Atriyal fibrilasyon (AF) en sık görülen ritim bozukluklarından biri. AF kalbin kulakçıklarından kaynaklanıyor ve kulakçıkların her noktasında çok hızlı ve düzensiz bir elektrik aktivitesi ortaya çıkıyor. Bu da kalpte düzensiz ve hızlı kalp atımlarına neden oluyor. Normalde kalp bir dakikada 60-100 arasında atım yaparken, AF’de kalp hızı dakikada 120 ila 150’ye kadar çıkabiliyor. Her yaşta görülebilen kalp ritim bozukluğu yaşla birlikte artıyor.
Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Fethi Kılıçaslan, tüm dünyada kalp ritim bozukluğunun arttığını belirterek,hastaların en sık çarpıntı ve nefes darlığı yakınmaları ile hekime başvurduğunu söyledi. Kılıçaslan, “Ayrıca hastalarda yorgunluk, rahatsızlık hissi, göğüs ağrısı, bayılacak gibi olma ve baş dönmesi de görülebilir. Bazı hastalarda AF sırasında hiçbir şikâyet olmayabilir. Bu hastalarda tanı tesadüfen ya da AF’ye bağlı risklerin ortaya çıkması sonucunda yapılan testlerle konur” dedi.
Atriyal fibrilasyonda en önemli riskin pıhtılaşma olduğunu ifade eden Prof. Kılıçaslan, pıhtının yarattığı riski şöyle anlattı: “Kalpte oluşan pıhtı yerinden kopup beyin damarlarını tıkarsa inme meydana gelir. İnme AF’nin en önemli ve ölümcül riskidir. AF’li hastalarda inme riski 5 kat artmaktadır. Kalpten kaynaklanan felçlerin en sık nedeni AF’dir. İleri yaşlarda görülen felçlerin yaklaşık %25’i AF’ye bağlıdır. AF nedenli oluşan inmeler diğer inme nedenlerine göre daha ağır ve daha ölümcül seyretmektedir. Ayrıca kalp büyümesi ve kalp yetmezliği oluşturabilen bir hastalıktır. AF nedeniyle kalp hızı uzun süre yüksek kalan hastalarda kalpte büyüme ve kalp yetmezliği ortaya çıkmaktadır.’’
Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Fethi Kılıçaslan, tüm dünyada kalp ritim bozukluğunun arttığını belirterek,hastaların en sık çarpıntı ve nefes darlığı yakınmaları ile hekime başvurduğunu söyledi. Kılıçaslan, “Ayrıca hastalarda yorgunluk, rahatsızlık hissi, göğüs ağrısı, bayılacak gibi olma ve baş dönmesi de görülebilir. Bazı hastalarda AF sırasında hiçbir şikâyet olmayabilir. Bu hastalarda tanı tesadüfen ya da AF’ye bağlı risklerin ortaya çıkması sonucunda yapılan testlerle konur” dedi.
Atriyal fibrilasyonda en önemli riskin pıhtılaşma olduğunu ifade eden Prof. Kılıçaslan, pıhtının yarattığı riski şöyle anlattı: “Kalpte oluşan pıhtı yerinden kopup beyin damarlarını tıkarsa inme meydana gelir. İnme AF’nin en önemli ve ölümcül riskidir. AF’li hastalarda inme riski 5 kat artmaktadır. Kalpten kaynaklanan felçlerin en sık nedeni AF’dir. İleri yaşlarda görülen felçlerin yaklaşık %25’i AF’ye bağlıdır. AF nedenli oluşan inmeler diğer inme nedenlerine göre daha ağır ve daha ölümcül seyretmektedir. Ayrıca kalp büyümesi ve kalp yetmezliği oluşturabilen bir hastalıktır. AF nedeniyle kalp hızı uzun süre yüksek kalan hastalarda kalpte büyüme ve kalp yetmezliği ortaya çıkmaktadır.’’
Prof. Dr. Fethi Kılıçaslan’ın verdiği bilgiye göre, kalp ritim bozuklukları; yüksek tansiyon, koroner arter, kalp kapak, kalp yetmezliği gibi kalp hastalıkları yanında şeker, tiroid ve kronik akciğer hastalıklarında daha sıklıkla görülüyor. Bazı hastalarda ise hiçbir neden olmadan da AF ortaya çıkabiliyor.
65 YAŞIN ÜZERİNDE OLANLARA BİR ŞİKÂYETİ OLMASA DA EKG ÇEKİLMELİ
İstanbul Üniversitesinden Kardiyolog Prof. Dr. Ahmet Kaya Bilge de şikayet olmasa da 65 yaş üzeri herkesin EKG çekilmesi gerektiğini vurguladı, “Çarpıntı ve kalpte düzensiz atım hissi en sık şikayetler olmakla birlikte nefes darlığı, çabuk yorulma, göğüs ağrısı ve bayılma gibi yakınmalar da neden olabilir. Buna karşılık hiçbir şikayet olmadan da atriyal fibrilasyon görülebilir. Tanı EKG, uzun süreli ritim kaydedicileri ile konulur. 65 yaşın üzerindeki bireylerde hiçbir şikayet olmasa bile rutin kontrolün bir parçası olarak EKG çekilmesi önerilmektedir’’ dedi.
AF: KALP RİTİM BOZUKLUKLARININ KANSERİ
Prof. Dr. Fethi Kılıçaslan, AT’nin bazı bilim insanları tarafından ritim hastalıklarının kanseri olarak değerlendirildiğini belirterek, “Bunu söylerken AF’nin bir kanser olduğunu söylemek istemiyorum. AF bir ritim bozukluğudur ancak çok inatçı olması, önemli risklerinin bulunması ve tedavisinin zor ve uzun süreli olması nedeniyle klinikte gördüğümüz en zor ritim hastalığıdır. Ayrıca AF bazen kanser gibi sinsi ve sessiz seyredebilmektedir. Bu özellikleriyle AF hastalarda erken teşhis edilen bazı kanser türlerinden daha fazla sorun oluşturabilen ve daha ölümcül olabilen bir hastalıktır’’ ifadesini kullandı.
65 YAŞIN ÜZERİNDE OLANLARA BİR ŞİKÂYETİ OLMASA DA EKG ÇEKİLMELİ
İstanbul Üniversitesinden Kardiyolog Prof. Dr. Ahmet Kaya Bilge de şikayet olmasa da 65 yaş üzeri herkesin EKG çekilmesi gerektiğini vurguladı, “Çarpıntı ve kalpte düzensiz atım hissi en sık şikayetler olmakla birlikte nefes darlığı, çabuk yorulma, göğüs ağrısı ve bayılma gibi yakınmalar da neden olabilir. Buna karşılık hiçbir şikayet olmadan da atriyal fibrilasyon görülebilir. Tanı EKG, uzun süreli ritim kaydedicileri ile konulur. 65 yaşın üzerindeki bireylerde hiçbir şikayet olmasa bile rutin kontrolün bir parçası olarak EKG çekilmesi önerilmektedir’’ dedi.
AF: KALP RİTİM BOZUKLUKLARININ KANSERİ
Prof. Dr. Fethi Kılıçaslan, AT’nin bazı bilim insanları tarafından ritim hastalıklarının kanseri olarak değerlendirildiğini belirterek, “Bunu söylerken AF’nin bir kanser olduğunu söylemek istemiyorum. AF bir ritim bozukluğudur ancak çok inatçı olması, önemli risklerinin bulunması ve tedavisinin zor ve uzun süreli olması nedeniyle klinikte gördüğümüz en zor ritim hastalığıdır. Ayrıca AF bazen kanser gibi sinsi ve sessiz seyredebilmektedir. Bu özellikleriyle AF hastalarda erken teşhis edilen bazı kanser türlerinden daha fazla sorun oluşturabilen ve daha ölümcül olabilen bir hastalıktır’’ ifadesini kullandı.
KALP RİTİM BOZUKLUĞUNDA YAKARAK VE DONDURARAK TEDAVİ
Prof. Dr. Kılıçaslan, AF tedavisinde son yıllarda radyofrekans enerjisi kullanılarak kalpte ritim bozukluğu alanlarının yok edilmesine dayanan ablasyon tedavisi ile yüzde 80’e varan başarılı sonuçlar aldıklarının altını çizerek şu bilgileri verdi:
“Ablasyon tedavisi kasık bölgesindeki damarlar aracılığıyla kalbe ulaşılarak kalpte çarpıntıya neden olan odakların yok edilmesidir. Bu tedavi radyofrekans enerjisi kullanılarak odakların yakılması veya cryoablasyon kullanılarak odakların dondurulması şeklinde iki türlü yapılabilmektedir. Hangi ablasyon yönteminin kullanılacağı hastaların klinik bulgularına ve doktorun tecrübesine göre seçilmektedir. Ablasyon tedavisi oldukça zor, zaman alıcı ve kendine has riskleri olan bir tedavi şeklidir. Ancak son yıllardaki teknik gelişmelerle ablasyon AF tedavisinin temel taşı haline gelmiştir. Özelikle ilaç tedavisine rağmen şikayetleri geçmeyen ve sık çarpıntı atakları olan hastalar ablasyon tedavisine adaydır. Aralıklı olan AF hastalarında ablasyon tedavisi ile yaklaşık %80 oranında başarı sağlayarak ritmi normalde tutmak mümkündür. Ancak sürekli AF’da başarı oranı %50-70 arasındadır.
ABLASYON HER MERKEZDE YAPILAMIYOR
Ablasyon tedavisi, sadece bu konuda eğitimli ve tecrübeli merkezlerde yapılabilmektedir. Özellikle ablasyon ihtiyacı olan hastaların uygun merkezlere yönlendirilmeleri gerekmektedir. Bu konuda hekimlere özellikle de ablasyon tedavisi uygulamayan kardiyoloji uzmanlarına büyük sorumluluk düşmektedir. Çünkü hastaların AF ablasyonunda tecrübeli merkezlere yönlendirilerek uygun tedaviyi zamanında almaları çok önemlidir.”
Prof. Dr. Kılıçaslan, AF tedavisinde son yıllarda radyofrekans enerjisi kullanılarak kalpte ritim bozukluğu alanlarının yok edilmesine dayanan ablasyon tedavisi ile yüzde 80’e varan başarılı sonuçlar aldıklarının altını çizerek şu bilgileri verdi:
“Ablasyon tedavisi kasık bölgesindeki damarlar aracılığıyla kalbe ulaşılarak kalpte çarpıntıya neden olan odakların yok edilmesidir. Bu tedavi radyofrekans enerjisi kullanılarak odakların yakılması veya cryoablasyon kullanılarak odakların dondurulması şeklinde iki türlü yapılabilmektedir. Hangi ablasyon yönteminin kullanılacağı hastaların klinik bulgularına ve doktorun tecrübesine göre seçilmektedir. Ablasyon tedavisi oldukça zor, zaman alıcı ve kendine has riskleri olan bir tedavi şeklidir. Ancak son yıllardaki teknik gelişmelerle ablasyon AF tedavisinin temel taşı haline gelmiştir. Özelikle ilaç tedavisine rağmen şikayetleri geçmeyen ve sık çarpıntı atakları olan hastalar ablasyon tedavisine adaydır. Aralıklı olan AF hastalarında ablasyon tedavisi ile yaklaşık %80 oranında başarı sağlayarak ritmi normalde tutmak mümkündür. Ancak sürekli AF’da başarı oranı %50-70 arasındadır.
ABLASYON HER MERKEZDE YAPILAMIYOR
Ablasyon tedavisi, sadece bu konuda eğitimli ve tecrübeli merkezlerde yapılabilmektedir. Özellikle ablasyon ihtiyacı olan hastaların uygun merkezlere yönlendirilmeleri gerekmektedir. Bu konuda hekimlere özellikle de ablasyon tedavisi uygulamayan kardiyoloji uzmanlarına büyük sorumluluk düşmektedir. Çünkü hastaların AF ablasyonunda tecrübeli merkezlere yönlendirilerek uygun tedaviyi zamanında almaları çok önemlidir.”
AF KAMPÜS TOPLANTILARI İLE DOKTORLARA EĞİTİM
Prof. Dr. Ahmet Kaya Bilge, hastaların çoğu zaman doğru adresi bulmakta zorluk çektiğine değinerek şöyle konuştu: “Hekimlerimizin atriyal fibrilasyonu yeteri kadar tanıdığını söyleyebilmekle birlikte, yeteri kadar ve uygun tedavi edebildiklerini söylemek zor. Hastalar çoğu zaman doğru adresi bulmakta zorluk çekiyor. Özellikle bazı tedavilerin endikasyonlarını net olarak işaret etmek, bazı tedavilerin de kullanılması ile ilgili çekinceleri ortadan kaldırmak ve tedaviyi optimize etmek açısından bu tip toplantıların önemli olduğunu düşünüyoruz. AF Kampüs programı, Türk Kardiyoloji Derneği Aritmi Çalışma Grubu tarafından organize edilen, atriyal fibrilasyon ile ilgili güncel bilgilerin tartışıldığı önemli bir eğitim toplantısıdır.”
Prof. Dr. Ahmet Kaya Bilge, hastaların çoğu zaman doğru adresi bulmakta zorluk çektiğine değinerek şöyle konuştu: “Hekimlerimizin atriyal fibrilasyonu yeteri kadar tanıdığını söyleyebilmekle birlikte, yeteri kadar ve uygun tedavi edebildiklerini söylemek zor. Hastalar çoğu zaman doğru adresi bulmakta zorluk çekiyor. Özellikle bazı tedavilerin endikasyonlarını net olarak işaret etmek, bazı tedavilerin de kullanılması ile ilgili çekinceleri ortadan kaldırmak ve tedaviyi optimize etmek açısından bu tip toplantıların önemli olduğunu düşünüyoruz. AF Kampüs programı, Türk Kardiyoloji Derneği Aritmi Çalışma Grubu tarafından organize edilen, atriyal fibrilasyon ile ilgili güncel bilgilerin tartışıldığı önemli bir eğitim toplantısıdır.”