İlişkili Haberler
Türkiye’de 30 binden fazla hasta organ nakli için bekliyor. Geçen yıl yaklaşık 9 bin 500 hastaya organ ve doku nakli ameliyatı gerçekleştirildi, bunların 3 bin 863’ünü böbrek nakli hastaları oluşturdu. Ancak pandemi nedeniyle bu yılın ilk 6 ayında nakillerde yarı yarıya düşüş yaşandı. Kadavra bağışının ise zaten ihtiyacın çok altında olduğu Türkiye’de, Kovid-19 salgını yüzünden yoğun bakımların çoğunlukla Kovid pozitif vakalar için ayrılmak zorunda kalınması, beyin ölümü bildirimlerini de olumsuz etkiledi, kadavradan nakil ameliyatlarında da büyük bir düşüş yaşandı. Türk Böbrek Vakfı Başkanı Timur Erk, canlıdan nakil ameliyatlarında alıcı ve vericilere ciddi tetkikler yapılarak ameliyatların gerçekleştirildiğine işaret ederek “PCR testinin yanı sıra akciğer tomografisi, antikor testi dahil gerekli görülen birçok test yapılıyor. Hastaneler artık yeni normale geçiş yapmaya başladığı için Türkiye’deki 80’e yakın nakil merkezi de yavaş yavaş ameliyatlara yeniden başladı. Organ bekleyen hastalarımız endişe etmeden nakil ameliyatlarını olabilirler” dedi.
“COVİD PANDEMİSİ SÜRECE TUZ BİBER EKLEDİ”
Yıllardır tüm çabalara rağmen özellikle kadavradan nakil oranının en fazla yüzde 22’ye çekilebildiği ülkemizde bir de salgının gelmesiyle sürece tuz biber ekildiğini söyleyen Erk, “Hem bağışlarda hem nakil ameliyatlarında azalma var. Yıllık 3 bin 800’lere kadar çıkmıştı böbrek nakilleri. Yüzde 20 kadarı da kadavradan yapılıyordu. İlk 6 aylık rakamlar 900 civarında, demek ki yıl sonuna kadar maksimum 2 binlere ulaşabileceğiz. Salgın başladıktan sonra Kovid pozitif hastalar için, özellikle solunum cihazına ihtiyacı olacaklar için, yoğun bakımlarda kapasite yaratmak adına kontenjan bu hastalardan yana kullanılmak zorunda kalındı. Beyin ölümü bildirimlerini de olumsuz etkiledi bu durum haliyle. Şimdi yavaş yavaş normale dönüldüğü için yoğun bakımlardaki Kovid pozitif hasta sayısı da azaldı. Örneğin İstanbul Tıp Fakültesi ve Cerrahpaşa'da 400-500’lere kadar çıkmıştı hasta sayısı. Şimdi 30-40’lara düştü. Beyin ölümü bildirimlerinde de artık birazcık daha artış bekliyoruz” diye konuştu.
“BEN, KOLERA SALGINI DA YAŞADIM, BU ÇOK DAHA CİDDİ”
Türkiye'de 80 civarı organ nakli merkezi bulunduğunu ve bu konuda ülke olarak çok iyi bir noktada olunduğunu anlatan Timur Erk, sözlerini şöyle noktaladı:
“Böbrek bekleyen hastalar için en azından diyaliz imkanı var, bekleyebiliyorlar. Ama diğer organlarda alternatif ne yazık ki yok. Gerek canlıdan, gerekse kadavradan nakilde ne tıbben ne fiziken ne de ortam olarak herhangi bir sıkıntımız yok. Merkezler pandemi hastanesi konumundan çıkıyor. Salgının en yüksek olduğu zamanlarda önlemler çok iyi alındı. Sağlık Bakanlığımızı buradan tekrar tebrik etmek istiyorum, ivedilikle 14 maddelik bir algoritma yayınladılar diyaliz merkezleri için de. Bizim buna 2-3 tane daha ilavemiz oldu. Hastaların transferini mutlaka biz sağladık, servislerde sosyal mesafe, dezenfektan, maske kuralına çok sıkı dikkat edildi, şoförler eğitildi bu konularda. Ancak hastalar evine gittikten sonra nasıl bir ortamda bulunuyor, ne yapıyor, kalabalığa giriyor mu, düğüne gidip halay çekiyor mu vs, bunu kontrol etme şansınız maalesef yok. Maske ve önlemler artık yaşantımızın bir parçası olmak zorunda. Ben 76 yaşımdayım, kolera salgınını bile yaşadım İstanbul’da. İnsan çabuk unutuyor o zamanları ama bu seferki biraz farklı, daha da uzun sürecek gibi. Kesinlikle rehavete kapılmamak lazım, aynı önlemlerle; sanki 2020 Mart ayındaymışız gibi dikkat etmemiz gerekli.”
ÜÇ YILDIR BEKLEDİĞİ BÖBREĞİ PANDEMİ YÜZÜNDEN ALAMADI
Üç yıldır diyalize giren böbrek yetmezliği hastası Ayşegül Bakova (53), erkek kardeşinden böbrek nakli ameliyatı olmak üzere Mart ayının ilk haftası için gün aldıklarını ancak pandemi nedeniyle ameliyatının iptal edildiğini ve diyalize devam etmek zorunda kaldığını anlatarak şunları söyledi:
“Ocak ayı gibi nakil olabilmek için başvuruda bulunduk. Başka sağlık sorunlarım nedeniyle ancak 3 yıl sonra organ nakli sırasında girebilmiştim. Tüm tetkiklerimiz yapıldı, Şubat sonu, Mart başı gibi ameliyat için gün verildi. Fakat salgın başlayınca nakil ameliyatları da durduruldu. Ben de diyalize devam etmek zorunda kaldım o süreçte. Diyaliz günlerim haricinde asla evden çıkmadım, tüm önlemlere sıkı sıkıya dikkat ettim. Şimdi testlerim yeniden yapılıyor, tabii ki endişe var biraz ama güveniyorum ve bu ameliyatı olacağım.“
“ZATEN DONÖR ÇIKMIYORDU ŞANSIMIZ İYİCE AZALDI”
Nurettin Kılıç (55) ise 5 yıldır diyaliz hastası olduğunu söyledi ve kadavradan organ beklediğini vurguladı. Kılıç, “Organ sırasındayım yıllardır. Daha netice alamadık. Bir de üzerine salgın geldi, nakiller zaten durdu; beyin ölümü bildirimleri, dolayısıyla kadavradan organ bağışları da durdu. Zaten çok zor günler geçiriyoruz. Nakiller yeniden başlamışken insanlarımızdan da organ bağışı konusunda ekstra duyarlılık bekliyoruz. Yaşamını yitiren biri birçok kişiye can olabilir” dedi.
“COVİD PANDEMİSİ SÜRECE TUZ BİBER EKLEDİ”
Yıllardır tüm çabalara rağmen özellikle kadavradan nakil oranının en fazla yüzde 22’ye çekilebildiği ülkemizde bir de salgının gelmesiyle sürece tuz biber ekildiğini söyleyen Erk, “Hem bağışlarda hem nakil ameliyatlarında azalma var. Yıllık 3 bin 800’lere kadar çıkmıştı böbrek nakilleri. Yüzde 20 kadarı da kadavradan yapılıyordu. İlk 6 aylık rakamlar 900 civarında, demek ki yıl sonuna kadar maksimum 2 binlere ulaşabileceğiz. Salgın başladıktan sonra Kovid pozitif hastalar için, özellikle solunum cihazına ihtiyacı olacaklar için, yoğun bakımlarda kapasite yaratmak adına kontenjan bu hastalardan yana kullanılmak zorunda kalındı. Beyin ölümü bildirimlerini de olumsuz etkiledi bu durum haliyle. Şimdi yavaş yavaş normale dönüldüğü için yoğun bakımlardaki Kovid pozitif hasta sayısı da azaldı. Örneğin İstanbul Tıp Fakültesi ve Cerrahpaşa'da 400-500’lere kadar çıkmıştı hasta sayısı. Şimdi 30-40’lara düştü. Beyin ölümü bildirimlerinde de artık birazcık daha artış bekliyoruz” diye konuştu.
“BEN, KOLERA SALGINI DA YAŞADIM, BU ÇOK DAHA CİDDİ”
Türkiye'de 80 civarı organ nakli merkezi bulunduğunu ve bu konuda ülke olarak çok iyi bir noktada olunduğunu anlatan Timur Erk, sözlerini şöyle noktaladı:
“Böbrek bekleyen hastalar için en azından diyaliz imkanı var, bekleyebiliyorlar. Ama diğer organlarda alternatif ne yazık ki yok. Gerek canlıdan, gerekse kadavradan nakilde ne tıbben ne fiziken ne de ortam olarak herhangi bir sıkıntımız yok. Merkezler pandemi hastanesi konumundan çıkıyor. Salgının en yüksek olduğu zamanlarda önlemler çok iyi alındı. Sağlık Bakanlığımızı buradan tekrar tebrik etmek istiyorum, ivedilikle 14 maddelik bir algoritma yayınladılar diyaliz merkezleri için de. Bizim buna 2-3 tane daha ilavemiz oldu. Hastaların transferini mutlaka biz sağladık, servislerde sosyal mesafe, dezenfektan, maske kuralına çok sıkı dikkat edildi, şoförler eğitildi bu konularda. Ancak hastalar evine gittikten sonra nasıl bir ortamda bulunuyor, ne yapıyor, kalabalığa giriyor mu, düğüne gidip halay çekiyor mu vs, bunu kontrol etme şansınız maalesef yok. Maske ve önlemler artık yaşantımızın bir parçası olmak zorunda. Ben 76 yaşımdayım, kolera salgınını bile yaşadım İstanbul’da. İnsan çabuk unutuyor o zamanları ama bu seferki biraz farklı, daha da uzun sürecek gibi. Kesinlikle rehavete kapılmamak lazım, aynı önlemlerle; sanki 2020 Mart ayındaymışız gibi dikkat etmemiz gerekli.”
ÜÇ YILDIR BEKLEDİĞİ BÖBREĞİ PANDEMİ YÜZÜNDEN ALAMADI
Üç yıldır diyalize giren böbrek yetmezliği hastası Ayşegül Bakova (53), erkek kardeşinden böbrek nakli ameliyatı olmak üzere Mart ayının ilk haftası için gün aldıklarını ancak pandemi nedeniyle ameliyatının iptal edildiğini ve diyalize devam etmek zorunda kaldığını anlatarak şunları söyledi:
“Ocak ayı gibi nakil olabilmek için başvuruda bulunduk. Başka sağlık sorunlarım nedeniyle ancak 3 yıl sonra organ nakli sırasında girebilmiştim. Tüm tetkiklerimiz yapıldı, Şubat sonu, Mart başı gibi ameliyat için gün verildi. Fakat salgın başlayınca nakil ameliyatları da durduruldu. Ben de diyalize devam etmek zorunda kaldım o süreçte. Diyaliz günlerim haricinde asla evden çıkmadım, tüm önlemlere sıkı sıkıya dikkat ettim. Şimdi testlerim yeniden yapılıyor, tabii ki endişe var biraz ama güveniyorum ve bu ameliyatı olacağım.“
“ZATEN DONÖR ÇIKMIYORDU ŞANSIMIZ İYİCE AZALDI”
Nurettin Kılıç (55) ise 5 yıldır diyaliz hastası olduğunu söyledi ve kadavradan organ beklediğini vurguladı. Kılıç, “Organ sırasındayım yıllardır. Daha netice alamadık. Bir de üzerine salgın geldi, nakiller zaten durdu; beyin ölümü bildirimleri, dolayısıyla kadavradan organ bağışları da durdu. Zaten çok zor günler geçiriyoruz. Nakiller yeniden başlamışken insanlarımızdan da organ bağışı konusunda ekstra duyarlılık bekliyoruz. Yaşamını yitiren biri birçok kişiye can olabilir” dedi.