Türkiye ekonomisinin lokomotif sektörlerinden otomotivde, iç pazardaki daralma artmaya devam ediyor. Temmuz ayında otomobil ve hafif ticari araç satışlarında yüzde 66 kayıp yaşayan otomotivciler, bayram tatilinin de etkisiyle Ağustos ayında kaybın büyümesinden endişe ediyor. 2017'de 1 milyon adetlik satışa yaklaşan iç pazarın, bu yıl 300 binlere kadar inebileceği öngörülüyor.
Dünya gazetesinden Aysel Yücel’in haberine göre, çözüm önerilerini içeren bir rapor hazırlayan sektör temsilcileri, 2014 yılında benzer bir kriz yaşayan Rusya'daki devreye alınan ve Rus otomotiv sektöründe krizin aşılmasını sağlayan finans desteğinin Türkiye'de de sağlanmasını istiyor.
OSD, OYDER ve ODD gibi otomotiv sektörünün önde gelen sivil toplum örgütlerinin ardından İTO'nun otomotivden sorumlu meslek komitesi temsilcileri, sektörde yaşanan daralmanın önüne geçmek için harekete geçti. Komite üyeleri sektörün sorunlarını ve çözüm önerilerini içeren kapsamlı bir rapor hazırladı. 'Rusya modeli finans desteği' talebinin ön planda tutulduğu rapor, ilgili bakanlığa ve Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'na (BDDK) sunuldu.
Sektörün önde gelen isimlerinden İTO Meclis üyesi Ziya Alp Gülan, 2014 yılında Rus otomotiv sektöründe yaşanan krizi ve bu krizin aşılmasını sağlayan finans modelini hatırlatarak, "2014 yılında Rusya'da yükselen faiz oranları, milli gelirdeki azalış ve kurlardaki hızlı artış Rus otomotiv pazarında yüzde 50 daralmaya sebep oldu. Bunun ardından Rus hükümeti o dönemde hükümet taşıt kredi oranlarına destek vererek 'ilk aracım', 'aile aracı' gibi destek paketleri adıyla araç bedelinin yüzde 10'luk kısmına yakın bir destek paketi geliştirdi ve markaların finans kurumlarının daha uygun borçlanma imkanlarını sunarak satışa destek olmalarını sağladı” diye konuştu.
Rusya'da 2013 ve 2017 yılları arasında pazardaki daralmanın önüne geçmek için uygulanan teşvikli otomobil kredisi sayesinde ilk iki ayda 40 bin adedin üzerinde teşvikli otomobil kredisi satışı gerçekleştiğini belirten Gülan, "Rusya sadece 2015 yılında 550 milyon dolar tahsis ederek yılbaşında yüzde 50 olarak beklenen daralmayı daha aza indirdi ve felaket ölçüsünde bir düşüşün önüne geçerek fabrika üretim hatlarını ve istihdamı korumayı başardı. Bu teşvik programı 2017'de son buldu” dedi.
Otomotiv sektörünün Türkiye'de yapılan toplam ihracatın yüzde 19'luk kısmını gerçekleştiren ana sektörlerden biri olduğunu, dolaysıyla sektörde yaşanan daralmanın ülke ekonomisine de büyük zarar verdiğini vurgulayan Gülan, "Son dönemde iç pazarda ciddi oranlarda satış kaybı yaşanıyor. Geçen yıl yaşanan dövizde dalgalanmalar ve taşıt kredi faizlerindeki artışlar 2017 yılındaki 965 bin olan pazarın 2018'de 610 bin adede düşmesine neden oldu. Bu yılın toplam satışının ise 300 bin ila 400 bin adet arasında olması bekleniyor. Diğer bir çok sektörden farklı olarak otomotiv sektöründe vergiler satış işleminden önce tahsil edilebiliyor. Otomotiv satışları direkt ve dolaylı bir çok vergi gelirine olanak tanıyor. Haziran sonuna kadar devam eden ÖTV indirimi ile hurda indirimi geçen aylarda pazara olumlu katkı sağladı. Sağlanan destekler araç fiyatlarında oluşabilecek büyük fiyat artışlarına engel oldu. Büyüme ve milli gelirdeki artışın otomotiv pazarına etkisi yüzde 30 olduğu için düşük bir büyüme öngörüsü yapılan bu zor yılda ilave finasman erişimi ve desteğine ihtiyaç duyuluyor. Satışlarda taşıt kredi kullanımı erişimi ve kredi faiz oranı son derece önem taşıyor. Üretici fabrikalar, yan sanayi, bayiler, ikinci el ticareti yapan tacirler olmak üzere ciddi bir işgücü yaratan sektörde daralmanın neden olacağı istihdam kayıpları endişe yaratıyor” değerlendirmesinde bulundu.
İlişkili Haberler
SEKTÖRÜN BEKLEDİĞİ DİĞER FİNANSMAN DESTEKLERİ
-Konut kredileri Kaynak Kullanımını Destekleme Fonu'na (KKDF) tabi değil. Diğer taraftan taşıt kredileri yüzde 15 oranında KKDF’ye tabi. Taşıt kredilerinin de, en azından geçici bir süreyle KKDF'ye tabii olmaması yönünde yapılabilecek bir düzenleme, tüketici üzerindeki kredi maliyetlerini azaltıp araç satışlarına katkıda bulunabilir. (Taşıt kredisi ve ihtiyaç kredisi gibi kredilerden, anapara ve faiz kur farkı üzerinden yüzde 15 oranında uygulanan, destekleme fonuna Kaynak Kullanımını Destekleme Fonu denir)
-Otomotivin finansmanında kullanılmak üzere hükümetin oluşturacağı bir fondan kredi faiz oranlarının sübvanse edilmesi sağlanabilir.
-Finansman şirketleri yurtdışından gerçekleştirilen borçlanmalar ve sermaye piyasalarında ihraç edilen borçlanma araçları üzerinden, TCMB nezdinde zorunlu karşılık bulundurmakla yükümlü.Finansman şirketlerinin de diğer banka dışı finansal kurumlar gibi (finansal kiralama ve faktoring) zorunlu karşılık düzenlemesinden tamamen hariç tutulması, otomotiv finansmanın da pazar payının yüzde 60 olan finansman şirketlerinin araç finansmanını daha uygun kredi koşullarıyla desteklemesini mümkün kılabililir.
-Finansman şirketleri, yurtiçi bankalardan kullandığı krediler için yüzde 5 oranında Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi'ne (BSMV) tabi. Diğer taraftan bankalar, aralarındaki borçlanmaları kredi olarak değil, mevduat olarak da yapabilmelerinden dolayı yüzde 1 oranında BSMV'ye tabii oluyor. Söz konusu uygulama nihai türetici üzerindeki faiz maliyetine yansıyor. Finansman şirketlerinin yurtiçi bankalardan yaptıkları borçlanmaların BSMV'ye tabi olmaması yönünde yapılabilecek bir düzenleme hem bankalar ve finansman şirketleri arasındaki haksız rekabet koşullarını giderici, hem de tüketiciye yansıyan taşıt kredisi maliyetlerini düşürücü bir etki yaratabilir.
-Finansman şirketleri, bankalardan farklı olarak gecelik borçlanma ve repo gibi TCMB fonlama imkânlarından yararlanamıyor. TCMB kaynaklarından daha uygun şartlarda fon sağlanabilir.
-Filo sektörü içinde, filo yenileme amaçlı bir KGF uygulaması yapılması sektörü canlandırır.
-Kara Liste şartlarının yaşadığımız dönem göz önüne alınarak yumuşatılması, kredi başvurularındaki retoranlarının azalmasını sağlayacak.
-Finansman şirketlerinin devlet bankalarından uygun faizlerde kaynak erişimi sağlanarak son müşteriye doğru finansman sağlamalan için ortam oluşturulmalı.
VİDEO: MOTOSİKLET OTOMOBİLİ SOLLADI