İlişkili Haberler
Ülkemizde son istatistiklere göre yılda 160 bine yakın yeni kanser vakası gelişiyor. Bu vakaların çok büyük kısmını akciğer, meme ve kolorektal kanserler oluştururken her yıl 50 bin kişi akciğer kanseri ile tanışıyor. Göğüs Cerrahisi Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Ahmet Demirkaya, ntv.com.tr’ye yaptığı açıklamada hastalığın en önemli nedeninin sigara olduğuna vurgu yaptı.
Tüm akciğer kanserlerinin yaklaşık yüzde 90’ından tek başına sigaranın sorumlu olduğunu aktaran Demirkaya, “Kansere yakalanma riski ise sigara içme süresi, toplamda günlük içilen sigara, sigara başlama yaşı (20 yaş öncesi başlayanlarda risk daha fazladır), içilen sigaranın tipi ve kişinin ailesel yatkınlığına göre değişir. Tüm bunlara çevre koşulları ve beslenme alışkanlıkları da eklenebilir” dedi.
PASİF İÇİCİLER BÜYÜK RİSK ALTINDA
Akciğer kanserinde sigaradan sonra en önemli ikinci risk faktörü ise pasif sigara içiciliği yani duman altı olmak. Pasif sigara maruziyeti kanser riskini tek başına ortalama 1.5 kat artırıyor. Akciğer kanserinin belirtileri ne yazık ki hastalık ilerledikçe ortaya çıktığından, ülkemizde akciğer kanseri tanısı konmuş hastaların yaklaşık yüzde 70’i ileri safhada yani 3. ve 4. evrede tespit ediliyor. Kanser henüz küçükken ve diğer organlara sıçrama yapmadan pek belirti vermiyor.
Yrd. Doç. Dr. Ahmet Demirkaya, “Aktif sigara içiyorsanız; geçmeyen öksürük, balgam çıkarma, sık tekrarlayan enfeksiyonlar ve balgamda kan bulunması önemli belirtilerdir. Kilo kaybı, iştahsızlık, geçmeyen sırt ve kürek kemiği ağrısı, bazen omuz ağrısı, giderek artan nefes darlığı diğer belirtilerdir” diye konuştu.
HEM KAPALI HEM ROBOTİK YÖNTEMLERLE MÜDAHALE
Akciğer kanserinde en iyi tedavi yöntemi erken teşhis edilmesi durumunda ve cerrahi ile mümkün oluyor. Son yıllardaki teknolojik gelişmeler akciğer kanserinin erken tanı ve tedavisinde önemli yer tutuyor.
Tüm akciğer kanserlerinin yaklaşık yüzde 90’ından tek başına sigaranın sorumlu olduğunu aktaran Demirkaya, “Kansere yakalanma riski ise sigara içme süresi, toplamda günlük içilen sigara, sigara başlama yaşı (20 yaş öncesi başlayanlarda risk daha fazladır), içilen sigaranın tipi ve kişinin ailesel yatkınlığına göre değişir. Tüm bunlara çevre koşulları ve beslenme alışkanlıkları da eklenebilir” dedi.
PASİF İÇİCİLER BÜYÜK RİSK ALTINDA
Akciğer kanserinde sigaradan sonra en önemli ikinci risk faktörü ise pasif sigara içiciliği yani duman altı olmak. Pasif sigara maruziyeti kanser riskini tek başına ortalama 1.5 kat artırıyor. Akciğer kanserinin belirtileri ne yazık ki hastalık ilerledikçe ortaya çıktığından, ülkemizde akciğer kanseri tanısı konmuş hastaların yaklaşık yüzde 70’i ileri safhada yani 3. ve 4. evrede tespit ediliyor. Kanser henüz küçükken ve diğer organlara sıçrama yapmadan pek belirti vermiyor.
Yrd. Doç. Dr. Ahmet Demirkaya, “Aktif sigara içiyorsanız; geçmeyen öksürük, balgam çıkarma, sık tekrarlayan enfeksiyonlar ve balgamda kan bulunması önemli belirtilerdir. Kilo kaybı, iştahsızlık, geçmeyen sırt ve kürek kemiği ağrısı, bazen omuz ağrısı, giderek artan nefes darlığı diğer belirtilerdir” diye konuştu.
HEM KAPALI HEM ROBOTİK YÖNTEMLERLE MÜDAHALE
Akciğer kanserinde en iyi tedavi yöntemi erken teşhis edilmesi durumunda ve cerrahi ile mümkün oluyor. Son yıllardaki teknolojik gelişmeler akciğer kanserinin erken tanı ve tedavisinde önemli yer tutuyor.
Açık yapılan ameliyatların yerini kapalı yöntemlerin aldığını belirten Demirkaya, “Akciğer kanseri operasyonları hem endoskopik yani videotorakoskopik (kapalı) yöntemlerle hem de robotik da vinci sistem ile başarı ile uygulanıyor. Bu yöntemlerde hastanın vücut bütünlüğünün korunması ilkesi doğrultusunda, minimal invazif girişimler yapılarak ameliyat sonrası oluşabilecek problem ve komplikasyonlar azaltılabilmektedir” dedi.
TEDAVİDE GECİKMEYİ ÖNLÜYOR
Hem robotik ameliyatlar hem de kapalı yöntemde; daha az kan kaybı, daha az ağrı, daha estetik sonuçlarla birlikte hastanede kalış süresinin azalarak, hastanın daha erken normal yaşantısına dönmesinin mümkün olabildiğini vurgulayan Demirkaya, bu sayede diğer çoklu tedavilere daha erken başlanabildiğini söyledi.
Hasta cerrahi tedavi sonrası erken dönemde kemoterapi ya da radyoterapiye de gecikmeden başlayabiliyor. Böylece kanser ile daha etkili bir mücadele şansı yakalanıyor ve iyi sonuçlar alınabiliyor.
TEDAVİDE GECİKMEYİ ÖNLÜYOR
Hem robotik ameliyatlar hem de kapalı yöntemde; daha az kan kaybı, daha az ağrı, daha estetik sonuçlarla birlikte hastanede kalış süresinin azalarak, hastanın daha erken normal yaşantısına dönmesinin mümkün olabildiğini vurgulayan Demirkaya, bu sayede diğer çoklu tedavilere daha erken başlanabildiğini söyledi.
Hasta cerrahi tedavi sonrası erken dönemde kemoterapi ya da radyoterapiye de gecikmeden başlayabiliyor. Böylece kanser ile daha etkili bir mücadele şansı yakalanıyor ve iyi sonuçlar alınabiliyor.