazırlayabiliyor. Dolayısıyla grip tedavisi ihmal edilmemeli, tedavi için bir uzmana başvurulmalıdır.
İlk olarak grip hastaları, virüsün buluşmasının önlenmesi için evlerinde izole edilmelidir. Grip tedavisinde hastayı bilinçlendirme de çok önemlidir. Tüm hastalara virüsün nasıl bulaştığı aktarılmalı, nelere dikkat etmeleri gerektiği konusunda bilgi verilmelidir.
Hem tablet hem de inhalasyon şeklinde kullanıma sunulmuş formları olan antiviral ilaçlar, gribin hem daha hafif hem de kısa sürede geçmesine yardımcı olur.
Özellikle risk grubunda olan bazı hastalara ilk şikâyetler başladıktan sonraki 24-48 saat içinde doktor tarafından antiviral bazı ilaçların verilmesi bulguların daha az şiddetli olması ve daha kısa sürmesini sağlar. Ayrıca kullanılan ilaçlar, grip virüsünün başkalarına bulaşmasını da engeller.
Her yıl okul öncesi ve okul çağındaki çocukların yaklaşık yarısı influenza yani grip enfeksiyonu geçirmektedir. Çocuğun dinlemesi, bol sıvı alması, ateş, kas ağrılarını gidermek için ateş bazı düşürücü ağrı kesicilerin verilmesi önerilir. Grip enfeksiyonuna yakalanan çocukların yaşı ne kadar küçükse hastanede yatma oranı o kadar yüksektir.
İki yaşın altındaki çocuklar, kronik hastalığı olanlar, bağışıklığı baskılanmışlar, aşırı obezler ve bakımevlerinde yaşayanlar; komplikasyonlu (yaşamı tehdit eden) influenza geçirme ihtimali yüksek olan çocuklardır.
GRİPTEN NASIL KORUNABİLİRİZ?
Grip hastalığının sık görüldüğü ve salgın yaptığı mevsimlerde kalabalık ortamlardan uzak durmak, maske kullanmak, elleri sık sık yıkamak, sağlıklı beslenmek, yorgunluk ve uykusuzluktan kaçınmak, bol sıvı tüketmek gereklidir.
Hasta çocukların kreş veya okullara gönderilmemesi hastalığın yayılımını yavaşlatabilir. Kış mevsiminde öpüşmek ve tokalaşmaktan kaçınmak faydalıdır.
GRİBE NE İYİ GELİR? HANGİ BESİNLER TÜKETİLMELİDİR?
Grip enfeksiyonuna yakalandıktan sonra hızla iyileşebilmek, hastalığın şiddetini, uzamasını önlemek için grip veya soğuk algınlığı tedavisi sırasında dengeli ve yeterli beslenmeye de özen göstermek gerekiyor.
Enfeksiyon hastalıklarında vücudun enerji ihtiyacı sağlıklı insan vücuduna göre daha fazla olmaktadır. Vücudun gereksinim duyduğu enerji ihtiyacının karşılanması için; protein, posa, vitamin ve minerallerden zengin bir beslenme programı uygulanması önerilmektedir. Grip ve soğuk algınlığında su tüketimi de olası sıvı kaybı nedeniyle 2,5-3 lt. civarında olmalıdır.
Grip ya da soğuk algınlığına iyi gelen bağışıklık sistemine destek sağlayacak vitamin, mineral ve besinler şunlardır:
C vitamini: Doktora danışılmadan her gün alınan vitamin formundaki C vitamini gribi önlemenin yolu değildir. C vitamini formunda değil, besinlerden alınmalıdır. Zira C vitamini besinlerden alındığında bu gıdalardaki fotokimyasal maddelerden de yararlanılır. C vitamini; yeşilbiber, maydanoz, tere, roka, karnabahar, ıspanak, kivi, portakal, limon, mandalina, domates, greyfurt, nar, kuşburnu gibi besinlerde bol miktarda bulunmaktadır.
Çinko ve selenyum: Bağışıklık sistemi için önemli minerallerdir. Selenyum; karides, somon, ton balığı gibi deniz ürünlerinde, mantar, dana, et, soğan ve sarımsakta bulunur. Savunma mekanizması için önemli bir yeri olan Çinko ise kabak çekirdeği başta olmak üzere; çiğ fındık, ceviz, badem gibi yağlı tohumlar, hindi eti, kuzu eti, kuşkonmaz ve mantarda bulunur. Bu iki mineral de vücudun toksinlere karşı savaşan hücrelerini güçlendirir.
Omega 3 yağ asitleri: Bunlar en değerli yağlardır. Omega -3 yağ asitleri kan basıncını düşürüyor, aynı zamanda kanın pıhtılaşma eğilimini ve koroner hastalık riskini azaltıyor. Balık omega-3 dışında vücudun üretemediği elzem aminoasitleri de içerir ki bunlar hücrelerin yenilenmesi ve yaşlanmaya karşın gereklidir. Çiğ fındık, ceviz, badem gibi yağlı tohumlar da Omega 3 içermektedir.